El Salvador’dan Honduras’a karayolu ile geçeceğiz. Bu bölgede toplu taşıma araçları gerek şehir içinde gerek şehirler ya da ülkeler arasında olsun oldukça bakımsız ve eski.
Honduras'a gideceğim aracın üstüne bagajları bağladılar. Yollar oldukça virajlı olduğundan şoför ara sıra aracı durdurup bagajlar yerinde mi sağlam mı diye kontrol ediyordu…
Bugün program öncelikle sınır kapısını geçmek. Ardından Honduras’ın Francisco Mozaran bölgesinden geçerek başkent Tegucigalpa’ya ulaşacağız.
Sınır kapısında gördüğüm araç bir hayli hoşuma gitti. Bir çift hippi Alman çift, üşenmemiş üstünde karavan olan kamyonlarını gemiyle Amerika kıtasına getirmişler, Latin Amerika turu yapıyorlar. Helal olsun…
Yol uzun olunca haliyle araçta bir şeyler atıştırdık. Bunun adı "Pannela" Şeker kamışının büyükçe bir tencerede uzun süre kaynatılmasıyla yapılan bir çeşit tatlı. Oldukça şekerli biraz bizim pekmezi andırır tadı vardı.
Honduras yaklaşık 7 milyon kişilik nüfusa sahip bir ülke. Halkın %50’sinden fazlası ise kırsal alanda yaşıyor. En büyük doğal afetleri arasında dönem dönem yaşanan kasırgalar ve su baskınları yer alıyor. Özellikle 1998 senesindeki Mitch kasırgası sonrası büyük tahribat yaşamış Bu tarihten sonra da kente göç oranı artmış.
Honduras rüzgar gücünden yararlanan ilk ve tek Latin Amerika ülkesi ve bununla gurur duyuyorlar. Başkente doğru ilerlerken yol üstünde çok sayıda rüzgar türbini görüyoruz.
Honduras ismi Hontula isimli bir meyveden geliyormuş. Adaya ayak basan ilk İspanyol askerleri sahilde bu meyveleri tüketirken yerlilerle karşılaşmışlar ve nerede olduklarını sormuşlar. Yerliler de yedikleri meyveleri kastettiklerini sanarak "Hontula" demişler. Bundan sonra bölge Avrupalılar için bu isimle anılır olmuş. Hontula kelimesi zamanla önce "Hondura" daha sonra da Honduras ismine dönüşmüş.
“Tegus” takma adı ile bilinen Tegucigalpa kenti Honduras’ın başkenti. Deniz seviyesinden yüksekliği 990 metre.
1578 senesinde kurulmuş olan kent altın ve gümüş madenciliğinin merkezi olsa da halk sefalet içinde. Anlamı gümüş dağı olan kent için ilk izlenim olarak, gördüğüm en fakir ve tehlikeli yerlerden biri diyebilirim. Suç oranının neden bu kadar yüksek olduğunu da ülkeye girer girmez anlıyorsunuz zaten.
Bakımlı caddeleri çok az. Ancak sokaklarda, evlerde ve arabalarda kullanılan renkler çok canlı.
Tegucigalpa Toncontin Uluslararası havaalanı dünyadaki en tehlikeli on havaalanından biriymiş. Fotoğraflarda biraz gözüküyor pist başı ve pist sonunda doğal tepeler var. Pist oldukça kısa ve yaklaşma noktası hemen hemen yok gibi.
Tehlikeli olan tek yer havaalanı değil. Halk sefalet içinde olduğundan suç oranı da yüksek. Bu nedenle her yerde jandarma ve polisler var. Sokaklarda sanırım her 5 kişiye bir jandarma ya da polis düşüyor…
Honduras hükümeti sağ olsun, rahat gezmem için koruma polisleri tahsis ettiler, sayıyı biraz abarttılar sanırım
Kentte görülmesi gereken yerler arasında La Leona parkı, El Picacho parkı, Ulusal müze, arkeoloji müzesi , los Dolores kilisesi, Virgin of Suyapa Bazilikası ve Metropolitan Katedrali sayılabilir.
Akşam yemeğini El Patio diye bir yerde yedim. Buraya özgü etleri ile meşhur bir restaurant.
Bir sonraki gün Francisco Morazan bölgesindeki Valle de Angeles bölgesini ziyaret ediyorum. Başkent Tegucigalpa’ya sadece 22 km mesafede yer alan bölge koloniyal dönemden kalma yapıları ile turistlerin gözde merkezlerinden.
Bu bölgenin bir diğer özelliği ise bulut ormanı olarak adlandırılan La Tigra ulusal Parkına çok yakın konumda bulunması. Tegucigalpa’da kullanılan su bu ormandan karşılanıyormuş. Ancak bizim çok vaktimiz kalmadığı için ormanı ziyaret etmeden Nikaragua’ya gitmek üzere yola devam ediyoruz.