Ağva’da Gezilecek Yerler

Hem Ağva’da hem de civarında görülmesi gereken o kadar çok yer var ki en önemlilerini sizin için derlemeye çalıştık. Ağva deyince akla hafta sonu tatili gelebilir ve bu fikir dinlenmek, şehirden uzaklaşmak için yanlış da değildir fakat Ağva ve Şile’nin tarihini ve doğal zenginliğini keşfetmek istiyorsanız birkaç gün daha kalmak fena olmayacaktır.

Ağva’da Gezilecek Yerler

Ağva’da ve Ağva’ya yakın bölgede görülmesi gereken yerleri sizin için yazdık. Buraları gördüğünüzde Ağva’nın hem tarihinin hem doğasının ne kadar kıymetli olduğunu bizzat fark edeceksiniz. Ocaklı Kale’den Saklı Göl’e, Gelin Kayası’ndan Şile Kalesi’ne kadar birçok turistik noktayı sizler için derledik.

Ocaklı Kale

Şile Limanı’nda bulunan ve Ağva’ya gitmişken görülmesi gereken yerlerin başında gelir Ocaklı Kale. Şile Kalesi olarak da bilinen bu kale Cenevizliler tarafından inşa edilmiş olup günümüze kadar gelebilmiştir. Bu kale Şile’de bulunan 4 kaleden biridir ve maalesef son günlerde restorasyon çalışmaları sonucunda aldığı yeni görüntü eleştirilere yol açmıştır. Beyaz renkli Ahmetli kireç taşları kullanılarak inşa edilmiş olan bu kale 12 metre yüksekliğindedir. Denizden gelebilecek saldırılara karşı koyabilmek amacıyla inşa edilmiştir ve Osmanlı döneminde de kullanılmıştır. Kalenin saldırı yönetme amacıyla değil gözlem yapma amacıyla inşa edildiği bilinir. Kalenin 4 katlı yapısı incelendiğinde en altta kilerin bulunduğu, diğer katların da yaklaşık 20 kişilik bir asker grubunu barındırmak için uygun olduğu görülür.

Hacıllı Köyü’ndeki Mağara Ve Şelaleler

maxresdefault.jpg

Ağva’ya geldiğinizde kasabada vakit geçireceğiniz kadar mutlaka civar köylerde de vakit geçirmeli ve keşif yapmalısınız. Ağva’ya az mesafede bulunan Hacıllı köyü keşif rotalarınızdan biri olmalı. Zira bu köydeki mağara ve şelaleler mutlaka bizzat görülmeli ve fotoğraflanmalıdır. Hacıllı köyünün halkı, günümüzdeki Karaman ilinin sınırları içinde kalan bölgeden göçmüş. Doğa harikası bu yer özellikle kamp severlerin uğrak adresidir. Kampçıları yılın her sezonunda burada görebilirsiniz. Köyden itibaren 1,5 km yürüyerek şelalelere ulaşabilirsiniz. Köy sınırları içindeki 11 Göller Vadisi’ni ve Ballıkayalar ve Gürlek ismindeki mağaraları ziyaret etmeyi unutmayınız. Bu mağaraların MS 2. ve 3. yüzyıllarda hapishane olarak kullanıldığı bilinmektedir. Şile ismini Eski Yunancada kekiğin elde edildiği “yaban çiçeği” anlamına gelen “Philee”den alır ve bu geziniz sırasında yol üzerinde bol bol kekik toplayabilirsiniz.

Kilimli ve Kadırga Koyları

Ağva’dan yalnızca 15 dakikalık mesafede bulunan Kilimli ve Kadırga Koyları için piknik çantanızı hazır tutun. Hele ki mevsimlerden yazsa ve havada güneş belirmişse püfür püfür esen rüzgarın, yüzünüze vuran güneş ışıklarının eşliğinde yapacağınız bir piknik, sizi tüm hayattan soyutlayacak. Kilimli Koyu sanki Karadeniz’in bir parçası değilmişçesine usludur. Bu yüzden tehlikeli değildir ve gönül rahatlığıyla denize girebilirsiniz. Üstelik balıkların geçiş noktasıdır ve olta balıkçılığı koyda serbesttir. Kadırga Koyu doğal bir amfi tiyatrodur. Buradaki koyu çevreleyen kayaların şekilleri sizi şaşırtabilir, ancak bilin ki hiçbir insan müdahalesi yoktur, tamamen doğanın kendi eseridir. Kadırga koyu, Kilimli Koyu’ndan daha gözlerden uzak bir noktadır.

Saklıgöl

Hem İstanbul’dan fazla uzaklaşmadan gidebileceğiniz hem de şehir gürültüsünden ve uğultusundan kaçabileceğiniz bir yer arıyorsanız Şile Saklıgöl çok ideal bir seçim olacaktır.

Devamını Oku

Hisar Tepe Kale Kalıntısı Ve Sungurlu Dağ Değirmeni

agva-istanbul-history.jpg

Doğa harikası Ağva ve civarında doğa yürüyüşleri yaparken Hisar Tepe’de bulunan ve Bizans’tan kaldığı bilinen bu kale kalıntısını da ziyaret etmenizi tavsiye ederiz. Maalesef bu kale hakkında elimizde çok bilgi bulunmamaktadır. Ancak görünen o ki Ağva birçok medeniyete ev sahipliği yaptığı gibi Doğu Roma İmparatorluğu’nun da yönetimi altına girmiştir ve bölgeyi korumak için zamanında bu kaleyi inşa etme ihtiyacı doğmuştur. Bugüne kadar kale olduğu gibi gelememiştir ve şimdi sadece kalıntıları ziyaret edilebilmektedir. Aynı şekilde Şile’ye bağlı Sungurlu Mahallesi’nde bulunan dağ değirmeni de doğa yürüyüşünüz esnasında görülmeye değer bir yerdir fakat elimizde değirmenin geçmişine dair detaylı bilgi bulunmamaktadır.

