Nikaragua’nın en eski şehri olan Granada, İspanyol koloniyal dönemi mimarisini net olarak yansıtıyor. Arnavut kaldırımlı sokaklar, tek ya da iki katlı rengârenk evler. Kiremit kaplı çatılar…
Burası diğer Nikaragua kentleri ile karşılaştırıldığında çok daha otantik kalıyor. Bu şehre yapı olarak en çok benzeyen bir diğer şehir ise Leon. Ama Granada bir başka güzel. Adını İspanya’nın Endülüs bölgesindeki Granada kentinden alıyor.
Apoyo Lagünü'nden Granada’ya ulaşmak yaklaşık bir saat. Eğer yol üzerinde vaktiniz olursa günümüzde pasif olan Mombacho Volkanı’nı ve yıllar önce yaşanan patlamadan kalan izleri görebilirsiniz.
Granada'da Gezilecek Yerler
La Merced Kilisesi
Şehre geldiğimiz gibi 1534 senesine tarihlenen kentin en eski kilisesi olan La Merced Kilisesi’ni ziyaret ediyoruz. Kilise dışarıdan son derece bakımsız görünüyor. Biz gittiğimizde burada bir cenaze töreni vardı. Kilisenin önündeki cenaze arabası ise tam fotoğraflıktı.
Kilisenin içinde ise yeşil renk hâkim. Çok gösterişli değil.
Bence bu kilisenin en etkileyici özelliği kulesinden görünen manzarası. Dar merdivenlerden kuleye çıkıyoruz. Tüm o kiremit çatılı evler buradan o kadar güzel görünüyor ki...
Bu kilisedeki çan halen el ile çalınıyor.
Granada Tarih Müzesi
Buradan sonra katedrale çok yakın konumdaki eski bir İspanyol konağından günümüzde müzeye çevrilmiş olan tarih müzesini geziyoruz.
Tüm galeriler avlu etrafında. Ancak vakit dar olduğu için epey hızlı gezmek zorunda kaldık.
Antik Seramikleriyle Mi Müzesi
Gezebileceğiniz bir diğer müze ise Nikaragua’daki antik seramiklerin sergilendiği Mi Müzesi. Bana sorarsanız eğer vaktiniz kısıtlıysa ve zaten başkent Managua’da müzeyi ziyaret ettiyseniz burada müzenin içinden çok sokaklarında vakit geçirin.
Kentin ana meydanına doğru ilerlerken çok sayıda sanat atölyesi olması dikkatimi çekti. Ve bu atölyelerde gerek resim, gerek müzik, gerekse heykel alanında pek çok workshop düzenleniyor.
Kent meydanındaki ana katedral de oldukça ihtişamlı.
Granada'nın birbirinden güzel kiliseleri
Tabii kentte gezilecek yerler bunlarla sınırlı değil. Çok sayıda kilise var. Guadalupe Kilisesi, Xalteva Kilisesi, San Francisco Kilisesi ve María Auxiliadora Kilisesi bunlardan sadece bir kaçı. Ayrıca La Polvora Kalesi’ni de ziyaret edebilirsiniz.
Las Isletas Tekne Turu
Benim favorim ise Las Isletas’ta tekne turu. Bu turu yapmadan Granada’dan dönerseniz kesinlikle eksik kalır.
Las Isletas adalarının oluşumu da bir hayli ilginç. Günümüzden binlerce yıl önce şu an pasif olan Mombacho Volkanı patlıyor. Patlama esnasında püskürttüğü dev kayalar Nikaragua gölünün (Cocibolca Gölü) içine düşüyor. Bu şekilde oluşmuş olan ve 365 adacıktan oluşan bu topluluğa Las Isletas deniliyor.
Bu adalar arasında yaklaşık 1 saat süren tekne turu yapmanın bedeli kişi başı 15 dolar. Granada’da göl kenarından kalkan teknelere binebiliyorsunuz.
Adalarda yaklaşık 1200 kişi yaşıyormuş. Ancak bazı adalarda çok lüks malikâneler var. Hatta kendine ait helikopter pisti olanı bile gördük.
Bazı adaların üzerinde ise son derece mütevazı evler var. Bir kısmında ise sadece balıkçılık ile uğraşan halkın yaşadığı derme çatma evler var.
Adalar irili ufaklı. 100 metrekareden küçük ada da var, büyüklüğü 100 hektara ulaşan ada da var.
Bu adalar içinde bir tanesinde ise sadece maymunlar yaşıyor. Bu adaya Isla Mono adı veriliyor. Turistler her geldiğinde bu maymunlara yiyecek verdiği için insana çok alışkınlar.
Yine adalar turunda çeşit çeşit kuş görme şansınız da var.
Bu turu özellikle akşamüstü saatlerde yapıp dönüşünüzü güneş batışına denk getirirseniz göl üzerinde muhteşem manzaralar yakalayabilirsiniz.
Buradan sonra kentin en hareketli caddesinden yürüyerek araca doğru ilerliyoruz. Trafiğe kapalı olan bu cadde boyunca çok sayıda restoran ve kafe var. Biraz vakit ayırıp burada yemek yemenizi öneririm.
Ayrıca kentte yaşam ucuz olduğu, sanatsal faaliyetler yoğun olduğu ve çok uygun fiyatlı İspanyolca kursları olduğundan burada yoğun bir Avrupalı genç nüfus da var.