Krishna'nın Doğduğu ve Yaşadığı Topraklar: Vrindavan - Mathura

Kodaikanal'daki kısa tatilimin ardından Bangalore'a geldim yeniden. Vrindavan'a gidecek olan trenime atladım. 36 saatlik bir tren yolculuğunun ardından Vrindavan’dayım. Büyütülecek bir şey yokmuş aslına bakarsanız; uyudum, yedim, içtim, komşularımla sohbet ettim, gene yedim içtim, gene uyudum, uyandım, Mathura’daydım.

Mathura’dan bir riksha ayarladım; her ne kadar ben Hintçe, riksha şoförü İngilizce bilmiyor olsa da “okey” deyip “no” deyip anlaştık. Sonunda sağ salim Vrindavan’a vardım.

Vrindavan ve çevresi; Krishna’nın doğduğu ve yaşadığı topraklar, bu yüzden Hindistan’ın en kutsal yerlerinden biri. “Krishna kim ki?” dediğinizi duyar gibiyim. Hint inanışına ve Vedalara (Hint kutsal metinleri, bilgi kitapları) göre Krishna, Tanrı’nın ta kendisi. Bundan 5000 yıl kadar önce bu topraklarda kendi suretiyle belirdiğine ve Mahabarat Savaşları’nda Arjuna’ya destek olduğuna inanılıyor. Savaş meydanında Arjuna’nın savaşmaktan vazgeçtiği bir anda onu savaşmaya ikna etmek için yaptığı konuşması Bhagavad Gita olarak tarihe geçmiştir. Bhagavad Gita, Hindistan’ın en kutsal kitabı sayılır (Okumaya başladım kitabı ben de tabi ki içeriğindeki felsefe gerçekten saygıya değer ve söylemler insan aklının daha ötesinde desem umarım biraz olsun ipucu vermiş olurum).

Bir de Radhe var ki o da Krishna’nın canının canı sevgilisi. Krishna; enerjinin kaynağı, Radhe de onun enerjisi olarak anılıyor. Krishna bir çoban çocuğu olarak dünyada belirdiği için elinde flütüyle dolaşıyor (flütünün adı Vamsi) ve ineklerin kutsal sayılmasının sebebi de Krishna’nın ineklerini çok sevmesi. Resimlerinde Krishna, Radhe ile birlikte, elinde flütüyle görülüyor genelde ve tabii yanı başında da inecikleri ve Krishna ile özdeşleştirilen erkek tavus kuşu görüntüsü ile birlikte…

Adanmış, dindar, aşık… Ne derseniz adına artık; buradaki insanlar sabah akşam Krishna’ya ibadet ediyor. Ufacık kasabada 10000 adet tapınak var, insanların evleri aynı zamanda birer tapınak. Herkesin evinin içinde Krishna-Radhe ditileri bulunuyor. Diti; Tanrı’yı sembolize eden küçük heykeller benim gözümde ama Hindistan’da insanlar  ditilerin insan eliyle yapılmadığına, guruların kalplerinden belirdiğine inanıyor ve burada ditilere ibadet ediliyor, böylece ibadetlerinin Tanrı’ya ulaştığına inanıyorlar.

Tapınaklarda ibadetler adeta bir eğlence tadında oluyor, çalınan çalgılar, söylenen bajanlar (dini şarkılar diyebiliriz kısaca ), danslar, rengârenk giydirilmiş ditiler… Korkulacak bir tapınaktansa bir eğlence yerini andırıyor. Bize Tanrı’yı “korkulması gereken” olarak öğretmişlerdi, burada ise Tanrı’yı “sonsuz bir aşkla sevilmesi gereken” olarak öğretiyorlar. İbadetler cennet cehennem korkusuyla değil Tanrı aşkıyla yapılıyor, insanlar eğlenerek, dans ederek, mutlu olarak ibadet ediyor.

Burası bir tapınağın içi mesela, dans ederek ibadet, süper kafa : )

Ben  burada Krishna bilincini öğrenmeye çalıştığım bir ashramda kaldım, hayatta yeni bilgilerden hiç korkmadım, öğrenmek daha da öğrenmek benim hedefim ta ki gerçeğe ulaşana, gerçek doğruyu bulana kadar… Ben bir adanmış değilim ama burada adanmışlarla birlikte parikrama (hac)  yaptım, onlarla birlikte ayinlere katıldım, onlarla birlikte oruç tuttum, onlarla birlikte yedim içtim ve yollarının ne olduğunu anlamaya çalıştım.

Krishna bilincinin en önemli gurularından olan Sri Bhaktivedanta Swami Prabhupada bu konu hakkında önemli eserler vermiş bir guru, 1960’lı yıllarda yanına aldığı 40 Rp ve İngilizceye çevirmiş olduğu Bhagavad Gita ile birlikte bu bilinci yaymak için Amerika’nın yolunu tutuyor. New York’a vardığında oradaki ünlü bir parka oturup Hare Krishna mantrasını söylemeye başlıyor ve yanına hippiler doluşuyor, hippiler de onunla birlikte mantrayı söylemeye başlıyorlar. Böyle Krishna bilinci ilk olarak hippiler sayesinde yayı lmaya başlıyor. Beatles grubu Krishna aşıklarından, George Harrison’un chanting yaparken görülen fotoğrafını paylaşıyorum sizlerle…

Hatta John Lennon’un bu konu hakkında yazdığı bir kitabı bile var. 

Hare Krishna mantrasını Erkin Koray sayesinde bizler de çocukluğumuzdan beri biliyoruz aslında:

Hare Krishna Hare Krishna,Krishna Krishna Hare Hare
Hare Rama Hare RamaRama Rama Hare Hare

Vrindavan tüm bu spiritüel havasına rağmen ayıbımı mahsur görün ama pislik içinde bir kasaba, neden bu denli vurdumduymaz olduklarını anlamış değilim doğrusu. Şehirde maymunlar, domuzlar ve tabii ki inekler insanlarla birlikte ortak bir yaşam sürüyor; her yerdeler, çöpçülük görevi domuzlarda ve maymunlarda, bütün gün hork hork big big diye diye çöp karıştırıyorlar. Burada yürürken dalgınlığa izin yok, her an karşınıza bir inek ya da domuz çıkabilir, bir bisiklet ya da motosiklet üzerinize doğru sürebilir, bir maymun elinizden yiyeceğinizi ya da gözünüzden gözlüğünüzü çalabilir, kendinizi birden koca bir inek dışkısının içinde bulabilirsiniz, Vrindavan’ın şımarık veletleri kancalarla sizi çekiştirebilir, sağdan soldan birileri üzerinize boya atabilir… Olabilir de olabilir...

Seviyorum ben hamur işini, içerde dolaşan minicik fareciklere aldırış etmeden yedim yedim purileri : )

Vrindavan'da bu dini eşya satan dükkânlardan onlarcası var. Renk cümbüşü ortalık…

Bu gördüğünüz alete isim verecek olursak “şeker kamışı sıkma makinesi” gibi bir şey diyebiliriz, hayatınızda içtiğiniz içebileceğiniz en lezzetli içecek olduğuna iddiaya girerim.

Tapınaklardan biri, bağış kutusu hiç eksik olmaz : )

Vrindavan tapınaklarının önünde kalabalık hiç bitmez.

Bisiklet rikshaları da size göstereyim istedim. Sıskacık çocuklar koca koca insanları taşıyorlar.

Polis arkadaşların da size selamları var : )

Kutsal Yamuna Nehri'ni göstermeden yazımı sonlandırmak istemem tabii ki...

Vrindavan'ın en güzel tapınaklarından biri de ISKCON Temple (fotoğraf bana ait değil)…

ISKCON'u bilmeyenler için kısa bir açıklama yapayım. Açılımı “International Society for Krishna Consciousness” yani Krisha Bilinci Uluslararası Topluluğu. Tüm dünyada Krishna bilincini yaymak amacıyla faaliyetini gösteren topluluk. Genellikle Rusya üzerinde çok fazla üyeye sahip olduğunu düşünüyorum.

Bir sonraki yazımda Vrindavan'daki Holi Festivali'nden bahsedeceğim sizlere…

Facebook sayfamı takip ederseniz beni çok mutlu edersiniz : ) https://www.facebook.com/sonradedimkikendime

Burcu Tunca

Yazar Hakkında

Burcu Tunca

SONRA DEDİM Kİ KENDİME…Hindistan’dan Nepal’e 7 aylık yolculuğum11.12.13. Hayatımın bir döneminin bitip yeni döneminin başladığı tarih.