İtalya'nın kuzeybatısında bulunan liman şehri Cenova...
Şehrin ismi konumundan gelmekteymiş. Cenova’nın kelime manası “diz”… Şehir, bir insanın diz kapağına benzeyen silueti dolayısıyla bu ismi almış. Bir ticaret limanı olan şehir, birçok kültürle yakın ilişkiler içerisinde bulunmuş. Tarihi M.Ö. 5. ve 6. yüzyıla uzanan Cenova’nın hikâyesi Yunanlılarla başlıyor ve daha sonra Roma ve Kartacalılarla devam ediyor. Tarihte, İtalyan şehir devleti Ceneviz’in başkenti olan Cenova, ünlü kâşif Kristof Kolomb’un doğduğu topraklar olarak biliniyor.
Uçağın şehrin üzerinde alçalmaya başlamasıyla birlikte nefis bir tarihi doku insanı karşılıyor. Alandan çıktıktan sonra yeşil panjurlu evlerle bezeli caddelerinden geçerek, Kristof Kolomb’un gemisine ulaşıyoruz. Cenova Limanı’nda bulunan bu gemi, turistler açısından en çok ilgi gören yerlerden biri. Geminin sol tarafında Avrupa’nın en büyük akvaryumlarından biri olan bu akvaryum bulunuyor.
Cenova Limanı halen İtalya'nın en büyük, Akdeniz’in ise Marsilya Limanı'ndan sonra ikinci büyük limanı. Cenova Limanı'nı arkamıza alarak dar bir caddeden yukarı doğru yürümeye başlıyoruz. Cenova’nın tam kalbinde yer alan eski şehir, yürüyüşle keşfedilmeye müsait.
Cenova’daki ilk keşfimize Casa della Famiglia Colombo, ünlü kâşif Christopher Columbus’un evinden başlıyoruz.
Kimi zaman küçük sokaklardan kimi zaman caddelerden geçerek, Rönesans ruhunu yansıtan gotik mimariye ait kiliselere ve küçük saraylara ulaşıyoruz.
Piazza de Ferrari, kentin en işlek meydanlarından biri.
Meydanın sol tarafında İngiltere’den gelmiş interaktif sohbet etkinliğine 15 dakika katıldık ve başımıza taktığımız bu pembe kulaklarla oldukça eğlendik. Daha sonra buradan ayrılıp şehrin alışveriş caddelerini keşfe çıktık.
Cenova'da operaların sahnelendiği, bale ve büyük konserlerin yapıldığı 1 opera binası (Carlo Felice Opera House), 7 tiyatro binası, 2 yazlık sinema ve 57 tane sinema salonu yer alıyor. Halka açık olarak sergilenen etkinliklerden birine denk geldik ve izlemeye koyulduk. Modern dansla pantomimin birleşimi olan bu dansı keyifle izledikten sonra keşfimize devam ettik.
Cenova'nın dar sokakları Karaköy ve Galata civarının dar sokaklarını hatırlatıyor. Solda San Lorenzo Katedrali var. 13. yüzyılın başlarında inşa edilen San Lorenzo Katedrali'nin dış cephesi siyah-beyaz mermerlerle kaplı.
UNESCO Dünya Kültürel Miras Listesi’nde olan, çoğunluğu da Garibaldi Caddesi’nde bulunan binalar seyre değer…
Cenova mutfağında en çok Ceneviz usulü Pesto, Focaccia ve Farinata meşhur. Focaccia’nın sadesini pek sevmemekle birlikte peynirlisini çok lezzetli buldum.
Farinata ise nohut, un, tuz ve suyla hazırlanıp bakır tepside pişirilen bir çeşit hamur işiydi.
İtalya’nın kuzeybatısında yer alan ve zengin bir geçmişe ev sahipliği yapan bu şehir keşfe değer. Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle...