Moğolların yarısı dinsiz, diğer yarısı ise Tibet Budizmi‘ne inanıyor. Ancak Moğolistan Budizmi başta eski Türk ve Moğol dinleri Şamanizm ve Tengricilik olmak üzere ülkeye özgü coğrafyanın, koşulların ve göçebeliğin etkisiyle şekillenmiş, buraya özgü bir Budizm.
Şamanizm
Şamanlığın Türkler’e özgü olmayıp neredeyse bütün Asya’ya yayıldığı biliniyor. Araştırmacılar, artık Amerika Kızılderilileri’ni de Şamanizm kapsamında ele alıyorlar. Nitekim Mircea Eliade Şamanizm adlı kitabında Asya’nın şaman topluluklarında, Amerika Kızılderilileri’nde ve Okyanusya yerlilerinde sayısız unsurun ortak olduğunu ortaya koyuyor.
Şamanlığı başta Orta Asya ve Kuzey Asya halkları olmak üzere, Tunguzlar’da, Moğollar’da, Türkler’deki inanışın yanında Mançular’da, Laponlar’da, Eskimolar’da, Vogullar’da, Ontiyaklar’da, Samoyedler’de, Kafkaslar’da, Hindistan’da, Çin’de, Japonya’da, Endonezya’da, Malezya’da, Polinezya’da, Avustralya’da, Büyük Okyanus’un diğer adalarında, Alaska’da, Grönland ve İzlanda’da, Kuzey Amerika’da, Guyana’da, Amazon bölgesinde ve Afrika’nın birçok yerine kadar bile genişletip temel ilkeler değişmemek koşuluyla az ya da çok cemaatının bulunduğunu söyleyen yazarlar var. Ancak bizim bildiğimiz anlamdaki Şamanizm Orta ve Kuzey Asya halklarının dini. Şamanlığın ne zaman ortaya çıktığı, ne gibi değişiklikler geçirdiği kesin olarak bilinmiyor.
Net bir öğretisi veya kitabı bulunmayıp bir tür mistisizm olan Şamanizm, Moğolların eski dini ve bugün daha çok ülkenin kuzeyinde inananları var. Göçebe Moğol kavminin ve Cengiz Han‘ın inanç sistemiydi ama bugün kültürel alana terk edilmiş durumda. Moğolistan’da kadın şamana udgan, erkek şamana bo denir. Şamanın özel iyileştirici ve dini güçleri vardır. Bir şamanın gücü doğuştan geliyorsa udmin, güçleri velli bir hastalık ve olay sürecinden sonra görünmeye başladıysa zlain olur. Şamanın temel işlevlerinden birisi, ruhun yoldan çıkmasının yol açtığı her türlü hastalığı iyileştirmek, ve ölen birinin ruhuna öte dünyaya dek eşlik etmektir. Şamanlar insanlar ve ruh dünyaları arasında aracılık ederler, ve altı saate kadar süren “trans” diyebileceğimiz kendinden geçme halleri sırasında ruhlarla haberleşirler.
Moğolistan'da ağaca bez bağlama ve dilek dileme: günümüze kadar gelen Şaman geleneği. Şamanizmin Moğol kültürü ve sosyal yaşamında önemli bir yeri var. Hem göçebelerde hem de kent yaşamında kadının güçlü bir yeri var, kadın yaşamın her yerinde etkin. Şamanizmin bir parçası da göğe tapmak. Moğollar ülkenin her yerindeki ovoo‘larda göktanrılara gökyüzünü temsil eden mavi bezler bağlıyorlar. Bizde dilek ağaçlarına çaput bağlamak olarak hala yaşayan bir şaman geleneği.
Tengricilik
Tengri, Öztürkçede Tanrı; Göktürklerin, Hunların, Macarların ve Moğolların eski inancı Tengricilik’de Gök Tanrı (Kök Tengri), ya da Gök’ün yüce tini (ruhu) demek. Tengricilik ya da Göktanrı dini tüm Türk ve Moğol halklarının, şimdiki inanç sistemlerine katılmadan önceki inancı. Tengri’ye ibadet etmenin yanında Animizm, Şamanizm, Totemizm bu inancın ana hatlarını oluşturuyor. Tengri, bugünkü Türkçedeki Tanrı sözcüğünün eski söyleniş şekli.
Bu inanca göre, Gök’ün yüce ruhu Tengri’ydi. Kişiler kendilerini gök baba Tengri, toprak ana Ötüken ve insanları koruyan atalarının ruhları arasında güven içinde hissedip, onlara ve diğer doğa ruhlarına dua ederlerdi. Moğolistan’da kaldığım bir göçebe çadırına misafir gelen yaşlı amca votkayı içmeden önce üç kez parmağını bakır tasa daldırıp birincide yukarı doğru (gökyüzüne saygı) bir fiske, ikincide yere doğru (yeryüzüne saygı) bir fiske, üçüncüde omzunun üzerinden geriye (atalara saygı) bir fiske votka attı.
Büyük dağların, ağaçların ve bazı göllerin güçlü ruhları barındırdıklarına inanarak dualarını bazen bu cisimlere yöneltirlerdi.Fakat bu cisimler tanrı kabul edilmezdi. Sadece onun yeryüzündeki varlığının bir göstergesiydi. Göğün ve yeraltının 7 katı olduğuna, her katta çeşitli ruhların varolduğuna inanılırdı. İnsanlar doğaya, ruhlara ve diğer insanlara saygılı davranıp belli kurallara uyarak dünyalarını dengede tutmaları ile kişisel güçlerinin doruğuna varıp dışarıya yansıdığına inanırlardı. Eğer bu denge, kötü ruhların saldırısı veya bir felaketten dolayı bozulursa, bir şamanın yardımı ya da Tengri’ye verilen bir adak ile yeniden düzene sokulması gerektiğine inanılırdı.
Tengrinin yanında Tengriciliğin coğrafyasında en yaygın ve en tanınmış kutsal varlıklar şunlar:
• Umay (Iduk Umay ya da Tenger Ninyan da denir): Bereket tanrıçası. Tengri’nin kızı.
• Ülgen (Altaylar’da Adakutay, Yakutlar’da Ak Toyun): Tengri’nin oğlu. Gök âleminin (cennetin) efendisi.
• Erlik Han (Yeraltı âlemi=Yerlik/Erlik): Tengri’nin oğlu. Yeraltı âleminin efendisi.
Tengricilik'deki Üç; Dünya-Kozmolojisinin, şaman Davulu üzerindeki resmi. Dünyanın ortasında duran Dünyalar-Ağacı, Yeraltı, Yeryüzü ve Üst alemi birleştiren noktayı oluşturuyor. Şafağı simgeleyen çizgideki sarkıklar Yer Su ruhlarının simgesi. Bu inancın kalıntılarını bugün Moğollarda (Lamaizmle birleşmiş şekilde), ve bazı hâlâ doğa’ya bağlı göçebe yaşam tarzı sürdüren Türk Halkları’nda, örneğin Altay-Türkleri ve Yakutlarda bulmak olası; ama, Tengriciliği çoktan bırakmış halklarda da bu inancın birçok parçası; İslam, Hıristiyanlık, Budizm, Musevilik ya da Taoizm ile birlikte, geleneksel kültür olarak hâlâ sürüyor. Örnek olarak, ağaca çaput bağlama gibi gelenekler ve Türkiye Türkçesindeki “Utançtan yedi kat yerin dibine girdim” deyimi gösterilebilir. Yine, ölen birisin ardından yapılan mevlid törenleri (haftası, kırkı, elli ikisi ve yılı diye de bilinir) Şamanist dönemden Tengri dinine ondan da Türklere geçmiş bir gelenek. Yalnızca Müslüman Türklerde mevlit okutuluyor. Genel olarak, dini ne olursa olsun tüm Türk ve Moğol uluslarda Şamanist ya da Tengri dönemi gelenekleri görmek olanaklı.
*** Net bir öğretisi veya kitabı bulunmayıp bir tür mistisizm olan Şamanizm Moğolların eski dini ve bugün daha çok ülkenin kuzeyinde inananları var. Göçebe Moğol kavminin ve Cengiz Han‘ın inanç sistemiydi ama bugün kültürel alana terk edilmiş durumda.