Çetine
Çetine Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Çetine ya da diğer ismiyle Cetinje Karadağ’ın tarihî başkentidir. Çetine kenti Karadağ için muazzam tarihsel ve manevi değer taşımaktadır. Bilhassa Osmanlı İmparatorluğu döneminde önemli rol üstlenen kent, bunun izlerini hala taşımaktadır. Heybetli gri dağlarla çevrili yeşil bir vadiden yükselen Çetine bugün tek katlı evlerin ve görkemli köşklerin aynı caddeyi paylaştığı kendine has bir yapıya sahiptir.
Lovćen Dağı’nın eteklerindeki küçük vadide bulunan 19.000 kişilik bir kasaba olan bu yerleşke 15. yüzyılda Ivan Crnojevic tarafından kurulmuştur. Crnojevic isminin tarihteki bir diğer önemi de Ivan Crnojevic’in oğlunun, Güney Slavlardaki ilk matbaayı kurmuş olmasıdır. Karadağ’ın stratejik doğası gereği, Osmanlı İmparatorluğu sınırında bağımsız bir devlet olan Çetine, tüm önemli Avrupa güçlerinin o dönemde burada bir elçiliğinin bulunmasına neden olmuştur. Bu nedenle kasabanın mimarisi temsil ettiği ülkelerin kültürüne has binalarla donatılmıştır. Bu haliyle Çetine için Karadağ’ın pek çok medeniyetin ruhunu yaşatan kalbi de denmektedir. Çetine ayrıca “kraliyet başkenti” olarak da anılmaktadır ve aynı zamanda ülkenin en etkileyici müze koleksiyonlarına da ev sahipliği yapar.
Çetine’ye Ulaşım
Çetine kentine Türkiye’den Podgorica’ya direkt uçuşla ulaştıktan sonra havalimanından hareket eden otobüslerle gidebilirsiniz. Bunun yanı sıra kente Belgrad, Budapeşte, Viyana, Zürih, Viyana, Paris ve Frankfurt gibi pek çok Avrupa kentinden aktarmalı olarak uçmak da mümkündür. Ancak Çetine’ye gitme konusunda en çok tercih edilen yol otobüs yolculuğudur. Hem Podgorica hem de Budva’dan hareket eden otobüsler kente ulaşımda büyük kolaylık sağlamaktadır. 2017 yılından bu yana aktif hale gelen tüneller sayesinde otobüsle yolculuk bir saatten biraz daha uzun sürmektedir. Çetine’ye araba kiralayarak otobandan kendinizde gidebilirsiniz. Bu noktada üç tane ana karayolu mevcuttur. Bunlardan ikisi otobüsle aynı güzergâhı takip eden Budva ve Podgorica hatlarıdır. Engebeli dağ yolları sebebiyle daha az tavsiye edilen ama yine de tercih edilebilir olan Kotor ile Çetine arası karayolu güzergâhı da üçüncü alternatiftir.
Çetine’de Görülmesi Gereken Yerler
Lipa Mağarası: Eski zamanlarında Karadağ’ın başkenti olarak anılan Çetine’nin merkezi ve çevresi bunu anımsatan izlerle doludur. Bunlardan birisi de kent merkezine dört kilometre uzaklıktaki bu mağaradır. Milyonlarca yaşında olan Lipa Mağarası, ülkenin en büyük mağaralarından biridir. Turistlere özel çeşitli turların düzenlendiği mağarada iki buçuk kilometre uzunluğundaki pasajlar, sarkıtlar, dikitler ve garip sütunlar oldukça ilginçtir. Yaklaşık 45 dakikalık turların yanı sıra 100 dakikalık “macera turları” da düzenlenmektedir. Tüm gezi programları, eğlenceli metro trenleri ile gerçekleştirilmektedir. Mağara turuna katılırken yanınızda sizi sıcak tutacak yedek kıyafetler getirmenizde fayda var.
Çetine Manastırı: Çetine Manastırı, Karadağ tarihinde oldukça önemli yere sahiptir. Osmanlı saldırıları sırasında defalarca kez yok edilen ve sonrasında tekrar tekrar yeniden inşa edilen bu manastır her seferinde dönüştürülmüş olsa da ruhundan bir parça kaybetmemiştir. Sağlam gövdesi ile ihtişamını hala koruyan manastırın dış süslemeleri 1484 yılında kurulan orijinal bina ile birebir aynıdır. Geri dönüştürülmüş sütun başlıkları olması ise 1786’dan beri korunmaktadır. Avlunun sağındaki şapel, manastırın en gururlu mülklerini elinde tutmaktadır. Avrupa'nın birçok kilisesinin tapuları ve Vaftizci Yahya’nın mumya yapılmış sağ kolu bu kısımda bulunmaktadır. El, savaşlardan ve devrimlerden kaçan büyüleyici bir tarihe sahiptir. Bizans İmparatorları, Osmanlı padişahları, şövalyeler, Rus çarları ve Sırp krallarının hazinesinde yer tutan elin yolculuğunun son durağı bu manastırdır. Mücevherlerle süslü altın bir tabut içinde, ağır ve kıymetli kumaşlarla süslenmiştir. Manastıra girerken dikkat etmeniz gereken uyarı, bacaklarınız ve omuzlarınızın kapalı olmasıdır.
Biljarda: Bu kale benzeri saray, geçmişte Karadağ’ın gözde karakterlerinden prens-piskopos ve şair Petar II Petrović Njegoš'un ikametgâhıydı. 1838 yılında Ruslar tarafından finanse edilen evin alt katında, askeri kostümler, dönemin askerlerinin fotoğrafları ve zarifçe dekore edilmiş silahlar yer tutmaktadır. Üst katta ise piskopos haçı ve giysileri, belgeler, muhteşem mobilyalar ve sarayın en ünlü parçası olan ünlü bilardo masası da dâhil olmak üzere Njegoš’a ait kişisel eşyalar bulunmaktadır. Bu müzenin arkasındaki avluda bulunan lapidarium ise Karadağ’ın dört bir yanından toplanan eski yazılı mezar taşlarıyla süslenmiştir.
Tarih Müzesi: Eskiden parlamento binası olan bu büyüleyici müze, Taş Devri’nden 1955’e kadar olan zaman çizelgesini takip etmektedir. Tarih öncesi dönemlere ait pek çok kalıntının, fosil ve kemiklerin yanı sıra Prens Danilo’nun suikastı sırasında giydiği kıyafetlere, komünist rejim döneminde düşmüş bir yoldaşın kafatasına pek çok belge ve eser sergilenmektedir.
Tanıtım Videosu: