Mister No... Cocuklugumdan beri okudugum ve cok sevdigim cizgi roman kahramanim. Ikinci Dunya Savasi'na katilmis, fakat sonrasinda tasini taragini toplayip Brezilya'nin Manaus sehrine yerlesmis ve piper'i ile turist gezdirip hayatini kazanmaya calisan ve kotulerle savasan korkusuz pilotumuz. Iste Manaus yolculugum, Mister No'nun izini surmek icin tam da burada basladi.
Portekiz Havayollari TAP'in Lizbon'dan 9 saat suren ucusundan sonra Manaus havalimanina iniyorum. Ucak, Manaus'a dogru alcalmaya baslarken her taraf yemyesil. Mister No'nun ucagindaki turistler gibi etrafi seyrederek alana indim. Ingilizce bilen hic yok sayilir. Havanin cok sicak oldugunu da eklemeliyim. Adana Mersin sicaginin ve neminin 2 kati desem yeridir. Manaus havalimaninda gozlerim Mister No'nun piper'ini arayip duruyor. Alandan cikinca 306 nolu otobusu ariyorum. Insanlar ingilizce bilmemelerine ragmen yardimci olmaya calisiyorlar. Sonunda otobusteki yerime kuruluyorum. Bilet almaniza gerek yok. Otobus icinde ucreti odeyebiliyorsunuz. Otobuste bilet satan kadın gorevliden, beni Amazonas Tiyatrosu'nda indirmesini rica ediyorum Google translate'i kullanarak.
Havalimanindan cikinca pencereden disariyi izlemeye koyuluyorum. Havaalanindan sonrasi bir muddet palmiye agaclari ile devam ediyor. Sonrasinda ise gecen seneki Dunya Kupasi icin yapilmis olan Amazonas Arena karsima cikiyor. Sehre dogru ilerlerken Onibus isimli, bizdeki metrobus türü araci goruyorum.
Manaus, 1900'lu yillarin ortasinda kaucuk ticaretinden zengin olan ama sonra yine ayni hizla fakirlesen bir kent. Otobusten disariyi izlerken bunu net bicimde anlayabiliyorum. Kalacagim oteli bulduktan sonra, Amazonas Tiyatrosu'nu gormek icin merkeze daliyorum. Eduardo Riberio bulvari sehrin ana caddesi. Brezilyalilar cok fazla Turklere benziyor. Yol boyunca gozlerim gazete bayilerinde Mister No ariyor ama her yer Teks dolu :) Yoluma devam ediyorum ve karsimda tum ihtisami ile tiyatro beliriyor. Bkz: Mister No sayi 99 Operadaki Hayalet.
Tiyatronun icine giriyorum. Giriste magnet ve baska hediyelik esyalar satan bir teyze var. Tiyatronun ici tipki Mister No'da ki cizimler gibi. Isiklandirmalar cok guzeldi. O gece verilecek konser hazirliklari suruyordu. Tiyatronun cevre duzenlemesi de cok guzeldi. Cok fazla olmasa da kucuk kafeler, heykeller ve bir park. Tiyatro'nun cevresi ise ogrencilerle dolu. Ara sokaklara dalinca kapali olmasina ragmen Amazon camii karsima cikiyor. Caminin hemen yaninda ise baska bir park. Trafik isiklarinda ise kirmizi isigin yanmasi ile arabalarin onune gecip gosteri yapan ve yesil isik yanmadan arabalardan para toplamaya calisan insanlar. Gezi yazilarinda Brezilya'nin cok tehlikeli bir yer oldugunu okumustum. Hirsizlik, adam oldurme olaylari falan. O yazilarin etkisi ile ilk basta biraz tereddut etsem de, sonrasinda sehrin sokaklarina alisiyorum. Demem o ki, bir gun yolunuz Brezilya'ya duserse, sakin tereddut etmeyin. Market alisverisi yaptiktan sonra otelime dogru yollaniyorum. Kucuk bir uyari: Brezilya cok pahali bir ulke ve market alisverisi yaptiktan sonra kasa sirasinda en az yarim saat bekliyorsunuz. O yuzden cok sabir gerekiyor.
