Geçtiğimiz sene mayıs ayında ilk kez ziyaret ettiğim Leipzig’i, bu sene temmuz ortası yeniden ziyaret etme fırsatım oldu. İlk gittiğimde Bach Festivali’ne denk gelmiş ve bu kentin sanata tutkusuna hayran kalmıştım. Bu kez ise gerek yürüyerek, gerek bisikletle, gerekse teknelere binerek kentin altını üstüne getirdik.
Leipzig’i gezmek için en az 2 hatta 3 güne ihtiyacınız var. Tur programlarında çok yer almayan bu kent Cuma-Pazar uzun hafta sonu seyahatleri için çok ideal bir rota.
Saksonya eyaletinin en önemli ikinci şehri olan Leipzig ile ilgili ilk izlenimlerimi “SANATA AŞIK BİR KENT: LEIPZIG” yazımda kaleme almıştım.
Şimdi gelelim Leipzig’in gezilecek yerlerine.
1. Panaromik fotoğraf için PANORAMA TOWERKentin en kalabalık meydanlarından biri olan Augustus Meydanı’nda yer alan Panorama Kulesi, kenti tepeden fotoğraflamak isteyenler için en doğru adres.
120 metre yüksekliğindeki bu kulenin en tepesindeki seyir terasından Leipzig manzarasını fotoğrafladıktan sonra, hemen bir alt katında yer alan restorana da uğramalısınız. Ziyaretinizi öğle saatlerine denk getirirseniz bu restoranda yemek li toplantı yapan Leipzigliler ile karşılaşmanız çok olası. Öğle saatlerinde sunulan fiks menünün fiyatı ise oldukça makul.
2. ULUSAL SAVAŞ ANITI (Battle of Nations Monument)
Panorama Kulesi’nden de görebileceğiniz bu anıt, Leipzig’in en önemli anıtı. Sakın zaten uzaktan gördüm fotoğrafladım demeyin, mutlaka ziyaret edin. Orta Avrupa’da bu denli büyük bir savaş anıtının varlığı sizi çok etkileyecek.
Leipzig Savaşı sırasında 1813 senesinde Napolyon’un ordusunun bu topraklarda aldığı yenilgiyi anmak için savaşın 100. senesi olan 1913 senesinde yapılmış. 91 metre yüksekliğe sahip olan anıt, bu özelliği ile Avrupa’nın en yüksek savaş anıtı olma özelliğine de sahip.
Anıtın içerisine girdiğinizde dört köşede yer alan devasa heykellerden etkilenmemek mümkün değil. Anıtın tepesine çıkmak isterseniz yaklaşık 500 basamaklı daracık merdivenlerden tırmanmayı göze almalısınız. Ancak yılmayın tepesine çıkın. Çünkü tepedeki manzara göz kamaştırıcı.
3. LEIPZIG ESKI BELEDİYE BİNASI VE MEYDAN
Leipzig’in kalbi denilebilecek olan meydanda yer alan Eski Belediye Binası (Altes Rathaus) neredeyse tüm Leipzig kartpostallarında yerini almış. Rönesans tarzındaki bu yapı günümüzde Kent Müzesi olarak hizmet veriyor.
Meydan ise özellikle yaz aylarında pek çok konsere ve festivale ev sahipliği yapıyor. Aynı zamanda haftada iki gün (Salı ve Cuma) meyve, sebze ve şarküteri ürünlerinin satıldığı pazar kurulan meydanın çevresi kafeler ile dolu. Noel zamanı ziyaret ederseniz bu meydanda kurulan Noel pazarına uğramamazlık etmeyin.
4. MADLER PASAJI VE AUERBACHS KELLER
Meşhur alışveriş caddesi Grimmaische üzerinde ve eski borsa binasının karşısında yer alan Madler Pasajı, Liepzig’in en ünlü pasajlarından biri.
Madler Pasajı’nın en önemli özelliği ise 1538 senesine tarihlenen Almanya’nın en ünlü restoranlarından biri olan Auerbachs Keller’a ev sahipliği yapması.
Ünlü yazar Goethe’nin çoğu zamanını burada geçirdiği hatta pek çok eserini burada yazdığı söyleniyor.
Sakson mutfağından örnekleri bulabileceğiniz restoranda patates ve elma püresi ile yapılan Quarkkaulchen isimli tatlıyı da gitmişken denemelisiniz.
5. ALIŞVERİŞ CADDESİ, GRIMMAISCHE STRASSE
Leipzig meydanı ile Augustus Meydanı’nı birbirine bağlayan cadde tamamen trafiğe kapalı geniş bir alışveriş caddesi. Çeşitli mağazaların yanı sıra çok sayıda kafenin de yer aldığı caddede kısa bir yürüyüş yapmak oldukça keyifli.
6. ST. THOMAS KİLİSESİ
1212 senesinde yapılmış olan Gotik tarzdaki St. Thomas Kilisesi, kentteki müzikal yaratıcılığın merkezi. 1539 senesinde Martin Luther’in vaaz verdiği kilisede 1723-1750 seneleri arasında Johannn Sebastian Bach koro şefliği yapmış. Ünlü bestecinin lahdi de bu kilise içerisinde yer alıyor.
Kilisenin hemen yanında yer alan Bach’ın heykeli ise kentte en fazla fotoğraflanan yerlerden.
7. JOHANN SEBASTIAN BACH MÜZESİ
Hayatının 27 senesini Liepzig’de geçirmiş olan Bach’ın zamanında yaşadığı ev, hemen St. Thomas kilisesinin karşısında yer alıyor ve günümüzde müze olarak hizmet veriyor. Müzede Bach’ın zamanında kullandığı eşyaları, müzik aletlerini ve yazdığı eserlerden örnekleri görmek mümkün. Müzenin bir odasında ise Bach'ın bestelediği eserleri dinleyebiliyorsunuz.
8. LEIPZIG UNIVERSITESİ VE PAULİNUM KİLİSESİ
Avrupa'nın sayılı üniversiteleri arasında yer alan Leipzig Üniversitesi, 1409 senesinde I. Frederick tarafından yaptırılmış. Leibniz, Ranke, Goethe, Nietzsche, Wagner ve Angela Merkel bu üniversitede okuyan ünlülerden sadece birkaçı. Zaman içinde bu üniversite restore edilerek Paulinum Kilisesi ile birleştirilmiş ve çok modern bir yapı ortaya çıkmış.ari eseri ortaya çıkmış.
9. GEWANDHAUS KONSER SALONU
Leipziglilerin gururu olan Gewandhaus konser salonu ise üniversiteye çok yakın konumda. Dünyaca ünlü Gewandhaus orkestrasının kökeni 1743’e kadar uzansa da resmi kuruluşu 1781 senesi.
10. MENDELSSOHN EVİ
Felix Mendelssohn Bartholdy’nin zamanında yaşadığı ev günümüzde müze olarak hizmet veriyor. Bu müzede Mendelson’un kişisel eşyeları sergileniyor. Müzenin en etkileyici kısmı ise Interaktif salon. Burada bilgisayar sistemi sayesinde orkestra şefliği denemeleri yapabilirsiniz.
Bir başka odada ise Mendelson’un eserlerini dinleyebiliyorsunuz. Müzenin ikinci katında ise zaman zaman özel salon konserleri düzenleniyor. Biz bir tanesine katıldık. Beş kişiye özel konser dinletisi tek kelime ile muhteşemdi.
11. LEIPZİG HAYVANAT BAHÇESİ (Zoologisher Garten)
Dünyanın en iyi on hayvanat bahçesi arasında gösterilen Leipzig Hayvanat Bahçesi kesinlikle ziyaret edilmeye değer. Doğal ortamları içinde korunan hayvanlar oldukça iyi bakılıyorlar. Hatta vahşi olmayan hayvanların büyük kısmı ile temas bile edebiliyorsunuz. Yağmur ormanları arasında dolaşırken hayvanat bahçesinde olduğunuzu unutabilirsiniz. Her an bir yerde kanguru ya da keçi ile karşılaşmanız mümkün.
Kaplan, zebra, zürafa, orangutan, flamingo, timsah gibi pek çok farklı coğrafyaya ait canlıları bir arada görmeniz mümkün. Özellikle çocuklu aileler mutlaka uğramalı ve en az 3-4 saat ayırmalı.
12. YADEGAR ASİSİ 360 DERECE SERGİSİ
Leipzig Panometer’de dönemsel olarak dünyaca ünlü mimar ve illüstratör Yadegar Asisi tarafından hazırlanan sergiyi ziyaret etmek mümkün. Son gittiğimde burada Leipzig’in 1813 senesindeki ulusların savaşı dönemini çarpıcı bir görsellik ve ses efektleri ile ziyaretçilere sunuyordu. 3500 metrekare alan üzerine yapılmış olan bu 360 derecelik eser çok etkileyici idi.
Bu gidişimde ise aynı alanda Great Barrier Reef sergisi vardı. Bu sergi her 1,5 senede bir yenisi ile değiştiriliyormuş. Bundan sonra gelecek sergi ise Titanik.
13. PLAGWITZ BÖLGESİ VE SOKAK SANATI
Leipzig’de de sanat denildiğinde ilk akla gelen yer Plagwitz bölgesi. Özellikle bu bölgede yer alan neredeyse tüm binaların dış duvarları bir tuvale dönüşmüş.
Bu bölgede yapacağınız yürüyüş sırasında duvarlarda yer alan murallara bakmaktan kendinizi alı koyamayacak, hangisi önünde fotoğraf çektirmek istediğiniz konusunda şaşıracaksınız.
14. SPINNERI
Plagwitz bölgesinde yer alan Spinnerei aslında eski bir keten fabrikası. “Cotton to culture” yani “ketenden kültüre” sloganı ile yola çıkılan Spinnerei’deki yapılar zaman içerisinde sanat atölyelerine çevrilmiş.
1992’den beri sanat tutkunlarına ev sahipliği yapan bölgede 100 civarında sanat atölyesi ve 12 galerinin yer alıyor. Burada atölyesi bulunan sanatçılardan değerli sanat eserleri almaya özel jetler ile gelen ünlülerin sayısı da hiç az değil.
15. BİSİKLETLE ŞEHİR TURU
Düz bir şehir olan Leipzig’de bisiklet kullanımı oldukça yaygın. Kent merkezinde ve çevresinde çok sayıda büyük park alanları var. Pek çok Leipzigli işyerine bisikletle gitmeyi tercih ediyor.
Kenti bisikletle keşfetmek için yapmanız gereken tek şey yaklaşık 50 bisiklet noktasından birinden bisiklet kiralamak. Bisiklet kiralamanın yarım saati sadece 1 Euro. Üstelik bisikleti aldığınız yere bırakmanız gerekmiyor. Vardığınız yere en yakın bisiklet noktasına bisikleti teslim edebiliyorsunuz.
16. KARL HEINE KANALI’NDA TEKNE TURUDuvar yıkılmadan önce Doğu Almanya’nın en önemli sanayi kentlerinden biri olan Leipzig’de, kentin göbeğinde sayısız fabrika ve bu fabrikaların da yüzlerce bacası varmış. Tabii pek çok fabrika atığı da buradaki nehre ve kanala dökülüyormuş. Birleşmeden sonra bu bölgedeki fabrikalar kapatılmış, kentin dışına taşınmış. Uzun süren çabalar sonrasında nehir ve kanal temizlenmiş. İşte Leipzig’in geçirdiği bu değişime tanık olmak için mutlaka Karl Heine Kanalı’nda tekne turu yapmalısınız. Karl Heine Kanalı adını bu kanalın yapımına ön ayak olan kişi Karl Heine’den alıyor.
Karl Heine’nin amacı bu kanalı açıp nehre ulaştırmak ve o nehir ile de Hamburg’a bağlanmakmış. Ancak Hamburg Leipzig arası 400 km, buradan nehire ulaşmak ise 35 km. O dönemler kanal açmak çok maliyetli olduğundan kanal 3,6 kilometre açılmış ve öylece de kalmış. Hatta kanal üzerinde bir de Karl Heine Köprüsü var. Bu köprü de Hamburg2a bağlanabilme ve buradan buharlı gemilerin geçebileceği umuduyla ilk olarak açılır kapanır bir köprü olarak inşa edilmiş, ancak hiç kullanılamamış.
Kanal boyunca çiçeklendirilmiş evler, kemerli köprüler, lüks malikaneler, kano ve küçük teknelerle tur yapan öğrenciler gezinize eşlik edecek.
Leipzig renkli bir Alman kenti. Buraya gelmek isterseniz haftanın her günü THY’nin karşılıklı uçuşları olduğunu unutmayın. Leipzig Havaalanı’ndan kente ulaşım ise sadece 15 dakika.
İyi yolculuklar☺