İbrahim Temo:"Sizden binlerce kilometre ötede insanlar var, sizin gibi nefes alıyorlar, sabah uyanıyorlar, akşam uyuyorlar ama bu hayatı sizden farklı yaşıyorlar. "

1- Fotoğrafçılığa ne zaman başladınız? Fotoğraf çekmek için mi gezmeye başladınız yoksa gezdiğini için mi fotoğraf çekmeye? 

Aslında çok klişe bir cevap olacak, çocukluğumdan beri fotoğraf çekerim. Berlin’de yaşıyorduk. İlkokuldayken babam bana bir fotoğraf makinesi hediye etmişti, işte onunla anı fotoğrafı dediğimiz türden, arkadaşları bir araya toplayıp fotoğraf çekmeye başlamıştım. Sonra İstanbul’a dönünce ara verdim, sadece seyahatlerde ailem ve arkadaşların fotoğraflarını çekerek devam ettim… Esas fotoğraf anlamında fotoğraf çekmeye başlamam 15-16 yıl öncesine dayanıyor. Özellikle farklı kültürlere yaptığım seyahatler de çekmeye başladığım fotolar bana bir anlam ifade etmeye başladığı için milat olarak 15 yıl öncesini alıyorum.  Uzak coğrafyalar çok renkli, çok gizemli ve bizlere çok ilginç geliyor, dolayısıyla orada çektiğiniz fotoğraflar sadece renklerinden dolayı bile sizi cezbediyor. Daha ne görebilirim diye farklı yerleri gezmeye başlıyorsunuz ve buralarda fotoğraf çekiyorsunuz dolayısıyla iki kavram, gezip fotoğraf çekmek ve bir şeyleri fotoğraflamak için gezmek tamamıyla birbirinin içine girmiş durumdadır bende…

İbrahim Temo:"Sizden binlerce kilometre ötede insanlar var, sizin gibi nefes alıyorlar, sabah uyanıyorlar, akşam uyuyorlar ama bu hayatı sizden farklı yaşıyorlar. "

2- Gittiğiniz yerlerde fotoğraf çekmeden önce bir hazırlık yapıyor musunuz? Yoksa sadece anı mı yakalıyorsunuz?  

Öyle kurgu set, ilave ışık, paraflaşlar vs anlamında bir hazırlık yapmıyorum. Gideceğim yer için öncesinde ciddi bir araştırma yapıyorum neler görebileceğim, ne tür fotoğraflar çekebileceğimi önceden kafamda planlıyorum sonra da gittiğim vakit bu kareleri yakalamaya çalışıyorum. Çekmeyi umduğum fotoğraflar için ekipman hazırlığı yapıyorum tabi ki. Doğal hayat fotoğrafları veya gece fotoğrafları için muhakkak tripod götürmem lazım, manzara fotoğrafları için geniş açı almam lazım şeklinde… 

İbrahim Temo:"Sizden binlerce kilometre ötede insanlar var, sizin gibi nefes alıyorlar, sabah uyanıyorlar, akşam uyuyorlar ama bu hayatı sizden farklı yaşıyorlar. "

3- Kendinize ait fotoğraf sergileriniz var. Serginiz için seçtiğiniz fotoğraflarda neye dikkat ediyorsunuz. Sizin için fotoğraf ne anlatmalı?    

Sergi açmak için bana göre bir konseptinizin, bir temanızın olması lazım. Sergi açarken hep buna dikkat ettim. Ayrıca ben düz fotoğraf çekiyorum. Yani gördüğümü sergiliyorum. Fotoğraflarımda kadrajlama haricinde bir oynama yok. Yani gözümü rahatsız eden bir objeyi kareden silmiyorum veya renkleri canlandırmak için herhangi bir program kullanmıyorum. Hele ki manipülasyon hiç yapmıyorum. Aslında manipüle edilmiş bazı fotoğraflar hoşuma gitmiyor değil ama bu işi yapmak için bir eğitim almadığım ve o anlamda bir sanat görüşüm olmadığı için yapmıyorum, en azından şimdilik. Fotoğraf, sizi çok yalın olarak o ana, o yere, o kişiye götürmeli bana göre. O insanların arasında ben de olmalıyım, o gün batımını ben de görmeliyim, o şehri ben de o açıdan yaşamalıyım hissini vermeli bakanlara bana göre…

İbrahim Temo:"Sizden binlerce kilometre ötede insanlar var, sizin gibi nefes alıyorlar, sabah uyanıyorlar, akşam uyuyorlar ama bu hayatı sizden farklı yaşıyorlar. "

4- En sevdiğiniz seyahat destinasyonları hangisiydi?  

