Bembeyaz Kumsallarıyla Boracay

Filipinler’i ziyaret ettiğimiz dönem, yağışlı sezon olan Ekim ayı olduğu için en baştan şöyle bir karar almıştık. Önce Manila’ya uçalım ardından günlük olarak hava durumunu takip ederek rotamızı planlayalım. Manila’da 3 gün kaldıktan sonra asıl gönlümüzde olan Palawan Adası iken hava şartları gereği rotamızı Boracay’a çevirdik.

Nasıl Gidilir?

Manila’dan Boracay’a gitmenin en kolay yolu önce Caticlan’a uçmak. Manila-Caticlan uçuşu yaklaşık 1 saat sürüyor. Uçak alçalmaya başladıkça bu ufacık ada gözümüzde daha da belirgin ve cezbedici bir hal almaya başlıyor.

İndikten sonra bagajlarımızı da hiç beklemeden hemen aldık. Artık sıra Boracay Adası’na geçmekteydi. Daha önce Filipinler’i ziyaret etmiştim ama Boracay ilk olacaktı.

Şehir İçi Ulaşım

Havaalanının dışında pek çok trisiklet yani yanında 2 kişilik kabini olan bisiklet uçaktan inenleri Boracay Adası’na geçirecek botlara götürmek için birbiriyle yarış halinde.

Yanımıza boynunda rehber kokartı olan bir kız yaklaştı. Hangi otelde kalacağımızı sordu. White Beach’te Two Seasons’ta kalacağımızı söyledik. Bize hemen bir fiyat çıkarttı. Kişi başı 600 Filipin Pezosu, yani toplam 1200 Pezo. Bu da yaklaşık 22 Euro. Kazıklandığımızdan emin olarak “haydi zaman kaybetmeyelim” deyip trisiklete atladık.

Ardından da bota : )

Bu arada eğer bu transferi almayıp kendimiz yapsak ne kadar tutuyordu onu söyleyeyim;

Caticlan Havaalanı’ndan iskeleye trisiklet yaklaşık 100 pezo, iskelede verilen alan vergisi 2 kişi yaklaşık 50 pezo, 2 kişi Caticlan-Boracay botu yaklaşık 150 pezo, Boracay iskeleden White Beach Station 3’e trisiklet ile gitmek yaklaşık 150 pezo. Yani transfer toplam 2 kişi için 1200 pezo yerine 450 pezo tutacaktı. Yapılacak bir şey yok, kuzu kuzu ödedik 1200 pezoyu.

Dünyanın En Popüler Balayı Bölgesi: White Beach

Otelimiz Boracay’ın meşhur White Beach’i üzerinde...

White Beach’te yan yana 3 alan var:

Station 1: Bizim otelimizin de olduğu nispeten biraz daha sakin olan bölge. 

Station 2: Gece ve gündüz eğlencesinin en hareketli olduğu bölge.

Station 3: Restoran ve kafelerin biraz daha azalmaya başladığı bölge

Filipinler’in West Visayas bölgesindeki Boracay, başkent Manila’nın da yaklaşık 300 kilometre güneyinde yer alıyor. Ülkenin en turistik ve en ünlü adası. Filipinler’i oluşturan ada sayısı 7107. Bu adaların yaklaşık 5000 tanesinde yaşam var. Hatta söylenene göre bu 7107 adanın yaklaşık 4.000 tanesinin ismi varmış yani 3107 adanın adı yok. Tabii şimdi benim aklımı şu soru kurcalıyor : ) Bu hesaba göre üzerinde yaşam olan yaklaşık 1000 kadar adanın adı yok. Şimdi bu adada yaşayan insanlar yaşadıkları yeri nasıl tarif ediyorlar? Adanın adı yok, posta kodu yok, adresi yok... “Gördüğün üçgen biçimli adayı geç, 8200 kürek çek sola dön, ben kumsaldan el sallayacağım sana” diye mi tarif ediyorlar : )

Neyse gelelim Boracay’a, bu nefis adaya... Boracay 1970’li yıllara kadar sadece küçük bir balıkçı kasabasıymış. Ancak doğal güzellikleri neticesinde turistlerin ilgisi artmaya başlamış. 1970 sonrasında ülkenin turizm merkezi olma yolunda ilerlemiş.

Ada bembeyaz kumsallar ile kaplı. Kum incecik, toz gibi. Kumun renginin bu kadar beyaz olmasının nedeni zaman içinde adayı çevreleyen mercanların ufalanması ve bu kumsalları oluşturması.

Ada sadece bembeyaz kumsalları ile değil farklı su sporlarına olanak tanıması ile de biliniyor.

Su Sporları Cenneti Bulabong

Son zamanların popüler sporu kiteboard adanın Bulabong bölgesinde yapılıyor. Biz çok istedik ancak Murat’ın omzu incindiği için yapamadık. Artık bir sonraki sefere...

Adada hiç durmayan bir gece hayatı var. Otel restoranları dışındaki restoranları lüks değil, sahil restoranları. Ancak aralarında öyle bir müşteri kapma yarışı var ki görmelisiniz. Her restoranda farklı bir aktivite var. Birinde Kübalı müzisyenler canlı Latin müzik çalarken, bir diğerinde ateş dansçıları şov yapıyor.

Bu adayı özellikle Koreli turistler çok yoğun ziyaret ediyor. Ancak tüm dünya genelinde balayı çiftlerinin de popüler tercihleri arasında.

Biz de otele eşyalarımızı bıraktığımız gibi hemen denize girmek içi sahilde yerimizi ayarladık. Burada otellerin önünde yüksek paravanlar yapılmış. Bunun bir sebebi seyyar satıcıları biraz daha uzak tutabilmek, diğer sebebi ise rüzgarla uçuşan kumların kişileri rahatsız etmesini engellemek. Seyyar satıcıların burada en fazla sattıkları şey; günümüzün modasına uygun selfie stick : )

Su sporları yaygın olarak yapıldığından siz sahile indiğiniz gibi, “surf, banana, parasailing, etc.” diye yanınıza yaklaşıyorlar.

Kendimizi hemen denize attık. Muhteşem! Denizini içinde neredeyse tek bir taş yok, renk turkuaz, ılık bir su ve dümdüz dalga kıpırdamıyor. Akşam üstü saatlerinde dalga biraz artıyor.

Deniz keyfi sonrası White Beach boyunca bir yürüyüşe çıktık. Hemen ilerimizde Willy’s Kayalıkları var.

Tabii bu kayalıklar gel git neticesinde günün yarısında Boracay’ın devamı gibi oluyor yürüyerek gidiyorsunuz, günün diğer yarısında bambaşka bir kara parçası oluyor ancak yüzerek ulaşabiliyorsunuz.

Sahilde yürürken küçük çocukların kumdan kaleler yaptığını ve üzerine Boracay yazdıklarını göreceksiniz. Bu ufaklıklar bizim sahillerde olduğu gibi dilenerek değil, sanat yaparak para kazanıyorlar.

Hatta bazı çiftler için isimlerini de bu kalelere ekliyorlar. Mesela: “Tuğçe ve Murat-Boracay” gibi. Ama biz yaptırmadık.

Biraz daha ileride Boracay’a has yelkenliler ile karşılaşıyoruz. Bu yelkenliler ile günbatımını denizden izlemek çok popüler bir aktivite.

Adanın Kalbi: İstasyon 2

Artık station 1’den (istasyon 1) istasyon 2’ye gelmek üzereyiz. Yoldaki Starbucks Cafe, dünyanın en güzel manzaraya sahip Starbucks’larından biri olabilir.

İstasyon 2 adanın kalbi diyebiliriz. Ne ararsanız burada. Buradaki alışveriş bölgesi ise D-Mall. Adanın neresinde olursanız olun, “Nerede para bozdurabilirim?”, “En yakın market nerede?”, “Nereden terlik alabilirim?”, “Bize bir restoran önerir misiniz?” gibi soruların ortak cevabı D-Mall. Ve burası gerek restoranları ile gerekse hediyelik eşya mağazaları ile gezmesi keyifli bir bölge.

D-Mall bölgesindeki en enteresan yer ise işletmeciliğini bir grup cücenin yaptığı ve tüm çalışanların da cüce olduğu Hobbit House.

Bu bölgede yürürken heykel yapan bir genç dikkatimizi çekiyor. Belli ki küçük yaşlarda sahilde Boracay yazan kumdan kaleler yaparak başlamış bu sanata. Şimdi yaptığı şövalye heykeli kesinlikle görülmeye değer. Biz yapım aşamasını gördük, siz gittiğinizde sanırım bu heykel de bitmiş olacaktır.

Yemek olarak deniz ürünlerini tavsiye ederim.

Kabuklu deniz ürünlerinin yanı sıra Lapu-Lapu adını verdikleri balığı ya da Filipinler’e has bir lezzet olan Pancit Canton’u deneyebilirsiniz. İçecek olarak San Miguel birasını ya da yemek sonrası Blue Hawaiian kokteyli önerebilirim.

Akşam yemeği sonrası keyifli bir yürüyüş yaparak otelimize geri döndük. Yemek sonrası şezlonglara uzanıp, denizi izleyerek masaj yaptırmak ise rahat bir uykuyu garantiliyor. Fiyatları oldukça uygun. 1 saat ayak masajı yaklaşık 12-15 Euro civarında.

Adalar Turu

Bir sonraki günü Boracay’da mutlaka yapılması gereken bir etkinliğe ayırdık; Adalar turu. Magic Island, Crystal Cove Island ve Crocodile Island’da şnorkel ile yüzmeyi içeren turu ise bir sonraki yazımda daha detaylı anlatacağım : )

Adada yapılabilecekler çok çeşitli. Öncelikle bu ufacık adada 4 tane helikopter pisti var. Eğer isterseniz adayı tepeden helikopter ile de görebiliyorsunuz. Ancak uçak ile Caticlan’a inerken de zaten adayı görmüş oluyorsunuz. Karar sizin.

Bunun yanında adada geniş golf sahaları ve golf otelleri de var. Biz Boracay’daki son günümüzde bir golf oteli olan Fairways’e gittik.

Oldukça geniş bir alana yayılmış olan otelde her yere gitmek için shuttle kullanıyorsunuz. Burası White Beach’e yaklaşık 2 kilometre mesafede ama otelin kendine özel bir kumsalı var; Lapuz Beach.

Otel ne kadar geniş olursa olsun, hiçbir şekilde otelde kalabalık hissetmiyorsunuz. Biz sahildeki sonsuzluk havuzu ve kumsala indiğimizde bizden başka bir de sadece görevliler vardı.

Kumsalın yanındaki kayaların içerisine yapılmış şapel ise ne kadar dine bağlı olduklarının bir göstergesi.

Bu otelde konaklamanızı fiyat fayda dengesi açısından da kesinlikle tavsiye ederim. Otelden D-Mall’a gitmek ise trisikletler ile yaklaşık 100 pezo yani 2 Euro kadar tutuyor.

Adada yapılacaklar bunlarla sınırlı değil elbet. İsterseniz farklı türlerde yüzlerce kelebeğin olduğu Butterfly Garden’ı gezebilir, Doğu Yapak’taki Yarasa Mağarası’nı ziyaret edebilir, el değmemiş ormanlar arasından Zipline yapabilir, tüplü dalış yaparak deniz altı yaşamını keşfedebilir, Boracay’a özgü spa merkezlerinde huzur bulabilir ya da sadece White Beach’te oturup o eşsiz manzarayı izleyebilirsiniz.

3 gece kaldığımız Boracay’dan aklımız orada kalmasına rağmen ayrılma vakti geldi. Filipinler yazımda da bahsetmiştim; bu gezide rotamızı hava durumu belirliyor diye. Palawan’da hala hava kötü, yağmurlar, şimşekler… Bu nedenle Cebu’ya bilet alıyoruz.

Havaalanına gittiğimizde çantalarımızı oldukça detaylı kontrol ediyorlar. Çünkü bu adadan mercan ya da kum alıp evinize götürmek yasak, denerseniz de zaten el koyarlar.

Bagajlarımızı verirken ilginç bir şey oldu. Bagajlardan sonra bizi de tarttılar. Sonra da uçağın dengesi bozulmasın diye online check-in’imizi iptal edip 7A - 7B olan yerimizi 14A - 14B olarak değiştirdiler.

Daha önce beni bir kez Panama'da, bir kez de Venezuela'da tartmışlardı. Bazı ufak uçaklarda tartıyorlar. Ama bu seferki büyük uçaktı, o nedenle hayli ilginç geldi : )

Bir sonraki durağımız Cebu’da görüşmek üzere : )

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni