Karaman'ın Grand Canyon'un da sabah kahvaltısı
26.04.2015 tarihinde saat 09.30 gibi Eray, Emine, Emrah, Zeynep, Aykut, Elif, ben ve sevgili eşim Özlem ile birlikte bir önce ki hafta bisiklet turu için gittiğimiz Güldere Köyü'ne şimdi de eşlerimizle odun ateşinde sabah kahvaltısı yapmak ve küçük bir yürüyüş turu yapmak için yola koyulduk.
Güldere Köyü'nün sonunda araçlarımızı park ettikten sonra yaklaşık 15 dakikalık yürüme mesafesindeki kaya mağaraları yerleşkesi bölgesine doğru yürümeye koyulduk, yol üzerinde sürekli eşek veya katırlarla bahçelerine giden ninelerimiz,dedelerimiz bizleri selamlıyor hoş geldiniz diyordu, bu bölgenin doğası kadar insanı da harikaydı. Genelde Karaman ve yöre tarafından 'Saklı Cennet Gödet' olarak bilinse de ben Karaman'ın Grand Canyon'u demeyi tercih ediyorum, aslında ingilizce kelimeleri kullanmayı ne kadar sevmesem de bölgede turizmi hareketlendirmek,insanlarda merak uyandırmak için bazı şeylerden feragat etmek gerektiğini düşünüyorum.
Mağaralar bölgesine geldiğimizde sabah yürüyüşümüzü yapmış,kurt gibi de acıkmıştık.;Yörüklüğü tüm damarlarında yaşayan arkadaşımız Emine hemen ateşin başına oturdu çay için suyu ısıttı çayı demledi.
Ardından doğal Karadağ'da yetişen domatesleri kavrulmuş biberlere döktü. Karalgazi ve Ali Şahin çiftliğinin doğal yumurtalarıyla sucuklu yumurtamızı da yaptıktan sonra sofranın başına öyle bir oturuşumuz vardı ki ,dünyanın en iyi otellerinde veya en iyi manzaralı mekanlarında bize kuş sütü eksik olmayan kahvaltıları servis etseler önüme, kanyonun içinde kavak ağaçlarının altında derenin kenarında,çayırın üstünde ,kuş sesleri etrafında ve en güzeli de dostlarla yapılan kahvaltının yerinin hiç bir şeyin tutmayacağını da belirtiyim , Zeynep ,Elif ve eşim de bize evden getirdikleri diğer kahvaltılıklarla soframızı şenlendirdiler.
Birde işin erkekler kısmı var Emrah elinde olta balık tutmaya çalışıyor bir oraya bir buraya gidiyor, Eray, Aykut ve ben de sinek sayıyoruz.
Harika kahvaltıda emeği geçen arkadaşlara tekrar teşekkür ettikten sonra küçük bir yürüyüş yapmaya karar verdik,mağaralara doğru tırmanmaya başladık ,oldukça dik konuma sahip yamaçtan mağaraların altından harika manzarayı seyre koyulduk,civarı izleyip huzur bulduk,vakit su gibi gelip geçtik son kez köyün üzerinden vadiye yukarıdan görmek için araçlarla toparlanıp köyün üstünden vadinin tepesine çıkıp güneşi vadinin sonunda batırdık.
19.04.2015 Pazar Günü sabah 08.30 gibi Eray Altun , Ulaş Kaya , Serkan Kaya ile buluştuktan sonra çay ve simit eşliğinde kahvaltımızı yaptıktan sonra günümüzün nasıl geçeceği heyecanı ile araçlarımıza bisikletlerimizi yükleyip bir an önce yola koyulduk.Yaklaşık olarak 35 km Güldere Köyün'den sonra Silifke - Mara yoluna girip 15 km kadar mesafedeki Şifalı Su 'ya ulaştık ve turumuza küçük hazırlıklardan sonra başladık.
İlk 10 dakika her şey gayet güzel gidiyordu ta ki kanyon başlangıcına gelesiye kadar buradan sonrası dağ bisikletini kim icat etti dedirtecek kadar dik ve dar bir o kadar da taşlık ve kayalı arazide ilerlemeye çalışırken hemen üstümüzde daha düzgün bir yol olduğunu fark edip yola çıktık ,düzgün yol derken kanyonun tepesinde koyun güden çobanın bize bağırışı gibi ; 'hendee yerde nararsınız orda bisikletle gidilmez,az yukarıda devletin yaptığı asfalt yol var oradan gidin.'dediği gibi bir yol değil anam babam patika işte ,ömür biter yol bitmez derler ama o söz buralarda geçerli değil galiba yarım saat ya gittik ya gitmedik yol tekrar bitti.
İlerde bir koyun sürüsü gördük ve sürüye doğru yöneldik, ismini de sormadık ya ayak üstü yörük amcamla muhabbet ettik kara çaydanlığında ille de size bir çay yapıyım dese de o kadar vaktimizin olmadığını söyleyerek ayrıldık aslında rakımın etkisiyle rüzgar epey fazlaydı birazda hastalanmamak için duramadık güzelim çayı kaçırdık ama 5 dakika daha gittikten sonra kuytu bir yer bulduk ve ilk molamızı burada vermeye karar verdik.
Yolculuğumuza 11.00 de başladık saat daha 14.00 olmuştu ama biz şimdiden bitmiştik Şifalı Su - Güldere Köyü rotası tahmini 15 km'lik bir parkurdu ama beklediğimiz patikalar ya hiç var olmamıştı ya da biz bulamadık , otururken başka yörükler geldi karnımızı doyururken onlarla bölge ve yaşamları hakkında muhabbet ettik Silifke - Karaman sınırında bu dağlarda bizim gibi dört değişik tipleri gördüklerine mutlulardı bizler de meraklarını bastırmayı ihmal etmedik, demir atlarla böyle neden dağlarda,doğada gezdiğimizi sordukları soruya itafen defineci olmadığımızı anlattık :)
Tepenin başında buz gibi sularımızı tazeledik orada bir de 12-13 yaşlarında sürünün başında Yörük Ali vardı poşetine ismini bilmediğim yemek için bir ot toplamış, galiba doğayı daha iyi tanımak için içinde yaşamak olduğunu anladım, bizim doğayı Yörük Ali gibi bilmediğimiz, yaptığımızın sadece doğayı izlemek olduğunu fark ettim.
Yörük Ali'den ayrıldıktan sonra asıl mevzu şimdi başladı yaklaşık olarak tepeden vadiye inmek için dik bir yamaçtan bayağı efor harcadık, bu eforda sanırsam vücudumda çalışmayan kas grubu kalmadığını akşam eve gelince anladım, vadiye indikten sonra suyun içinde biraz mola verdik ve nasıl gideceğimiz konusunda fikrimiz olmamasına rağmen vadinin içinde dere kenarından bir sağa bir sola en uygun yerlerden gitmeye çalıştık bir ara Serkan'a kaç kere karşıdan karşıya geçtiğimizi sayalım dediğimizde 10 kere geçmiştik ve sonrasında da bir on kere daha geçtik galiba.
Kanyonun içinde mağaraların olduğu mevkiye yaklaştığımızda yerlilerin katırlarla gelip geçmesinden kaynaklı bize tam bir dağ bisikleti parkuru açıldı ve yolumuzda daha keyifli ve seri bir şekilde ilerlemeye başladık, bu arada vadinin tepesinden bize yola çıkın diye bağıran çoban dayı an ve an yukarıdan bizi takip ediyor gidip gidemeyeceğimizi izliyordu, acaba yukarıda ne konuşuyor hakkımızda diye merak ediyor ve olası şeyleri konuşup gülüyorduk.
'Divletin yolu varıkene nedii bunlar burdan giderki,millet iicene nideceğini şaşırmış' gibi.
Mağara mevki de katırın üstünde nine bize hoş geldiniz dediğinde ben de yolumuzu garantilemek için köye hangi yol gider dedim sağını gösterdi, peki ya solda ki dediğimde ise bak bakıyım nere gider dedi baktım dereye giriyor yol, dereee dediğimde epey gülüştük sonra bize ilerideki inişte velespitten inin dediğinde inişe geldiğimizde inişin epey dik ve riskli olduğunu gördük ve ninemize içten teşekkür ettik.
Yol üzerinde bir kaç köpek bayağı üzerimize yürüse de kalabalıktan pek yanaşamadı, bir sağımızda bir solumuzda derenin kenarında yeşil çayırın içinde köye doğru yaklaştıkça kanyon devasa bir boyut kazandı çektiğimiz ceremeye değdiğini bir an gürül gürül yolun üzerinde çağlayan sular arasından geçerken fark ettik ve köye doğru yaklaştıkça günün en güzel manzarasında sürüş keyfinin tadını çıkardık.
Karaman'a dönmek için araçlarımızı şifalı sudan almak da bize yardımlarını esirgemeyen Aykut Yıldırım'a teşekkür ederiz.
Not:Aynı faaliyeti bisiklet ile gerçekleştirmek isteyenler olursa kesinlikle yanlız gitmeyin ve rota hakkında tam detaylı harita veya gps ile gitmekte fayda var,telefon hiçbir noktada çekmediğinide belirteyim.
Gödet Vadisi-Saklı Cennet
Karaman Merkez Güldere Köyü sınırları içerisinde yer alan Gödet Saklı Cennet ve Kaya Kilise Mağaraları doğal güzellikleri ve tarihi kalıntıları ile doğa severlerin uğrak mekanlarından birisidir. Saklı Cennet, vadi içerisinde akan deresiyle, patika yolları ve doğasıyla yerli ve yabancı ziyaretlerini beklemektedir.
Detaylar Ve Faaliyetlerin Videoları için Sayfamı ziyaret edebilirsiniz.
1- http://www.gezgin-iz.com/2015/04/karamann-grand-canyonun-da-sabah.html
2- http://www.gezgin-iz.com/2015/04/karaman-grand-canyonunda-dag-bisikleti.html3- http://www.gezgin-iz.com/2015/02/karaman-grand-canyonu-sakl-cennet.html