Safariye Giriş Kapısı Arusha

Dar Es Salaam’dan iç hat uçuşu ile Arusha Kilimanjaro Havaalanına uçuyoruz. Uçakta fazla konfor beklemeyin, hatta hiç beklemeyin. Uçakta oturduğum koltuğun tepesindeki ışıklandırmanın içinde 4 tane kalorifer böceği benzeri böcek vardı. Bunu farkedince diğer ışıklandırmalara da baktım. Kimisinde 2, kimisinde 3 böcek bir arada, onlar da seyahat ediyorlar.

Kilimanjaro havaalanı Dar Es Salaam havaalanına göre çok daha bakımlı. Çevresi de oldukça düzenli. Ne de olsa Arusha Tanzanya’da safariye açılan kapı. Dolayısı ile de çok fazla turist çeken bir kent. Kilimanjaro Uluslararası Havalimanı sayesinde dünyanın pek çok ülkesine ulaşmak mümkün.

Aynı zamanda diğer Afrika kentlerine de düzenli otobüs seferleri var. Kenya’nın başkenti Nairobi’ye 6 saatte, Dar es Salaam’a 12 saatte, Kampala’ya ise 17 saatte ulaşılabiliyor.

Ülkenin kuzeyinde yer alan kent, İsrail’den başlayıp Mozambik’e kadar uzanan 9.600 kilometrelik Great Rift Valley yani Büyük Yarık Vadisi'ndeki bir plato üzerinde yer alıyor. Afrika’nın en yüksek beşinci dağı olan 4.667 metre yükseklikteki Meru dağının eteklerinde kurulmuş olan kent, aynı zamanda Afrika’nın en yüksek ve tepesinde kar olan dağı Kilimanjaro’ya da ev sahipliği yapıyor.

Arusha’ya en yakın milli park Arusha Milli Parkı. Ancak turistler daha çok Ngrongoro kraterine ve Serengeti düzlüklerine gitmek için bir geçiş noktası olarak kullanıyor bu kenti.

Yaklaşık 400.000 kişilik nüfuslu kent, Tanzanya’daki en gelişmiş alt yapılardan birine sahip.

Havaalanında bagajlarımızı aldıktan sonra, Bize Lake Manyara’da, Ngrongoro’da ve Serengeti’de eşlik edecek olan şöforlerimiz Amani ve Deo ile buluşuyoruz. Burada bize şöfor ve araçları organize eden kişi ise Mercy.

Mercy’nin liderliğinde hep beraber otele geçiyoruz. Otelimiz Kia Lodge, Klimanjaro dağı manzaralı. Ancak gün içerisinde bulutların ardında kaldığı için pek net göremiyoruz. Otele yerleştiğimiz gibi gün batımında Klimanjaro’yu fotoğraflamak üzere alelacele jeeplere atlıyor ve düzlük bir alana geliyoruz. Gün batımı muhteşem. Hafif kızıllaşan gökyüzünde başını kaldırmış duran Kilimanjaro tüm heybeti ile karşımızda.

Deniz seviyesinden 5.895 metre yüksekte yer alan Klimanjaro, tek başına duran bir dağ. Aynı zamanda sönmüş bir volkan. En yüksek noktası ise Kibo zirvesi. Kilimanjaro'nun diğer iki zirvesi ise 5.149 metre ile Mawenzi ve 3.962 metre ile Shira zirvesi. Hangisine çıkarsanız çıkın size Klimanjaro’ya tırmanmıştır belgesi veriyorlar.

Buraya ilk tırmanış ise 1889 Senesinde Dr. Hans Meyer ve Ludwig Purscheller tarafından gerçekleştirilmiş.

1902'den 1918'e kadar Kaiser-Wilhelm-Spitze adı ile bilinen dağ, sahip olduğu tabiat neticesinde 1987 yılında, UNESCO tarafından Dünya Doğa Mirası ilan edilmiş.

Ekvator'un 340 km güneyinde, Dar es Salaam’ın ise 500 km kuzeybatısında yer alan Kilimanjaro dağcıların en gözde yerlerinden. Çıkmak için farklı farklı rotalar var. En kolay rota ise Marangu Rotası.

Dağcıların tercih ettikleri bir diğer dağ ise Meru Dağı. Meru dağının zirvesine çıkmak ise performansa bağlı olarak yaklaşık 2-4 gün sürüyor.

Klimanjaro’yu izleyerek güneşi batırdıktan sonra akşam yemeği için otele döndük. Tanzanya mutfağı çok lezzetli. Fiyatlar da oldukça makul.

Yemeğin yanında yerel biralarından tadabilirsiniz. Üç çeşit yerel bira var; Klimanjaro pilsener, Safari ve Kenya malı olan Tusker

Akşam saatlerinde otelin bahçesinde ateş yakılıyor. Bu hem sivrisinekleri uzak tutmuş oluyor hem de akşam saatlerinde serinleyen hava da içinizi ısıtıyor. Turistlerde genelde bu ateşin çevresinde oturup sohbet ediyorlar.

