Chagga Kabileleri'nin Arasında Kamp: Materuni

Arusha Milli Parkı'nda safari yaparak geçirdiğim Tanzanya'daki ilk günümün ardından, istikametim Moshi yakınlarındaki Materuni Köyü oldu.

Burası; Kilimanjaro'nun tropik yağmur ormanları içinde kurulu olan, muz ve kahve ağaçlarıyla dolu, devasa ve gürül gürül akan Materuni Şelalesi ile bilinen ve misafirperver Chagga  kabilelerinin yaşadığı, geceleri muz yemeye gelen maymunların istilasına uğrayan, Kuzey Tanzanya'ya yolu düşenlerin uğrak kamp yaptıkları bir köy.

İlk olarak şoförümle Moshi merkezdeki Bristol Cottages Kilimanjaro Oteli’ne vardık. Materuni Köyü'nde yapacağım kamp sonrası 2 gece konaklayacağım bu otele giriş işlemlerimin ardından bavulumu emanete otel görevlilerine teslim ederek, kamp için gerekli malzemelerimi de sırt çantama koyarak, kamp rehberim Paul Minja ile oradan ayrıldık.

İstikametimiz Materuni köyü… Yol üzerinde hediyelik eşya satan bir dükkânda durduk. Buradan Masai Kabilesi'nin yöresel kıyafetinden satın aldım. Rehberimin yardımıyla bu yöresel Masai kıyafetini giyerek, oradan ayrıldık ve Materuni Köyü'ne doğru yol aldık.

Nihayet MateruniKöyü'ndeyiz. Köyün patika yollarında ilk olarak gözlemlediklerim; bana el sallayan sevimli çocuklar ve rengârenk kıyafetli başlarında her şeyi taşıyan kadınlar oldu.

arusha

İlk olarak, bahçelerinde çadırlarımızı kuracakları Oscar ve yeğeni Richard Materu'ya ait bir eve geldik. Sırt çantamı ve eşyalarımı buraya bırakarak rehberim Paul ile köyün meşhur Materuni Şelalesi'ne doğru yürümeye başladık.

Köyün muhteşem doğa manzarası eşliğinde, muz ağaçlarının arasından ve köylülerin ağaçlardan kendi imkânlarıyla yaptıkları altından su akan köprülerden muhteşem Kilimanjaro Dağı manzarası eşliğinde ilerleyerek, o devasa Materuni Şelalesi'ne doğru adım attık.

Yol boyunca; beni selamlayan köyün şirin ve sevimli çocukları, baraka tahtadan yapılmış camı olmayan evleri, kendi imalatları muz biralarını satan köylüleri ve köyün muhteşem doğasını gözlemleyerek 75 metreden gürül gürül dökülen şelaleye ulaştık. Yakaladığım muhteşem fotoğraf karelerinden sonra buradan yürüyerek ayrıldık.

Dönüş yolunda yine kendi yapımları olan, bir yamaca kurdukları teras türü bir barakada öğlen yemeği molası verdik. Kumanya kutularımızda ekmek arası sandviç, yumurta, muz ile tropik bir meyve suyu vardı. Buradan ayrıldıktan sonra, yol üzerinde köyün başlıca geçim kaynaklarından muz birasının yapılışını birebir gözlemleyip tatmak için bir baraka dükkâna misafir olduk.

Sonrasında yine köyün başlıca geçim kaynaklarından biri olan kahveciliği yakından tanımak için “TAZAMA RAMANI” isimli kahve çiftliğini ziyaret ettik.

Bu kahve çiftliğinde, kahvenin ağaçtan toplanmasından fincanlara servis edildiği son aşamasına kadar hazırlanmasını, aşama aşama uygulamalı olarak gözlemleme fırsatını yakaladım. Bu çiftlikte brifingi veren Richard Materu'ya kahve hazırlamasında kahve çekirdeklerini döverek, kavurarak ve eleyerek yardım ettim.

Pişirdiğimiz kahveyi Richard Materu ve tüm ailesiyle birlikte afiyetle içtik.

Buradan bir poşet kahve satın alarak ayrıldık. Yürüyerek sabahleyin eşyalarımı bırakarak ayrıldığımız Oscar ve yeğeni Richard Materu'ya ait eve vardık.

O ne! Çadırlarımızı bahçelerine kurmuşlar bile… Biz yokken ev sahipleri iyi çalışmışlar... İki tane çadır kurmuşlar, birisi bana diğeri de rehberim Paul'a ait olanı.

Hemen çadırımın içine girerek geceyi geçireceğim çadırımda 5 dakika dinlendim. İlk defa bir seyahatimde bir çadırda kalacaktım ve çok heyecanlaydım. Ne tesadüf ki yağmur sezonu olmasından olsa gerek köyde benden başka bir turist yoktu. Bu gece köyün tek turisti olarak Materuni Köyü’nde bir çadırda geceleyecektim.

Bu benim için hayatımda unutamayacağım bir anı olacaktı ve zamanım çok kısıtlıydı, akşamüstüydü ama daha hava kararmamıştı. Anılarımı fazladan bir fotoğraf karesiyle taçlandırmak için hemen rehberimle buradan ayrılarak, çadırlarımızın çevresindeki patika yoldan yürümeye başladık.

Köyün patika yollarında, başlarında evlerine yük taşıyan köyün çocuklarını selamlayarak Materuni Köyü'nde adım adım ilerledim.

Yol üzeri önce camı penceresi bulunmayan, duvarlarındaki resimlerden hangi sınıfa ait olduğu kolaylıkla anlaşılabilen bir okulun bahçesinden, okulu ve sınıflarını görüntüledim.

Yürüyüşüm boyunca yolda karşılaştığım köylüler beni hep sevgi gösterisi ile karşıladılar, hatta benimle birlikte fotoğraf çektirmek isteyen aileler bile oldu.

Artık hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı, dışarıda köylüler kendi yaptıkları muz birasını tüketiyorlardı, Avrupa'da gece hayatındaki manzara sanki Materuni Köyü'nde gün batımının hemen öncesindeydi. Alkolün etkisiyle kendinden geçen köylüler, barakadan yaptıkları ve muz birası tükettikleri barların önünde beni “KARİBU” (hoşgeldin) diyerek selamladılar.

Bu unutamayacağım anıların ardından artık çadırımın bulunduğu Oscar ve yeğeni Richard Materu'ya ait eve geri geldik. Aile ve tüm fertleri toplanmışlar, Oscar ve Richard ufak bir tüpün üzerinde patates kızartıyorlardı. Anlaşılan ben yokken akşam yemeklerimizi hazırlamışlar.

Menüde muz çorbası ve bizim sigara böreğine benzeyen bir tür kızartılmış börekte vardı.

Rehberim Paul ile birlikte karşılıklı akşam yemeğimizi evin bahçesinde afiyetle yedik. Yemekten sonra köyde yetişen kahvelerden hazırlanmış kahvelerimizi yudumlayarak muz ağaçlarıyla dolu bahçenin avlusunda tüm aile fertleriyle sohbet ettik.

Artık dinlenme vakti gelmişti, çadırımda tulumuma girerek uyumaya çalıştım.

Sık sık uykum bölünerek kısa periyotlarda uyumaya çalışıyordum. Bir ara acayip, garip garip sesler duymaya başladım. Sanki ayak sesi gibiydi, çatılarda birileri koşturuyor gibiydi. Tabii ne olduğunu bilmediğim için biraz ürkmüştüm. Meğer geceleri bu köy maymunların istilasına uğrarmış. Maymunlar dört bir tarafı muz ağaçlarıyla çevrili bu köye muz yemeye gelirlermiş. Bu ayrıntıyı da sabahleyin rehberim Paul'dan öğrenmiş oldum.

Kahvaltılarımız hazırlanırken rehberim Paul ile birlikte köyün, Kilimanjaro Dağı'nın en iyi gözlendiği noktasına doğru yürümeye başladık. Tepesinde halâ karların bulunduğu Afrika'nın en yüksek dağıKilimanjaro'yu; en net şekilde gözlemlenen noktadan, fotoğraf makinemin deklanşörüne defalarca basarak o an ölümsüzleştirdim ve sonra o noktadan ayrıldık.

Karnım yavaş yavaş zil çalmaya başlamıştı, artık çadırımın bulunduğu Oscar ve yeğeni Richard'a ait eve doğru ilerlemeye başladık. Yol boyunca, sabahın erken saatleri olmasına rağmen ellerinde topladıkları türlü ot ve bitkiler bulunan köyün çocuklarıyla karşılaştım.

Bu köy yamaçta ve yolları engebeli olduğu için köyün hayvanları otlatılmaya çıkartılamıyormuş. Bu yüzden köylüler ahırlarındaki hayvanlarına otları kendi elleriyle toplayıp götürüyorlarmış.

Nihayet çadırlarımızın bulunduğu evin bahçesindeyiz ve kahvaltı zamanı… Biz yokken Oscar ve Richard kahvaltılarımızı hazırlayıp masamıza servis etmişler bile. Menüde; kahve, çay, tava keki (pancake), avokado, muz ve portakal var. Afiyetle kahvaltılarımızı yaptık.

Artık sırada, bu köyde bulunmamın en büyük nedenlerinden biri olan CHAGGA Kabileleri ile tanışmak ve onlarla birlikte yöresel AyamamaDansı yapmak var.

Rehberim Paul ile yine köyün patika yollarında Chagga Kabileleri'nin yaşadığı bölgeye doğru yürümeye başladık.

İlk başta bizi Chagga Kabileleri'nin çocukları karşıladı. Kabilenin çocuklarına, yanımda getirdiğim çikolataları dağıtarak sevindirdim. Hepsi çok mutlu oldular, o an benim için unutamayacağım bir anıydı.

Sonra çocukların aileleri yani Chagga Kabilesi'nin üyeleri birden çember oluşturarak oynamaya başladılar. Meğer oraya gelen turistleri kendi has yöresel dansları Ayamama ile karşılarlarmış.

Bende dayanamayıp danslarına eşlik ettim. Seyahatnamemin bir sayfasına, Tanzanya'nın bir köyünde Ayamama dansı yapmayı da eklemiş oldum. Bu unutamayacağım anıyla o bölgeden ayrıldık.

Programımda sırada, köyün bir ilkokulunu ziyaret etmek var. Yürüyerek Mruwia İlkokulu'na ulaşıyoruz. Öğrenciler derste, penceresi olmayan sınıflarda ders yapıyorlardı. Bu okulda coğrafya dersine misafir oluyorum. Sınıfın minikleri beni İngilizce “Mehmet Han Tanzanya'ya Hoşgeldin” diyerek ayakta karşıladılar. Onlara yanımda getirdiğim çikolataları dağıtarak bu okuldan ayrılıyorum.

Artık Materuni Köyü'ndeki ikinci günümün sonuna geldim, köyden ayrılma vaktim. Çadırlarımıza doğru, köyde son kez yürüyorum.

Yolda son kez köyün baraka bir dükkânına uğruyorum, burada satılan Serengeti ve Kibo biralarını inceledikten sonra buradan bir paket kahve satın alarak ayrıldım.

Patika yollardan yürüyerek çadırlarımızın bulunduğu Oscar ve yeğeni Richard Materu'ya ait eve ulaştık. Çadırlarımız toplanmıştı bile. Şoförüm eşyalarımı cipimize yüklüyordu. Oscar, Richard, ailenin tüm fertleri ve çocuklarıyla vedalaşarak unutamayacağım birçok anıyı yaşadığım Materuni Köyü'nden ayrılarak iki gecemi geçireceğim Moshi merkezdeki Bristol Cottages Kilimanjaro Oteli’ne hareket ettik.

Ertesi gün ise buradan Uru Köyü'ne hareket edeceğiz. Tanzanya karasında geçireceğim son günün programında Uru Köyü'nde bir kahve çiftliği ve bir ilkokulu ziyaret etmek var.

Sonrasında ver elini ZanzibarAdası

MEHMET HAN

03.08.2014

http://www.mehmethan.comhttp://www.facebook.com/mehmethancom

Mehmet Han

Yazar Hakkında

Mehmet Han

Tek başıma Dünyayı gezen bir gezginim. Planlı ve programlı bir şekilde çalışmaya devam ederek Dünyanın bütün kıtalarına seyahat ettim. Hollanda'da yaşıyorum.