Sabah erken kahvaltı sonrası San Salvador’dan Honduras’a doğru yola çıktık. 1 saat 10 dakika sonra Amatillo sınır kapısına geldik. Burada da diğer Orta Amerika ülkelerinde olduğu gibi gümrük işlemlerimiz çok kısa sürdü. Kişi başı 3 $ ödeyerek Honduras’a girdik.
Salvador’daki rehber ve şoförümüzle vedalaşarak Honduras’taki şoförümüz Manuel ve rehberimiz Ricardo ile tanıştık. Valizler sınırda şoför ve rehberler aracılığı ile yeni arabaya transfer edildi. 2-2,5 saatlik yolculuk sonrası Honduras’ın başkenti Tegucigalpa’ya ulaştık.
Honduras Orta Amerika’nın en büyük ve en eski ülkesi. Ama aynı zamanda Orta Amerika ülkeleri içinde en fakir 3 ülkeden biri. En fakir Haiti, Nikaragua ve sonra Honduras geliyor.
Kişi başına düşen milli gelir günlük 2$. Asgari ücret 300-350$. Honduras para birimi Lempira. 1 dolar yaklaşık 20 Lempira’ya eşit. Ancak kur çok sık değişiyor.
Honduras’ın iki okyanusa da kıyısı var: Pasifik ve Atlantik. Kuzey ve Güney Amerika’nın çarpışması ile oluşan Honduras’ta ülkenin %87’si dağlarla çevrili. Bu yüzden çok yakın mesafelere karayolu ile ulaşmak uzun zaman alıyor. Ulaşım havayolu ile daha kolay ve pratik. Orta Amerika ülkeleri içinde en fazla havaalanına sahip ülke Honduras. Ülkede 4 havaalanı bulunuyor.
Ülkenin altından fay hattı geçmesine rağmen deprem pek yaşanmıyor. Ancak yoğun olarak kasırgalar ve sel baskınları yaşanıyor. En büyük hasarı da 1998 senesinde yaşanan Mitch kasırgası vermiş. Bu kasırgada sadece Honduras’ta 14.600 kişi hayatını kaybetmiş.
M.Ö. 2000’de buraya Mayalar ve Mayaların kolu Lenkalar geliyor. Lenkalar ülkenin doğu kısmına yerleşiyor. Günümüzde ülke nüfusunun ancak %3’ünü Maya kökenli Lenkalar oluşturuyor. Nüfus asimile olmuş. Toplam nüfusun %90’ı Maya soyundan gelen ve İspanyollarla karışmış olan Ladinolar, %2’sini zamanında Afrika’dan getirilen ve Karayip kıyılarında yerleşmiş siyah tenli Garifunalar, ve %8’ini Indigenas dedikleri yerliler oluşturuyor.
1502 senesinde Kristof Kolomb’un Orta Amerika’da ilk geldiği yer Honduras’ın kuzey kıyılarındaki Trujillo. Ancak buralara hakim olmak için gelmeleri 1520’lere rastlıyor. İspanyollar ülkeye hakim olmak için geldiklerinde Lenka halkının lideri Lempira İspanyollara karşı ilk direnişi gerçekleştirmiş. Bu direniş sırasında öldürülmüş. Halk da para birimine bu halk kahramanının adını vermiş. Paralarının üstünde de Lempira’nın resmi var. 1932’ye kadar Peso kullanmışlar. Daha sonra para birimlerini Lempira olarak değiştirmişler.
Ülke 1821’e kadar İspanyol hakimiyetinde kalmış. 1821’de aralarında Nikaragua, Belize ve Guatemala’nın da bulunduğu bir Orta Amerika birlikteliği kuruyorlar. Ancak bu birliktelik 1 yıl kadar sürüyor. Bu birliğin de başkenti Guatemala City olmuş. 15 Eylül 1821’de Avrupa’da Napolyon’un tehdidi olduğundan bunu fırsat bilerek İspanyollardan bağımsızlıklarını alıyorlar. İspanya’da Napolyon’la uğraştığından buna razı oluyor. Ancak bağımsızlığa hazır olmadıklarından İspanya’nın da baskısı ile Meksika’ya bağlanıyorlar. Meksika’dan tamamen bağımsız olmaları 1924’ü buluyor.
1880-1900 arasında ülkede politik sistem oluşturulmuş. 1900-1930 arasında tutucular ile liberaller arasında pek çok başbakan değişmiş. 1 yılda 3-4 başbakanın değiştiği olmuş. 1930’da bu karışıklığı durdurmak için gerillalardan biri başbakan olmuş ve ülkede 16 sene diktatörlük hüküm sürmüş. 1946 seçim sonrası siyasi karmaşa durulmuş. Ülkede kadına seçme ve seçilme hakkı 25 Ocak 1957’de verilmiş.