Sonrasinda, otelimin hemen altinda bulunan, Amazon Explorer isimli sirkete gidip ertesi gun yapilacak nehir turuna adimi yazdiriyorum. Turun ismi: Meeting of Waters. Gunes dogunca, sevimli tur rehberimiz Ali Omar ile birlikte Manaus limanina gidiyoruz. Manaus limaninda bizi baska bir tarihi bina karsiliyor. Ali Omar, bu yapinin da tipki tiyatro binasi gibi her tasinin Avrupa'dan getirildigini anlatiyor. Turda 9 kisiyiz. Hepsi Brezilya'nin baska sehirlerinden Manaus'u gezmek icin gelmis. Tek turist de ben olunca, hepsinin ilgisi bana kayiyor. Ne isi var bunun burda derken, sagolsun Alehandra ve sevgilisi Junior yardimima yetisiyor., Ingilizce bildikleri icin tur boyunca surekli sohbet ediyoruz. Onlara Mister No'dan ve Turkiye'den bahsediyorum. Su aralar, Brezilyalilar, Kapadokya'da bir pembe dizi cekiyorlarmis. Dizinin ismi Salve Jorge. Dolayisi ile cok populeriz. Turk Hava Yollari'nin Sao Paulo seferleri sebebi ile gecen sene 500.000 Brezilyali turist ulkemize gelmis. Ama gemiye binerken yardim ettigim yasli Brezilyali teyzeler nereli oldugumu sorduklarinda, ''Turkey'' deyince, ''arabico mu?'' diye sordular. Cevabim kisa ve net: ''Noo, Turco!:)'' Hala Araplarla bizi karistiriyorlar. Ali Omar ise, yuzde yuz Brezilyali oldugunu, isminin Brezilya'da yasayan Lubnan'lilardan dolayi yaygin oldugunu soyledi. Beni himayesine alan bu yasli ama sevimli adam, yolculuk boyunca beni yanindan ayirmadi. Limana varinca, Mister No'nun ''Pantanal'a Yolculuk'' macerasindaki gibi iki katli bir tekneye atladik.
Teknenin ust katina cikip yerime koyulunca, Ali Omar basladi anlatmaya... Rio Negro nehrinin uzerine kurulu kopru 3 sene once yapilmis. Ayrica teknede bizimle beraber bir de kameraman var. Tum gezimizi videoya alip tur bitiminde bizlere cd seklinde satacaklar. Koprunun uzaktan gorunusu cok hos. Ayrica nehir kenarinda ilerlerken sehrin arka tarafi olan favela'lari goruyoruz.
Otoban olmadigi icin her seylerini nehir yolu ile karsilayan Manaus'lular nehir uzerine teknelere benzin istasyonlari kurmuslar. Hatta nehir uzerinde seyyar Caixa isimli bir banka bile var. Nehrin ic kisimlarinda bankanin olmadigi yerlesim yerlerine gidiyormus. Istikamet Rio Negro(Kara Nehir) ile Solimoes (Kumlu Nehir) nehrinin bulustugu nokta. Bu iki nehir bulusup Amazon nehrini olusturuyor. Yaklasik 20 km boyunca iki nehrin suyu birbirine karismadan akiyormus.
Iki nehrin birlestigi ama birbirine karismadigi noktayi gordukten sonra Catalan yerlilerinin nehir uzerindeki evlerini ziyaret ediyoruz. Nehir uzerine kurulmus okuldaki cocuklara el sallayip, teknelerden motorlu kanolara binecegimiz yere ulasiyoruz. Kanolarda ikiserli sekilde yerlerimize kuruluyoruz. Ali Omar amca beni yine yanina aliyor. Sevdi bu adam beni :)
Kanolarla nehrin sulari ve agaclar altinda ilerliyoruz. Mister No'da gordugum yerlerin arasinda dolastigimi hatirlayinca tuylerim diken diken oluyor. Cizgi roman sever olunca hayal dunyamiz da genis oluyor. Abartmiyorum gozlerim doldu orman icinde kanoyla ilerlerken. Nehirde bir sure yol aldiktan sonra, birkac ailenin yasadigi kucuk bir kabileyi ziyaret ediyoruz. Tabi turistler icin satilan hediyelik esyalar da mevcut. Kucuk cocuklara yanimda olan cikolatadan verip, kendime de bir ok ve yay aldiktan sonra, koyden ayriliyoruz. Sonrasinda yemek molasi icin kanolara bindigimiz yere geri geliyoruz. Bir gun yolunuz duserse mutlaka kizartilmis muz yeyin. Nehir uzerindeki Nilufer'ler ise bir harika. Koku nehir dibinde olan, 10-15 dala ayrilan ve sadece bir tane cicek acan bu bitkileri fotografladiktan sonra motorlari susturuyoruz. Ormanin sessizliginde kus ve degisik hayvan seslerini dinliyoruz.
Yemegin ardindan, tahta kopruler arasinda ormanin iclerine dogru ilerliyoruz. Yaklasik 10 dakika boyunca termit yuvalari, timsahlar, irili ufakli degisik bocekler, her tarafimizi isiran sivrisinekler arasinda ilerleyip, yeniden iki katli teknemize biniyoruz. Manaus'a donerken meshur Amazon yagmuru ile karsilasiyorum. Burada gercekten yagmur yagiyor! Usuyorum ama umurumda degil. Hayallerimi gerceklestirmenin verdigi mutlulukla dilimde Mister No'nun sarkisi: Hayat ne kadar guzel hos, haydi durma sevgiline kos :)