Muğla'da Yol Üstündeki Yüce Tanrıça – Euromus

İzmir-Aydın otoyolunun Söke ayrımından çıkıp, Büyük Menderes’in alüvyonlarıyla doldurduğu eski körfez Latmos, pamuklar diyarı Söke Ovası'nı boydan boya kat edip, Beşparmak Dağları'nın yamacındaki Bafa Gölü'nün kıyısından önce Pınarcık, sonra Çamiçi köylerinden geçtikten sonra Heraklea tabelasını görerek devam edersiniz yolunuza…

Hedefiniz Milas üzerinden Bodrum’a ulaşmaktır çoğunlukla… Selimiye köyünü de geçtikten sonra eğer aceleniz varsa Milas’a yaklaşık on kilometre uzaklıktaki, soldaki “Euromus” tabelası gözünüzden kaçıverir.

Oysaki orası Anadolu’daki en iyi korunmuş, 17 sütunundan 16’sı hala ayakta olan “ZEUS LEPYNOS TAPINAĞI”nın da içinde bulunduğu “KARİA”nın çok önemli antik kentlerinden biri olan “EUROMUS”dur.  

Bodrum’a sık sık gittiğim için, yıllar önce birkaç kez ziyaret ettiğim kenti, bu defa Bodrum’dan dönerken, bir kez daha ziyaret etme şansım oldu. Kazıları hala devam eden kent, bölgenin turizmi açısından son derece önemli olmasına rağmen bana göre tanıtımının yeterli yapılmaması nedeniyle hak ettiği yeri bulamamış…

KARİA

Günümüzdeki Büyük Menderes (Maiandros) Nehri'nin güneyini, Dalaman (Indos) çayının batısını, Muğla’nın iç ve kuzey bölümlerini kapsayan bölgenin eski çağlardaki ismi.

Bölgenin oluşumu Yunan kavimlerinin Anadolu'nun Ege kıyılarında koloniler kurmaya başlamasından öncesine dayanıyor.

Adını Anadolu’nun yerli halkı Kar’lardan alıyor. Bu halkın ismi de efsanevi kralları Kar'dan türemiş.

Karia kelimesinin "Uç ülke, sarp ülke" anlamına gelen, "karuwa"dan türediği de söylenceler arasında.

Karlar, M.Ö 11. yüzyıldan M.Ö 545'e kadar bağımsızlıklarını korumuş ve uzun yıllar denizcilikle uğraşmışlar. Kıyılarda eski Yunan kolonilerinin kurulmaya başlamasından sonra da, iç bölgelerde hâkimiyetlerini devam ettirerek kültürlerini korumuşlar.M.Ö 545 sonrasında Karia, Pers İmparatorluğu'na bağlanmış. Bu dönemin en önemli kenti Halikarnassos (Bodrum) olmuş, diğer önemli yerleşimleri arasında Mylasa (Milas), Herakleia (Bafa Gölü üzerindeki Kapıkırı köyü), Antiokheia (Isparta), Myndos (Gümüşlük) ve Alabanda (Aydın) yer almış. Ünlü Aphrodisias kenti de Karia’nın mermer ocağı olarak kurulmuş. 

EUROMOS

Kuruluşu M.Ö. 8. yüzyıla uzanan kent, denizden oldukça uzak olmasına rağmen Delos Deniz Birliği üyesi olarak uzun zaman “Hyromos” ve “Kyromos” adıyla anılmış. Kyromos isminin “Yüce Ana” veya “Yüce Tanrıça’nın halkı” anlamına gelen “karama” kelimesinden türetildiği ise söylenceler arasında.

Makedonya Kralı Büyük İskender’in işgaline uğramış. Ancak Rodos’dan gelenlerin sayesinde özgürlüğüne kavuşarak, Mylasa (Milas) ile birlik olmuş.  Bu anlaşmadan rahatsızlık duyan komşusu Herakleia’nın saldırısına uğramış ve bütün mallarına el konulmuş. Kentin Euromos olarak anılması, bölgenin Yunan etkisinde kalması ile başlamış. Önem bakımından Mylasa (Milas)’ı izleyen Euromos, Roma İmparatorluğu döneminde eski önemini kazanmış ve günümüze ulaşan yapılarla bezenmiş. Üzerinde Zeus’un kabartma resmi olan sikkelerle ismini yaygın olarak duyurmuş.
 
Kentteki Zeus Tapınağı’nın bazı sütunlarında tamamlanmamış olduğunu gösteren belirtiler var. Tiyatrosu tapınaktan kuzeye doğru, yürüyerek kısa bir uzaklıkta. Yamaçtaki oldukça büyük olan tiyatro çok iyi durumda olmamasına rağmen görülmeye değer.  

Kent surları yamacın üzerinden ilerliyor ve aralıklı olarak burç harabeleri görünüyor. Harabelerin uzantısından da anladığımıza göre Euromos oldukça zengin bir kent. Agorası tiyatro ile bugünkü karayolu arasında.  

Tapınak ve çevresinde yapılan araştırma ve kazılarda bulunan hayvan, at arabaları, çiçek figürleri ile süslü kalıntılar tapınağın olduğu noktada daha önceden de kutsal alanın var olduğunu kanısını doğuruyor.

Zeus Tapınağı, tiyatrosu, agorası ve sütunları ile yerli ve yabancı turistlerin kolaylıkla ziyaret edebileceği bir noktada olan Euromos Antik Kenti “Buradayım, beni fark edin, ziyaretime gelin” dercesine anayolun kenarından size sesleniyor…

Bir gün uğramak ister misiniz? Ne dersiniz? 

SEMRA YEŞİL

Yazar Hakkında

SEMRA YEŞİL

YOLCULUK HİKAYELERİM...Çocukluğumdan bu yana yaşadığım yerden farklı coğrafyalardaki yaşam biçimlerine ve kültürlerine ilgi duymuşumdur…İnsanın gelişiminin ve düşünce şeklinin bu sayede zenginleşec