Bir de burada çok ilginç bir koltuk sevdası örneği yaşanmış. 28 Haziran 2009’da başbakan Manuel Zolaya’nın görev süresi dolmuş. İkinci defa kanunen seçilemediği için yasayı değiştirmeye çalışmış. Yargı askeriyeye emir verince Başbakan gece pijamaları ile tutuklanmış. Pijama ve terlikleri ile sınır dışı edilmiş. Bu olay tarihe Şafak darbesi olarak geçmiş. Başbakan Kosta Rika’da bir süre kaldıktan sonra ülkesine geri dönüp Brezilya konsolosluğuna sığınmış. Konsoloslukta olduğu için yargı bir şey yapamıyor. Ancak başbakanın cezası para cezasına çevriliyor. Sabıkalı olduğundan 2013 Kasım ayı seçimlerine kendisi giremiyor. Bu nedenle karısını seçimlere sokuyor. Ama kazanamıyor. Koltuk sevdasına ilginç bir örnek.
Ülkede 3 senedir rüzgar enerjisinden yararlanmak için tribünler kurulmakta halen 52 adet tribün var, 25 adet de yapılıyor. Biz de ülke olarak halâ termik ve nükleer tartışmaları yapıyoruz.
Honduras’ın ulusal ağacı Çam. Ulusal bitkisi sadece burada yetişen bir çeşit orkide, ama biz göremedik. Ulusal hayvanı beyaz kuyruklu geyik ve ulusal kuşu Scarlet papağanı. Sarı, kırmızı ve mavi renkli bu kuşun uzun bir kuyruğu var.
Her ayın 3. pazar günü festival düzenleniyor. Bu festivalde o ayın en önemli konusuna ayrılıyor. Bizim gittiğimizde festivalin konusu kadın ve seçim hakkı idi.
Otele eşyalarımızı bıraktıktan sonra ilk olarak El Patio isimli restoranda yemeğe gittik. Burası çok hoş geleneksel bir restoran.
Tamamen Honduras mutfağı. Yöresel içecekleri horchata denilen ve içinde pirinç unu, tarçın, kakao ve ezilmiş kabak çekirdeği olan bir çeşit içecek. Çok güzel ve lezzetli bir içecekti. Biftekler öyle büyüktü ki 1 porsiyonu 2 kişi bitiremedik. Tüm yiyecekleri ortaya büyük tepsi içinde ve altı yanar vaziyette getiriyorlar.
Mutlaka her yemekte mısır, fasulye ve pirinç yer alıyor. Tabii ki yemek sonrası kahve ikramı da var. Honduras dünyanın 7. büyük kahve üreticisi. kahve, şeker kamışı, karpuz, karides en önemli ihraç ürünleri. En fazla ticareti Amerika, Guatemala ve Meksika ile yapıyor.
Yemek sonrası şehir içindeki katedralleri gezdik. Şehirde 7 adet kilise var. Nüfusun %70’i Katolik, %25’i Evangelist, %5 Norman. Çok az sayıda müslüman var. Burası Honduras’ın inanç kenti olarak da anılıyor.
Şehrin 4 simgesi var. Bunlardan biri tepedeki büyük İsa heykeli, ikincisi Meryem adına yapılmış Suyapa bazilikası, üçüncüsü 2. Dünya Savaşı sonrası yapılan anıt. Bu anıttaki her bir sütun kıtaları temsil ediyor. Dördüncüsü kiliseler.
Şehir gezimiz sırasında tarih müzesini gezdik.
Orta Amerika ülkelerinde müzelerde çok fazla eser yok. Bunları resimler, fotoğraflar ve filmlerle desteklemişler. Tarih müzesinde Copan tapınağının 3D’li film gösterisi çok güzeldi. Eğer buralara gelirseniz buradaki gösterimi izlemelisiniz. Copan antik kentine gitmiş gibi içinde dolaştık. 2500’lerde Mayalar buraya geldiğinde yapmışlar bu tapınağı. Copan Maya tapınaklarının en az zarar göreni. Antik şehrin bazı tarafında Saklı Şehir veya Beyaz Şehir denilen çok büyük yerleşim yeri bulunmuş. Burada daha çalışmalar başlamamış.
Kentte görülecek diğer yerler arasında Ulusal kütüphane, postane binası, ana meydan sayılabilir. Bunun yanında Dolores kilisesi de oldukça etkileyici.
Genel olarak Tegucigalpa’daki kiliselerin içi çok gösterişli. Altın rengi hepsinde ön planda.
Daha sonra Suyapa bazilikasına geldik. Bazilikanın önünde Papa’nın büyük bir heykeli vardı. Kafası bir bez ile sarılmıştı. Merak ettik sorduk. Heykelin açılışının yapılmadığı için kafasının sarılı olduğunu söyledi.
Buranın vitrayları çok çok güzeldi.
Bazilika bahçesinden şehrin panoramik görüntüsünü çektik. Tegucigalpa hem başkent hem de inanç merkezi. Bu nedenle çok kilise var.
Suyapa Honduras’ta çok kullanılan bir isim Meryem ananın buradaki adı Suyapa. Suriye’deki Muhammet gibi her 4 kişiden en az 1 kişinin adı Suyapa.
Bu keyifli günden sonra dinlenmek ve bir sonraki güne hazırlık için otelimize geri döndük.