Tanzanya’da en çok duyacağınız kelimeler "Hakuna Matata", yani problem yok. Tabii uzaklardan size doğru yönlenen yerlilerin "Jambo" diye bağırmalarını saymazsak…
Zanzibar, anakaradan feribot ile 2 saatlik mesafede, turkuaz suların ve bembeyaz kumların çevrelediği bir cennet ada. Dar Es Salaam’da uçaktan indiğinizde sizi karşılayan ortam ile Zanzibar çok farklı iki dünya; zaten Zanzibar Tanzanya’ya bağlı, pasaport kontrolü sonrası girdiğiniz özerk bir bölge. Dar Es Salaam’da hava karardıktan sonra sokakta dolaşılmasını tavsiye etmiyorlar turistlere, herkes oteline çekildiğinden sokaklarda beyazları görmek pek olası değil, gideceğiniz yerlere de güvenilir duraklardan çağırdığınız taksilerle ulaşmakta fayda var. Ancak Zanzibar’a geçtiğinizde turistik bölgelerde rahatlıkla gezebiliyorsunuz, tabii adanın içlerine yerli köylerine doğru geçecekseniz öncelikle kıyafetlerinize dikkat etmeniz lazım. Zaten turistik bölgenin sona erdiğini sokaktaki kıyafet yasağı levhalarıyla anlıyorsunuz. Kadınlar için şort ve kolları açık t-shirtler, erkekler için ise mayo ile girmek yasak.
Adanın kuzey noktası Nungwi bölgesi barlar ve restoranlar ile dolu, gün batımının en güzel seyredilebildiği bir bölgesi. Burada kumsalın üzerine atılmış sandalyelerde oturup, sabırla ısmarladığınız balıkları bekleyebilir veya sahilde denizin çekilmesinden faydalanarak yürüyüş yaparak güneşi batırabilirsiniz.
Eğer burada dalış yapmayı da düşünüyorsanız, Mnemba Adası ve atolü tam bir sualtı cenneti. Matemwe bölgesinde konaklama yaparak One Ocean Dalış Merkezi ile dalış yapabilir, dilerseniz burada dalış kursu alarak bu gizemli dünyanın kapısını Zanzibar’da açabilirsiniz.
Feribot iskelesinde bizi bekleyen rehberimiz ile önce Stonetown turumuzu yürüyerek yaptık. Daha sonra da miibüsümüz ile yol üzerinde bulunan bir çiftlikte baharat turumuza geçtik. Tüm baharatları dalında görmek ve yerli çocukların yaptıkları şovlar ile hoşça geçen 2 saat sonunda, Zanzibar gezimiz her zamanki gibi dalış odaklı olduğundan, dalış merkezine yürüme mesafesindeki otelimize giriş yaptık. Önünde kilometrelerce uzanan kumsalıyla, dairesel bungalowlardan oluşan otelimizde ikram edilen tropikal meyve suları eşliğinde ufka doğru uzanan turkuaz denizi seyrederken tüm yol yorgunluğumuzu atmıştık bile.
Stonetown'da bir meydan
Ertesi gün için, dalış merkezine gerekli evrakları doldurmak ve dalışta kullanacağımız ekipmanları seçmek için giderken yolda rastladığımız esnaf ile “Jambo” laşıp, daha sonrasında her gün karşılaşıp sohbet edeceğimiz tur rehberi SANTIAGO ile tanıştık. Genellikle turistlerin büyük şirketlerden veya internet üzerinden turları aldıklarından yakınan Santiago ile 4 günün sonunda kırmızı Colobus maymunları ve mangoove ormanlarını dolaştığımız Jozani Forest ve bir zamanlar hapishane olarak kullanılmış, şimdi ise yüzlerce yaşlı ve genç kaplumbağaya yuva olmuş Prison Island turunu aldık.
Tur rehberimiz Santiago
Jozani Forest - Colobus maymunu
Tabii ki ayırdığımız 4 gün, gel-git sebebiyle günde sadece 2 kere yapabildiğimiz dalışlar ile geçti. Sabah denizin çekilmesinden dolayı, dalış merkezinin bulunduğu otelden minibüs ile Mnemba atolüne yakın bir yere kadar ulaşıp buradan küçük kayıklar ile ana dalış teknenize geçiyor ve en fazla yarım saat sonra ılık ve pırıl pırıl Hint Okyanusu'nun derinliklerinde buluyorsunuz kendinizi. Her seviyede dalıcıya uygun yerlerinin dışında bir, iki noktada ise tecrübelilere uygun olan duvar dalışları yapılabiliyor. Ama tüm canlılık, renkler ve hareket maksimum 20 metrelerde. Mercan tarlaları üzerinde kendinizi hafif akıntıya bıraktığınızda, ortamın büyüsüne kapılıp kendinizi oraya ait hissediyorsunuz; ta ki rehberinizin “shaker”ından çıkan ses sizi kendinize getirene kadar. Sualtında köpekbalığı da dahil çok çeşitli balıkları görmeniz mümkün, zamanına denk gelirseniz manta ve balinaları görebiliyorsunuz. 2 dalış arasında bizi merak eden bir yunus sürüsüyle birlikte yüzme imkanımız da oldu ancak fazla utangaç olduklarından kamerama poz vermediler.
2 dalış arasında meyve ikramı ve zencefilli çay sonrası ikinci dalışlarda yine aynı atolün farklı noktalarına yapılıyor. Her yeni dalış yeni bir heyecan ve sürprize gebe; kovukta dinlenirken kamerama poz veren kaplumbağa ile modellik konusunu tartışırken, ilerde grubu peşinden sürükleyen beyaz tip resif köpekbalığının tam yanımdan geçmesi hoş bir enstantane oldu.
Sabah 8 de başlayan ve “tatile mi geldik çalışmaya mı” dedirten bu dalış serüveni öğleden sonra saat 2 de dalış teknesi ile otelin yakınlarındaki kumsalda sona eriyor. Dalış merkezi rehber ve eğitmenleri çok ilgili, hem dalışlarda hem de dalış sonrasında kullandığınız ekipmanların yıkanması ve bir sonraki güne hazır edilmesi konusunda elinizi tuzlu sudan tatlı suya sokturmuyorlar.
Dalıştan döndüğünüzde yapılacak bir çok şey var Zanzibar’da rüzgarı yakaladığınızda kite sörfünüzle havada daireler çizebilir, yerel yelkenlilerden kiralayarak kaptanlık yapabilir veya adayı gezebilirsiniz. Ama ne olursa olsun mutlaka bir güneş batımını kuzey noktasında, Nungwi’de yaşayın; Stonetown’da Freddie Mercury’nin evinin önünde fotoğraf çektirin, yerel bir restoranda günün balığını yiyin ve keyfinize bakın…
Freddie Mercury'nin evi