Siem Reap ve Angkor Tapınakları

Dünya’da en çok kolsuz ve bacaksız insanın bulunduğu ülke. Yol boyunca caddeler yanında sıralanmış kauçuk ağaçlarını görüyoruz.

SiemReap’da ilk olarak Apsala otele yerleşiyoruz. Son yıllarda turizm oldukça geliştiği için kaldığımız otel bizi tatmin etmenin çok daha ötesinde. Halk çok zor şartlarda yaşıyor olsa da turistik merkezler son derece başarılı. Tabii her ülkeyi bulunduğu şartlar göre değerlendirmek gerekli. Halkın yaşam şartları çok zor olsa da, turistik olarak konakladığımız tesisler son derece lüks. İlk gece tuktuklar ile kendi kaldığımız otelden çıkıp Anchor Grand otele gidiyoruz. Bu otel Fransızlar döneminden kalmış çok güzel bir otel. Bu otelde çay içiyoruz.

Ertesi sabah ilk olarak Angkor Tom tapınaklarını geziyoruz. Bu şehir çok ilginç. Kral Java Yarma 37 sene hükümdarlık yapmış ve bu büyük şehir anlamına gelen Anchor Tom kompleksini yaptırmış. İçinde 102 tane hastane, 140 tane kervansaray bulunduruyormuş. Yöneticiler ve askerler burada, halk çeltik tarlalarında çalışıyormuş.

Angkor tom’un girişinde sağlı sollu 2 tarafında da melekler ve şeytan figürleri var. Pek çoğunun kafası yoktu. Bunlar alınarak ya da çalınarak dünyanın çeşitli müzelerine götürülmüş. Buradaki tapınaklar hep lotus çiçeği formunda. Ve büyük kayalar üzerine oyulmuş. Her tapınakta da Kral Java Yarma’nın 4 yöne bakan heykelleri var. Bir nevi Kral Java Yarma kendini Budalaştırmış.

Tüm duvarlar, günlük yaşam ve savaş hayatını anlatan oymalar ile bezenmiş. Bu bölgenin restorasyon çalışmaları Japonya hükümeti tarafından yaptırılıyormuş. Şiva linga ile temsil ediliyor. Ardından 50 metre genişliğindeki toplantı alanına yani Filler terasına gidiyoruz. Buradan da Angkor Wat Tapınakları’na doğru yöneliyoruz.

Angkor Wat, Khmer uygarlığı tarafından oluşturulan dünyanın en önemli tapınaklarının bulunduğu bir alan. Unesco dünya mirasları listesinde yer alıyor. MS 9. yy’da kurulmaya başlanmış. Ama 15.yy ortalarında tamamen terk edilmiş. Terkedilme nedeni ise halen çözülebilmiş değil. 1860 senesinde Fransız gezgin Henry Mouhot burayı keşfedene kadar ise tamamen orman altında kalmış.

Angkor Wat’ın girişinde 600 metrelik bir panel üzerinde o zamanki yaşamı, savaşları anlatan çok ilginç kabartma gravürler var. Ramayana destanını da burada anlatmışlar.

Angkor’un yerleşimi 1000 kilometrekarelik bir alana yayılıyor. Sanayi dönemi öncesi insan eli ile yapılan en büyük insan yerleşim bölgesi. O dönemlerde içerisinde 1 milyon kişi yaşıyormuş. İçinde bir sürü kanallar, tapınaklar bulunan Angkor Wat mutlaka görülmeli. Toprak altında, daha ortaya çıkartılmayı bekleyen pek çok eser var. Buradaki ağaçlar tıpkı beton sütunlar gibi binalara destek olmuşlar. Ağaçların kök ve gövdeleri adeta binalara kaynamış. Görülmeye değer. Angelina Jolie de Tom Raider filmini buralarda çekmişti.

Angkor Wat’ın 5 tane giriş kapısı var ve etrafı tamamen su kanalları ile çevrilmiş. Buradan sonra, gün batımında Angkor Wat’ı izleyebilmek için King tepesine çıkıyoruz. King tepesine çıkarken ayağı kolu olmayan bir grubun yaptığı müziği dinliyoruz.

Kamboçya’da mayınlardan dolayı farklı uzuvlarını kaybetmiş çok fazla sayıda insan var. Hala bile mayınlardan temizlenmemiş bir sürü alan var.

Angkor wat’ı günbatımında seyrediyor ve bu göz kamaştırıcı yapıya veda ederek akşam yemeği için yerel bir restorana gidiyoruz. Bu restoranda yerel müzik ve dansları eşliğinde yemeğimizi yiyoruz. Müzikleri ağır ve sakin. Danslarında ise en önemli hareketleri el ve ayakları ile yaptıkları hareketler.

Kamboçyalılarda da aile kavramı çok gelişmiş. Halalık, amcalık, teyzelik çok önemli. Birinin ihtiyacı olduğunda aile meclisi toplanıp, ihtiyacı olan kişiye maddi ve manevi destek yapıyor.

SİEM REAP’IN OLMAZSA OLMAZLARI:Kolsuz bacaksız aç ve sefil halk, Kayıp Şehir Angkor Wat, Angkor Wat’taki ağaç gövdeleri, Tonle Sap nehrindeki gezi, İnsanların fakirlik ve çaresizlikleri, Yüzen evler, Sefalet ve sefalet

NURHAN YILMAZ

Yazar Hakkında

NURHAN YILMAZ

1951 İstanbul doğumluyum. Yıl içinde dönüşümlü olarak Sinop, Bodrum ve İstanbul’da yaşamaktayım.Küçük yaşlarda babamın mesleği gereği, Türkiye’nin pek çok farklı şehirlerinde yaşadım.