Pemon Kabilesi, Waraolar Ve Orinoco Deltası

Canaima Ulusal Parkı’ndaki son günümüzü bölgenin insanlarını tanımaya ayırdık. Bu bölge insanlarına genel olarak verilen isim Pemon. Pemon kabilesinin Güney Amerika’da en yoğun bulunduğu bölgeler Venezuela’nın güney doğusu, Brezilya ve Guyana’nın belirli kesimleri. Toplam nüfusları sadece 6.000. Pemon kabilesinin diğer bilindik isimleri ise Arecuna, Kamarakoto ve Taurepan.

Biz Canaima’ya ilk indiğimizde yerel kıyafetleri içerisindeki Muerte de Pemon kabilesi’ne mensup idi.

Pemon kabilesi kendine has bir dil konuşuyor ve bu dile Pemon dili diyorlar. Dilleri köken olarak Karayiplerde konuşulan dilden türemiş. Pemon dilini günümüzde 15.000 kişinin konuşabildiği tahmin ediliyor. Dilin en yaygın konuşulduğu bölge ise Venezuela’daki Bolivar bölgesi.

Pemon soyundan gelmeyip, Pemon dilini konuşan, Brezilya ve Guyana bölgesinde yaşayan etnik gruba ise Makuxi diyorlar.

Bolivar bölgesinin başkenti olan Ciudad Bolivar, Orinoko nehri kıyısına kurulmuş bir kent. Şehrin kurucusu adından da anlaşılabileceği gibi Simon Bolivar. Kent, Orinoko nehrinin en dar noktasında kurulmuş. En dar noktası derken, bizim nehirlere göre bir hayli geniş. Nehrin en dar noktası 300 metre. Kentin içindeki en önemli meydanlar Plaza Bolivar ve Paseo Orinoco.

Kentin içinden geçen Orinoko nehri, Atlas Okyanusu’na dökülmeden önce Venezuela’nın en önemli deltalarından birini oluşturuyor: Orinoco deltası.

Orinoco nehri, yaklaşık 20 ana kol ve yüzlerce küçük kola ayrılarak bu büyük deltayı oluşturuyor. Kollara ayrılmadan önceki son büyük yerleşim ise 50.000 nüfuslu Tucupita kenti.

Deltaya en yakın yerleşim olan Tucupita’dan motorlu turlar yapılıyor. Bu turlar genelde 3 günlük turlar olarak organize ediliyor. Bir gece de deltanın içlerinde konaklıyorsunuz. Buraya gitmişken mutlaka delta içerisinde kalıp bu deneyim yaşanmalı.

Delta içinde yerleşmiş olan halka “Delta İnsanları” anlamına gelen Warao deniliyor. Warao’lar nehrin kolları arasında, ahşap direkler üzerine kurulmuş olan ufak kulübelerde yaşıyorlar. Kulübe derken 4 tarafının açık olduğunu da belirtmeliyim. Direkler üzerine kurulu ahşap zemin, dört taraf açık ve bir de çalılardan yapılma çatısı var. Uyumak için ya yer yataklarını ya da hamakları tercih ediyorlar. Bu bölgede elektrik, jeneratörlerle günde sadece bir iki saat sağlanıyor.

Buradaki yaşam Vietnam Mekong Delta’daki yaşamı andırıyor. Her evin bir teknesi var ve ulaşımı bu sayede sağlıyorlar.

Kaldığımız otelin dışında ufacık bir köyde yaşayan insanların büyük çoğunluğu ise Pemon kabilesine mensuptu. Bu köyde yaşayan insanlar bölgenin turizme açılması ile buraya gelmişler ve daha çok turistlere hizmet veren teknelerde çalışıyorlar.

Pemon kabilesi mensupları çıplak vücutları üzerine ağaç kabuğundan yapılmış kıyafetler giyiyorlar. Saçlarına kuş tüylerinden yapılmış aksesuarlar, boyunlarına ise ya hayvan kemiklerinden ya da meyve çekirdeklerinden yapılmış kolyeler takıyorlar. Yüzlerine geometrik şekiller çiziyorlar.

Tabii bu şekilde giyinmiş olanlara çok sık rastlayamıyorsunuz. Bizim yerel rehberimiz Alonso aslen fotoğrafçı olduğu için kaldığımız otele fotoğraflarını çekmek için Pemon bir genç kızı davet etmişti. Biz de kendisi ile bu sayede tanışmış olduk.

Pemonlar yerel inanışlarına göre “Mawari” olarak adlandırdıkları Tanrılarının Angel Falls yakınlarındaki tepui oluşumlarında yaşadığına inanıyorlarmış.  Bir çok yerel inanışta olduğu gibi Pemonlar’da da Güneş ve ayın önemi büyük. Pemonlar’ın batılılar ile ilk tanışması 18. yüzyıla rastlıyor. Ve Batılılarla tanışmalarının ardından Pemonlar üzerinde yapılan misyonerlik çalışmaları ile büyük bölümü yerel inanışlarından vazgeçip Hristiyanlığı seçmişler.

Ufacık köyde bile bu çalışmalar göze çarpıyor. Köyün tam merkezinde kilise ve kilisenin kapısında çocuklara yönelik dini derslerin saatleri duyuruluyor.

Çevrede çocuk sayısı dikkat çeker nitelikte. Çünkü bu bölgede doğum kontrol yöntemleri ile pek tanışmıyorlar. Haliyle çocuk sayısı da epeyce fazla.

Köyün içinde yer alan evlerde ihtiyaçlar minimum düzeyde. Aileler çocukları evlerinin kapısının önünde yıkıyorlar.

Genelde burada hayat evin içinde değil, kapı önlerinde yaşanıyor. Duş alma, çamaşır yıkama gibi ihtiyaçlarını ise Canaima lagününde görüyorlar.

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni