Müzik, Eğlence, Dans Cenneti: Batılı Gençliğin Rüyası Goa

Hampi’den ayrılma vaktim geldi artık. Bin bir dolandırıcılıkla baş ederek sonunda alabildiğim Goa biletimin sevincini yaşıyorum. Her akşam saat 19.00’da pazar yerinin oradan Goa otobüsü kalkıyormuş. Otobüste benden başka bir sürü yabancı olduğu için korkulu bir yolculuk değildi ama yollardaki tümsekler yüzünden bir kâbusa dönüştü. Üst ranzada gidiyorum, otobüs zıpladıkça ben iki kat zıplıyorum. Ha düştüm ha düşeceğim her dönüşte… Aman ha tutunayım derken uyku falan haram zaten.

Sabahın kör karanlığında 5.00’te Panaji’deyim. Ha bakalım napacam şimdi derken 4 kişilik bir kız grubu gördüm. Hemen sıvıştım yanlarına. Kızlar Avusturalyalı; benim için kâbus bir İngilizce, ilginç aksanlarıyla uzata uzata konuştukça bunlar ben sadece hee hee diyorum. Neyse ki otobüs durağına kızlarla birlikte gittik, birlikte bekliyoruz. Sabahın 5.00’i, hala kör karanlık, ortalıkta gezinen ya da orada burada uyuklayan ayyaşlar… Mapusa’ya giden otobüs ne tarafta diye soruyoruz gördüklerimize; biri sağ tarafı gösteriyor, diğeri sol tarafı, bir diğeri ilerisini… Karanlığa doğru yürüsek ardımızdan gelirler mi? Tehlikeli mi değil mi bilemiyoruz, bir yandan da tırsıyoruz. Neyse sonunda otobüsü bulduk. Mapusa’ya kadar birlikte gittik. Mapusa’dan ben Arambol otobüsüne bindim, onlar Anjuna’ya.

Arambol otobüsünde sevgili arkadaşım Amet ile tanıştım. Kendisi tombik, şirin bir Hintli abimiz. Otobüsten inince Koreli yeni bir arkadaşımız daha oldu; Jun. Üçümüz birlikte Arambol’e yürüdük. Amet, Arambol’ü zaten biliyordu ve bize biraz ön ayak oldu. Guest house’larda yer bulmak kolay değildi, en sonunda üçümüz de ayrı guest house ayarladık. Gecelik 400 Rupee’ye kalıyorum, tuvalet banyo odanın içinde; oda dediğim küçük bambu evlerden bahsediyorum, pek şirin. E daha ne isterim, yeter bana : )

Goa’yı şöyle anlatayım ki aşağıdaki haritada da görebileceğiniz gibi onlarca plajdan oluşuyor. Yani aslında bunlar hep küçük küçük köyler, her köy kendi adını veriyor plaja.

Arambol daha çok hippilerin mesken bölgesi. Hem hareketi hem de sakinliği görebileceğiniz bir bölge. Bir sürü hippi olduğu doğru ama onun yanında Ruslar ve İsrailliler burayı da işgal etmişler. Yerlisi, turisti güneş  görmemiş tenimi görünce hemen Rusça konuşmaya başlıyorlar benimle; önüme Rusça menüler geliyor, söylediklerini anlamayınca şaşırıyorlar, Türk olduğuma ikna etmem biraz zaman alıyor :)

Gün batımında sahilde bir sürü davulcu toplanıyor. “Drum circle” dedikleri bu eğlencede davullar çalıyor, gençlik çılgınca dans ediyor : )

Sanatını konuşturan bu kadıncağızın da yaptığı kumdan heykeli çocuklardan korumak için harcadığı çaba da görülmeye değerdi.

Gün batımında sahilde sadece davulcular ve dansçılar olmuyor tabii. Poi çevirenler, acro yogacılar ve türlü türlü hünerlerini sergilemek isteyenler de akşamüstü saatlerinde sahilde oluyor.

Birbirinden güzel takılarını sergileyen hippi arkadaşlarımız

Gündüzleri yoga ve dans workshopları oluyor genelde, her akşam mutlaka bir yerde parti var; yeni yeni gruplar, ilginç enstrümanlar ve gerçekten iyi müzik.  Favori mekânım Oshoanic, ağaçların altında bir sahne, “magic world” diyebilirim bu mekâna…

Arambol'de bir de görülmeye değer “Sweet Lake” var. Görüntüsü huzurlu bir mekânı andırsa da insanı pek bitmiyor.

Bu da Sweet Lake’te üzerine çamurlar sürerek ilgi toplamaya çalışan Bollywood adayı Hintli kardeşimiz : )

Goa’nın diğer plajları da birbirinden güzel. Eğer daha çok parti, club, trans müzik peşindeyseniz; tercih edilen bölge Anjuna Beach. Bitmek bilmeyen partiler, düşmeyen kafalar…

Biraz daha sakinlik ve huzur peşindeyseniz genellikle Güney Goa’yı tercih etmenizde yarar var. Ben gidemedim ama birçok övgüye istinaden söylüyorum ki Palolem Beach en güzellerinden biri, gideni geri döndüremiyorsunuz : )

1-2 bir şey daha ekleyebilirim belki Goa hakkında. Goa bilindiği üzere eskiden Portekiz’in elinde olan bir bölge. Panaji sokaklarında gezerken Portekiz’i bilenler Portekiz’de gezdiği izlenimine kapılabilir, benim gibi bilmeyenler de İspanya’da sanabilir kendini : ) Ama tabii bu hissiyat bir Portekiz restoranında oturup yemeğinizi sipariş ettikten sonra gelen yemekteki baharatları fark edince hemen değişiyor, baharat her zaman size Hindistan’da olduğunuzu hatırlatıyor : ) 

Panaji’ye gidip bir de Old Goa’yı görelim dedik, gördüğümüz birkaç kilise işte... Goa’daki Hristiyan Hintlileri biraz garipsedim, Hint kültürüne uygun bir din değil Hristiyanlık bana sorarsanız ama bana sormadılar tabi : )


Paneji sokaklarından bir görüntü

Tamam, ben Portekiz’i görmedim ama aynı Lizbon, yani bence kesin öyle : )


Bakmasını bilirsen; Panaji’den Boğaz manzarası görünümlü nehir manzarası : )

ve son: Tanrılar böyle oturur işte, değmeyin keyfine : )

Burcu Tunca

Yazar Hakkında

Burcu Tunca

SONRA DEDİM Kİ KENDİME…Hindistan’dan Nepal’e 7 aylık yolculuğum11.12.13. Hayatımın bir döneminin bitip yeni döneminin başladığı tarih.