Bu seferki rotamız Kuzey Ege’nin inci adalarından Midilli ya da Yunanlıların tabiri ile Lesvos Adası. Midilli Adası Yunanistan’a ait adaların içinde 3. en büyük ada. Hal böyle olunca sıkı bir gezi planı yapmak gerekiyor.
Adaya Ulaşım: Adanın konum olarak Anadolu kıyılarına yakın olması öncelikli tercihi Ayvalık ve Foça'dan kalkan küçük tekneleri tercih etmemize neden oluyor. Ayvalık’ta bu işi yapan iki firma var. Jale Tur ve Turyol. Evet bildiğimiz bizim boğazda çalışan gezi tekneleri Turyol. Öncelikle şunu belirtmeliyim iki firmanın da internet sitesi bilet almak için gayet kullanışlı. Biletinizi seyahatinizin tarihinde dilediğiniz saatte alabiliyorsunuz. Araçlı ve araçsız tercih size kalmış. Çünkü sabah ve akşam feribotları araçlı ve araçsız alternatifler sunuyor. Bizim tercihimiz Turyol firması oldu. Vize konusu ise gayet basit eğer yeşil pasaportunuz varsa zaten sorun yok ama vize gerektiren bordo pasaporta sahipseniz bu adını saydığım firmalar önceden göndereceğiniz belgelerle sizin adınıza kapıda vize uygulaması yapıyorlar ve size 15 günlük vizenizi alıyorlar. Günübirlik turlarda düzenleniyor seçim sizin. Ama bu güzel ada için günübirlik bir yolculuk pek yeterli olmayacaktır. Biz 3 günlük bir tur planlıyoruz. Sabah ilk feribota biletimizi alıyoruz. Kişi başı gidiş dönüş 30 euro. Sabah kısa bir pasaport kontrolünden sonra deniz yolculuğumuz başlıyor yaklaşık 1,5 saat sonra adanın merkezi Mitilini de sorunsuz bir kontrolden sonra adaya giriş yapıyoruz. Adaya ayrıca Atina'dan Midili'ye uçak seferleri olduğunu hatırlatayım. Haftanın belli günlerinde diğer adalardan feribot seferi de var.
Midilli Adası'nda Ulaşım: Biz adada tam bir tur yapmayı planladığımız için tercihimiz küçük bir araç kiralamak oldu. Adanın neresinde kalırsanız kalın araç veya motorsiklet bence şart çünkü onca güzel köyü, el değmemiş bakir koyları, adanın kuzeyinden güneyine doğusundan batısına gezip göreceğiniz kasabaları ancak böyle keşfedebilirsiniz. Yaz sezonu olduğunda ada Türk turistlerce çok tercih edildiği için araç kiralama ofisleri hemen limanın arkasındaki caddede yer alıyor. Mutlaka Türk işi pazarlık yapın, zaten alışıklar.
Aracımızı teslim aldıktan sonra merkeze 15 km uzakta olan pansiyonumuza doğru yola çıkıyoruz. Biz araç kiraladığımız için Mytilini merkezinde kalacak yer ayarlamadık. Nasıl olsa adanın altını üstüne getireceğiz. Adanın dar yollarını düşünürseniz küçük araç kiralamak mantıklı. Kalacağımız yeri Booking den ayarladık. Otelimizin adı 9 Musses Studios. Anadolu kıyılarına bakan yani adanın doğu tarafında Skala Mystegnona varışımız 20 dk sürüyor. Pansiyonumuzu denize sıfır ve bir aile işletmesi çok şirin ve temiz. Pansiyon sahibi Mariya ve eşi bizi içten karşılıyor. Tüm odalar deniz görüyor ve şimdi her zaman karşı kıyıdan seyrettiğimiz Midilli Adası'ndayız. Şimdi Türkiye’yi karşıdan seyrediyoruz. Odaya yerleştikten sonra ilk gün planımız kuzeyde yer alan Mantamados’a gitmek.
Mantamados: Adanın Anadolu kıyılarına bakan tarafında yer alan Mantamados'a yaklaşık 30 dk bir yolculuktan sonra ulaşıyoruz. Burası şirin bir ada kasabası biraz iç tarafta kaldığı için dar sokakları sıcak insanları ile bizi hemen içine çekiyor. Elde fotoğraf makinamız bu güzel Ege kasabasının tadını çıkarıyoruz. Mantamados, geleneksel mimarı karakterine, otantik sokaklara ve taş döşemeli yollara, aynı zamanda peynir, bal, zeytinyağı ve seramik eşyalar gibi nefis tarım, hayvancılık ve daha birçok ürüne sahip olan büyük bir köy. Burada en çok ziyaret edilen yer ise Taksiarhis Manastırı. Adada tabii ki birçok manastır var. Bu da onlardan biri. Melek taburlarının komutanı Aziz Taksiarhis'e adanmış bir yapı. Zaten Mantamadosa girince köy meydanından az ileride tabelaları ve turist otobüslerini görürseniz hemen bulacaksınız. İnanışa göre adaya saldıran korsanlar 40 kadar rahibi öldürmüş ama 1 tanesi sağ kalmış o da ölen arkadaşlarının kanı ile kilise içinde yer alan kanlı ikonayı yapmış. Eğer ziyaretiniz kutsal günlere denk getirirseniz avlu içinde yapılan sıcak lokmaları tadabilirsiniz. Kilise ziyaretimiz bittikten sonra köy meydanında bulunan kafelerde soluklanıp soğuk frappemizi yudumluyor ve soluklanıyoruz.
Molivos: Sonraki rotamız adanın en kuzey batısında yer alan ve Unesco Dünya Kültür Mirası listesine alınmış harika bir kasaba Molivos. Petra'ya çok yakın olan Molivos turist bakımından oldukça kalabalık. Adada en çok hoşumuza giden şeylerden biri de her yerleşim yerinin girişinde ücretsiz bir otopark mevcut olması. Biz de olsa bu rant kaçırılmazdı diyoruz ağlanacak halimize gülerek. Molivos tam tarih severlere hitap eden günümüze kadar iyi korunmuş bir yer. Dar sokakları, tepede yer alan kalesi, tavernaları ile görülesi bir yer. Molivos tam olarak karşı kıyadan bize el sallayan Asos'u görüyor. Karşı kıyının yakınlığı bize evimizde hissi yaşatıyor. Selam olsun Ege'nin insanlarına diyoruz.
Petra: Eğer ben adanın kuzeybatı tarafında deniz, kum, güneş olayına gireceğim derseniz güzel plajları ile Petra tam size göre. Molivos'a 6 km uzaktaki bu güzel yerleşim yeri, güzel otel pansiyon ve plajları ile harika. Sahilde bulunan plajlardan birine atıyoruz hemen kendimizi. Plajlar ve deniz, kum tam istediğimiz gibi. İşin güzel tarafı canım ülkemde olduğu gibi şezlong parası vermiyor olmanız.:) Zaten plaj işletmesinden soğuk biranızı veya frappenizi ister istemez sipariş edeceksiniz. Bu nedenle komşu adamız şezlong parası diye tepenize dikilmiyor. Bizde yerleştikten ve kendimizi serin sulara attıktan sonra soğuk Mithos biralarımızı sipariş ediyoruz. Fiyatlar gayet makul Türkiye'de sezonda yeme içmeye verdiğimiz abuk fiyatlardan sonra bize burası cennet gibi geliyor, çünkü porsiyonlar da çok büyük ve doyurucu. Akşama kadar Petra'nın sahilinin ve kumsalın tadını çıkarıyoruz. Akşam saatlerine doğru mekanlar gece konukları için hazırlığa başlıyorlar bizde küçük şirin arabamıza biniyor ve geldiğimiz yoldan pansiyonumuza dönüyoruz.
Kalloni: Ertesi gün rotamız adanın iç kısmında kalan ikinci büyük yerleşim yeri Kalloni. Buraya ulaşım çok rahat. Yol adada gördüğümüz en geniş kara yolu diyebilirim. Kalloni'de klasik meydan marketler ve kafeler var. Oturup bir frappe içiyoruz yerel halkla sohbet ediyoruz. Şehir meydanında Yunan tarihi için önemli bir şahsiyet olan Venizelos'un heykeli var. Burada görülmesi gereken mekan Limonos Manastırı. 1526'da yapılmış bu manastırın büyük bir kütüphanesi de var. Ayrıca her manastırda olduğu gibi müze bölümü de var.
Eresos: Kalloni'de ziyaretimizi bitirdikten sonra bizim ufaklığa 15 euro benzin alıp adanın batı tarafına yolculuğumuza başlıyoruz. Adanın en batı tarafında bulunan Sigri küçük bir yerleşim yeri ama tarihi fosil ağaçları için ziyaret ediliyor. Ayrıca Osmanlı'dan kalma bakımsız bir kale de var. Sigri'de çok vakit kaybetmiyor ve dar virajlı yollardan biran önce varmak istediğimiz denizi ve kumsalı ile Eresos'a varıyoruz. Eresos adanın güneybatı tarafında tarihte önemli bir yeri olan Sappho ile tanınıyor. Kasaba meydanında bir heykeli olan bu şahsiyet bir şair. M.Ö 600'ler de yaşamış antik Yunan şairi adada açtığı kadın okulunda lezbiyen ilişkiler yaşadığı düşünülüyor. Bu yüzden Midilli adasının bilinen adının tarihte ilk defa görülen lezbiyenlerden Lesvos olduğu düşünülüyor. Bizi bu tarihi şahsiyet pek ilgilendirmediği için yönümüzü güzel kumsala ve denize çeviriyor bir kez daha serin sulara dalıyoruz. Deniz faslından sonra tabiİ ki karnımız acıkıyor ve klasik deniz mahsülleri ve zeytinyağlılardan oluşan yemek faslına geçiyoruz. Denize sıfır konumdaki tavernalarda kalamar, ahtapot, karides, kabak çiçeği dolması ve salatamızı sipariş ediyoruz. Tabi yanında olmazsa olmazımız uzo. Toplamda burada yemeğimize 25 euro veriyoruz ki bu iki kişi için gayet makul bir rakam. Çünkü tabir yerindeyse patlamak üzereyiz. Tekrar deniz faslı ve akşam yola koyuluyor pansiyonumuza dönüyoruz. Mesetopos, Agra, Parkila, Kalloni üzerinden odamıza varıyoruz. Bu güzergah adada yaptığımız en uzun yolculuk çünkü kaldığımız yerden en batıya ve güneye inip geri dönmek 85 km yol almamızı sağlıyor.
Plomari: Ertesi gün kahvaltı sonrası rotamız yine adanın güneyinde bulunan ve Yunanistan’ın uzo ihtiyacını büyük ölçüde sağlayan güzel kasaba Plomari. Evet burası gerçekten ilgimizi çekiyor, çünkü tüm harika uzolar burada üretiliyor. Adadan uzo alacaksanız doğru adrestesiniz. 19. yy'dan kalma fabrika aynı zamanda bir aile işletmesi. Barbayanni marka uzolar koli koli kamyonlara yükleniyor. Burada da adanın her yerinde olduğu gibi güzel bir sahil, tavernalar, kafe ve barlar sizi bekliyor. Plomari'yi ilginç kılan bir başka özellik ise Osmanlı tarihinin büyük Kaptan-ı Derya'sı Barbaros Hayrettin Paşa'nın doğum yeri olması. Osmanlı tarihi için önemli bir şahsiyet olan Barbaros tabi bu isim kendisine Avrupalılarca kızıl saçı ve sakalı yüzünden takılmıştır. Abisi ile denizlerde korsanlık yaparken abisi Oruç Reis ile birlikte Rodos şovalyelerine esir düşmüş daha sonra kurtulup Akdeniz'de nam salmış ve en sonunda denizlerdeki haklı şöhreti ile Kanuni zamanında Osmanlı donanmasını yönetmiş büyük bir şahsiyet. Ancak üzülerek söylemeliyim ki Kaptan-ı Derya'nın Plomari'de doğduğu ev bugüne ulaşmamış.:( Olsa güzel bir müze yapılırdı diye düşünüyor, hayıflanarak Plomari sokaklarını arşınlıyoruz. Sonra tabi rotamız serin sular. Buranın en meşhur plajı Agios İsisdiros'a giriyoruz. Deniz şahane, plaj harika, soğuk bira enfes daha ne ister insan.:)
Mytilini- Varia: Adadaki son günümüz adanın merkezi olan Mytilini'ye ayırıyoruz. Malum akşam 18.00'de dönüş feribotuna bineceğiz ve 17.00'de aracı teslim edip gümrüklü alanda olmalıyız. Şehir merkezi bize adada dolaştığımız onca yerden sonra kalabalık geliyor. Gençler genelde motosikletli kafe ve barlarda akşam tavernalarda takılıyor. Merkezde bulunan kiliseyi gezdikten sonra daha fazla sıcağa dayanamayıp merkezin güneydoğu ucunda yer alan Varia'ya doğru yola koyuluyoruz. Burada Midilli Adası'nın havalimanının önünden geçerek yol boyu sahilde uzanan plajlara atıyoruz kendimizi. Plaja erken gelmemiz iyi oluyor güzel bir noktadan şezlonglarımıza yerleşip denizin, güneşin tadını çıkarıyoruz ve tabi elimizde biralarımız, frappelerimiz. Bu güzel sahilin tadını çıkardıktan sonra toplanıyor ve merkeze yollanıyoruz. Aracımızı teslim ettikten sonra feribottaki yerimizi alıyoruz. Yorgun ama tadı damağımızda kalmış bu seyahatin anılarını konuşuyoruz eşimle. Ve arkadaşlarımızı alıp tekrar geleceğimiz günü iple çekiyoruz.
Yapmadan Dönme:
-Araba veya motor kirala, dar yolların tadını çıkar.- İstediğin tavernaya gir tıka basa doy.
-Çeşit çeşit uzo markalarını dene.
-Adanın özellikle Petra, Varia, Plomari, Eresos gibi yerlerinde denize gir.- Yunan komşularınla Türkiye ve Yunanistan ilişkilerinden bahset frappe iç:)