​Karadağ'ın Eski Başkenti: Çetine

Podgorica’da hissettiğimiz sıcaklık Çetine’ye yaklaştıkça gerek yüksekliğin gerekse öğle saatlerini geçirmenin etkisi ile yavaş yavaş daha yaşanılabilir düzeye iniyor. Yaklaşık çevresi ile birlikte 19 bin kişinin yaşadığı Çetine’de nüfusun %91’i Karadağlı, %5’i ise Sırp.

Adına yakışır bir ülke Karadağ. Dik ve sarp kayalıklar ile dolu olan ülkede yüksekliği 2000 metreyi geçen 70 tepe yer alıyor. Bu nedenle kilometre olarak yakın görünen yerler arası seyahat etmek bazen tahmin ettiğinizden daha fazla zaman alıyor.

İşte biz de Podgorica’dan sonraki durağımız olan Çetine’ye giderken bu heybetli dağların arasından geçtik. Yükseldikçe hava bir nebze de olsa serinliyor. Nefis manzaralar sunan dağlar arasında yol alırken nu bölgede neden dağ ve kayak turizminin bu kadar gelişmiş olduğunu daha net anlıyoruz.

Karadağ’ın eski başkenti olan Çetine, günümüzde kendi ile aynı adı taşıyan Çetine Belediyesi’nin merkezi. 1878’de Berlin Kongresi ile birlikte Karadağ bağımsızlığını kazanınca başkent olmuş.

İlk olarak 15. yüzyılda kurulmuş olan kent sakin ve huzurlu sokakları ile dikkat çekiyor. Genç nüfus bir hayli düşük. Eski başkent olduğu için burada çok sayıda eski konsolosluklar gibi yönetimsel işlev gören gösterişli binalar yer alıyor. Bu binaların bir kısmı günümüzde kütüphane ve eğitim kurumlarına çevrilmiş.

Çetine, bugünkü sakinliğine rağmen gösterişli konsolosluk ve bakanlık binaları, müzeleri ve heykellerle süslenmiş yollarıyla o eski günlerin izlerini halen taşıyor.

Kentte çoğu yapı gri ve bej tonlarda.

Ancak trafiğe kapalı caddelerin bir kısmında rengarenk boyalı bir takım binalar da göze çarpıyor.

Bunların bir kısmı ise mini kumarhane olarak hizmet veriyor.

1481 senesinde Ivan Crnojevic tarafından yaptırılmış olan manastır kentin en dikkat çekici yerlerinden biri. Ivan Crnojevic isyan çıkarttığı gerekçesi ile 1479 senesinde Osmanlı akıncıları tarafından İtalya’ya sürülüyor. Sürgün döneminde kendi kendine söz veriyor, Bir gün kendi kutsal topraklarıma dönersem, Bakire Meryem adına bir manastır yaptıracağım diyor. 1481 senesinde akıncılardan fırsat bulan Crnojevic, ülkesine dönüyor ve burada bu güzel manastırı yaptırıyor. Ivan Crnojevic aslında Balkanlar’ın kahramanı olarak bildiğimiz İskender Bey’in babası. İskender Bey, bizim tarafımızdan kahraman olarak adledilse de, Karadağlılar kendisini zalim bir lider olarak görüyor. Çünkü Osmanlı adına bu bölgede çıkan tüm ayaklanmaları sert bir şekilde bastırıyor. 1528’de İskender Bey öldüğünde tüm Karadağ halkı büyük bir sevinç yaşıyor.

Karadağ 1496’da Osmanlı yönetimine giriyor ve 19. yüzyıldaki Balkan Savaşları'na kadar Osmanlı’ya bağlı kalıyor.Çetine aynı zamanda Ortodokslar için dini bir merkez durumunda. Burada yer alan Çetine manastırı kentin en fazla ziyaret edilen yerlerinden.

Çetine Manastırı, eski Crnojevic sarayı yıkıldıktan sonra yerine 1701 -1704 seneleri arasında dönemin krallarından Petrovic tarafından yaptırılmış. Ancak bu manastır da 1712’de, 1714’te ve 1785 yıllarında Osmanlı akınları sırasında yıkılıyor. Ancak her yıkıldığında Çetine halkı burayı yeniden inşa ediyorlar. Aslında tam bir inatlaşma gibi. Çünkü Osmanlılar Çetine halkı için dini bütünlüğü simgeleyen bu manastıra ilk olarak saldırıyorlar. Ancak Çetine halkı da biz böyle yıkılmayız dercesine bu manastırı yeniden inşa ediyor.

İçerideki vitraylar oldukça etkileyici ancak içeride fotoğraf çekmek yasak olduğu için burayı fotoğraflayamıyoruz.
Çetine’den ayrılmadan önce sessiz sakin sokaklarında dolaşıp, yerel bir restoranda biraz mola verip tamamen doğal malzemelerin kullanıldığı leziz yemekleri tadıyoruz.

Artık rotayı sahil şeridindeki Budva’ya çevirme vakti.
  

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni