- 1 view
Her İstanbullunun hayatında bir defa da olsa Gülhane Parkı'na gitmişliği vardır. Zamanında Topkapı Sarayı’nın dış bahçesi olarak kullanılan ve içerisinde gül bahçelerinin yer aldığı Gülhane Parkı, günümüzde İstanbul’un şehir merkezinde yaşayanlara nefes aldıran doğası ve güzelliği ile dikkat çekiyor. Sadece yerel halkın değil, yabancı turistlerin de ilgisini çeken Gülhane Parkı, İstanbul’un görülmesi gereken yerleri arasında ön sıralarda yer alıyor.
Gülhane Parkı'nda Neler Var?
Gülhane Parkı’nda sizi ilk olarak parkın girişinde sağ tarafta yer alan İstanbul şehremini ve belediye başkanları büstleri karşılıyor. Yürüdüğünüz alanın sağında solunda çeşitli ağaçlarla kaplı bir yol bulunuyor. Ayrıca yorulduğunuzda dinlenmeniz için banklar, çocukların da zaman geçirmesi için çocuk parkı da mevcut.
Gotlar Sütunu
Boğaz yönüne doğru kıvrımla inen rampanın sağ tarafında Aşık Veysel heykeli, yokuşun sonuna yaklaşıldığı zaman görülebilen üst kısımda da Roma zamanından kalma Gotlar Sütunu mevcut.
Aziz Pavlos Yetimhanesi Kalıntıları
2. Justinus (565-578) tarafından kurulan yetimhane 1. Komnenos zamanında (1081-1118) genişletilmiş. Yunanca kaynaklarda da Aziz Pavlos (St. Paul) adını taşıyan bu yetimhane aynı zamanda yaşlılar, körler ve savaş gazilerine de hizmet vermekteymiş. Ancak zaman içerisinde bu kalıntılar da yok olmuş.
Bu yetimhanenin yakınlarında bulunan Aziz Menas ve Aziz Demetrius Kiliseleri sayesinde devamlılığı sağlanıyormuş. Kitabelerde belirtildiği üzere eski yetimhane, günümüzdeki set üstü çay bahçesiyle benzer muhteşem bir boğaz manzarasına sahipmiş.
Atatürk Heykeli
Daha önceleri Sarayburnu Parkı da Sirkeci demiryolu hattı üzerinden Gülhane’ye bağlıydı ancak sonraki zamanlarda sahil yoluyla parktan ayrıldı. Bu ayrılan kısımda Cumhuriyet’ten sonra Avusturalyalı mimar Kripel tarafından yapılan ilk Atatürk heykeli de bulunuyor. Hatta Atatürk, halka Latin harflerini 1 Eylül 1928 tarihinde burada tanıtmıştır.
İstanbul İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi
Gülhane Parkı içerisinde ayrıca 25 Mayıs 2008 yılında hizmete giren Has Ahırlar Binası’nda bulunan İstanbul İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi bulunuyor.
Gülhane Parkı'nda neler yapılır diyorsanız güzel bir doğa yürüyüşü yapabilir, çay içebilir, kuşlara simit atabilir, içerisindeki ve çevresindeki müzeleri gezebilirsiniz. Buradan çıktıktan sonra rotanızı Eminönü ya da Sirkeci’ye çevirebilirsiniz. Arkeoloji Müzesi, Sultan Ahmet Camii, Yerebatan Sarnıcı, Sirkeci Garı, Ayasofya, Topkapı Sarayı, Mısır Çarşısı, Kapalı Çarşı, Dikilitaş, Bab-ı Ali Caddesi gibi tarihi ve turistik yerler Gülhane Parkı’na yürüme mesafesinde, gitmişken her birine uğramalısınız.
Gülhane Parkı Çay Bahçesi
Gülhane Parkı’na gittiğiniz zaman banklara oturduğunuzda çayınızı alabileceğiniz yerler de mevcut. İçerideki çay bahçelerinde de oturup çayınızı kahvenizi yudumlayabilirsiniz. Gülhane Parkı cafe gibi hizmetlerinde verildiği bir park. Yorgunluğunuzu buralarda atabilirsiniz. Bir çay içerken parkı da seyredebilirsiniz.
