Yerin Altında Bir Cennet: Wieliczka Tuz Madenleri, Krakow

Krakow’dan buraya yaklaşık 45 dakika - 1 saat süren yolculuktan sonra ulaştık.

Wieliczka Tuz madenlerine gelmek istiyorsanız ki, bence kesinlikle görülmesi gereken bir yer, önceden rezervasyon yaptırın ya da bizim geldiğimiz gibi yerel bir tura dahil olarak gidin. Aksi takdirde, bilet gişesi önündeki kuyrukta saatlerce bekleyebilirsiniz. Giriş bileti kişi başı 70 zloty, biz kişi başı ulaşım ve rehberlik hizmeti dahil 100 zloty ödedik.

Bu madenin geçmişi 20 milyon yıl öncesine dayanıyor. Çok uzun yıllar önce burası deniz altındaymış, zaman içindeki tektonik hareketler ile su yüzüne çıkıyor. 13.yy’dan beri 700 senedir de buradan kaya tuzu çıkartılıyor. Buradaki tuz oranı %30. 9 litre suda 300 gr. tuz var. Bu oran bizdeki Tuz gölünden ve İsrail ile Ürdün sınırında bulunan Lut gölünden biraz daha düşük. Tuz Gölü’ndeki tuz oranı %32,9 ve Lut Gölü’ndeki tuz oranı %35.

Wieliczka Tuz Madenleri 1978 senesinde UNESCO tarafından korunma altına alınmış. Dünyanın işlem yapılan en eski tuz madenlerinden biri. En eskisi de yine Polonya’da, Wieliczka’nın 20 km uzağında Bochnia bölgesindeki daha küçük olan Veckihya tuz madeni. Wieliczka tuz madeni, 1996’da düşük tuz fiyatları ve madeni su basması sebebiyle kullanıma kapatılmış. Şimdi madende, sadece kaya tuzundan yapılmış tarihi kişilerin ve din adamlarının figürleri bulunuyor. Eski eserleri madende çalışanlar kendileri yapmışlar. Ama yeni yapılanları artık çağdaş sanatçılar yapıyormuş.

Genel bir uyarı: astımı olanlara tavsiye edilmiyor. Burada en az yerin 64 metre, en fazla 314 metre altından tuz çıkartılıyor. Biz merdivenler ile ineceğiz ama çıkışımız asansör ile olacak. Bu arada asansörde çığlık atmak serbestmiş, asansör sn’de 4 metre çıkıyor.

Tuz madeninin içinde 2 tane şapel var. Burada düğün organizasyonları da yapılıyor.

Tuz madenlerin içindeki tünellerin toplam uzunluğu 300 km. civarında. Derinliği ise 327 metre. Ama biz sadece %2’lik alanını gezeceğiz. İçeride ateş yakmak ve sigara içmek kesinlikle yasak. Tünellerin çökmesini önlemek için ahşap destekler var. Ahşap yapmışlar çünkü metal olursa çok kolay paslanıyor. Buradan her gün 15.000 ton kaya tuzu çıkartılıyormuş. Şimdi durmuş ama halen içeride 230 tane işçi çalışıyormuş.

Merdivenleri indik. İndikçe içerisi soğuyor. Bizi ilk karşılayan ise Güneş tanrıçası Kopernika oluyor. Buraya ayda 7.000 – 14.000 turist geliyormuş.

Kopernika’dan sonra gördüğümüz diğer eser, Polonya kralının Macar kraliçesine evlilik teklifini anlatan tuzdan heykel. Dizlerinin üzerinde kraliçeye yüzük uzatıyor. Bunu simge olarak kullanıyorlar ki dışarı çıktığımızda tuzdan birçok yüzük görüyoruz.

Bu madende tehlikeli olduğu için sadece erkekleri çalıştırıyorlar. Zaten bu güne kadar bu madende çalışanların %10’u madende ölmüş. Taşımacılık için ise atları kullanıyorlar ancak nemden dolayı bazı atlar kalp krizi geçirip ölebiliyormuş.

Tüneller içerisinde tuzdan sarkıtlar oluşmuş durumda. Burada bu sarkıtlara spagetti diyorlar. Kral Kazimierz’in heykeli karşımızda tüm heybeti ile duruyor.

Biz inerken hep tahta merdivenleri kullanıyoruz. Ama döneminde tuzdan merdivenler kullanılıyormuş. Bu da merdivenler nemden kaydığı için domino etkisi yaparak biri diğerini devirmek koşuluyla yaralanmalara sebep oluyormuş.

İçeride maden işçilerinin hayatlarını yedi cücelere atfederek anlatmışlar. Yedi cücelerin tuzdan yapılma heykelleri etkileyici.

Yerin 120 metre altına kadar iniyoruz. Burada ana kilise var ve telefon çekiyor. İşte burası çok etkileyici. Bu şapelde ayda ortalama 20 nikah kıyılıyormuş. Nikah kıydıranların burayı tercih etmelerindeki en önemli etken ise tuzun sadakati simgelemesi. Buradaki avizeler bile tuzdan yapılmış. Tuzdan yapılan heykeller gri renkte görünse de arkadan ışık verildiğinde ışıl ışıl parlıyor.

Yer granit görünümlü ama esasen zemin de tuzdan. Tuz üzerine şekiller vererek döşenmiş gibi göstermişler.

Buradaki ilk heykelleri maden işçisi Antonia yapmış. İlk yaptığı heykeldeki eşeğin yürüyüşü deve yürüyüşü gibi. Hatalı, ama bile bile bu şekilde bırakmışlar. Da Vinci’nin Son Yemek tablosu da burada heykelleştirilenler arasında. Papa’nın heykelini ise 2 parçadan yapıp sonradan birleştirmişler.

Buradan sonra 6 metre derinliğindeki tuz gölüne geçiyoruz. Burada birçok insan para atıp dilek tutuyor. Atılan paralar kaldırma kuvvetinin etkisiyle zar zor batıyor suya. Bu suda batmak neredeyse imkansız. Ama eski dönemde burada bile boğulan olmuş. Aslında ilginç bir hikaye. Su ile değil havasızlıktan boğulmuşlar. Nazi subayları ve eşleri burada kayık ile eğlenceye çıkmış. Nasıl tepindilerse artık kayık ters dönmüş içinde kalan 7 kişi ise havasızlıktan ölmüş. Şu an buradan kaya tuzu çıkartılmıyor ama halen günde 15.000 ton tuzlu su çıkartılıyormuş, halen madende çalışan 230 görevli bundan sorumluymuş.

Aynı zamanda burada özellikle bronşiti olan çocuklara yönelik bir de spa merkezi varmış. Çünkü tuz vücudu ionize ediyor. Asansörlere doğru yürürken çeşitli konserlerin organize edildiği bir lobiden geçiyoruz. Burada Wieliczka’nın tarihini anlatan Dia gösterisi de yapılıyor.

Hemen yakınındaki ayrı bir tuz gölü ve onu çevreleyen alana geçiyoruz. Burada klasik müzik yayını yapılıyor. Ortam loş ama ışık gösterileri ile müziğin uyumu sizi başka dünyalara taşıyor. Buradan sonra geçtiğimiz alanın tavanı çok yüksek geniş bir alan. Alanda ufak tefek yiyecek içecek alabileceğiniz standlar var. 2. Dünya savaşı sırasında burayı helikopter yapımı için kullanmayı düşünmüşler. Sanırım benim ilk aklıma geleni düşündüler ki, bu olay düşüncede kalmış. “Hadi helikopteri burada yaptık. Nasıl çıkarıcaz? Şimdi asansöre de sığmaz bu velet!” Ama buranın asıl özelliği kapalı mekanda bungee jumping yapılan ilk yer olması. Tavan yüksek demiştim. Sıra bize geldi, asansöre bindik. Gerçekten hızlı. Çığlık atmak serbest!

Krakow konaklama açısından oldukça ucuz bir şehir. Burada ki oteller arasından tavsiye olarak Kraków Eski Kenti'nin tam merkezinde hizmet veren Aparthotel Stare Miasto, Ana Çarşı Meydanı'na sadece 120 metre uzaklıkta yer alan güzel otellerden. Otel, Wawel Kalesi'ne 900 metre uzaklıkta yer alıyor ve çevresinde ise birçok restoran ve kafe bulunuyor. Kraków Główny Tren İstasyonu ve Galeria Krakowska Alışveriş Merkezi de yaklaşık 1,5 km mesafede. Bu otele alternatif olarak ise Vistül Nehri kıyısında, Krakov'un Ana Pazar Meydanı'na 10 dakikalık yürüme mesafesinde yer alan Hotel Ibis Krakow Centrum’u düşünebilirsiniz. Eğer bu ucuz şehirde konaklamayı daha da ucuza halletmek istiyorsanız geceliği 3 haneli rakamlara bile ulaşmayan Hotel Alexander aradığınız kaliteli ve ucuz otel diyebilirim. Eski Kent merkezine yakın bir konumda bulunan otelin çevresinde eğlence mekanları ve alışveriş noktaları yer alıyor. Bu otellere ek olarak buradan booking.com’a girerek diğer Krakow otellerine de göz atabilir ve rezervasyon yaptırabilirsiniz.  

#Makedonyadan yazılar alanında göster
Kapalı
TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni