Avrupa'nın Çatısı: Chamonix - Mont Blanc

Uzun bayram tatilini fırsat bilip, İsviçre ve FransaAlpleri'ni dolaşacağımız gezimize Cenevre’den başlıyoruz. Cenevre Havalimanı'na inip aracımızı kiralamızın ardından, yaklaşık 2 saat mesafedeki Chamonix-Mont Blanc’a doğru dağların arasından ilerliyoruz.

Chamonix, adını alan vadi içerisinde yer alan Fransa’nın Rhone-Alpes bölgesinde yer alan ve özellikle kış sporlarıyla adından söz eden bir merkez. Bu nedenle de tahmin edilebileceği gibi oldukça gelişmiş. Şehir merkezinde birçok restoran, spor eşyaları satan mağazalar ve hediyelik eşya dükkanları bulmak mümkün. Biz şimdilik bunları atlayıp esas amacımız olan 3.842 metre yükseklikteki Aiguille du Midi’ye bizi götürecek teleferiğe doğru yol alıyoruz.

Chamonix bölgesinde iki günden fazla kalacaksanız ski pass almanız faydalı olacaktır. Bu pass aynı zamanda bölgenin en pahalı teleferiği olan Aiguille du Midi için de geçerli olduğundan oldukça uyguna geliyor.

Aiguille du Midi’ye giden teleferik öncelikle ara istasyon olan Plan de l’Aiguille’de duruyor. Burada inip en tepeye çıkacak olan teleferiğe biniyoruz. Ara istasyonda giderken ya da dönerken birşeyler yiyip içebileceğiniz bir kafeterya mevcut. Aynı zamanda çok yukarıda olmadığı için daha fazla yeşil alan görmek mümkün.

Aiguille du Midi’ye vardığımızda karşılaştığımız manzara gerçek olamayacak kadar olağanüstü. Her biri 4.000 metrenin üzerinde olan onlarca kadim zirve, adeta doğanın gücünü gösteriyor bize. Bir tarafta muhteşem heybetiyle bölgeye adını veren 4.792 metre yüksekliğiyle Avrupa’nın en yüksek zirversi olan Mont Blanc, diğer tarafta bulutların ardından kalmış İtalya Alpleri. Hem görüntünün muhteşemliği hem de bu irtifada oksijenin azlığından olsa gerek insanın nefesi kesiliyor. Bulunduğumuz seviyede deniz seviyesine oranla yüzde 65 oranında oksijen var. Bu nedenle de insan birkaç basamak çıksa bile nefes nefese kalabiliyor. Yüksek irtifada oksiyen azlığının insan bedenine neler yapabileceğine dair ufak bir müze de bulunuyor burada.

Aiguille du Midi, dağcılık, wingsuit, paragliding gibi extreme sporları sevenler için de adeta bir cennet. Sabah saatlerinde gittiğimiz için Mont Blanc’ta zirve yapmış ve Aiguille du Midi’ye geri dönen birçok dağcı gördük. Aynı zamanda 20 kg’lık çantalarıyla buz tabakalarının üzerinden düzlüğe inen ve Chamonix’e paragliding yaparak inen birçok sporcu vardı. Bu manzaraları bir yandan uçarak görmek ne kadar muhteşem bir şeydir kim bilir…

Aiguille du Midi’den aynı şekilde teleferikle Chamonix şehir merkezine inip, güzel Chamonix sokaklarını muhteşem manzaralar eşliğinde arşınlamaya devam ediyoruz ve ardından ski pass’ımızı kullanarak vadinin diğer tarafında bulunan Brevent’e çıkıyoruz. Mont Blanc’ı tam karşıdan gören bu zirveden Chamonix bir ayrı güzel gözüküyor.

Aşağıya inen son teleferiği yakalıyor ve Chamonix merkezine geri dönüyoruz. Chamonix genel olarak pahalı bir yer olduğundan, yemek için de aynı şey geçerli. Foursquare’den uygun ve lezzetli kriterlerine ilk uyan, Poco Loco Burger’e gidiyoruz. Burger’leri oldukça başarılı, tavsiye edilir. Yemeğimizin ardından Chamonix’i biraz daha gezip otelimize gidiyoruz. Chamonix şehir merkezine 10 dakika yürüme mesafesindeki La Chaumière Mountain Lodge’da kaldık. Odamızın şirin bir balkonu ve balkonunda da buzul manzarası bile vardı :)

İkinci gün uzun bir hiking bizi bekliyor. Bunun için öncelikle Chamonix merkezden teleferiğe atlıyor ve Planpraz’a gidiyoruz. Buradan hafif eğimli ve yukarıya doğru bir rotayı takip ederek Col Cornu’ya varmayı hedefliyoruz. Yine manzaralar muhteşem. 2 saatlik bir yürüyüşün ardından Col Cornu’ya varıyoruz. Burası sadece kışın çalışan bir teleferik istasyonu. Col Cornu’da ufak bir molanın ardından Lac Cornu (Cornu Gölü)’ne devam ediyoruz. Şirin ama çok etkileyici bir manzaraya sahip olan bi gölün kenarında yemek arası verip önceden hazırladığımız sandviçlerimizi afiyetle yiyoruz.

Yolculuğun bundan sonraki kısmı daha inişli çıkış ve taşlık. O nedenle daha uzun ve zahmetli bir yürüyüş oluyor. Ancak değişmeyen tek şey muhteşem manzaralar. Şu anki hedefimiz L’Index bölgesi. Bu rotada büyük kayaların üzerinden geçmek,çevrelerinden dolaşmak ve kiminlerinin de önceden tutturulmuş tutamaçlar yardımıyla üzerlerinden aşağıya inmek gibi farklı zorluklarda aksiyonlar bizi karşılıyor. Yürüyüşümüzün bu kısmı çok daha zorlu geçiyor. O nedenle de ilk etapta devam etmeyi planladığımız Lac Blanc ziyaretinden vazgeçiyor ve L’Index’teki telesiyejle öncelikle bir önceki La Flegere istasyonuna oradan da Les Praz’a iniyoruz.

Les Praz’dan Chamonix merkez yürüyerek yaklaşık 1 saat sürüyor. Yürüdüğümüz yoldaki manzaralar o kadar güzel ki vakit nasıl geçiyor anlamıyoruz bile. Böylece Chamonix’teki iki günlük gezimizin de sonuna geliyoruz. Tadı damağımızda kalıyor ve bir de kışın ziyaret etmek üzere Chamonix’e veda ediyoruz.

https://yoldaikigezgin.com/