Yoo yanlış okumadınız… Periler, hayaletler, ünlü bir mezarlık ve ağaçlardan sarkan ürkütücü bitkileri ile ‘Haunted City’ (hayalet avcıları) kenti, “Amerika'nın En Perili Şehri” gibi ünvanlarını hakkederek almış. Ünlü mezarlığı da zaten şehrin en gözde mekanları arasında. Mezarlık gezilir mi demeyin, ben dünyanın birçok kentinde çok ünlü ve özel mezarlıklar gezdim (Buenos Aires – Lviv – Prag.. gibi) tabii inanılmaz değişik süslü heykelleri, ev tipi gibi özellikleri olanları. İşte Bonaventure Mezarlığı da şüphesiz Savannah'ın en önemli özelliklerinden biri.
Gezmeye başlamadan önce kısaca kent hakkında kısacık bilgiler... 1733 yılında Savannah Nehri üzerinde kurulan ve bu nehrin adını alan kent, ABD, Georgia eyaletinin en eski ve beşinci büyük şehri. Amerikan Devrimi ve Amerikan İç Savaşı sırasında stratejik bir liman kenti olan Savannah, 1876'daki sarıhumma salgını ve İç Savaş'tan sonra hızla eski gücüne kavuşmuş, bugün ABD'nin güneydoğu kesiminin başlıca ve büyük bir sanayi ve denizcilik merkezi, Atlantik kıyısının da önemli bir liman kenti. Tarihi bir kentte elbette bir Tarih Müzesi var, ayrıca tarihi 19.yüzyıla kadar uzanan evlerin de birçoğu ev-müze ve sayıları da kentin büyüklüğüne göre alışılmadık kadar çok.
Savannah, tarihi bölgesindeki tarihi evlerinin mimari güzellikleri ile güneyin popüler ve büyüleyici bir tatil yöresi.
Okyanus kıyısında olmanın verdiği avantajla River Front ya da River Street (nehir kenarı / caddesi) dedikleri Savannah nehri kıyısına dizilmiş eski liman depoları şimdinin restoran ve barlarında taptaze ve her türlü deniz mahsulleri bulabilirsiniz. Ya da yol boyu nehir kenarında Hutchinson Adası manzarasıyla yürüyüş yaparak güzel zaman geçirebilirsiniz.
Tarihi Bölgenin kalbi Madison Meydanı yakınlarında, kentin en popüler bölümünde yürümeye başlıyoruz. Tüm caddeler, sokaklar ve meydandaki parklar büyüklü küçüklü tamamen ağaçlarla çiçeklerle kaplı ve yemyeşil. Bull Caddesi yakınındaki büyükçe park ise oldukça popüler, bu parkı meşhur yapan ise Forest Gump filminin bu parkta çekilmiş olması.
Savannah’ın karakterize ağaçları karışık ormanlık bir eko-sistem ve şehrin her yeri adeta doğal bir gölgelik. İşte bu ağaçların hikayesi ve tarihi.
19. yüzyılın başlarından beri Savannah yaz aylarında gölgelik ve yıl boyunca da yeşil ve güzel bir görüntü sağlamak için sokaklarına ve meydanlarına sayısız ağaçlar dikmiş ve kısa bir süre sonra da "Orman Şehri" unvanı kazanmış. Ağaçlara tutunarak aşağı sarkan tül perdelere benzer, şehri büyüleyici bir güzelliğe dönüştüren, inanılmaz ve ilginç manzaralar sunan bu ağaçlara “Spanish Moss” ‘İspanyol Yosunu’ diyorlar. Ancak bu ağaçlar gündüzleri büyüleyici ve romantik bir kente, gün batımı saatlerinden itibaren de tamamen ürkütücü bir görünüme büründürüyor.
Savannah işte bu ağaçları "Amerika'nın En Perili Şehri" ne sonra da turistik bir kazanca dönüştürmüş. Nasıl mı? Gelin birlikte Savannah'nın bu büyüleyici ruhunu keşfedelim.
Mezarlığa giderek hayaletlerle tanışmaya, ruhlara katılmaya ne dersiniz ? Cesaretiniz varsa bir hayalet turu alabilir, sonra iskelet ya da benzeri biraz ürkütücü kostümlü rehberiniz ile tanışıp, önce Arnavut kaldırımlı sokaklarındaki tarihi evleri gezeceksiniz. Ama dikkat! evin ya da sokağın bir köşesinden bir anda karşınıza bir hayalet çıkabilir. Bu arada başınızı biraz yukarı kaldırırsanız ağaçlardan sarkan İspanyol yosunlarının rengarenk ışıklandırılmış haliyle güzel mi yoksa ürkütücü mü olduğuna siz karar vereceksiniz.
