Araba ile Bulgaristan gümrüğüne doğru ilerledik. Yetkili kişi, bagaj kontrolü için bagajı açıp üstten şöyle bir baktı ve iyi yolculuklar diledi. Böylece Bulgaristan’a girmiş olduk. Sınır kapısını geçtikten 500-600 metre ilerdeki dükkânlardan vinyet almayı unutmayın. Normal vinyet fiyatı 10 Leva = 5 Euro iken burada 8 Euro ile 10 Euro arasında satılıyor. Bulgaristan’ın yolları çok kötü hatta Sofya tarafına doğru giden otoyolu çok kötü; yamalı ve tümsekli bir yol. Hız sınırlarına dikkat edin. Bulgar polisi göz açtırmıyor. Vinyet almamak büyük hata, cezasının 500 Leva = 250 Euro civarında olduğu söyleniyordu. Bulgaristan Türk Konsolosu bile Bulgaristan’dan gündüz vakti geçmek daha iyi olur diye e-posta gönderdi.
Bulgaristan’da Kırcaali’de babamın 13 yaşında terk ettiği kasabasına uğradık. Bu kasabanın % 90’ı Türk’tü fakat yolları çok bozuk idi. Zaten Bulgaristan Avrupa Birliği’ne nasıl girmiş anlayamadım. Fakirlik diz boyu ve yollar çok bozuk. Yollar at arabası kaynıyor. Tarlalar da at ve öküzler ile sürülüyor. Dönüşte Türkiye’ye girmek için Kapıkule’ye vardık. Burada 4 kapıdan geçtik ve yine bagaj açtırıldı. Bir hoşgeldiniz diyen memur yoktu. İtalya’daki İtalyan gümrük memurları İtalya’ya dönen halkına hoşgeldiniz deyip ellerini sıkmıştı. Bizde “acaba bu gelenler ne gibi şeyler getirdi valizlerinde” gözüyle bakıyorlar. Ne kadar düşündürücü bir tablo değil mi?
Başka gezilerde yine sizlerle olmak dileğimle…
Yazar Hakkında
onurGezilerimi hep tursuz bağımsız yapmak, en güzeli çünkü sevdigin blr ülke yada şehirde fazla kalmak mümkün.
