2800 Yıllık Şehir Roma (Bir de Ünlü Makarna Tarifi)

Dünyaca ünlü şehir yoğun turist akını nedeniyle ülkenin toplam milli gelirine büyük katkısı olan Roma, 4 milyon nüfusu ve yüzölçümüyle Avrupa'nın en geniş yüzeye yayılmış başkentlerinden biri. İstanbul için 7 tepe üzerine kurulmuş denir ama ben çok daha fazla tepe olduğunu düşünüyorum, Roma da İstanbul gibi 7 tepe üzerine kurulmuş. Dünyanın en küçük ülkesi, Hristiyan âlemi ve dini açıdan çok önemli olan Vatikan Devleti de sınırları içinde bulunmakta. Tarihi şehir merkezi UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde olan Roma; muhteşem mimarileriyle saraylar, yüzyıllık kilise, bazilika ve diğer dini yapılar, antik kalıntılar, bina üzerinde ve meydanlardaki heykeller ve çok sayıdaki sanat eserleri, antik kalıntılar zengini. Belki de dünyada herkesin bildiği en ünlü mekânları “Trevi Çeşmesi” diğer bilinen adıyla “Aşk Çeşmesi”, “İspanyol Merdivenleri”, “Kolezyum” ile çok tanınmakta. Görülecek o kadar çok eser var ki burada günlerce kalabilirsiniz, ama güzel sokaklarında keyifle gezerken dikkatli olmanız gerekiyor, zira İtalya özellikle de Roma kapkaç hırsızları ile anılmakta ve tüm rehberler sizi bu konuda mutlaka uyarıyorlar. 
Ünlü markalara ev sahipliği de yapan Roma, alışveriş konusunda da turist çekiyor.  
 
Biz daha önce birkaç kez Roma’ya gelmiş olduğumuz için sadece İstanbul’a dönüş için 1 gün buradayız. Roma ve eserleri, görülecek yerleri, tarihi ile ilgili sayfalarca yazı yazılabilir; ancak ben Roma için, belki de internetteki bilgilerde olmayan bir yerden bahsederek yazı dizimi tamamlıyorum.

Benim İtalyan makarnaları içinde en sevdiğim tür “fettucini” (spagettinin ince şeritler halinde olanı) ve “tagliatelli”dir (fettuciniden biraz daha geniş şeritler). İtalyan restoranlarında hemen her menüde “Fettucini Alfredo” vardır. Bu Alfredo sosu kim bulmuş acaba? İşte bu sorunun yanıtı Roma'da! Şehrin tarihi merkezinin çok yakınındaki (Piazza Augusto Imperatore, No: 30)  meşhur “Alfredo di Roma” “Il Vero Alfredo”. Roma'ya gelmişken öğlen burada bu meşhur “pasta”yı yemeden dönmek olmaz. Yemek yapmaya çok meraklı olan genç Alfredo Di Lelio tarafından 1908 yılında açılmış ve babadan oğula kalmış bir miras, dünyaca ünlü tarihi bir restoran. Duvarlar tüm dünyadan ünlü yıldızların (Elizabeth Taylor, Frank Sinatra, Kirk Douglas, Dean Martin gibi), politikacıların (J. F. Kenedy, Bobby Kenedy, Nixon), jet sosyeteden kişilerin (Grace Kelly gibi) fotoğrafları ile süslenmiş. Türk olarak gözüme çarpan sadece Fuat Köprülü’nün imzası ve Türk Bayrağı bulunan tablo.

Hepimiz klasik Fettucini Alfredo ısmarlayıp beklerken, ben her gün taze yapılan makarnadan satın almak istiyorum. Sorun yok satıyorlar, peki sosu? Gerek yok diyor şef, sadece tereyağı ve bol parmesan peyniri... Tamam, sırlarını vermek istemiyorlar diye düşünüyorum ama yanılıyorum. Dumanı üzerinde büyük bir tabak içinde fettucini, tereyağı ve rende parmesan peyniri bir trolley üzerinde masamızın yanına geliyor (sırrı: küp küp kesilip bir tabağa konmuş tereyağın üzerine pişen makarnaları döküp üzerine bol parmesan koyup karıştırın) ve şef tüm malzemeleri büyük bir ustalıkla karıştırmaya başlıyor; el hareketlerini takip etmek zor. Hepimiz yutkunarak izlerken, şef “pasta”yı tabaklara paylaştırmaya başlıyor, hangi şanslıların payına biraz daha fazla düşecek diye düşünüyorum ama kaşık ve çatalı yardımıyla öyle ustaca alıp tabaklara servis ediyor ki hemen her porsiyonu eşit gibi. Tabakta kalan son porsiyonu ise tabağıyla masadaki bir kadına sunarak, bir kutu içinde altın kaplama kaşık-çatal getirmeleri de adettenmiş. Böyle jestlerle, günlük taze yapılan lezzetli bir hamur yemeği ile dünya çapında ünlenmişler. Ne denir; “iş bilenin kılıç kuşananın”…

Roma'ya yolunuz düşerse uğramanızı tavsiye ederim; evde yapıyorum ama Alfredo'da yediğimizin tadı hala damağımda, rezervasyon yapmayı da ihmal etmeyin.

İtalya - Toscana gezimiz gerçekten çok dolu dolu, keyifli geçti. Gördüklerimi, yaşadıklarımı, yediğimiz nefis “pasta”ları, harika şarapları, güzellikleri sizlere aktarmaya çalıştım; oldukça uzun bir yazı dizisi oldu ancak inanın daha anlatacak çok şey var, anlamakla bitmiyor, burası kesinlikle gidilmesi, görülmesi, yaşanması gereken bir bölge.
 
Sizlere hemen her şehirde “yeşil”, “yemyeşil”, “sevimli”, “müthiş”, “harika” gibi kelimeler kullandım; her yer mi böyle derseniz evet gerçekten her şehir, her sokak, her ev, çiçek, yemekler, şarap müthiş. Müthiş! Bir seyahat planlıyorsanız bu bölgeyi şiddetle tavsiye ediyorum. Görmediğim çok yeri elbette var ama kuzeyden Roma’ya kadar çok yöresini, şehirlerini gezdim İtalya’nın. Seneye inşallah Napoli ve Amalfi Kıyıları var programda, ileriki yıllarda daha güneye Sicilya’ya kadar gitmeyi de çok istiyorum, kısmet…
 Bir başka yazımda İtalya’nın Liguria bölgesini de yazmam şart oldu.

nevinsalman

Yazar Hakkında

nevinsalman

Ankara da doğdum, TED Ankara Koleji ve Gazi Üniversitesi Mimarlık fakültesi mezunuyum. 6 sene Londra'da yaşadım, sonraki yıllarda İstanbul'a yerleştim ve serbest çalıştım.