Ağva'daki Termal Otel Ve Spa Merkezleri

gunay-hotel-agva-10.jpg

Ağva’da sadece yaz veya kış turizmi değil, sağlık turizmi de gelişmiştir. Birçok romatizma hastası ve cilt hastalığı olan çok sayıda turist bu sebeple Ağva’ya gelir çünkü hastalığına şifa bulacağını bilir. Yerli turistler dışında yabancı turistler de sağlık sebebiyle Ağva’nın termal otel ve spa merkezlerini tercih ederler. Masaj hizmetinin de sunulduğu bu merkezler de spor yapma imkânınız da olacaktır. Ayrıca bu merkezlerde özel çamur banyosuyla cildinizin daha çok nefes almasını sağlayabilirsiniz. Alacağınız spa veya masaj hizmeti sonrası yine otelinizin içinde bulunan sıcak havuzda tüm yorgunluğunuzu atabileceksiniz. Yine yukarıda belirttiğimiz rahatsızlıklardan şikâyetçi iseniz Şile’de bulunan Kumbaba’daki su ve kumsal da size iyi gelecektir.

Ağlayan Kaya ve Gelin Kayası

agva_8.jpg

Ağva’ya sadece dinlenmek için değil doğa yürüyüşü ve doğa keşifleri yapmak için gelenler ve doğanın sebep olduğu güzellikleri bizzat görmek isteyenler koyları, mağara ve şelaleleri ve Saklı Göl’ü gördükten sonra mutlaka Ağlayan Kaya ve Gelin Kayası’nı da görmeliler. Gelin Kayası denmesinin sebebi, beyaz olması ve duvaklı bir geline benzemesidir. Ağlayan kaya denmesinin sebebi ise ağlıyor gibi durmasıdır. Doğaseverlerin Ağva’ya gelmişken mutlaka ziyaret etmesi gereken bu kayalar bölgenin doğal şartları gereği milyonlarca yıl için böyle şekil almışlardır. Ağva’yı ve civarını yürüyerek keşfederek beşeri tarihinin ne kadar köklü olduğunu ve doğal güzelliklerinin nasıl eşsiz olduğunu göreceksiniz.

Şile Feneri

silefeneri26.jpg

1856 yılında inşası tamamlanan Şile Deniz Feneri, dünyanın aktif olarak görev yapan en büyük ikinci feneri, ülkemizin ise aktif en büyük feneridir. 19 metre yüksekliğindeki kulesi ile ışığını 35 mil uzağa gönderen bu fener Kırım Harbi’nde, Karadeniz’den İstanbul Boğazı’na girecek gemilerin yollarını bulabilmeleri için yapılmış fenerlerden biridir. İnşa tarihinde ışık kaynağı olarak 3 fitilli gaz lambası kullanılan fenerde 1968 yılından beri elektrik kullanılmaktadır. Ulaştırma Bakanlığı, deniz fenerlerini müze olarak değerlendirerek turizme kazandırmak ve halka açmak amacıyla başlattığı projede, ilk uygulamayı bu tarihi fener üzerinde yapma kararı almıştır. Zamanında kullanılan, günümüzde antika değerini almış eşya ve gaz lambaları fenerin içinde sergilenmektedir ve bu eşya Şile Feneri’ni daha da ilgi çekici kılar.

Onbir Göller Vadisi

11-goller-vadisi-2.jpg

Hacıllı Köyü’ne gittiğinizde uğramanız ve fotoğraflamanız gereken bir diğer adres şüphesiz Onbir Göller Vadisi’dir. Göksu Vadisi’nden, Hacıllı köyü’nün su değirmenini arkanıza alarak yukarı doğru Değirmen Deresi’ni takip ederek yürüdüğünüzde ilk göle ulaşacaksınız. Karşınıza çıkan bu ilk gölle, Onbir Göller Vadisi başlıyor. Bu vadiye adını, bölgede tarihî kazılar yapan Türk arkeolog ekibi koymuş. İrili ufaklı göller birbirini izliyor. Kayadan kayaya atlayarak ilerlemeniz gerekiyor, kaymamak için dikkatli olmanız gerekiyor. Nazlı Göl, Serin Göl, Kayalı Şelale derken yukarı doğru çıktığınızda biraz durup etrafınıza bakmayı ihmal etmeyin. Göreceğiniz manzara güzelliğiyle başınızı döndürecek.

Hanım Suyu Çeşmesi Ve Kabaköz Köyü Çeşmesi

kabakozcesmesi.jpg

Hanımsuyu Çeşmesi, Şile’de, Çarşı içerisinde, Üsküdar Caddesi üzerindedir. 1871 yılında Mısırlı Hatice Hanım tarafından hayrat olarak yaptırılmıştır. 3 kurnası olup, batı ve kuzey tarafındaki kurnalar üzerinde iki tane kitabesi vardır. Çeşmeye ilk su verildiğinde deposuna şeker atıldığı için suyunun hala tatlı olduğu söylenir. Kabaköz Çeşmesi ise Papaz’ın Çeşmesi adıyla da bilinir ve 600 yıl önce Bizanslılar tarafından yaptırılmıştır. Çeşme Şile’nin 11 km kuzeyinde Kabakoz Köyü’nde bulunur. Aynı köyün meydanında sayısız fırtına ve yıldırımlar atlatmasına rağmen dimdik ayakta ve canlı kalabilen 640 yaşında tarihî bir çınar ağacı bulunmaktadır.