Güney Kore’nin güneydoğusunda yer alan Busan kentinde yer alan Gamcheon Kültür Köyü, ülkenin en renkli yerlerinden. Günümüzde bir sanat köyüne dönüştürülmüş olan köyün tarihi ise bir o kadar kara. Neden mi? Çünkü köyün kuruluşu 1950-1953 seneleri arasında Kuzey Kore ile Güney Kore arasında yaşanan Kore Savaşı ile başlıyor.
Zaten savaş öncesi kolera salgını ile uzun dönem uğraşmış olan ülkede bir de üzerine tüm dünyada yankı bulan Kore Savaşı çıkıyor. Savaş ülkeyi ikiye bölünce, farklı bölgelerde yaşayan ve Taegeuk To dinini benimsemiş olan yaklaşık 4 bin kişi mülteci olarak bu bölgeye gelip yerleşiyorlar. Taegeuk aslında Kore Taoculuk felsefini benimsemiş bir din, Kore şamanizmi olarak da nitelendiriliyor.
Buraya gelen 4 bin kişi Gamcheon’da yaklaşık bin civarı küçük ev inşa ediyor. Tabii evler ilk yapıldığında günümüzdeki gibi renkli değil. Çoğu ahşap. Zaten köyün hemen girişinde yer alan küçük müzede bu evlerin ilk yapıldığı dönemdeki fotoğraflarını da görebilirsiniz.
İlk yapıldığında bin hanenin bulunduğu köy en büyük göçü 1980’lerde alıyor. Bu dönemde köyün nüfusu neredeyse 20 binlere ulaşıyor. Ancak günümüzde bölgede 10 bin kişi yaşıyor.
Taegeuk To olarak da bilinen Gamcheon, Busan’daki yüksek tepelerden birinin yamacına kurulduğu için nefis bir manzaraya sahip.
Uzaktan bakıldığında sıra sıra rengarenk evlerin güzelleştirdiği bölgeye Busan’ın Machu Picchu’su tanımı bence çok yakışıyor.
Gamcheon'un eski adı “Gamnae”ymiş. Bu kelime de Tanrı anlamına gelen “Gam” ve akıntı, dere anlamına gelen “Cheon” kelimelerinden türemiş. Yani bölgenin adının anlamı 'Tanrı’nın akıntısı'. Bir başka efsaneye göre ise buradaki tatlı su kaynaklarından çıkan su, çok taze ve tatlı olduğu için bölge bu isimle anılır olmuş.
Peki, binlerce barakanın yer aldığı bu yerleşim nasıl Busan’ın en önemli turistik merkezlerinden biri oluyor?
Busan’da yaşayan bir takım öğrenci 2009 senesinde kenti güzelleştirmeye karar veriyor. Öğrencilerin yaptığı sanatsal dokunuşlarla bu harabe köy bir anda önemli bir sanat merkezine dönüşüyor. Köyün halen belli bölgelerinde güzelleştirme çalışmalarına rastlamak mümkün.
Daracık sokaklar, evleri birbirine bağlayan yokuşlara yaslanmış merdivenler arasında dolaşmak, her köşe başında bir sanat galerisi ile karşılaşmak çok keyifli.
Köyü en verimli şekilde nasıl dolaşabilirsiniz?
Bu sevimli köyün girişinde öncelikle köyün krokisi ve kısa açıklaması ile karşılaşacaksınız.
Ardından hemen sağda ufak bir turizm ofisi var. Oraya girip mutlaka köyün haritasını almalısınız. Bu haritanın en büyük özelliği interaktif olması. Şöyle ki, köyün dolaşmanız gereken en önemli dokuz noktası burada işaretlenmiş. Her gittiğiniz noktada da oraya ait bir damga bastırıyorsunuz haritaya. Bir nevi Hazine avı gibi bir oyunun içinde buluyorsunuz kendinizi.
Hemen girişte yer alan meşhur şemsiyeli sokak rengarenk köyü daha da renklendirmiş.
Bu sokak pek çok Kore yapımı dizi ve filmde set görevi de görüyor. Biz de bu çekimlerden birine denk geliyoruz.
Köyün çeşitli yerlerinde fotoğraflamaya doyamayacağınız pek çok sanatsal eser var. Mesela içleri doldurulmuş yokuş tırmanan pantolonlar…
Ya da pek çok duvardaki grafitiler…
Köyün ara sokaklarından biraz merdiven çıkmayı göze alırsanız muhteşem bir manzara ile karşılaşıyorsunuz. Tabii bu ara sokaklarda da sayısız sanat galerisi ve hediyelik eşya dükkanları var. Hediyelik olarak buradan alınabilecek en güzel şey ise kağıttan yapılmış minik pabuçlar.
Bu turistik köyde dolaşırken bir takım turistlerin buradaki belirli mağazalardan geleneksel Kore kıyafeti olan Hanbok kiralayıp bu kıyafetler içinde dolaştıklarını görebilirsiniz. Kore’nin pek çok yerinde bu uygulama var. Turistik alanlar Hanbok içinde gezen turistlerle dolu. Bu da gezdiğiniz yere görsel zenginlik katıyor.
Köyün en çok fotoğraflanan yeri ise Küçük Prens’in köyü izlediği teras. Eğer burada Küçük Prens’in yanına geçip kendisi ile köyü izler şekilde poz vermek isterseniz uzun bir kuyruğu göze almanız gerekiyor.
Köy içinde, çoğu aileler tarafından işletilen çok sayıda kafe ve restoran var. Hangisine geçeceğinizi seçmekte zorlanabilirsiniz.
Ya da oturup vakit kaybetmemek ve köyün tadına daha fazla varmak isterseniz sokak lezzetlerini deneyebilirsiniz.
Buradaki enteresan noktalardan biri de Küçük Prens'e bir hayli yakın konumdaki Grand Budapest Hotel.
Aslında burası otel değil, çok özel bir oyuncak müzesi. Mutlaka vakit yaratıp girmelisiniz.
Gezmek için en az 4-5 saat ayırmanızı önereceğim Gamcheon, gerek tarihsel gerek sanatsal zenginliği ile kesinlikle akıllarda yer edecek bir köy. Busan’a yolunuz düşerse gezilecekler listenizin başına not edin :)