Arusha, Meru dağı eteklerinde yer aldığından denizden yüksekliği yaklaşık 1.600 metre. Bu nedenle hava çok sıcak değil.

Ertesi sabah saat 05:30 civarında uyanıyorum. Doğruca otelin seyir terasına gidip güneşin doğuşunu bekliyorum. Ve güneşin doğuşu ile Kilimanjaro da kendini gösteriyor.

Ancak yaklaşık 5-6 dakika içinde hava yeniden bulutlanıyor. Sabah ve akşam saatleri Kilimanjaro’nun kendini göstermesi için ideal zamanlar. Çünkü gün içinde bulutların ardında kalıyor.

Kahvaltı sonrası kent merkezine gidiyoruz. Asfalt yol boyunca iki tarafta sıralanmış mor renkli jakaranda ağaçları var. Kente ayrı bir hava katıyor.

Şehrin merkezi oldukça küçük. Ana caddenin her iki tarafında pembe tonların ağırlıkta kullanıldığı 2-3 katlı binalar yer alıyor.

Bu binaların alt katlarında ise küçük hediyelik eşya dükkanları var. Arusha ülkenin ticaret merkezi olduğundan burada el ürünlerini çok daha uygun fiyatlara satın almak mümkün. Tabii sıkı pazarlık etmek şart.

Buradan Tanzanya’ya özgü ahşap Makonde oymalarından alabilirsiniz. Bir diğer seçenek ise parlatıcı boyalarla kanvas yüzeye yapılan resimler. Bu resimlere Tingatinga denilmekte. Bu tarz resimlerde genellikle hayvanlar veya çiçekler ya da maasailer işlenmektedir. Tingatinga adını, bu resim yöntemini ilk başlatan kişi olan Güney Tanzanya'lı Mr. Edward Saidi Tingatinga'dan almıştır. Tingatinga, 1972'de vefat ettikten sonra sanatı dünya çapında tanınır hale gelmiştir.

Bu dükkanlarda yasal olmadığı halde satılan fildişi ve fildişinden yapılma ürünleri de bulmak mümkün. Ancak öyle gözle görünür yerlerde tutmuyorlar. Yasal olmadığı için daha çok dükkanın arka bölümlerinde gizliyorlar. Eğer sorarsanız gün yüzüne çıkıyor bu ürünler. Ufak bir fildişinden yapılma heykeli bedeli yaklaşık 75 – 80 dolar civarında.

Alışveriş faslı sonrasında olası hastalıklara karşı ilaç almak üzere bir eczaneye giriyoruz. Sahibi Hintli bir bey. Önce bize bitkisel ilaçlar öneriyor ama sonrasında kimyasalı alıp çıkıyoruz.

Bu arada sinek sokmalarında limon sürmek gerektiğini de kendisinden öğrenmiş oluyorum.

İlaçları aldık şimdi de sıra fener almakta. Ne de olsa bundan sonra vahşi yaşamın içerisinde olacağız. Gece kalacağımız lodgelarda hayvanların sesini duyunca ne olduğuna bakmak için bir de fenere ihtiyacımız var. Kentin en büyük alışveriş merkezi olan Shoprite’a gidiyoruz. Bildiğiniz süpermarket.

Hemen karşısında ise bir maasai pazarı var. Maasai pazarı oldukça renkli ve hareketli. Gerek tezgahlarda gerekse yere serilmiş örtüler üzerinde çeşitli el iyapımı ürünleri bulmak mümkün.

Özellikle bu Pazar çevresinde kentin önemli ulaşım aracı olan daladalaların bolluğu dikkat çekiyor. Daladalalar kent içindeki minibüsler. Dala 5 şilin demekmiş. Minibüsün ücreti de 10 şilin olduğundan, halk minibüslere daldala adını vermiş. Tabi günümüzde fiyatlar artmış ama bu  minibüslerin adı daladala olarak kalmış.

Arusha’dan ayrılmadan önce uğranması gereken bir yer daha var. Tanzanite mağazası. Tanzanite, dünya’da sadece Tanzanya’da Arusha bölgesinde çıkan bir taş. Çok az miktarda da Arusha’ya 1 saat mesafede yer alan Moshi’de çıkartılıyor. Elmas ve safir göre işlenmesi daha kolay olan sertlik derecesi çok düşük olan mavi renkteki bu taş sadece burada çıktığı için ve de gitgide azaldığı için, fiyatlar da o oranda artmış.

Nohut büyüklüğünde bir taşın fiyatı 6.000 – 7.000 dolar arasında değişiyor. Fiyatını arttıran taşın gün geçtikçe azalması. Taşın rengi koyulaştıkça ve boyutu büyüdükçe fiyatı artıyor. Eğer işlenmemiş şekilde alırsanız fiyatları çok daha uygun.

10 sene öncesine kadar ABD çok alıyormuş. Şimdi Avrupa’dan ve Güney Afrika’dan da alanlar var.

Taşlarla da vedalaştıktan sonra ilk safari noktamız olan Lake Manyara’ya doğru yolumuza devam ediyoruz.

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni