Würzburg’dan yaklaşık 60 km uzaklıkta olan surlar içerisindeki bu Ortaçağ şehri, 14. yüzyıldan kalmış. Kral savaşta oğluyla birlikte ölünce, yerine geçen kişinin varis olmaması için halka bir fırsat doğmuş ve böylece “serbest şehir” hakkını elde etmişler.
Eski kale bir depremde yıkılmış ve burayı bir taş ocağı gibi kullanıp, şehrin etrafını bu taşlarla yapmışlar. Otuz Yıl Savaşları sonrasında da şehir tamamen tahrip olmuş. 200 yıl kadar karanlık bir dönem geçirmiş.
19. asrın ikinci yarısında ise tekrar kendine gelen şehre günümüzde 15 milyon yerli ve yabancı turist gelmekte imiş. Bu Ortaçağ kasabası görünümlü şirin kente; oyuncakçılar, yılbaşı süsü satan mağazalar, irili ufaklı minyatür evler ve çeşitli el yapımı objeler renk katmış nereye bakacağınızı şaşırıyorsunuz.
Bir de yiyecek satan işletmeler sizi öyle bir çekiyor ki vitrinlere bakmadan geçemiyorsunuz. Oranın meşhur kurabiyesi olan Schneeballen’den hemen tattık. Bademlisinden tutun da çikolatalısı, fıstıklısı ve daha birçok çeşidi olan bu kurabiyelerden zevkle yedik.
Aziz Yakup Kilisesi’nde İsa’nın zeytin tepesindeki acı çekişi (yakalanmadan önce) tasvir edilmiş. Zengin tüccarların evleri, pazar yeri ve belediye binasının önü ise görsel bir şölendi bence. Hele şehri kuşbakışı seyretmek orada… Bir anda çocuk, bir anda o evlerde yaşayan ve yaşlanan bir insan oldum.
Rothenburg, mutlu olarak ayrıldığım ve anılarımda güzel bir Ortaçağ şehri olarak kalacak bir yer oldu benim için...