Riga'nın Masalımsı Güzelliği

Riga oldukça kozmopolit bir kent. Letonyalılar yanında çok fazla sayıda Beyaz Rus, Ukraynalı da yaşamakta. Bunun dışında Tatar, Ermeni ve Azeri de oldukça fazla. Doğal olarak ta resmi dil Lehçe olsa da nüfusun çoğu Rusça bilmekte ve konuşmaktadır. Ne de olsa nüfusun %28’i Rus kökenli.

İnsanlar oldukça kibar ve yardımsever. Hatta ilk akşam biz kiraladığımız eve dönerken haritada yolu karıştırıp evi ararken 70 yaşlarında bir bayan bize yardım edip, bizi evimizin önüne kadar bıraktı.

Eski şehir meydanından devam edince karşımıza Doma Katedrali çıkıyor. Bu katedral Baltık ülkelerinin en büyük katedrali olma özelliğine sahip. Diğer özelliği ise 6718 bölümlü Dünya’nın en büyük 2. orguna sahip olması. Katedraldeki vitraylar da oldukça başarılı ve iyi korunmuş. Bu katedralde bazı akşamlar konserler düzenleniyormuş ama açıkçası biz katılmadık. Bu meydan oldukça hareketli kafelerin, müzisyenlerin yer aldığı bir meydan.

Eski kentte her sokak ayrı güzel. Riga çok düzenli bir şehir. Yollar genelde birbirine paralel. Alışveriş merkezleri gibi büyük kompleksleri şehrin dışına inşa etmişler.

Ara sokaklardan birinde karşımıza Bremen Mızıkacılarının heykeli çıkıyor. Meğerse Riga ve Bremen kardeş şehirlermiş. Bu heykeli de Almanlar hediye etmiş. Çocukluğundan hatırlamayanlar için kısa bir özet: Bu hayvanların hepsi sahipleri tarafından hor görülüp kötü bakılıyorlarmış. Bir gün karar verip kaçıyorlar ve tesadüfen bir orman evinde buluşuyorlar. Ama akşam evi kötü insanlar basıyor. Onlar da evlerini savunmak için en küçük hayvan üstte olacak şekilde üst üste çıkıyorlar. Hepsi bir ağızdan ses çıkartmaya başlıyorlar ve işe de yarıyor ve kötü insanlar kaçıyor. Daha sonra çıkarttıkları sesler ahenkli bir hal almaya başlıyor ve böylelikle Bremen mızıkacıları oluşuyor.

Biz Mayıs ayının ortalarında Riga’ya gittiğimiz için günler epeyce uzundu Saat akşam 23:00’te hava yeni yeni kararıyordu. Bir de hava kararınca gökyüzü parlament masvisi oluyor ki işte bu muhteşem.Riga’nın ilk kurulduğu yer olan tarihsel merkezi Vecriga UNESCO tarafından korunmaya alınmış. Riga’da hatta daha da genelleyecek olursak tüm Baltık ülkelerinde Art Nouveau (Jugendstil) mimari tarzı ön planda. Bu stilin en önemli özelliği daha düz ve kesin hatlardan oluşması ancak Riga’da bunun uygulanışı biraz daha farklılaştırılıp, Art Nouveau’nun Riga yorumlaması olarak tanımlanmış. Bunda da ünlü mimarları Mikael Eisenstein’ın da rolü büyük. Mikael Eisenstein aynı zamanda Potemkin Zırhlısı filmini çeken Sergei Eisenstein’ın babası.

Riga’daki eserlerin büyük kısmı Mikael Eisenstein’a ait. En önemli eserlerinden biri şu an iktisat fakültesi olarak kullanılan mavi – beyaz bina. Bu mimarın en önemli özelliği alt katlarda süslemeyi az kullanması ama üst katlara çıkıldıkça süslemeyi arttırması. Hatta heykeller ile her bina da farklı bir hikaye anlatıyormuş.

Açık hava müzesi de denilen Alberta caddesinde de çok sayıda görülmeye değer eseri, yorumlanmaya açık hikayeleri var.

Yine Elizabetes Caddesinde de çok güzel binalar var. Alberta caddesindeki 2,4,6, 8 ve 13 numaralı binalar ile Elizabetes Caddesi’ndeki 10 numaralı bina art Nouveau tarzına en güzel örneklerden.
Döneminde eski kenti çevreleyen büyük surlar varmış. Ama tabii şimdi bir çoğu yıkılmış. Ama yapıldığı dönemde de surları gizlemek için önlerine sura bitişik olacak şekilde evler yaparak hem görüntüyü güzelleştirmişler hem de şehri koruyan muhafızlara kalacak bir alan yaratmışlar.

Riga’nın sembolü haline gelmiş olan “Brivibas Piemineklis” yani Özgürlük Anıtı ya da diğer adıyla “Milda” yemyeşil iki parkın arasındaki meydanda yer alıyor. Anıt, Letonya ilk bağımsızlığını kazandığı dönemde 1934 senesinde yapılmış. Anıtta farklı yükseklikte farklı semboller kullanılmış. Anıtın alt kısımlarında daha dini öğeler var. Üzerinde Letonya’nın sloganı yazılmış; “Anavatana ve Özgürlüğe”

Alt tarafı kırmızı granitten yapılmış olup, her köşedeki figür bir şeyi sembolize ediyor; Aile, kültür, barış ve savunma... Biraz daha yukarıda yer alan ve elinde kılıç tutan figür ise Ana Letonya’yı simgeliyor.

Anıtın en tepesindeki altın renkli 3 yıldızı göğe doğru uzatan kadın heykeli ise özgürlüğü ve hürriyeti simgeliyor. Letonyalılar bu kadın heykele Milda adını vermişler. Milda’nın göğe uzattığı 3 yıldız Letonya’nın 3 bölgesini temsil ediyor.

Özgürlük Anıtı’nın önündeki meydan, Riga’nın en popüler buluşma noktalarından biri. Bir de anıtı sürekli koruyan askerler var ve her saat başı nöbet değişimi yapıyorlar.

Riga’da her sokakta görebileceğiniz Baltık Amberlerinden ufak bir parça da olsa alın.

Özgürlük Anıtından Eski şehre doğru ilerlerken çok sayıda restoran, kafe ve bar göreceksiniz. Biz barlardan birine giriyoruz. Oldukça ilginç geldi. Bir bölümünde yemek yiyenler, bir bölümünde bilardo oynayanlar, bir bölümde maç izleyenler bir bölümünde ise sadece dans edenler var. Ama herkes herkesi görebiliyor, herkes kendi halinde. Ama daha sonra fark ediyoruz ki buradaki bir çok bar bu şekilde, çok işlevsel.Riga'da şehri dolaşmak, mimariyi keşfetmek için en uygun semtlerde bulunan Riga Aparts Stabu ve SM-Studio (Adult Only) otelleri konaklamak için tercih edilebilir.

 

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni