Braga ve Bom Jesus De Monte

Braga'ya Nasıl Gidilir & Havaalanından Şehir Merkezine Ulaşım

İstanbul’dan Lutfhansa havayolları ile Frankfurt aktarmalı olarak Porto’ya uçtuk. İstanbul – Frankfurt arası yaklaşık 3,5 saat, Frankfurt – Porto arası ise 3 saat. Frankfurt’ta yarım saat bekleme ile beraber yaklaşık 7 saatlik bir yolculuk sonrası Porto’ya ulaştık.  Porto havaalanı oldukça düzenli. Uçaktan indiğimiz gibi daha önce internet kanalı ile rezervasyon yaptırdığımız Rent-a car firmasına uğrayıp arabamızı teslim aldık. 

İnternetten 6 gün için anlaştığımız fiyat 140 € idi, ancak arabayı 2 şoförün kullanacağını söyleyince üzerine 1 şoför farkı + navigasyon ücreti + sigorta ücreti + dolu depo benzin fiyatı ilave edilince 6 gün için 445 € ödeyerek valizlerimizi arabaya yerleştirip yola koyulduk. Önce Porto’daki otelimize valizleri bırakıp doğruca Braga’ya doğru yola çıktık. Porto – Braga arası 50 kilometre, yaklaşık 45 dakika sürüyor ve yollar çok güzel. Araba ile gitmeyenler için ise Braga’ya Porto’dan her 30 dakikada bir tren var.

Braga'nın Tarihi Evleri ve Sokakları

Braga, Atlantik Okyanusu'na akan Douro Nehri'nin kuzeyinde bulunan çok eski tarihi bir şehir. Braga’da yaşayan halk koyu Katolik, dini inançlarına ve geleneklerine çok sıkı bağlı.

Şehirde pek çok kilise ve katedral bulunuyor. Portekiz’in kutsal ve dini merkezi olarak tanımlanıyor. Dinsel törenleri ile ünlenmiş bu şehir. Gelenek ve folklorunu koruyarak turizmde önemli mesafe kaydetmiş.

Buradaki binaların hepsi eski tarihi binalar. Şehirdeki binaların hepsi kesme taştan yapılmış ve tamamına yakını rengarenk porselen ile kaplanmış. Sarı, kırmızı, mavi, pembe renkli porselen kaplı evler, zıt renkteki ferforje balkonları, renkli kapıları ve dantel perdeleri ile görenleri cezbediyor. Daracık ara sokaklar ve bu sokaklara açılan bulvarlar ise küçük kırma parke taşlarla döşenmiş.

Şehre yerleşim M.Ö. 200 yıllarında başlamış. Şehrin kurulması ise M.Ö. 3. yy.’da Agusta Brakara tarafından gerçekleştirilmiş. 8. yy.’da Arapların bölgeye gelmesi ile aynı Endülüs’te olduğu gibi, mimaride Arapların etkisi yerleşmiş. Binaların ön yüzlerinin tamamen seramikle kaplı olması bunun en belirgin örneği. Barok ve Art Nouveau mimari Arap mimarisi ile karışınca böyle bir güzellik çıkmış ortaya.

Se Katedrali

Kentin en önemli katedrali olan Se Katedrali'nde de bu mimarinin etkisinde. Kesme taş bloklardan yapılan katedral Braga’nın ana katedrali. Biz gittiğimizde katedral içinde pazar ayini yapılıyordu. Halk koyu Katolik ve dinine çok bağlı olduğundan katedral içi çok kalabalıktı. Katedral içindeki vitray ve seramikler oldukça etkileyici. Vaktiniz olursa katedralin bahçesini de gezmelisiniz. Çok güzel düzenlenmiş olan bahçe Endülüs’teki bahçeleri anımsatıyor. Ayrıca yine katedraldeki şapel ve şapel içindeki seramik duvarlar, mezar odaları, lahitler ile kutsal kişilerin kemiklerinin bulunduğu üst üste dizilmiş küçük sandıklar etkileyici.

Katedralin girişindeki sokak boyunca ise bitişik nizam 3-4 katlı mavi, yeşil, sarı, kırmızı, pembe porselen kaplı pek çok ev var. Tam fotoğraflık bir bölge burası.

Ana katedrali gezdikten sonra Convento Do Popoulo Kilise ve Manastırı'na geliyoruz. Bu bölgede pek çok kilise mevcut, hepsinin içini gezmek mümkün değil tabii. Braga Portekiz’in kutsal şehri olduğundan pek çok dini ağırlıklı festivallere de ev sahipliği yapıyor.

Kentin Ana Meydanı: Campo Novo

Campo Novo ise kentin ana meydanı. Trafiğe kapalı olan bu meydanı tarihi binalar, porselen kaplamalı evler, çiçeklerle bezenmiş sokaklar ve sokak sanatçıları süslüyor.

Ardından St. Frutuso kilisesine geliyoruz. St. Frutuso 7. yy’ın 2. yarısında yapılmış, 1728’de yenilenmiş eski bir kilise.

Kilisenin yanındaki küçük ama çok güzel tertemiz bakımlı Katolik mezarlığı da ilginizi çekecektir.

Bom Jesus Tepesi ve Katedrali

Braga’da görülmesi gereken en önemli noktalardan biri kesinlikle Bom Jesus da Monte. Kente hakim bir tepe üzerindeki bu katedral Braga’nın olmazsa olmazları arasında. Buraya giderken çok eski bir yapı olan ve daha sonra otele çevrilen Elevator Otel’e uğruyoruz. Bu otelin bahçesi de çok güzel dizayn edilmiş, görülmeye değer. Biz gittiğimizde bu bahçede bir kokteyl vardı.

Ardından Bom Jesus Katedrali’ne ulaştık. Bu katedral 1784 – 1857’de Carlos Amerante tarafından neoklasik tarza çevrilmiş. Katedral Hristiyanlık aleminde yol göstericiliği görevini üstlenmiş. Katedralin önündeki labirent olarak tabir edilen şaşırtmalı merdivenlerle aşağıya iniliyor. Merdivenler için şöyle bir ifade kullanılıyor. Hıristiyanlığa sırtını dönersen bu merdivenlerde kaybolursun. Ancak bizim gibi buraya gelen pek çok ziyaretçi katedrali arkasına alıp aşağıya kadar inip bu muhteşem yapıyı fotoğraflıyor. Burası gerçekten görülmeli.

Katedralin önündeki bahçe dizaynı ve merdivenler, merdiven başlarındaki heykeller mükemmel. Katedralin biraz yukarısında ve sağ tarafında sarkıtların bulunduğu küçük bir mağara ve önündeki havuz da çok keyifli.

Akılda Kalanlar

Braga ayrıca spor alanında da çok gelişmiş ve ünlü sporcular yetiştirmiş. Meşhur Braga stadı da bu şehirde. Geniş tenis kortları, golf sahaları, olimpik havuzlara ev sahipliği yapıyor Braga.

Şehirde seramik işçiliği, keten işleme ve dokumacılık, müzik enstrümanları yapımı ön planda. Braga’ya çok yakın olan Minho bölgesi ise folkloru ile tanınıyor. Bu bölgede Braga’ya has 2 müzik aleti üretiliyor. Bunlar; viola ve kavakiinos.

Braga ve çevresi yeşil şarap yapımı ile öne çıkıyor. Bebek üzüm dedikleri olmamış üzümden (koruktan) yapılan yeşil şarap da bu bölgeye özgü lezzetlerden.

Braga’dan aklımda kalanlar; rengarenk bitişik nizam porselen kaplı evler, ferforje küçük balkonlar, dantel perdeler ve tabii ki Bom Jesus.

Braga'da mükemmel yemek ve kahvaltı imkanı sunan Domus 26 Guesthouse - B&B ve şehir manzaralı Souto Flat Accommodation konaklamak için tercih edilebilir.

NURHAN YILMAZ

Yazar Hakkında

NURHAN YILMAZ

1951 İstanbul doğumluyum. Yıl içinde dönüşümlü olarak Sinop, Bodrum ve İstanbul’da yaşamaktayım.Küçük yaşlarda babamın mesleği gereği, Türkiye’nin pek çok farklı şehirlerinde yaşadım.