Yılın altı ayını burada geçiren ve yaklaşık on iki yıldır burada yaşayan biri olarak bir de benden dinleyin Antwerpen’i…
Tarihte birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Antwerpen, küçük ama büyüleyici mimari yapıları ve hareketli yaşamıyla keşfedilmeyi bekleyen, hareketli şehirlerdendir. Henüz siz gezginler tarafından keşfedilmemiş olan kent, Belçika’nın kuzeyinde, Schelde Nehri üzerinde yer alıp, Avrupa’nın üçüncü, dünyanın ise en büyük yirminci limanıdır. 1993 yılında Avrupa kültür başkenti seçilmiş ve üç yıl öncesinde de Avrupa spor başkenti ilan edilmiştir. Avrupa’nın ilk gökdeleni KBC Bank binası yine buradadır. Belçika’nın en büyük ikinci ve en zengin şehridir. Hollanda’ya sınırı olan Flaman bölgesinin başkentidir.
Şehre Antwerpen denilmesinin ilginç bir hikâyesi vardır. Zamanında şehirde yaşayan ANTIGOON adında acımasız bir canavar varmış ve önüne gelen insandan, nehirden geçen gemilerden haraç alır mallarına el koyarmış. Ona karşı gelenlerin ise ellerini keser canlarını alırmış. Daha sonra Silvius Braba adındaki kahraman bir fırsatını bulup canavarın elini kesip nehre atmış. Zaman ilerledikçe el kesme yani “hand werpen” ismi Antwerpen olarak değişmiş ve kentin adı bu hikâyenin anısına öyle kalmış. Eli kesilmiş bu heykeli Groen Plaats'da görebilirsiniz.
Şehrin en kalabalık ve turistik yeri zaten burası. Birçok restoran ve kafe burada bulunmakta. Yılbaşlarında kurulan buz pateni ve kerst festivalleri hep burada kurulur, tıpkı bizim Taksim Meydani gibi yılbaşı kutlamaları ve havai fişek gösterilerinin adresidir. Meydandaki binaların çatılarına dikkatlice bakarsanız çeşitli figürler göreceksiniz. Bunlar zamanında binalarda yaşayanların meslek gruplarını belirtmek için yapılmış. Yine 14. yüzyılda yapılan Meryem Ana Katedrali de (Onze Lieve Vrouvewe ) burada yer almaktadır. Eşsiz mimari yapısı ve el isçiliği ile dikkatinizi çeker ve şanslıysanız ziyaret ettiğinizde kilise korosuna denk gelip müzik ziyafeti çekebilirsiniz. Girişin ücretsiz olduğu yapı hemen hemen her yerden görülebilir.
Groen Plaats'dan düz devam edince nehir kenarına yani Kanaal Kaai'ye geleceksiniz. Burası gençlerin akşamları ya da hafta sonları buluşup bir şeyler içtikleri yerdir. Eskiden kurulan sinkifor, yani lunapark ile tüm şehir ayaklarınızın altındaydı ama son üç yıldır bölge sakinlerinin şikâyeti üzerine kaldırılmış. Şimdiyse park, Spoor Paark'da bulunmaktadır. Yine nehir tarafında Antwerpen’in sembollerinden Hersteen Kalesi vardır ve burası biz Antwerplilere ücretsiz... Önünde gemici çapı vardır ve manzarası da oldukça iyidir. Dileyenler sol taraftaki köprü üstündeki restorandan nefis nehir manzarası eşliğinde karınlarını doyurabilirler. Ayrıca buradan 8 Euro karşılığında nehir turlarına katılabilir ya da atlı gezileri deneyimleyebilirsiniz.
Nehir tarafından biraz yürüyüşle Gemi Müzesi ya da yeni açılan Redline Star’ı ziyaret edebilirsiniz. İsteyenler St.Anna Sualtı Tüneli’nden yaklaşık 10 dakika yürüyerek karşı tarafa Linkerover’a geçebilirler. Yazın yelken ve rüzgâr sörfü gibi su aktiviteli yarışları seyredebilirler.
Bana göre şehrin bir diğer gezilecek yeri de Antwerpen Centraal. Burada Avrupa’nın en büyük hayvanat bahçesi var ve giriş 17 Euro. Sinefillerin Snatch filminden tanıdığı Diamond district sahnesi burada çekilmiştir. Zaten gerçekte de Antwerpen Tren İstasyonu’nun çevresi Yahudi elmasçılar tarafından sarılmıştır. Antwerpen elmas dünya ticaret merkezinin kalbidir. Zamanında sömürgesi Kongo’dan (Kral Albert'in Kongo’yu şahsi bahçesi yaptığı ve oradan getirilen elmaslarla başta Brüksel olmak üzere ülkeyi modernize ettiği tarihte yer alır) kan dökülerek getirilen elmaslar şu an Yahudilerin elindedir ve ne ilginçtir ki bunlar Belçika’ya vergi vermezler. eğer vergi alırlarsa elmas sektörünü başka bir ülkeye taşımakla tehdit ederler.
Antwerp Meydanı’ndan düz ilerleyince dünyaca ünlü markaların bulunduğu Meir’e ulaşırsınız. Burada dünyaca ünlü ressam Rubbens'in evi vardır ve müze girişi 8 Euro’dur. Cadde üzerindeki kraliyet sarayı da ziyaret edilebilecek yerlerdendir. 18. yüzyılda saray olan malikaneyi Napolyon satın almış ve günümüzde ise sinema-film müzesi olmuştur. Vintage dükkânlarından hoşlananlar Meir'in arka sokaklarındaki Kapstraatje adlı sokağı ve çevrelerindeki yerleri yoklayabilirler. Bu şehirde eğlenmek isteyenler ise Paters Vaetje’ye gidebilir. Gençler için Noxx’u öneririm. Latin müzik severler de Groen Plaats’daki Kuba Bar’da eğlenebilirler. Eğer şanslıysanız Arena Sport Plaeis’de dünyaca ünlü sanatçıların konserlerine denk gelebilirsiniz.
Antwerpen çeşitli festivallere de ev sahipliği yapar. Mesela dünyaca ünlu Tomorrowland temmuz ayında burada yapılır. Yaz festivalleri de haziran-ağustos arasında düzenlenir. Jaz Middelheim ağustosta, Loundry Day Dans Festivali ise eylül ayında gerçekleşir.
Antwerpen'de toplu taşıma ağı yaygındır ve tek biletle bir saat yolculuk yapabilirsiniz. Normalde 3 Euro olan bilet, onlu paket halinde alındığında 15 Euro'ya gelir. Bilet almadan da binebilirsiniz ama bir kontrol anında yakalanırsanız 75 Euro cezası var.
Antwerpen hakkındaki daha detaylı bilgilere Antwerp Gezi Rehberi'nden ulaşabilirsiniz.
Ik hou van ANTWERPEN...