Dünyanın En Büyük Gemisi İle Akdeniz'in İncilerine

“Bir taşla birkaç kuş” deyimini biraz değiştirdim ama sanırım bu gezi için doğru olacak. Daha önce birkaç kez gemi seyahati yapmıştım (Norveç-Fiyortları, Alaska ve Adriyatik gezileri). Bu geziye ise dünyanın şu anda en büyük gemisini olan "Allure of the Seas"i merak ettiğimiz için karar verdik, tam bir sene öncesinden haber alıp çok uygun bir fiyata kamaralarımız aldık. İnşa edildiği 2009 yılından beri Karayiplerde dolaşan bu dev gemi, daha doğrusu bir nevi yüzen şehir, 6400 yolcu kapasiteli, personelle birlikte 8500 kapasiteli bir gemi, inanması güç ama doğru.

İstanbul’dan Roma’ya uçuyoruz ve işte ben yine çok sevdiğim İtalya'dayım... Akdeniz sularında gezeceğimiz gemiye Roma'dan biniyoruz, geçen sene Mayıs ayında yaptığımız ve sizlere uzun uzun anlatmaya çalıştığım Toscana gezimizi noktaladığımız güzel şehir. Havaalanından doğruca limana gidip gemimize bineceğiz ama dönüşte hepimizin defalarca gelip kaldığı bu tarihi şehirde iki gün fazladan kalma teklifine kimse itiraz etmiyor. Hatta sizlere geçen seneki gezi anılarımda anlattığım Alfredo'ya gidip, tarifini de verdiğim "Fettucini Alfredo" yemek için bile kalınır dedik. Ama bu kez elimde ünlü gurme bir beyefendinin tavsiyesi iki restoranın adresi de var.

Roma Havaalanı’ndan doğruca limana gidiyoruz, yüzen şehir tüm heybeti ile bizleri beklemekte. Önce sizlere gemiyi ve gemideki hayatı biraz anlatmak isterim. Aklınızda olsun gemi seyahati yapacaksanız 1 sene önceden inceleyip karar verirseniz neredeyse yarı fiyatına seyahat etme olanağınız olur. Bu arada bir gün bu gemi ile seyahat etmek isteyenler ve ilgilenenler için faydalı bilgiler ve nelere dikkat etmeniz gerekli, yazımın alt kısmında yer alıyor.

1 hafta sürecek gezimizde Akdeniz'deyiz, duraklarımız ise İtalya'da Napoli, İspanya'da Barselona ve Mayorka adası, Fransa'da Marsilya ve tekrar İtalya La Spezia ve Roma. Bu şehirlerin hemen hepsinde Unesco Dünya Mirası yerlerin de olması ayrı bir hoşluk tabii.

Gemiye check-in işlemleri oldukça hızlı ve her şey son derece organize. Schengen vizesi istenen pasaportlar gezi süresince gemi tarafından saklanıyor, bizlere kredi kartı benzeri bir kart veriliyor. Bu kart kamara anahtarımız, gemi içinde yapacağımız ekstralar için kredi kartı ve indiğimiz duraklarda pasaportumuz oluyor, bu nedenle de oldukça değerli.

Bu gemide dışa bakan odaların tamamı balkonlu, yaz olduğu için balkonlu kamara keyifli, iç kısımdaki odaların da balkonlu olanları var ve iç galeriye bakıyor. Ana yemek salonu üç katlı ve 2000 kişiye saat 18.30 ve 20.30 saatlerinde iki servis veriyor. Bunun haricinde İtalyan, Meksika, Japon, Amerikan steak gibi ufak restoranlar mevcut (bu restoranlar her gemi şirketinde farklı elbette), buralardan da sadece 20$ servis ücreti ödeyerek ve önceden rezervasyon yaparak yararlanabilirsiniz. Ayrıca 16. katta sürekli açık büfe, havuz kenarlarında fast-food tipi yiyecek veren barlar ve spa'da sağlıklı, hafif yiyecekler de herkese açık.

Geceleri eğlenmek, vakit geçirmek için geminin kıç tarafındaki 1380 kişilik büyük bir amfitiyatroda her akşam değişik şovlar izlemek mümkün ama tatil köylerindeki gibi basit değil, ciddi güzel şovlar. Bir akşam “Mamma Mia” müzikali vardı ki gerçekten oyuncular profesyonel ve müthiş seslerdi, kendimi Broadway’de sandım. Başka bir salonda ise her akşam buz pateni gösterisi var, görmeye değer, gerçekten gençler çok başarılı. Bunun dışında belki 10 bar ve hepsinde ayrı bir aktivite; caz, Latin, piyano, karaoke bar gibi, sizlere eğlenceli vakit geçirecektir. Tüm bu hizmetler, içki hariç ki içmek mecburiyeti de yok elbette,  ücretsiz olarak sunulmakta. Her gemide olduğu gibi bu gemide de epeyce Türk personel var ve biz Türk müşterilerine özel muamele ile süper ve ayrıcalıklı servis veriyorlar.

Gündüz ise gemide zaman geçirmek, oyalanmak, eğlenmek için sayısız aktiviteler var. Örneğin spor yapmak isteyenler için spor salonu, yürüyüş alanı, birkaç tane havuz, jakuziler, havuz kenarında canlı müzik ve aktiviteler, su sporları, örneğin bu gemide ilk kez gördüm, dalga sörfü. Spa ve güzellik salonu, kuaför mevcut ancak ücretli. Meydanda hemen her şey, markalar da dâhil satan dükkânlardan alışveriş yapabilir, çeşitli eğlenceli derslere, seminerlere katılabilirsiniz. Geminin tam orta bölümünde ise ünlü Central Park, evet yanlış duymadınız, yemyeşil ağaçları ve bitkileri, kafe ve restoranlarıyla, her akşam bizlere klasik müzik dinletileriyle, minyatür bir New York Central Park. Atladığım konular vardır ama sonuç olarak sıkılmaya zaman bulamayacaksınız.

Gemiler gece yol alıp sabah bir limana yanaşıyor ve akşamüzerine kadar o limanda kalıyor. Bu zaman içinde ister gemiden tur alabilir, ister kendiniz gezer ya da gemide de kalıp vakit geçirebilirsiniz. Akşama doğru tekrar hareket edip gece boyunca yeni bir limana doğru yol alıyor. Uğradığı limanlar popüler şehirler ya da çevrelerinde, yakınlarında ilginç, görülmeye değer yerler oluyor mutlaka. Bu yerleri belki çok detaylı gezemiyorsunuz ama en azından görmüş oluyorsunuz. Gemi seyahatleri bana göre yer görmekten ziyade geminin keyfini çıkarmak ama yine de görmediğiniz yerleri de görüyorsunuz. Bence eğlenceli ve dinlendirici, en azından bir hafta bavul topla, bavul boşalt ya da bavul içinde yaşamak yok. Belki 3-5 senede bir yapılabilir, ne dersiniz?

Bu dev yüzer gemide umuyorum güzel bir hafta geçiririz. Bundan sonraki gemi seyahatimiz de kim bilir belki de gemide bol bol reklamını yaptıkları “Quantum of the Seas”de olur.

Artık yola çıkabiliriz. Yarın sabah Napoli limanında buluşmak üzere...

GEMİ YOLCULUĞU İÇİN FAYDALI BİLGİLER

Gemiye içki sokmak yasak, bulurlarsa alıp son gece inmeden odanıza bırakıyorlar; yiyecek maddesi, meyve ise hijyen olarak yasak.

Ütü, kesici aletler yasak, tıraş bıçağı, makyaj için ufak makas hariç.

Yanınıza mayonuzu, spor ayakkabınızı, gündüz geziler için de rahat ayakkabılar, özel geceler için şık 2 kıyafet almayı unutmayın. Saç kurutma makinesi, şampuan, sabun, havlu vs. gibi ihtiyaçlar kamaralarda bulunuyor, taşımasanız da olur.

Gemiye binmeden önce kapıda, indiğiniz her limanda ve geminin her yerinde, özel gecelerde, kaptanla vs. fotoğraf çekiyorlar ama bu fotoğrafları alma mecburiyeti yok elbette zaten de oldukça pahalı.

Gemide sattıkları kara turları ve şehre iniş otobüs biletleri yine çok pahalı, 4 kişi bir taksiye binip şehre inmek çok daha ekonomik. Dışarıda da yakın çevreye tur yapan firmalar bulabiliyorsunuz. Biz gemiden hiç tur almadık, yazı dizimde sizlere yaptığımız turları anlatıyorum, hem daha uygun fiyata hem de çok daha fazla yer görerek çok güzel gezdik.

İçecek su, içki gibi ücretli, oldukça da pahalı (0,50 Euro’ya aldığınız küçük şişe 4 Euro) ancak indiğiniz limanlarda marketten aldığınız suya da gemiye binerken ses çıkarmıyorlar.

nevinsalman

Yazar Hakkında

nevinsalman

Ankara da doğdum, TED Ankara Koleji ve Gazi Üniversitesi Mimarlık fakültesi mezunuyum. 6 sene Londra'da yaşadım, sonraki yıllarda İstanbul'a yerleştim ve serbest çalıştım.