Bu size pek de ürkütücü gelmedi mi? O halde daha uzun bir hayalet ve mezar taşları yürüyüş turuna (Ghosts & Gravestones Tour) katılacaksınız. Şehir içindeki tarihi evler ve çok korkulu olmayan turdan sonra sizi ünlü Bonaventure mezarlığa götürecekler. Gündüz hayli hoş ve güzel görünen mezarlığı bu kez bir gece karanlığında gezeceksiniz. Dev ağaçların tepelerinden sarkan İspanyol yosunlarının mum ışığıyla daha da ürkütücü görüntüsü altında yürürken şehrin ürkütücü efsaneleri, en korkunç hayalet hikayeleri ile ürpertici karakterlerini dinlemeye hazır olun.
Şehri daha iyi yaşamak için, perili, hayaletli ürkütücü turlardan başkaca da tur seçenekleri bulabilirsiniz. Savannah'nın en güzel manzaralarından biri, tarihi Bonaventure Mezarlığını gündüz saatlerinde illaki gezmelisiniz, isterseniz bir kez de gece. Şehir merkezine birkaç kilometre uzaklıkta bulunan bu 19.yüzyıl mezarlığı şehrin en iyi bilinen bireylerinin mezarlarının yanı sıra sıradan vatandaşların da çeşitli ve etkileyici sanatsal mezarları, var muazzam bir koleksiyon. Canlı meşelerden oluşan mini orman ve ilkbahar çiçekleriyle tamamlanan gotik yosun perdeler bu mezarlığı çok daha hoş ve özel kılıyor.
Yürümek istemez iseniz bir Tramvay Turu alarak tüm Tarihi Bölge'yi hızlıca ve kolayca gezebilirsiniz.
Bir de içinde bar olan araçlar var, kentin güzelliklerini izlerken içkinizi de yudumlayabilirsiniz.
Yürümeyi sevenler için de rehberli Tarihi alanlaryürüyüş turu da alabilirsiniz. Bu tur sırasında ünlü Savannah tatlılarını satan dükkanlara uğramadan, geleneksel güney şeker, pralin, pekan şekerleri, çikolatalı şekerlemeleri tatmadan ya da satın almadan dönmeyin. En ünlü ürünleri pralin her an taze taze yapılmakta, yapımı izleyebilirsiniz, sonrasında da müşterilere de taze taze tadım yaptırıyorlar. Dükkanların bir duvarları zeminden tavana kadar renk renk şekerleme kutularıyla kaplı, kolay kolay çıkamıyorsunuz mağazadan.
Bunların dışında Afrikan-Amerikan tarihi, Savannah tarihi ve kültürünün özellikleri, yeme-içme kültürü, mimari, nehir, yunus izleme ve doğa turları gibi birçok turlar da mevcut elbette.
Şehrin şirin bir sembolü de var, Bird Girl - Kuş Kız. Sylvia Shaw Judson tarafından 1936 yılında Lake Forest, Illinois'de yapılmış bir heykel. Ailesinin yazlık evi Ragdale'de bulunan heykelcik, “Midnight in the Garden of Good and Evil” romanının kapağında yer alınca bir anda ünlenerek kentin sembolü olmuş. Heykel 130 cm boyunda bronz döküm, üzerinde basit bir elbise ve üzgün ya da düşünceli bir ifade olan genç bir kız, başı sol omzuna doğru eğik. Ellerindeki iki kaselerin ise kuşları besleyici su ya da yem olduğu düşünülmekte.
Atlanta'da düzenlenen 1996 Yaz Olimpiyatları'nda yelken yarışmalarına ev sahipliği de yapan Savannah, kurucusu James Oglethorpe’un orijinal şehir planını da büyük ölçüde korumakta.
Güney misafirperverliğinin cömertliği ile Amerika'nın en eski şehirlerinden birinin zarafetini, tarihini ve cazibesini harmanlayan bu güzel şehirle bir ay süren Amerika gezimin sonuna geldik. Başka ülkelerde ve güzelliklerde buluşmak üzere savgiyle ve sağlıkla kalın…