Gülhane Parkı Nerede?
İstanbul’un Fatih İlçe sınırlarındaki Eminönü semtindedir. Bu park yıllar önce Osmanlı döneminde Topkapı Sarayı’nın bahçesi olarak kullanılıyordu. Bu dış bahçe içerisinde bir koru ve gül bahçeleri bulunuyordu. Saray bahçesi daha sonra şehremini Cemil Paşa zamanında düzenlenmiş ve 1912 yılında park halini alarak halka da açık olmuştur.
Bahçe dediysek aklınızda herhangi bir bahçe belirmesin, zira alan toplamda 163 dönem civarında, yani ucu bucağı görünmüyor. Üstelik Türk tarihinin ilk demokratikleşme adımı olanı Tanzimat Fermanı 3 Kasım 1839 yani Abdülmecit döneminde Hariciye Mustafa Reşit Paşa tarafından Gülhane Parkı’nda okunmuştur. Bu sebeple fermanın diğer adı da Gülhane Hatt-ı Hümayun olarak bilinir.
Zamanla tahribata uğrayan park 2003 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilmiştir. Bugün eski güzelliğini aratmayacak ihtişamıyla ziyaretçilerini karşılamaktadır. Tarihi yarımadaya gidecek olursanız kendinize zaman ayırın ve Gülhane Parkı’nda bir tur atıp yenilenin. Ünlü şairlerin ilham kaynağı olan bu kocaman park, çeşit çeşit ağaçlarıyla size de huzur verecektir. Saray bahçesinde gezdikçe geçmiş dönemlerin içine girmiş gibi hissedeceksiniz.
Gülhane Parkı Hayvanat Bahçesi
Gülhane Parkı yıllar önce içerisinde bir hayvanat bahçesine de ev sahipliği yapıyordu. Ancak ziyaretçiler, hayvanların yaşam standartlarının kötü olduğu gerekçesiyle şikayet ettiler. Öyle ki, bu durum zamanla uluslararası bir hâl aldı. Uzun yıllar hayvanların dar ve betondan kafeslerde tutulduğu, kapalı ve özel bir alan olmadığı, hayvanlarda stres yaratan alanlarda tutulduğu gerekçesiyle İngiltere’deki vahşi hayatı koruma vakfı Born Free Foundation’a, bu hayvanat bahçesi için şikayetler gitti. Daha sonra alan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kapatıldı.
Gülhane Parkı Giriş Ücreti
Gülhane Parkı giriş ücreti bulunmuyor. Burası halka açık bir park. Size düşen gelmek ve gezmek.
Gülhane Parkı Şiiri
Gülhane Parkı tarih boyunca hep önemli bir yere sahip olunca ister istemez edebiyat malzemesi de olmuş. En büyük ve usta şairlerimizden Nazım Hikmet’in o meşhur şiiri de Gülhane Parkı’ndan söz etmiştir. Şiirin oldukça enteresan da bir hikayesi var. Bu hikayeye göre Nazım Hikmet Bursa Cezaevi’nden kaçtığı için polisler tarafından aranmaktadır. Sevgisiyle Gülhane Parkı’nda buluşmak üzere randevulaşmış ve orada beklemiştir.
Fakat talihsizlik bu ya, tam Nazım Hikmet beklerken polisler devriye dolaşmaya çıkmışlardır. O da çaresiz yakalanmamak için önünde buluşmaya sözleştikleri ceviz ağacına tırmanmıştır. Polisler dolaşırken sevgilisi de gelmiştir. Fakat ünlü şair yakayı ele vermemek için sevgilisine seslenememiş ve buluşamamışlardır. Onun üzerine cebinden kağıt ve kalem çıkararak şu notları almıştır. “Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda, ne sen bunun farkındasın ne polis farkında”.
Böyle ilginç bir hikayesi olan şiirin tamamı ise şu şekilde:
Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda,
budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda.
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril,
koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil.
Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var.
Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul’a.
Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul’u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.