Yine kuzeydeyim. Bu sefer Kuzey Avrupa’nın biraz doğusunda... Finlandiya dilinde ‘’Suomi’’ bataklıklar ülkesi anlamına geliyor. Evet, şimdi Bataklıklar Ülkesi yolculuğum başlıyor.
Daha önce Norveç, İsveç ve Danimarka’yı ziyaret etmiş ama Finlandiya’ya gitme fırsatı bulamamıştım.
Bu güzel ülkeyi ziyaret planımı şöyle yaptım: İstanbul-Tallinn üzerinden Estonya, sonra da Tallinn’den feribot ile Helsinki’ye geçmeyi planladım. Medeniyetin, kültürün, eğitimin, teknolojinin ve doğanın zirve yaptığı bu topraklara yolculuğum beni yine ziyadesiyle mutlu kıldı diyebilirim.
Helsinki’ye Ulaşım Nasıl?
İstanbul’dan veya Türkiye’nin başka şehirlerinden Finlandiya’nın başkentine ulaşım oldukça kolay. Tabi bir Anadolu kentinden direkt olarak buraya gelmeniz zor ama İstanbul’dan mümkün.
THY’nin ve Scandinavian Airlines yani SAS firmasının direkt uçuşları var. Bunun yanından Air France, Finnair, Air Baltic, Norwegian Airlines, Easyjet ve Ryanair firmalarından da ucuz bilet bulabilirsiniz.
Ben genel olarak ucuz bilet bulmak için skyscanner’ı kullanıyorum. Fakat yaz ayları için kuzey ülkelerine ucuz bilet bulmak zor. Bunun için şunu önerebilirim: THY’nin İstanbul-Tallinn veya İstanbul- Riga uçuşlarından faydalanın, oralardan karayoluyla Helsinki’ye ulaşmanız mümkün. Böylece 2-3 ülke başkentini de görme fırsatınız olur. Özellikle Tallinn’den feribot ile benim yaptığım gibi buraya geçmek çok mantıklı. Yoksa direkt uçuşlar tuzlu olabiliyor. İstanbul- Helsinki veya Tallinn uçuşları 3 veya 3,5 saat sürüyor.
Helsinki’ye Feribot İle Ulaşım
Evet, benim şehre ulaşım tercihim bu yol oldu. Yukarıda bahsettiğim gibi Türk Hava Yolları’nın promosyon biletlerinden İstanbul-Tallinn gidiş-dönüş bileti aldım ve programıma Helsinki’yi ekledim. Gitmeden önce her zaman yaptığım gibi yolculuğum için araştırma yaptım. Bu yolculuk ile ilgili hem de Türkçe dil seçeneği ile hazırlanmış http://www.directferries.com.tr/helsinki_tallinn_feribotu.htm sitesinden biletimi sorunsuz bir şekilde aldım. Çok güvenli bir site ve mailinize gelen rezervasyon kodunuzla çıktı almaya gerek kalmadan yolculuğunuzu yapıyorsunuz. Sadece giderken mailinizin ekran görüntüsünü alın yeter.
Tallinn’den Helsinki’ye giderken Viking Line feribotunu kullandım. Dönüşte Eckeröe Line şirketiyle döndüm. Bu gemilere feribot deniyor ama bildiğin Cruise formatında 10-12 katlı gemiler. İçinde restoranlar, kafeler, barlar, gece kulüpleri, kumarhaneler ve freeshopların bulunduğu devasa gemiler.
İsveç-Finlandiya gibi ülkelerde yaşayan insanlar resmen yiyecek ve alkol ihtiyaçlarını bu gemilerden sağlıyorlar çünkü fiyatlar yarı yarıya fark ediyor. Tallinn’den Helsinki’ye gidiş için 18.50 euro ödedim. Hafta sonu olduğu için biraz fiyat fark etti ama dönüşümü Helsinki’den pazartesi öğleden sonra yaptığım için 13 Euro ödedim. Yolculuk yaklaşık 2,5 saat sürdüğü için kabin ya da yatak almanıza gerek yok. Geminin restoran, kumarhane, kafe veya barlarında zaman geçirebilirsiniz. Unutmadan, biletinizi internetten almak daha avantajlı.
Helsinki’ye Ne Zaman Gidilir?
Eğer soğuğa dayanıklıysanız kışın gidin ama ‘’Yok ben soğuk sevmiyorum!’’ diyorsanız yaz aylarını tercih etmelisin. Yaz ayları denilince bizde olduğu gibi 30-35 dereceleri hayal etmeyin. Özellikle yaz aylarında yağmur yağışı fazla oluyor. Ben 21-24 Nisan tarihleri arasında oradaydım, hava sıcaklığı en fazla 6-7 derece oldu. Bir gün içinde hem kar yağdı hem güneş açtı, arkasından bir de yağmuru gördüm. Oralarda hayat ne kadar sakin olsa da hava en hareketli şey diyebilirim. Yaz ayların tercihinizde -tabi kalacak yer ve ulaşım maliyetleri artacaktır- bunlara hazırlıklı olmalısınız. Nisan ayında bile hava sabah 05.00 gibi aydınlanıyor, akşam 22.00 gibi kararıyordu. Şimdi bir de yaz aylarını hayal edin. Gece yarısını buluyormuş güneşin batması. Tabi ülkenin kuzeyine çıktıkça havanın hiç kararmama durumu da cabası. Kış ayları ise tam tersi bir durum var. Neredeyse 3 saat gündüz, yaklaşık 21 saate yakın gece oluyormuş. Yine ülkenin kuzeyinde güneşin hiç doğmadığı şehirler var.
Helsinki'de Ne Giymeli?
Gittiğiniz mevsime göre değişiklik gösterse de sakın onlara ayak uydurayım diye artistlik yapmayın. Ben nisan ayında kalın mont, bot, boyunluk ve bere ile sokaklarda gezerken onlar biraz güneş gördüklerinde ince taytlar ve yağmurluklar ile sokaklarda dolaşıyorlardı. Yani kısacası bu adamlar üşümüyor arkadaşım. Elbette, gitmeden hava sıcaklığına ve gittiğiniz mevsime göre eşyalarınızı belirleyin ama yağmurluk, su geçirmeyen spor ayakkabı şart. Kış ayları gidiyorsan termal giysiler ve içlikler yanında bulundurmalısınız.
Helsinki İçin Bütçe
Tabi bir Kuzey Avrupa ülkesinde olduğunuz için hayat pahalı. Hatta Finlandiya bir tık daha pahalı diyebilirim. Avrupa’nın en pahalı şehirleri sıralamasında Oslo ilk sırada, Stockholm ikinci, Helsinki üçüncü olur.
Öyle Balkanları dolaşırken harcadığın paraları unut. Eğer müze gibi yerleri gezmeyi seviyorsanız içinde bazı avantaj turların ve imkânların olduğu şehir kartlarını kullanmalısınız. Helsinki için günlük kart fiyatları 24, 48 ve 72 saatlik olarak değişiyor. Nisan 2017 için fiyatlar:
24 saatlik kart 38 Euro
48 saatlik kart 50 Euro
72 saatlik kart 62 Euro.
Bunun içinde şehir içi ulaşım sınırsız bedava ve birçok kafe restoranda %10-15 arası indirimler almanız mümkün. Ayrıca Helsinki için olmazsa olmaz ziyaret noktası Suomenlinna Adası’na gidiş ücretsiz. Helsinki Kart için güncel fiyatlara http://www.helsinkicard.com/buy-online/ buradan bakılabilir. Bunun dışında şehir fiyatları hakkında bilginiz olması amacıyla bazı örnekler vereyim:
Hamburger menü: 7,90 Euro
Tallinn- Helsinki feribotunda 50’lik bira: 4.90 Euro
Markette kola, fanta: 2-3 Euro
Markette su: 2-2,5 Euro (Hiç gerek yok çeşmelerden içiliyor mis gibi)
Mekânda beyaz şarap kadehte: 6 Euro
Mekânda cin tonik: 13 Euro
Hostel gecelik kişi başı: 35-50 Euro
Liman bölgesinde açık balık pazarında Somon tabağı: 12 Euro
Restoranda Cheese Burger: 14.50 Euro
Kahve (boyutuna ve çeşidine göre): 2-4-6 Euro
Markette el- yüz kremi (soğuktan yüzüm kurudu): 6 Euro
Restoranda pizza: 14-16 Euro
Subway’de orta boy kavurmalı sandviç ve içecek: 8 Euro
Magnet: 2-3 Euro
Helsinki’de Konaklama
Tabi söz konusu yer Kuzey Avrupa ülkesi olunca konaklama konusunda iki defa düşünmek zorunda kalıyorsunuz. Sezonda 3-4-5 yıldızlı otellerde konaklamak ciddi bütçe istiyor. Eğer siz de benim gibi sırt çantalı gezenlerdenseniz büyük olasılıkla hostel seçeneğini düşüneceksiniz. Eğer burada bir arkadaşınız veya akrabanız varsa şanslısınız tabi ya da gezgin insanların sıklıkla kullandığı, orada yaşayanların evlerinde kaldığı sistem couchsurfing’i düşünebilirsiniz.
Helsinki’de konakladığım Hostel Diana Park ilk önereceğim yer olacak. Feribot limanına ve şehir merkezine 10 dakikalık yürüme mesafesinde yer alan hostel, temiz rahat ve güvenliydi. 2-4-6 kişilik odalarda konaklanabiliyor. Burada gecelik 6 kişilik yatakhanede tek yatağa 35 Euro ödedim. Eğer iki kişilik odada kalmak isterseniz fiyat 60-70 Eurolara çıkıyor. Bunun dışında orada yaşayan arkadaşımın önerdiği Euro Hostel ve Sweet Dream Guest Hostel’i de önerebilirim. Bunlar da şehir merkezinde ve her yere yürüme mesafesinde. Fiyatlar da hemen hemen birbirine yakın.
Otel olarak şehri gezerken gözlemlediğim ve konum olarak çok iyi yerde olan Holiday Inn City’yi tavsiye ederim ama bu otel için fiyatları tam bilmiyorum. Sadece yeri çok iyiydi.
Helsinki’de Yeme-İçme
Evet, işin en sevdiğim kısmı aslında bu ama Finlandiya’da biraz hayal kırıklığı yaşadım diyebilirim çünkü yerel lezzetleri tatmayı çok seviyorum ama Finlandiya’ya ait bir mutfak yok. Burada ağırlıklı İsveç ve Rus mutfağı etkisi var. Yani “Buraya ait bir şeyler yiyelim kardeşim.” derseniz “Yok öyle bir şey kardeşim!” derim. Belki zorlasan geyik eti olabilir ama o da kurtarmaz. Helsinki’de kaldığım sürece hayatımı kurtaran besin tabi ki balık oldu. Özellikle liman bölgesinde kurulan yiyecek pazarında balık ekmek çeşitleri gayet iyi iş görüyor. Burada somon, hamsi, kalamar ve karides can yoldaşınız olacaktır. “Ben balık sevmiyorum.” diyorsanız size hamburger öneriyorum ama Mc Donalds veya Burger King değil. Burada ilk defa gördüğüm Hesburger’i size tavsiye ederim. Açıkçası diğerlerine lezzet bakımından fark atar. Bunlar haricinde tabi dünya mutfağına ait her şeyi bulacağınız birkaç deneyimlediğim yer önereyim.
Kappeli
Liman bölgesinde yer alan meşhur ‘’My Helsinki’’ yazısının hemen önünde bulunan mekân gayet uygun. Balık, pizza, steak çeşitleri ve zengin içecek menüsü ile işinizi görecektir.
Cafe Engel
Hemen senato meydanında yer alan mekân kahve kahvaltı için düşünülebilir. Meydanda dolaşırken göreceksiniz.
Mummotunneli
Burası bir ara sokak yani barlar kafeler sokağı gibi bir yer. Gündüzleri pek bir numara yok ama akşamları hareketleniyor ve güzel bir yer oluyor. Bazı akşamlar canlı müzik performansları oluyormuş ama ben denk gelmedim.
BRYGGERİ
Hemen merkez tren istasyonunun karşısında yer alan Rakuuna Olut Caddesi’nde yer alan mekân iki katlı. Restoran ve kafe tarzında hizmet veren mekânın kendine has biraları denenmeli.
Hard Rock Cafe
Tabi Helsinki’ye gelmişken birçok şubesini ziyaret ettiğim Hard Rock Cafe’ye uğramasam olmazdı.
Espresso House
Kuzey Avrupa’da kahve için açık ara tavsiyemdir.
Teerenpeli
Yine merkez tren istasyonunu tam karşısında yer alan sokakta bulunan mekân gündüzleri yemek, akşamları içki için ideal bir nokta. Belirtmeden edemeyeceğim Fin votkası ve Fin cin toniğini burada denemelisiniz. Özellikle cin tonik çok başarılıydı.
Shanghai Cowboy
Uzak Doğu lezzetleri için Mikonkatu 4 numarada yer alan Shanghai Cowboy yine önereceğim bir başka lezzet noktası olacaktır.
Helsinki’de Alışveriş
Son zamanlarda gittiğim şehirler içinde bu kadar çok AVM görmemiştim. Belki hava soğuk olduğu için buralara has bir durum bu. Ancak tabi fiyatlar çok uygun değil. Kuzey ülkelerinde tavsiye edebileceğim outdoor giyim eşyalarını buradan alabilirsiniz. Bizim ülkemizde olmayan birçok marka burada mevcut. Alışveriş için önereceğim noktalar ise şöyle:
AVM tarzı alışveriş için: Forum, Kammpi, Galleria Esplanad olur.
Cadde üzerinde alışveriş için: Aleksenterinkatu ve Pohjoisesplanadi derim ama ben aradığım her şeyi bulayım arkadaşım diyorsan tek adres Stockmann seni bekler arkadaşım.
Helsinki Şehir İçi Ulaşım
Şehirde kaldığım sürece açıkçası toplu taşıma kullanma ihtiyacı duymadım. Zaten merkezde bir yerde konaklama yaptığım için her yer yürüme mesafesindeydi. Ayaklarıma karasular inene kadar yürümeye bayılıyorum. “Bekle beni Helsinki’’ dedim, daldım ama sizi de düşündüm tabi, işte bilgiler:
- Eğer şehir kart aldıysanız toplu taşımaya para vermiyorsunuz. Kartı ilk kullandığınızda aktif hâle geliyor ve saat işlemeye başlıyor.
- Eğer şehir kartı almadıysanız tramvay-otobüs tek kullanımlık bilet 2,65 Euro.
- Günlük sınırsız bilet 9 Euro
- Gece biletleri tek kullanımlık 5 Euro.
- Suomenlinna adasına ulaşım için 12 saatlik bilet: 5 Euro
Helsinki’de Gezilecek Yerler
Son zamanlarda gezdiğim yerlerde karşılaştığım ‘’Old Town’’ olgusunu bulamadığım tek şehir oldu Helsinki. Beklentim zaten yüksek değildi ama herhâlde alışmışım gözlerim aradı yine de. Şehri huzurla dolaştım. Bu belki şehrin huzurundan belki de insanların huzurundan kaynaklandı. Bir kere medeniyeti damarlarınıza kadar hissediyorsunuz. Hani diyorlar ya “Soğuk insanlar kardeşim” diye, geç bunları arkadaşım. Ne zaman sokak ortasında elimde haritayla biri beni gördüyse hemen yardımcı oldular, her zaman güler yüzle yoldan geçerken selam verdiler bu konuda haklarını yiyemem. Ahh o ön yargılarımız. Hemen yapıştırırız etiketi. “Zaten böyle insanlarmış, şöyle yapıyorlarmış, Türkleri sevmiyorlarmış…” cümleler uzayıp gidiyor. Türklere nerede artık şüpheyle bakıyorlar biliyor musun? Hani bizim şu her gördüğü hatuna Nataşa muhabbeti yapan sırf o iş için Ukrayna, Sırbistan, Rusya ziyareti yapanlara bakıyorlar kardeşim. Neyse lafı fazla uzatmayayım, buyurun Helsinki için gezilecek yerlere:
Uspenski Katedrali
Eğer sen de benim gibi şehre gemiyle geldiysen hemen liman bölgesinde bulunan kırmızı tuğlalı büyük katedrali ziyaret edebilirsin. 1862-1868 yılları arasında yapılmış olan Rus tarzı katedral, pazartesi günleri hariç saat 18.00’e kadar ücretsiz ziyaret edilebiliyor. Şehrin en çok ziyaret edilen yerlerin biri olan katedral ilginç şekilde 2006 yılında 500 bin civarında ziyaretçi ağırlamış. Enteresan bir bilgi: Bu katedral Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlı bir ibadethane.
Senato Meydanı
Helsinki’de en çok turist göreceğiniz meydan burası. Etrafında belediye sarayı, Helsinki Katedrali, Helsinki Üniversitesi ve Helsinki Başbakanlık binasının olduğu meydan ortasında yer alan II. Alexander Heykeli’ni görebilirsiniz.
II. Alexander Heykeli
Rus tarihi içinde önemli bir şahsiyet olan II. Alexander Rusya’nın Finlandiya işgali sırasında yapılmış bir heykel. Daha sonra 1917 yılında bağımsızlığını kazanan Finlandiya bu heykeli yıkmak istemiş ama Çar’ın ülke için yaptığı reformlar yüzü suyu hürmetine bundan vazgeçilmiş.
Helsinki Katedrali (Lutheran Catedral)
Senato Meydanı üzerinde yer alan, daha doğrusu şehrin simge yapısı olan katedral önemli ziyaret noktası. Bembeyaz mimarisi ile şehrin her yerinden görülen yapı beni açıkçası çok şaşırttı çünkü içi son zamanlarda gördüğüm en sade katedraldi. Katedral; Rus Çarı I. Nicholas adına 1832-1852 yılları arasında, Helsinki’ye birçok derin iz bırakan Alman mimar Carl Ludvig Engel tarafından yapılmış. Şapelinin üzerinde çinkodan yapılmış 12 adet havari heykeli bulunuyor, içerisinde aynı anda 1300 kişi ibadet edebiliyormuş. Giriş ücretsiz.
Kauppotori (Market Square)
Senato Meydanı’nda işiniz bittikten sonra hemen önünüzde kalan ara sokaklardan birine girin, iki dakika sonra çıkacağınız büyük alan şehrin en güzel noktalarından birisi. İngilizce adıyla Market Square yani Pazar Meydanı. Bu meydan; genelde bahar ve yaz aylarında tezgâhlar kurulan, taze meyve sebze, bin bir çeşit deniz mahsulü, yöresel hamur işi lezzetler, birçok farklı çeşitte içecek ya da hediyelik eşyalar satın alabileceğiniz bir alan. Hani yeme içme kısmında bahsettiğim, acıktığımda kendimi balığa vurduğum yer işte burası. Deniz mahsulleri tezgâhlarından istediğinizi yiyebilirsiniz. Ayrıca burada bulunan dönme dolaba binerek şehir manzarasını seyredebilirsiniz. Tekne turlarının ve ada vapurlarının kalkış noktası olan iskele de burada bulunuyor. Turistler ve yerel halk tarafından çok fazla rağbet gören, güzel bir açık alan diyebilirim.
Vanha Kauppahalli (Old Market Hall)
Tabi memleket soğuk olunca açık pazar alanı kurmak zor oluyor. Market Square alanının sağında kalan kırmızı tuğlalı kapalı pazar yeri birçok alternatif yiyecek ve içeceği bulacağınız bir yer. Eğer gittiğinizde hava soğuksa sizin için harika bir yer olacak.
Mannerheimintie Caddesi
Burası Helsinki’nin kalbi gibi bir yer. Dünyaca ünlü markaları satın alabileceğiniz mağazalar, kafeler, restoranlar burada. Ancak burası diğer Avrupa şehirlerinde olduğu gibi trafiğe kapalı değil. Cadde, ismini Fin tarihinde önemli bir yeri olan General Mannerheimintie’den alıyor. 1876 yılında İsveç asıllı bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen, Finlandiya’nın Rus Çarlığı sınırlarında yer aldığı dönemde süvari teğmeni olarak Rus Ordusu’na giren ve Rus-Japon Savaşı ile I. Dünya Savaşı'nda kendini göstererek Rus ordusunda kolordu komutanlığına yükselen Gustaf Emil Mannerheim. Hatta caddenin baş tarafında atı üzerinde heykeli var. Daha sonraları Fin ordusunda görev almış Sovyet saldırılarını geri püskürtmüş ve bir dönem cumhurbaşkanlığı yapmış önemli bir şahsiyet.
Kiasma Art Museum
Hemen heykelin yanında yer alan modern görünümlü bu bina resim müzesi. Önemli sanatçıların resimlerinin sergilendiği müzeye giriş 12 euro. Pazartesi günleri kapalı.
Finland National Museum
Resim müzesinden cadde boyu ilerlediğinizde karşınıza gotik tarzı ile kuleli bir bina çıkacak işte National Müze’desiniz. Burada Finlandiya tarihine ait her şeyi bulabilirsiniz. Silahlar, paralar, madalyalar… Giriş 10 Euro.
Temppeliaukion Kirkko (Rock Church)
İşte benim şehirde bulunduğum sürece ziyaret ettiğim ve çok ilgimi çeken yapı bu oldu. Ulusal müzenin solundan Auronkatu Caddesi’ne girin ve ilerleyin, mahalle arasında ilginç mimarisi ile sizi karşılayacak olan kilise gerçekten farklı bir yapı. Temppeliaukion Kirkko, İngilizce adıyla Rock Church yani Kaya Kilise. Bu kilise; 1930’lu yıllarda yapılan bir yarışma ile dizaynına karar verilen, 1969 yılında mimar kardeşler Timo ve Tuomo Suomalainen tarafından tasarlanan ve tek parça kayanın içinin oyulması ile ortaya çıkarılan bir kiliseymiş. Mahalle arasında 40 metre yüksekliğinde bir kaya parçasının içi patlatılarak yapılmış. Dışarıdan bakınca sokak ortasına inmiş ufo gibi gözüküyor. İçeriye 3 Euro karşılığında giriliyor. Tabi herhangi bir ayin ya da konser yoksa. Konser diyorum çünkü kilisenin akustiği o kadar iyi ki burada zaman zaman klasik müzik konserleri veriliyormuş. Tavanı 13 metre yüksekliğinde özel bakır bir alaşımdan yapılmış ve doğal gün ışığı ile aydınlatılıyor. Ayrıca içinde 3000 borudan oluşan özel bir org var. Kesinlikle ziyaret edilmeli.
Kamppi Şapel
İşte yine Finlandiya mimarlarına hayranlık duyduğum bir nokta daha. Hemen tren istasyonuna yakın Narinkka Meydanı'nda bulunan Kamppi Şapel, Helsinki'de bir Lutheran Şapeli olarak inşa edilmiş. Bu yapıyı ilginç kılan ise şekli. Dışarıdan biraz şekli bozulmuş yumurtaya benzeyen şapel gerçekten ilginç. Buranın yapılma nedeni Finlandiya'nın en yoğun bölgelerinden birinde sessizlik duyacak bir yer olması amaçlanmış, o nedenle "Sessizlik Şapeli" olarak da biliniyor. Tamamen ahşap malzeme kullanılarak yapılmış bir ibadethane burası. Şapel, 2012'de Dünya Tasarım Sermayesi programının bir parçası olarak inşa edilmiş. Mimarlar Kimmo Lintula, Niko Sirola tarafından tasarlanmış ve 2010'da Uluslararası Mimarlık Ödülleri'ni kazanmış. Şapel, açıldıktan hemen sonra popüler hâle gelmiş. Ocak 2013'e kadar yaklaşık 250.000 kişi ziyaret etmiş bir yıl sonra, şapel 500.000 kişinin ziyaret ettiği yer olmuş. Mutlaka görün!
Jean Sibelius Anıtı
Kaya Kilise’den çıktıktan sonra şehrin batısına doğru yürüyün ve Mechelingatan Caddesi’ne çıkın biraz kuzeye doğru ilerleyin. Aynı zamanda şehrin başka bir tarafını da görmüş olacaksınız. Burası batı sahiline yakın ve parklar, küçük kafeler ya da su sporları ile ilgilenenlerin kayıkhaneleri var. Çok keyifli bir güzergâh yani. Bu caddenin sonunda Sibelius Park’a geleceksiniz. Parkın içinde Jean Sibelius Anıtı’nı göreceksiniz.
Peki kim bu adam? 1865-1957 yılları arasında yaşayan (iyi yaşamış) ünlü Fin besteci Jean Sibelius. Onun hatırasına yapılmış, mimar Eila Hiltunen tarafından 600’den fazla içi boş çelik borunun birbirine kaynatılması ile yapılan ve 1967 yılında açılmış bir heykel. Heykelin bu şekilde inişli çıkışlı borulardan yapılmasının sebebi Jean Sibelius’un aynı hayat akışına benzetilmiş. Yani değerli bestekâr inişli çıkışlı bir hayat yaşamış ondan.
Rautatientori (Railway Square) Merkez Tren İstasyonu
Tekrar şehir merkezine dönelim. Nereyi gezerseniz gezin dönüp dolaşıp buraya geleceksiniz. Hemen hemen bütün toplu taşıma araçları buradan geçiyor. Buranın hareketliliği hiç bitmiyor. Burayı özel kılan başka bir şey ise tren garı binası. Ünlü mimar Eliel Saarinen tarafından 1919 yılında inşa edilmiş ve 48 metrelik saat kulesi ile adeta bir sanat eseri adeta.
Ateneum
Hemen istasyonun karşısında yer alan büyük bina Helsinki Güzel Sanatlar Müzesi. Dünya çapında ün yapmış birçok sanatçıya ait eserler sergileniyor burada. Van Gogh, Munch, Bramante, Raphael’e ait eserler sergileniyor. Müzenin tamamını gezmek yarım gününüzü alabilir. Sanatseverler burayı es geçmeyin. Giriş 14 Euro.
Soumenlinna Adası
Şehir içinden, caddelerden, binalardan sıkıldınız. Kafa dinlemeye ne dersiniz? Sanki şehir çılgın bir hareketlilikteymiş gibi daha dingin bir hayata yelken açın. Evet liman bölgesinden 20 dakikada bir kalkan küçük feribotlara binin ve Helsinki’nin biraz açığında yer alan Soumenlinna Adası’na gidin. Gidiş-dönüş bileti 5 euro. Burası ne? Burası eskiden şehre denizden gelecek saldırılar için yapılmış bir kalenin ve gemi yapım tersanelerinin olduğu karakol noktasıymış. Şimdi ise Finlandiyalı aile ve şehre gelen turistlerin uğrak noktası. Adada kafeler ve restoranlar var. Ayrıca burada özel şahıslara ait evler de var. Akşamüzeri açık güneşli bir havada adanın uç kısmana doğru giderseniz harika güneşin batışını seyredebilirsiniz. Ayrıca buranın özelliğiFinlandiya’da çıkan iç savaş sonucunda tutuklanan Finliler burada mahkûm edilmişler, 1950 yılında ise asker tarafından sivillere teslim edilerek kültürel bir alana dönüştürülmüş. 1991 yılında Unesco Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınmış. Ada konumu ve savaştaki önemli rolü nedeniyle Kuzey’in Cebelitarık’ı olarak anılmaya başlanmış. Aslında parçaları birbirinden bağımsız ancak köprüler ile bağlanarak tek parça hâline getirilmiş ve büyük bir komplekse dönüştürülmüş. Soumenlinna Adası üzerinde; 1933 yılında inşa edilen ve 1939-1944 yılları arasındaki savaşlarda Fin donanmasının bir parçası olarak hizmet veren denizaltının müzeye dönüştürülmüş kalıntısı, deniz feneri olarak da kullanılan anıtsal bir kilise, savaşta hayatını kaybeden askerlerin anısına dikilen bir anıt, geçmişten bugüne ada tarihinin materyaller ve görseller ile sergilendiği değerli bir müze, geniş bir kütüphane, savaşlarda kullanılan toplar yer alıyor.
Helsinki Olimpiyat Stadyumu
Tekrar şehre dönelim. Olimpiyat tarihi için önemli bir yapı karşınızda. 39 bin kişilik bu stadyum şimdilerde bakımda. 1952 Yaz Olimpiyatları’na ev sahipliği yapmış yapının yanında Helsinki şehrinin futbol kulübü HJK Helsinki takımının maçlarını yaptığı aynı zamanda alt yapı tesislerinin olduğu stadyum var. Geleceğin Litmanenleri burada yetişiyor.
Seurasaari
Peki Finlandiya kültürüne ait açık hava müzesi gezmek ister misiniz? İşte doğru adrestesiniz. Şehrin batı tarafında kalan bu karayolu ile bağlanmış adacıkta tıpkı Norveç’te yer alan eski köy yaşamına ait her şeyi bulacağınız bir müze var. Ayrıca burada çıplaklar kampı da varmış ama ben gittiğimde mevsim uygun olmadığı için kapalıydı.
Helsinki Parkları
Helsinki parklar bakımından oldukça zengin bir şehir. Zaten yaz aylarında gitmişseniz şehrin yeşilliğinden etkileneceksiniz. Havaların güzel olduğu günlerde Helsinki halkı hemen kendini bu parklara atıyor. İşte birkaç öneri size:
Hietaniemi
Şehrin yine batı yakasında kalan aynı zamanda kum bir plaja sahip olan bir alan burası. Öğrendiğime göre temmuz-ağustos aylarında hafta sonları iğne atsan yere düşmez bir kalabalık oluyormuş.
Linnanmaki Eğlence Parkı
Çoluk çocuk şehre ziyarete geldiyseniz hele bir de mevsim yaz ise işte güzel zaman geçireceğiniz bir park. Burası büyük bir lunapark ve akvaryumun bulunduğu bir alan. Buraya isterseniz Kallio’den kısa bir yürüyüş ile isterseniz de merkez tren garından 8 ya da 9 numaralı tramvay hattı ile Diakoniapuisto durağında inerek ulaşabilirsiniz.
Esplanadi Park
Şehir merkezi içinde yer alan ağaçlarında sincapların dolaştığı harika bir park daha size.
Helsinki İçin İlginç Bilgiler
- Para birimi Euro, sıkıntı yok yani.
- Aramızda saat farkı yok, aynı dilimdeyiz.
- Her yerde Fin Hamamı var, mutlaka dene. Kadın-erkek ayrı kullanılanlar olduğu gibi karışık olanlar da var.
- Ülkede internet ücretsiz, vatandaşlık hakkı sayılıyor, tepe tepe kullan.
- Finlandiya’da trafik cezaları gelirinize göre kesiliyor.
- Su almak için para bayılma, çeşmeye yapış, mis gibi suları var.
- Marketten alışveriş yaparken meyve-sebzeni kendin tartıyorsun. Reyon numarasını makineye giriyorsun, iş bitti.
- Uyanıklık yapıp toplu taşımaya biletsiz binme, cezası 80-100 Euro.
- Fin insanı hiç soğuk değil, hele asansörde falan karşılaştıklarında illa selam veriyorlar.
- Burası teknoloji cenneti bir ülke, Nokia ve Linux’un doğduğu yer.
- Burada parklarda içki içmek aslında yasak ama çok dinleyen yok.
- Zamanlamaya çok önem veriyorlar, otobüsler bile tam zamanında geliyor.
- Neredeyse kimse nakit taşımıyor, kredi kartı kullanımı çok yaygın.
- Fin halkı İskandinavyalı değil. Bildiğin Asya kökenli, bizimle bile akrabalıkları olduğu düşünülüyor.
- Dünya’nın en iyi rallicileri burada yetişiyor. Özellikle kar ve buzda onları geçen adam yok. Timo Mäkinen, Ari Vatanen, Juha Kankkunen, Tommi Mäkinen, Jari-Matti Latvala, Heikki Kovalainen, Kimi Räikkönen, Mika Häkkinen daha sayayım mı?
- Dünyanın en zorlu yarışlarından kabul edilen ‘’Bin Göller Rallisi’’ bu ülkede yapılıyor.
- Dünyanın en iyi eğitim sistemine sahipler. İngilizce konuşma oranı %100.