Honduras'ın Tegucigalpa'sındaki Gezimiz

El Salvador’da Amatillo sınır kapısından geçerek Honduras topraklarına girdik. Honduras Karayip Denizi'ne uzun bir kıyısı olan, turizminin çok daha gelişmiş olması beklenirken halkının yaklaşık %30’unun günde 2 doların altında gelir elde ettiği bir ülke.

Sınırı geçtik. İlk izlenim olarak bana oldukça temiz ve düzenli geldi. Tabii henüz ülkenin kırsallarındaydım.

Bilirsiniz, bazı uluslararası markalar arasında pek yaygındır gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülkelerde tüm cepheleri kendi markalarının rengine boyamak. Burada da kural değişmemiş. En yaygın olarak ben bunu Güney Afrika, Kenya, Tanzanya, Kuzey Hindistan, Nepal ve Srilanka’nın bazı bölgelerinde gördüm. Sanıyorum ki pek çok yerde daha vardır.

Burada Uzak Doğu'da çok alışkın olduğumuz tuktukları sıkça görmek kendimizi iyi hissettirirken, bir yandan da “sakın toplu taşıma için tuktukları kullanmayın” uyarıları kulağımızda çınlıyordu. Oysa ki ne kadar masum görünüyorlar:)

Biraz devam ettikten sonra Honduras’ın başkentiTegucigalpa’ya ulaştık. İlk olarak şehir merkezine oldukça yakın konumdaki modern tasarımlı otele yerleştik.

Yaklaşık 40 – 45 dakikalık dinlenme sonrası Honduras’taki şoförümüz gelip bizi otelden aldı. Honduras ile tanışmadan Honduras mutfağı ile tanışmanın vakti geldi. Rehberimiz bizi geleneksel Honduras mutfağından örnekler sunan El Patio isimli restorana götürdü.

Otantik bir havaya sahip olan bu restoranda çalışanlar da kendi geleneksel kıyafetleri içerisindeler. Gerçi biz bu geleneksel kıyafetlere özellikle Guatemala’dan epey alıştık.

Gelelim yemeklere...  Öncelikle pek çok yemeği kilden yapılmış güveç kabına benzer kaplar içinde servis ettiler. Özellikle içinde peynir olan kabın ise altında aynı fondü yapar gibi sürekli ateş yanıyordu.

Hele etleri, nefisti. Burada yediğimiz yemeğin şimdiye kadar Orta Amerika’da yediğimiz en güzel yemek olduğunu net olarak söyleyebilirim.

Bu güzel ve leziz yemek sonrası başkent sokaklarını keşfe başladık. Bence bir ülkenin gelişmişlik göstergelerinden biri de elektrik telleridir. Burada da maalesef aynı Bolivya, Vietnam gibi elektrik telleri karman çorman.

Zaten Honduras, Haiti ve Nikaragua’dan sonra Orta Amerika’nın en fakir ülkesi konumunda.

Bir milyon kişinin yaşadığı kentte toplam 7 tane kilise var. Bu kiliselerin her biri ise oldukça gösterişli. Kiliseler kentin 4 simgesinden biri olarak gösteriliyor. Diğer simgeleri ise tepede bulunan İsa Heykeli, Suyapa Bazilikası ve ikinci dünya savaşı sonrası yapılan barış anıtı. Bu barış anıtında yer alan her sütun ayrı bir kıtayı temsil ediyormuş.

İlk olarak kentte İspanyol mimarisinin yoğun olarak göze çarptığı tek ya da iki katlı binalar arasında yürümeye başladık. Bu binaların bir kısmı günümüzde müzeye çevrilmiş.

Kentte görülmesi önerilen yerlerden biri Ulusal Kütüphane. Dışı oldukça bakımsız olan kütüphanenin içinde geniş bir avlu var.

Bu kütüphanenin adı 2009 senesinde Juan Ramon Molina ulusal kütüphanesi olarak değiştirilmiş. Juan Ramon Molina Honduras’ın gurur kaynağı olan bir şair. Kütüphanede ise 40 bin üzerinde kitap varmış.

Kütüphane çevresinde pek çok öğrenciyi görmemiz oldukça sevindiriciydi.

Buradan biraz devam ettiğimizde ana meydana ulaşıyoruz. Meydanın ortasında eskiden Honduras devlet başkanı ve 1830 – 1839 yılları arasında Orta Amerika Federal Cumhuriyetinin başkanlığını yapmış olan Francisco Morazan’ın heykeli yer alıyor. Francisco Morazan’ın özellikle 1827’deki La Trinidad Savaşı ile yıldızı parlamış. Ancak 1842 senesinde savaş sonrası idam edilmiş.

Genel olarak zamanında İspanyol sömürgesi olmuş kentlerde merkez olan büyük bir ana meydan bulunur. Bu meydanın bir tarafında kilise ya da katedral, bir tarafında yönetim binaları ya da belediye, diğer taraflarında ise ticaret yapılabilen alanlar yer alır.

Ancak Tegucigalpa’da yönetim binası bu meydana bakmıyor, hemen kilisenin yanındaki ara sokakta yer alıyor. Rehberimizin anlattığı kadarı ile zamanında asıl belediye binası depremden hasar görünce yıkılmış ve yönetimi bu binaya taşımışlar.

Meydandaki şehir kilisesinin dışı sade olsa da içi çok gösterişli. Meydanı geçtiğimiz gibi kentte yürüyüşümüze trafiğe kapalı, iki tarafında mağazaların ve fast food restoranlarının olduğu bir caddede devam ediyoruz.

Bu caddedeki bence en ilginç şey aynı Hollywood’daki yıldızlar bulvarı gibi burada da bazı isimle anısına yere yapılmış alanlardı. Ama buradaki isimler ünlü aktör, aktris ya da şarkıcılara ait değil. Buradaki isimler kentin gelişmesi için hükümete para bağışlayan vatanseverlere aitmiş.

Biraz daha ilerlediğimizde önce Merkez Postane'yi ardından da Tarih Müzesi'ne geliyoruz.

Orta Amerika ülkelerindeki müzelerin çoğunda zamanında İspanyollar buradan ayrılırken yanlarında götürdükleri için çok fazla eser yok. Ama buradaki müzedeki resim ve video görüntüleri ile desteklenmiş anlatım oldukça etkileyici idi. Özellikle de Honduras’ın gurur kaynağı Copan Tapınaklarının 3D film gösterimi çok güzeldi. Seyahatimizde Copan’a gidemeyenler bu filmi izlediğinde Copan Antik Kenti içinde dolaşmış gibi oluyor.

Buradan sonra kentin kiliselerini dolaşmaya devam ediyoruz. 18. yüzyılın 2. yarısında yapılmış olan El Calvario Kilisesi'nin en orijinal bölümü bahçesindeki büyük haçtı.

Ardından diğer meydandaki Dolores Kilisesi'ne doğru gidiyoruz. Bu kilise de geniş bir meydana bakıyor. Ön cephesi Tegucigalpa’daki diğer kiliselerden çok daha farklı. Üzerinde dini motiflerin yanı sıra farklı motifler de var. Mesela en üstteki 3 yuvarlak içinde kalbe saplanmış bir bıçak motifi var. İspanyolca “Dolores”, acılar anlamına geliyor. Buradaki motif te kalbe saplanmış bıçak ile çekilen acıyı tarif ediyor.

Kilisenin içi ise oldukça gösterişli. Altın varak bolca kullanılmış. Buradan çıkışta artık aracımıza doğru yürüyoruz. En çok dikkatimi çekenlerden biri ise herdükkanın dışında demir parmaklıklar olmasıydı. Ülkede o kadar fakirlik var ki, bu dükkanlar sürekli saldırıya uğruyormuş.

Binaların çoğunun dış cephesinde volkanik taşlar kullanılmış.

Ve sırada kente tepeden bakan Suyapa Bazilikası. Suyapa 18. yüzyıla ait İsa'nın annesi bakire Meryem’e verilen isimdir. Honduras’ta Meryem’e Suyapa diyorlar ve Koruyucu Azize anlamına geliyor. Tegucigalpa Honduras’taki inanç merkezi. Bu nedenle çok sayıda kilise var ve kentin simgelerinden biri de bu kiliseler.

Bazilika bahçesinden akşam üstü gün batımını izledik.

Bazilikanın hemen önünde panoramik şehir manzarasına bakan bir de Papa’nın heykeli vardı. Bazilikanın içi Honduras’taki diğer kiliselere göre daha sade idi. Vitraylar ise muhteşemdi.

Tegucigalpa’da gezilecek yerler genel olarak bu şekilde. Şimdi sırada adını meşhur Ceiba ağacından alan La Ceiba var. La Ceiba’da görüşmek üzere.

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni