Batı Balkanlar gezimi hiç uçağa binmeden yapmaya karar verdim ve Makedonya otobüsüne yer ayırttım. 1 aylık iznim elverdiği ölçüde Makedonya, Arnavutluk, Karadağ, Sırbistan, Bosna-Hersek ve Hirvatistan‘ı gezdim. Sırt çantamla ve tek başıma, tursuz, plansız, rezervasyonsuz.
Vize bilgisi:
Makedonya, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Sırbistan Türkler'den vize istemeyen nadide ülkelerden. Hırvatistan ve Karadağ ise yeşil pasaporta vize istemediği için benim için tamamen vizesiz bir seyahat oldu. Sadece yeşil pasaporta da inatla vize isteyen “komşi” Bulgaristan transit vizesini Kapıkule sınır kapısında aldım.
İstanbul’dan Üsküp’e otobüsle...
İstanbul Esenler Otogarı’ndan Bulgaristan üzerinden Üsküp‘e uzun otobüs yolculuğunda Balkan mozaiği oluştu bile; Arnavut, Boşnak, Hırvat, Türk… Tek Türkiyeli bendim otobüste. Kimi tekstil almaya gelmiş Istanbul’a, kimi akraba ziyaretine. Neden tatilde böyle bir geziye çıktığımı anlamadilar bir türlü :-) Oradan buraya gelen çok ama buradan oraya giden yok. Hepsi parayı denkleştirip İstanbul’a, Kuşadası’na gitmeye çalışırken bu Türkün aksi yöne neden gitmekte olduğuna şaştılar.
Gelelim Üsküp'e...
Üsküp‘te cami, han, hamam, Türk tipi küçük dükkan dolu. Eski Osmanlı çarşısı gelenekselliğini koruyor, adı hala “çarşiya“. “Bit Pazarı” da ismini koruyor. Bit pazarından 15 Avroya çakma Enerji spor bot, 10 Dolara spor ayakkabı aldım. Çoğu kişi Türkçe biliyor, köfte yiyor. Ben de sık sık köfte yedim, adi “çevapi” (kebap benzeri). Porsiyonları bizden bol olduğu halde daha ucuz. Ülkenin etnik yapısı % 66 Makedon, %25 Arnavut, %4 Türk.
Üsküp'te Kurşunlu Han - 1550 - Osmanlı.
19. yüzyıl Osmanlı eseri olan Üsküp Saat Kulesi'ne çıktım. Ottoman Clock Tower in Skopje. Macedonia.
Üsküp Davut Paşa Hamamı - 1466 - Osmanlı eseri. Bugün bir sanat merkezi. Davut Pasha Hamam in Skopje.
Üsküp‘ü bir günde gezdim, başka tarafa geçeyim derken ilk gece barda Makedonlarla tanıştım, bir ilgi, bir itibar. Barmen Türk olduğumu öğrenince benden para almadı, sohbet ettikten sonra arkadaşlarını arayıp çağırdı. Matev, Jelena, Darko, Viki, Sercan, Kristin… barı kapadıktan sonra eve davet ettiler, Balkan müziği, dilleri, kültürü hakkında konuştuk, içtik, iyice kaynaştık. Ne çabuk benimsediler beni, pek sıcaklar. Tarihten, dillerden, kültürlerden bahsettik. Bana kızlı erkekli bir Makedon türküsü söylediler. Türkünün adı “Kadı Doğru Söyler“. Osmanlı döneminde bir paşa, bir Ortodoks Makedon kızına vurulur, kızla evlenmek ister, ama kız istemez. Bir tarafta üç kıta imparatorluğunun paşası, öte yanda Hıristiyan azınlıktan bir kızcağız, “hayır” demeye nasıl gücü yetsin? Kız kadıya gidip paşada gönlü olmadığını söyler. Kadı kızı haklı bulur ve paşayla evlenmekten kurtulur. Osmanlı İmparatorluğu‘nun her yönüyle övünen biri değilim. Ama bu hikayeyi dinledikten sonra hangimiz etkilenmez, mutlu olmazdı ki? Daha ilk gecemde bana iyi duygular yaşatan bu sıcacık Makedon gençlere sarıldım.
Üsküp Marakana Bar'da arkadaşlarım. Jelena, Darko, Kate, Srcan..
Makedonların yarı şaka Türkçesinden örnekler:
- habergaytan- telefon
- gürültükutuya – radyo
- eptengürültükutuya – televizyon
- lezzetlastik – prezervatif
Gaytan eski Türkçede tel demek. “Lezzet” sözcüğü ise bugün yaygın olarak sadece yiyecek için kullanılıyor olsa da asıl anlamı “keyif, zevk”.
Bugün başka tarafa geçmeyi düşünüyordum ama dün gece evde içtikten sonra canlı müzik olan Marakana adlı bir bara geçtik, çok eğlendik, bugün gitmemeye karar verdim. Yarın ülkenin diğer ucuna gidip dedemin doğduğu yeri arayacağım. Bu akşam yine parti var.
Üsküp Vardar Nehri'nde Osmanlı eseri Taş Köprü - Kamen Most.
Ata yurdu Doyran
Üsküp’ten klimasız (burada öyle birşey yok) bir otobüste, ter içinde bir yolculukla Gevgeli‘ye, oradan da Doyran‘a geçip göl kenarındaki Polin Hotel'e yerleştim, gecesi 15 Avro. Doyran’da dedemin 105 yıl kadar önce doğup Balkan Savaşı‘nda Sırp çetecilerin baskınında bir gece terkettiği Kayalı köyünü, tanıştığım bir harita mühendisi sayesinde edindiğim en ayrıntılı haritalarda bile bulamayınca, dağ taş dolaşıp yaşlılara sorarak buldum. Herkes seferber oldu, otel yönetimi, dağ köylüleri, garsonlar, taksiciler. Köy çoktan haritadan silinmiş, iki çesme, bir cami kalıntısı, yaşlı bir çınar gövdesi, hepsi bu. 500 yıllık yaşamdan geriye kalan. Ne bir ev kalmış, ne de bir insan.
Dedelerimin 500 yıl yaşadıkları Kayalı Köyü'nde çeşme.
Eski Yugoslavya yönetiminin Türk isimlerini değiştirmemiş olması iyi yönde şaşırtıcı. Kent semtleri, köy, kasaba adları çoğunlukla Türkçe olarak bırakılmış. Oysa Yunanistan’da Osmanlı dönemi isimleri tamamen değiştirilmiş. Örneğin türkülerimizde adı geçen Vardar Nehri‘nin Makedonya’da adı hala aynı, ama buradan az ileriye, Yunanistan’a geçtiğinizde bambaşka.
Dedemin haritadan silinmiş olan Kayalı köyünü bulmama yardım eden Gökçeli ve Memişlili Türk köylüleri.
Doyran‘da son gece bir kumsal diskosuna gittim, barmen bir süre sonra Türkiye’den geldiğimi öğrenince benden para almadı, hatta 1 bira da giderken yanıma yolluk verdi, kabul etmek istemedim ama ısrarını kıramadım. Üsküp‘te de bir barmen benden para almamıştı. Bu kişiler buranın Türk azınlığından olsa belki daha az şaşırtıcı olabilir, “anavatandan küçük ülkemize gelen misafir”e saygı anlaşılır bir durum. Ama her ikisi de Ortodoks Makedondu, son derece şaşırdım ve etkilendim.
Makedonya’nın incisi Ohrid
Doyran’dan önce Valandovo, sonra Manastır‘a geldim. Son dönem Osmanlı tarihinde adı sık geçen, Atatürk’ün askeri okulda okuduğu bu güzel kentin bugünkü adı Bitola. Üç otobüsle geldiğim Ohrid (Ohri) çok güzel bir yer, göl kıyısında şirin manastırlarla dolu, ülkenin tek turistik yeri.
Burada birkaç gün kalırım, daha sonra Arnavutluk. Yollari buradan da kötüymüş! Şöyle ki; bizde 2 saat süren bir yol Makedonya’da 4 saat sürüyor, Arnavutluk’ta ise 6 saatmiş. Vay benim dertli başım. Üstelik öyle otobüse binip sınırda inmek yok, buradan iki adım Arnavut sınırı, ama önce otobüse binilecek, sonra taksiyle sınıra gidilecek. Buradan 75 litrelik dev sırt çantasıyla sınır 500 metre kadar yürüyerek geçilecek, kural bu. Sonra bir Arnavut taksiciye kazıklanılacak, ardından 115 kilometrelik delik deşik yol 6 saatte geçilip Tiran`a varılacak.
Ohrid'de Sveti Jovan Kilisesi-13.yy. Milço Mançevski'nin muhteşem filmi Yağmurdan Önce'deki kilise.
Ohrid'de gece arkadaşlarım. Ben, Ivana, Slavica, Reneta, Sonja..
Arnavutluk’ta biraz kalıp Karadağ’ın sahillerine geçeyim, serileyim. Sonra Hırvatistan, Bosna, Sırbistan, vs. Kafama göre. Mostar, Dubrovnik, Saraybosna, Belgrad şart olmak üzere.
Ohrid Sveti Klementi Pantelejmon Kilisesi - 5.yy
Makedonya pek ucuz, her gece yiyip içiyorum, yol ve otel paralarını da ekle, Beyoğlu’nda bir gece geçirmekle aynı hesaba geliyor, gündüz bir dolu yer görmem de cabası. Kafe ve lokantalar da bize kıyasla oldukça ucuz.
Kaleden Ohrid
Ohrid Sveti Sofya Kilisesi - 11.yy. Osmanlı döneminde kulesinin tepesine bir minare eklenip cami olarak kullanılmış.
Ohrid’de çoğu kırmızı tuğlalı tam 365 kilise var. Yılın her günü farklı bir kiliseye gidilebilir!
Bu arada son durağım olan Belgrad’da nerede kalacağım belli oldu. 4 yıl önce bir arkadaş aracılığıyla tanıştırılıp bana emanet edilen ve 2 hafta Istanbul’da bir dolu TV reklamında ve dergide boy gösteren Sırp manken arkadaşıma gelmeme yakın bir e-posta yazmıştım gezimden bahseden. 4 yılda 2-3 kez haberleşmiştik, o yüzden pek bir beklentim yoktu. Fakat pek sıcak bir yanıt yazmış, kız kardeşiyle şehir merkezinde bir evde oturuyormuş, davet etti; onda kalacağım ve bana Belgrad’ı gezdirecek. İki hafta her gün beraber zaman geçirdiğim bu arkadaşın, o yıl `Yugoslavya Mankenler Kraliçesi` seçilmiş olduğunu da belirteyim.
Küçük İştip
Batı Balkanlar seyahatimin en sonunda, Ohrid’de tanıştığım arkadaşların çağırması üzerine Makedonya’nın küçük kenti İştip‘e (Stip) gittim. Gece şahane eğlendik, ertesi gün hava çok sıcaktı ve sokaklarda benden başka kimse yoktu.
İştip'te Osmanlı eseri Bezistan. Stip, Macedonia.
İştip'te Türk evi. A Turkish house in Stip, Macedonia.
İştip'de Osmanlı camii. Ottoman mosque in Stip.