Gittiğim hiçbir seyahat destinasyonuna “ben neden buraya geldim” demedim çünkü hepsinde yaşanacak veya fotoğraflanacak bir şey bulabildim. Ama bazı yerler sizi çok çeker. Benim için özel durumları olan yerler de var tabi. Özellikle eğitimde kültürünü de aldığım için Viyana benim için çok özeldir, hala da sık sık giderim. Capetown hayatta devamlı gitmek istediğim yerlerden biridir. New York canlı yaşantısıyla beni her zaman cezbeder ve gidebilmek için fırsat yaratmaya çalışırım. Madrid’e bayılırım. Havana’ya tekrar gidip daha uzun kalmak isterim…

İbrahim Temo:"Sizden binlerce kilometre ötede insanlar var, sizin gibi nefes alıyorlar, sabah uyanıyorlar, akşam uyuyorlar ama bu hayatı sizden farklı yaşıyorlar. "

5- Şimdiye kadar seyahatlerinizde karşılaştığınız en etkileyici olay nedir?  

Özellikle bu son sergim için doğal hayat fotoğrafları çekerken Tanzanya Ndutu'da bir aslan sürüsünün zebralara saldırıp yemeleri, Kenya’da bir erkek aslan karşısında bir saat bekledikten sonra gitmeye karar verdiğimizde tüm bir sürünün, dişi, genç yavru toplam 18 aslanın tepeden sakin sakin inip yanımıza gelmeleri ve ava hazırlanmaları, Etiyopya’da halen otantikliğini koruyan kabileler ile karşılaşmak, onlarla iletişim kurmaya çalışmak, Myanmar’da Budistler için hac yeri olan Golden Rock’ta gün batımında monkların ayinin görmek, Kamboçya Sieam Reap’te dimdik merdivenlerden Angkor Wat’ın üstüne tırmanıp oradan, tüm alana yukarıdan bakmak… Bence her seyahatte etkilenecek bir olay bulabilirsiniz veya yaşayabilirsiniz… Verdiğim örnekler hep bizden farklı kültürlerden ama Paris’te 1350 yılından beri ayakta olan Notre Dame’nin kulelerine tırmanıp, Quasimodo’nun çanı çalmasını düşlemek, oradan aşağı bakmak veya Berlin’de Bergama müzesini gezerken bizim topraklardan götürülüp oralarda sergilenen eserleri seyrederken de etkilenirsiniz. Dediğim gibi aslında dünyanın neresine giderseniz gidin etkileneceğiniz, düşüneceğiniz bir olgu bulabilirsiniz… 

İbrahim Temo:"Sizden binlerce kilometre ötede insanlar var, sizin gibi nefes alıyorlar, sabah uyanıyorlar, akşam uyuyorlar ama bu hayatı sizden farklı yaşıyorlar. "

6- Seyahat rotanızı belirlerken nelere dikkat edersiniz?  

Genelde bir grup fotoğrafçı arkadaş ile birlikte seyahat ettiğimiz bir grup var. Gidilecek yerlere birlikte karar veriyoruz. Belli bir tema üzerinde çalışacaksak görmediğimiz bir yer, gitmediğimiz bir milli park, görmediğimiz bir dünya mirası, gezmediğimiz bir yerleşim oluyor genellikle… Onun dışında münferit olarak yaptığım seyahatlerde, fotoğraf çekmek için, görmediğim bir yer olmasına özellikle önem gösteriyorum. Ama bazen de bunaldım, gideyim dediğiniz vakitler daha önce gitmiş olduğum, kendimi iyi hissettiğim yerlere atıyorum kapağı…

İbrahim Temo:"Sizden binlerce kilometre ötede insanlar var, sizin gibi nefes alıyorlar, sabah uyanıyorlar, akşam uyuyorlar ama bu hayatı sizden farklı yaşıyorlar. "

7- World Travel Channel’da Uzak Renkler adlı bir programınız vardı. Bu programda gittiğiniz yerleri neye göre seçiyordunuz?  

Evet program yaklaşık 1,5 yıl devam etti şimdi de eski bölümleri tekrar tekrar yayınlıyor kanal. Genelde kanal yönetimi ile birlikte karar alıyorduk çekim yapılacak yerler konusunda. Tabi en çok zorlayan yüksek maliyetler ve sponsor konusuydu. Zaten bunlar yüzünden program sona erdi. Ama ana prensip – kanal da seyahat kanalı olduğu için – insanlarda gitme arzusu uyandıracak, ulaşım kolaylığı olan doğrudan uçuşlar ile ulaşılabilecek, herkesin gidebileceği yerleri seçiyorduk.  

İbrahim Temo:"Sizden binlerce kilometre ötede insanlar var, sizin gibi nefes alıyorlar, sabah uyanıyorlar, akşam uyuyorlar ama bu hayatı sizden farklı yaşıyorlar. "

8- Seyahat destinasyonlarınızda genellikle uzak rotaları seçiyorsunuz. Bunun özel bir nedeni var mıdır?  

Şahsi seyahatlerimde özellikle uzak rotaları tercih ediyorum çünkü bana uzak olan kültürler, buradaki yaşamlar bana cazip geliyor. Sizden binlerce kilometre ötede insanlar var, sizin gibi nefes alıyorlar, sabah uyanıyorlar, akşam uyuyorlar ama bu hayatı sizden farklı yaşıyorlar. Hem inanç olarak, hem tarz olarak, hem kıyafet olarak, hem de yemek olarak… Bu beni çekiyor. Bir de tabi daha henüz elimiz ayağımız tutarken bu zorlu rotaları yapmak lazım diye düşünüyorum hem gezgin hem fotoğrafçı olarak. Düşünsenize bundan on yıl sonra Macha Pichu ya gitmek, o kadar saat uçmak, o kadar saat trenle gitmek, sonrasında saatlerce yürümek zorlar gibi geliyor…

İbrahim Temo:"Sizden binlerce kilometre ötede insanlar var, sizin gibi nefes alıyorlar, sabah uyanıyorlar, akşam uyuyorlar ama bu hayatı sizden farklı yaşıyorlar. "

9- Programınız için seçtiğiniz ülkeler sadece mesafe olarak değil kültürel olarak da bize uzak ülkeler. Sizi şaşırtan bir gelenek, tören ya da herhangi bir etkinliğe şahit oldunuz mu?  

Tabi ki oldu. Zaten gitmeden önce bu konular ile ilgili detaylı araştırmalar yapıyoruz, nerede ne zaman ne var diye… Kültürel gezilerde özellikle bir festivale denk getirmeye çalışıyoruz gidiş tarihlerimizi. Kosta Rica’ya seyahat ederken Limon şehrinde Rio karnavalının küçüğü yapılıyor ona denk getirmiştik. Yine Endonezya'da Sulawesi Adası'nda Toraja insanlarının evlenme törenine katıldık. Esas amaç cenaze töreniydi, çünkü cenaze törenleri çok ama çok görkemli oluyormuş ama o anda öyle büyük bir cenaze yoktu. Hindistan’da ve Nepal’de ölülerin yakılma töreni de çok isteyerek gittiğimiz bir törendi. Myanmar'da (Burma) Budist hacıların Golden Rock’ta tapınmaları ve hacı olmaları da ilginç bir deneyimdi…

İbrahim Temo:"Sizden binlerce kilometre ötede insanlar var, sizin gibi nefes alıyorlar, sabah uyanıyorlar, akşam uyuyorlar ama bu hayatı sizden farklı yaşıyorlar. "

10- Gittiğiniz ülkelerde ilk önce hangi özelliği ararsınız? Sizin için o ülkenin insanları mı, mimari ya da doğal güzellikleri mi daha ön planda?  

Aslında düşünürseniz hepsi bir bütün bu saydıklarınızın… Ben insanlarla daha fazla haşır neşirim, yerel pazarları gezmek, oradaki yerel halk ile sosyalleşmek bana iyi geliyor. Portre fotoğrafı çekmek de hoşuma gidiyor. Dolayısıyla insanlar önemli benim için. Ama son sergimin teması da, ismi de Yaban’dı, doğal hayatta yaşayan hayvan ve insanları konu alan bir sergiydi, o yüzden son iki yıl çok yoğun olarak Afrika’ya gittim. Yine de tek bir cevap isterseniz benim tercihim insanlar olurdu… 

İbrahim Temo:"Sizden binlerce kilometre ötede insanlar var, sizin gibi nefes alıyorlar, sabah uyanıyorlar, akşam uyuyorlar ama bu hayatı sizden farklı yaşıyorlar. "

11- Güney Afrika’daki safari çekimleri sizi hiç zorladı mı, herhangi bir tehlike yaşadınız mı?  

Güney Afrika’daki doğal hayat çekimlerinde pek bir zorlanma olmadı veya herhangi tehlikeli bir durumla karşılaşmadım. Ama 2015 yılı başında gittiğim Tanzanya Ndutu da bir çita ve 4 yavrusu ile karşılaştık. Bir antilop yiyorlardı. O sırada başka bir cipte biri cipin tepesine çıktı, o anne çita yavrularını korumak dürtüsü ile oraya doğru bakarak korkunç sesler çıkartarak saldırma pozisyonuna geçti. O kişiyi hemen cipin içine aldılar. Doğal hayattaki hayvanlar safariye çıkan cipleri bir bütün olarak görmekteler, bunların biçimlerinde bir değişiklik oldu mu, biri cipin dışına çıkarsa, tepesine çıkarsa veya açık olan yanlardan fazla hareket yaparsa bunu tehlikeli bir durum olarak algılayıp saldırgan olabilmekteler…   

İbrahim Temo:"Sizden binlerce kilometre ötede insanlar var, sizin gibi nefes alıyorlar, sabah uyanıyorlar, akşam uyuyorlar ama bu hayatı sizden farklı yaşıyorlar. "

12- Gezi yazılarınızda Bolivya’nın sizin için ayrı bir önemi olduğunu yazmışsınız nedenini bizimle de paylaşır mısınız?  


Bolivya’yı hep yüksek rakımı, yuvarlak şapkalı ve renkli insanları ile, ve sakinliği ile biliyordum. Yine okuduğum kaynaklardan edindiğim bilgilere göre güneş kapısı, ay adası, gibi İnka dönemi pagan inanışları ve bunların tapınaklarını görmek gerçekten büyük bir arzuydu benim için… Gerçekten de oraya gittiğimde kafamda ne canlandırdıysam onu buldum. Pagan inanışları olan insanlar, ama aynı anda tek tanrıya tapıyorlar, renkli giyimli, hüzünlü bakışlı ve yuvarlak şapkalı, kalın topuklu ayakkabılı rengarenk şallara bürünmüş kadınlar… Benim için çok hoş bir deneyimdi.
 

İbrahim Temo:"Sizden binlerce kilometre ötede insanlar var, sizin gibi nefes alıyorlar, sabah uyanıyorlar, akşam uyuyorlar ama bu hayatı sizden farklı yaşıyorlar. "

13- Daha önce CEO's dergisinde seyahat anılarınızı yazıyordunuz. Şu anda yazılarınızı ya da fotoğraflarınızı paylaştığınız bir yer var mı?  

Geçen yıl aylık bir magazin dergisinde seyahat anılarımı paylaşıyordum. Ama bunlar daha ziyade insanların sıklıkla gittikleri Avrupa ülkelerindeki şehirlerdi. Nereye gidilir, nerede kalınır nerede ne yenir şeklinde… Sekiz ay boyunca yazdım. Şimdilerde ise yazılı medya yerine bir takım internet bloglarında yazıyorum. Gezimanya’da bu tip seyahat anılarımı yazıyorum, yeni olarak HMClife diye bir blogda yazmaya başladım…

İbrahim Temo:"Sizden binlerce kilometre ötede insanlar var, sizin gibi nefes alıyorlar, sabah uyanıyorlar, akşam uyuyorlar ama bu hayatı sizden farklı yaşıyorlar. "

14- Türkiye’de ve dünyada en sevdiğiniz şehir neresi?  

Aslında en sevdiğim diye belirtebileceğim tek şehir yok. Kültürel ve sosyal olarak gelişmiş, çok sayıda ve çeşitli faaliyet yapabileceğim, yemeğinden içeceğinden hoşnut olabileceğim, bazen masalsı bazen salt gerçek şeyler yaşayabileceğim ve güvenlik anlamda kendimi emniyette hissedebileceğim yerleri severim. Mesela birçok kişi Cape Town’da güvenlik açısından kendini rahat hissetmez ama şehrin girilmeyecek mahallelerine gitmezseniz, bana göre en sevdiğim şehir burasıdır. Yine New York, defalarca gittiğim ve gitmeye devam edip güncel kültür açısından kendimi doyurabileceğim çok keyifli bir şehirdir. Birçok Avrupa şehri de öyle…

Ülkemizde ilk kez gittiğimde gerçekten şaşırıp “burası Türkiye mi?” dediğim Eskişehir çok keyif aldığım bir yerdir. Belki şehir değil ama Kapadokya bölgesi bana göre farklı bir dünyadaymışsınız hissini yaşayabildiğim bir yerdir. 3 kez gittim ve her fırsatta tekrar gideceğim bir yöredir.

İbrahim Temo:"Sizden binlerce kilometre ötede insanlar var, sizin gibi nefes alıyorlar, sabah uyanıyorlar, akşam uyuyorlar ama bu hayatı sizden farklı yaşıyorlar. "

15- Hiç dönmek istemediğiniz bir şehir oldu mu?  

Öyle bir duygu hiç yaşamadım, hatta Joburg’da kameramı, Lima’da telefonumu çaldırmam bile bu şehirler için bende negatif bir düşünce yaratmadı. Ama elbette, kısıtlı bir zaman diliminde, çağın modernleşmesine ve her yere ulaşabilir olmamıza rağmen, bana göre hala büyük olan dünyamızda görmediğim yerleri tercih ediyorum gitmek için. Yani isim vermek gerekirse Taşkent, Moskova, Prag çok güzel şehirler, ama göremediğim bir sürü yer varken buralara bir daha gitmeyi düşünmem...

İbrahim Temo:"Sizden binlerce kilometre ötede insanlar var, sizin gibi nefes alıyorlar, sabah uyanıyorlar, akşam uyuyorlar ama bu hayatı sizden farklı yaşıyorlar. "

16- Yeni bir televizyon projesi yapmayı düşünüyor musunuz?  

Proje olarak çok şey var kafamda hatta çatısı bile hazır ama bugünkü koşullarda bu işler zor biraz. Tv kanalları sponsorlu veya reyting alacak programları tercih ediyorlar. Neticede kanallar da ticari işletmeler, kazanmak zorundalar. Gezi programları veya genel anlamda “belgesel” diyebileceğimiz yayınlar çok da fazla izlenmemekte. En azından spor programları, diziler ve tartışma programları kadar. O yüzden kanallar da bunlara çok fazla yatırım yapmak istemiyor veya maliyetleri karşılanmış programları tercih ediyor. Şu aralar ticari işletmeler ve sanayi kuruluşları da bu tarz sponsorluk olaylarına çok sıcak bakmıyorlar. Bakalım, arayışlarımız devam ediyor, eğer müştereklerde buluşabilirsek, gezme görme ve fotoğraf çekme konusundaki bilgi ve deneyimlerimle tekrar izleyiciler ile buluşabiliriz…

İbrahim Temo:"Sizden binlerce kilometre ötede insanlar var, sizin gibi nefes alıyorlar, sabah uyanıyorlar, akşam uyuyorlar ama bu hayatı sizden farklı yaşıyorlar. "