Kumbaba Tepesi

Kırmızı-turuncu renkli, demir/bakır alaşımlı ve radyoaktif özellikleri olan kumları ile şifa verici bir yer olarak ünlenen Kumbaba Tepesi, Bizans döneminden bu yana insanların tıbbi amaçlarla kum ve güneş banyoları yaptığı bir bölge olarak bilinir.

Bölgenin kumları hafif ve ağar mineraller açısından zengin olduğu için hala tıbbi amaçlarla ziyaretçi çekmektedir. Tarihe baktığımızda bu bölgenin Bizanslılar tarafından “Güneş Hamamı” olarak kullanıldığı bilgisine ulaşırız. O devirlerde bölge kumunun özellikle romatizmal hastalıkların tedavisinde yararlı olduğu dilden dile dolaştığı için, Theodosius, Justinianus, Commenes’in de aralarında bulunduğu Bizans saray mensuplarının yaz aylarında gemilerle bu sahile gelip güneş banyosu aldıkları söylenir.

Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nde, Kumbaba’nın günümüzden 400 yıl önce yaşayan bir Türk olduğunu yazmıştır. Gençliğinde Mısır’a giden bu Türk bilginin, Babillerin ve Mısırlıların kum tedavilerini öğrenmek etmek için yıllarca orada kaldığını belirtir. Anlatılanlara göre, gerçek adı bilinmeyen bu bilgin, İstanbul’a Dönünce de uzun araştırmalarının sonucunda, Şile’deki bu kumların doğal yollarla tedavi süreci için elverişli olduğu kararını verir. Zaman içinde, gerçek adını kimsenin hatırlamadığı bu ilk fizyoterapi uzmanına hürmeten, bu bölgeye Kumbaba adı verilir. Kumbaba’nın mezarı da aynı tepede yer alır.