Cruise İle Dünyanın Keşfi (Karayip Adaları) 13. Bölüm - Fort de France/Martınıque

Martinique Adası ve baş şehri Fort de France, Karayipleri gezdiğimiz gemimiz Norwegian Breakaway gemisi ile ziyaret ettiğimiz adalar içerisinde en gelişmiş ve en pahalı olanı. Fransa’nın bir ili olan bu şirin kasabanın para birimi Euro’dur. Evet yanlış duymadınız, Euro. Bütün alışverişlerimizi Euro üzerinden yaptık. Avrupa’ya hoş geldiniz. Tropik bir ada olan Martinique adasından kasırga ve seller eksik olmazmış. Buna rağmen rom yapımı için şeker kamışı, muz ve avakado gibi meyveler bol miktarda var. Ama en büyük geliri turizmden. Resmi dili Fransızca ve 402.000 nüfuslu adada ortalama yaşam süresi 78 imiş.

Karayipler gezimizi yaptığımız gemimizin yanaştığı iskeleden adaya ayak basar basmaz hemen karşımızda bulunan sokaklara dalıyoruz. Burası daha önce ziyaret ettiğimiz adalara ve kasabalara hiç benzemiyor; daha imarlı, daha temiz ve Fransız koloni devri binaları tüm ihtişamı ve çekiciliğiyle hala ayakta.  Şehri bir güzel hem enlemesine hem de boylamasına gezerken yerel bir alışveriş merkezi olan Cour Perrinon’a rast geliyoruz. Küçük bir yer ama ufak restoranları, süpermarketi ve ucuz bir parfüm mağazası ile hanımların, hatta kuzenim Haluk’un bile hemen dikkatini çekiyor ve saldırı başlıyor. Sanki bedava veriyorlar. Burada bizim turistler kendilerini Paris’te parfüm satın alıyor zannediyorlar. Tabii iki seferde yapılan alışverişin ardından ancak doyabildiler. Şunu söylemeliyim ki parfümler hakiki Fransız malı ve fiyatları da bizim free shoplara göre yarı değerde. Bu parfümleri almak için taaa buralara gelmenize de gerek yok. Ben Türkiye’ye dönüşte internet üzerinden buradaki fiyata bu parfümlerden satın aldım ve hala da kullanıyorum. Çok da memnunum. Duyurula.

Fort de France da başlıca görülecek yerlerin başında Schoelcher Kütüphanesi var ki mutlaka görmelisiniz. Başlı başına bir mimari şahaser ve Bizans stili kubbesi ise bir tasarım harikası. Burada kitap okumak nefis bir şey olmalı.

Ayrıca Balata Bahçeleri'ni de görmenizi tavsiye ederim. 1982 yılında Jean Philippe Thoze'un dünyanın her tarafından topladığı bitkilerden oluşturduğu bu dede yadigari arazide kendinizi cennette zannedeceksiniz. Şehirden 10 kilometre uzaklıktaki bu yere taksi ile 50-60 Euro gibi bir bedelle gidebilirsiniz.

Fort St.Louis (Kale) ise şehrin doğu tarafında deniz kıyısında, gemimizin demirlediği iskeleden de görülebilen bir konumda, "zamanında ben ne canlar yaktım" dercesini hâlâ ayakta duruyor. Ancak biraz bakımsız, yönlendirme tabelaları Fransızca ve yetersiz olduğundan çekiciliği bana göre azalmış. Limanda bekleyen bu bisikletli rehberler eşliğinde de ucuz bir fiyata rahatça gezebilirsiniz.  

Gelelim St.Louis Katedrali'ne. İşte burasını da içerideki vitray camlarını ve çan kulesini görmek için ziyaret etmelisiniz. Adalet Sarayı ve şimdi otel olarak hizmet veren diğer özel mimari şahaseri binaları da zaten dolaşırken dikkatinizi çekecektir.

Fort de France'da iki tane yerel pazar var. Birincisi Grand Marche. Gayet renkli, eğlenceli ve yerel meyve, sebze ve hediyelik eşyaların satıldığı güzel bir üstü kapalı halk pazarı. Saat 3'den sonra yavaş yavaş kapanıyor. Onun için sabah erken gitmek daha keyifli olacaktır. İkinci pazar ise yine şehir merkezinde ama bunun kadar renkli ve coşkulu gelmedi bana. Buraya daha çok yerel halk gidiyor.

Sabahtan beri dolaşıyoruz ve burası bana heyecan verici bir yer olarak iz bıraktı. Karayip Adaları'ndan farklı ve daha modern.

Fazla anlatmama gerek yok tabii ki. Artık gemiden kumanya almıyoruz. Bugün plaj sefası da programımızda olmadığı için, limanın karşısındaki yarımadaya, Anse Plajı'na limandan kalkan motor ile gitmek üzere bir atak yapıyoruz; ama tekneye binmemize rağmen geri iniyoruz. Bu motor plaja gitmiyormuş. Onun için dikkatli olmak lazım. Karıştırmamızın tek nedeni de zaten burada herkesin Fransızca konuşması. Neyse bu plaja gidiş fiyatı 5 Euro; bileti gidiş dönüş alırsanız 7 Euro diyor limandaki Fransızca tabela!  Haydi bakalım bu kadar yorulmak ve gezmek yeter. Gemimize dönüp bari 15. kattaki restoranımızı ziyaret edelim, diyorum ve hemen oracıkta demirli olan gemimize geri dönüyoruz. İşte bugünkü gemide bu geç saate bize kalan atıştırmalıklar.

Son bir poz da gemimiz Fort de France’dan ayrılırken çekip bu bölümü de gün batımı ile bitiriyorum.

Yarın Antigua adasının St.John şehrinde olacağız. Muhteşem plaj manzaraları ve gördüklerim için yarınki 14. Bölüm yazımı okumalısınız.

 

H. OĞUZ ESEN

Yazar Hakkında

H. OĞUZ ESEN

İş güç ve çoluk çocuk işlerini bitirdikten sonra emeklik günlerimi tadında geçirmek için, sıhhat ve akıl fikir yerinde iken gezmeyi seçenlerdenim.