Papua Adası'nın Endonezya’ya ait olan batı tarafından, Sorong’tan başladı macera. Tabii İstanbul’dan 11 saatlik bir uçuşla Cakarta, oradan da Ambon ve Sorong’a ulaşıyorsunuz. Uçak ile yapacağınız direkt Cakarta uçuşunda bagajlar ile ilgili bir sorun yok fakat sonrasında 20kg. Üzerine her iki uçuş için ayrı ayrı ekstra ödeme yapmanız lazım ki, bunun için yanınızda Endonezya Rupiah’ı bulundurmanızda fayda var. Yabancı para kabul etmiyorlar ve kredi kartı ile de işlemler çok uzun sürüyor. Ne olursa olsun bu ekstra bagaj için 1 saatlik bir işlemi göze almalısınız.
40000 kilometrekarelik alanda 4 ana ada etrafında 1500’e yakın küçük ada yer alıyor ve bu bölge 540 farklı çeşit mercan,1000 çeşitten fazla mercan balığı ve 700 çeşit yumuşakçaya ev sahipliği yapıyor. Dünyadaki canlı çeşitliliğinin yüzde 75’i burada yaşıyor ve bu da bölgenin sualtı cenneti olarak anılmasının haklı sebebi.
Kristal temizliğinde suyun, yemyeşil adaların arasında yol alıp, belki de dünyanın en iyi dalış noktalarını keşfetmek istiyorsanız, Liveaboard yani dalışlı mavi tur yapmalısınız.
Sorong’da bir gece geçirdikten sonra, botlar ile ulaştığımız teknemiz, tam donanımlı bir dalış üssü idi. Özellikle bölgenin sualtı fotoğrafçıları tarafından çokça ziyaret edilmesinden ötürü, teknede fotoğrafçıların gereksinimlerini karşılamak için tüm detaylar düşünülmüştü. Kapalı ve açık alanlarda makinalarımızı koyabileceğimiz, üzerlerinde çalışabileceğimiz alanların yanı sıra şarj ünitelerimiz içinde kuru yerler düşünülmüştü.
6 günlük tekne turu için 22 dalış olanağı sunuluyordu. Her gün 7’de ilk dalış ile başlamakta, kahvaltı sonrası 10:30’da ikinci dalış ve öğle yemeği sonrası 2:30’da üçüncü dalış ile gündüz dalışları bitmekte, gece dalışı için hazırlıklar başlamaktaydı. 7’deki gece dalışı sonrası akşam yemeği ve sonrada günün analizinin yapıldığı dinlenme zamanı başlıyordu. Hem Uzakdoğu kültürünü hem de Avrupa mutfağını yansıtan yemekler oldukça başarılı, akşam yemeği ile servis edilen şaraplar da lezzetliydi.
Günün sonunda sıra odalarda dinlenmeye geldiğinde, zaman zaman hafif sallanan teknede, ikişer kişilik, içinde özel tuvaleti bulunan kamaralarda, klima, televizyon gibi ayrıntılar da unutulmamıştı.
Sertifikası olanlara NITROX, dileyenlere de 15 litrelik tüpler teknede hazırdı. Yine kiralık kamera ve fotoğraf makineleri de seçimlikti. Genellikle uyurken yol alan tekne misafirlerine her sabah ayrı bir manzarada kahvaltı etme lüksünü yaşatırken, gün batımı da her akşam ayrı bir adanın arkasından olmaktaydı.
6 günlük dalış maratonu sonrası teknenin üzerindeki veda partisinde tüm tekne ekibi, müzikler eşliğinde eğlenirken, bol bol anı fotoğrafları çekilip, istemeye istemeye ekip tarafından yıkanıp, kurutulmuş dalış malzemelerini çantalarımıza yükleyip, yorgun ama mutlu ve çektiğimiz sualtı fotoğraflarını bilgisayarlarıma yükleyip, çıkan sonuçları görmek konusunda heyecanlı olarak, aynı yolu tekrar alarak evinizin yolunu tutuyorsunuz. Tabii aklınızda bir sonraki turunuzu nereye yapacağınız sorusu ile...