Salih Seçkin Sevinç: “Yazılarımda her şey lezzet odaklıdır. Hikâye önce lezzet üzerine şekillenir.”

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
İstanbul İşletme Fakültesi mezunuyum (2002). DHL Express ve sonrasında İstanbul Sanat Evi'nde çalıştım. Sonrası serbest meslek. Çeşitli e-ticaret projelerinde iş geliştirme ve pazarlama süreçlerinde yer aldım. DahaBaşka isimli bir dijital ajansın şirket ortağıyım. Harbiyiyorum.com isimli sitenin kurucusu ve yazarıyım. İki tane kitabım var; "Pazarlama İletişimine Sosyal Medya" (2012) ve "Her Şeyin Başı Blog" (2015). Şu sıra daha çok sosyal medya, dijital pazarlama, içerik pazarlama ve bloglar üzerine eğitim ve konferanslar veriyor ve bu sayede ülkeyi de dolaşıyorum.

Salih Seçkin Sevinç: “Yazılarımda her şey lezzet odaklıdır. Hikâye önce lezzet üzerine şekillenir.”

Blogunuz http://harbiyiyorum.com nasıl ortaya çıktı, hikâyesi ve içeriği nedir?
2009 yılında Gaziantep'e bir iş gezisi vesilesiyle gittim (Zaten aşağı yukarı sitedeki bütün yazılarım yemek dışında bir vesileyle gitmiş olduğum keşifleri içerir). Burada gezdiğim yerlerde kuvvetli bir his ile dışarıda yediğim yerleri yazmaya başladım. Geçmişten gelen bir koleksiyoner ruhum var. Harbiyiyorum.com'daki yazıları da aslında kendi koleksiyonum olarak gördüm. Koleksiyonlar seninle ortak ilgi alanı olan kişilere gösterilir. Bunu da öyle zannettim. Ama sonra baktım ki binler okuyor :)

Yeme-içme ağırlıklı olan yazılarınızda dikkat ettiğiniz noktalar nedir? Okuyucularınıza nasıl önerilerde bulunursunuz?
Yazılarımda her şey lezzet odaklıdır. Hikâye önce lezzet üzerine şekillenir. Daha sonra bu çember mekân sahibi veya ustalık melekesine doğru genişletirim; onun üzerinden de süreç lokantanın kendisine doğru genişler. Okuyuculara da kendi algıladığım bütünsel lezzeti yansıtmaya çalışırım.

Salih Seçkin Sevinç: “Yazılarımda her şey lezzet odaklıdır. Hikâye önce lezzet üzerine şekillenir.”

Türkiye’de tavsiye edebileceğiniz, size göre en iyi 3 restoran hangileridir?
En iyi 3 restoran çok genel bir tanım olur. Bulut yani... En iyisi şu anda gitmek istediğim 3 yeri söyleyeyim: 1. Erzurum, Gel Gör Cağ Kebap, 2. Sivas, Sivas Kelle ve Tandırcısı, 3. Kayseri Altınsaray Pöç, Dana Kuyruğu ve Çorbası.

Leziz yemeklerden sonra formunuzu nasıl koruyorsunuz : )
Çok hareketli biriyim. Bazen koruyamıyorum tabii. Ama çok yersem akabinde mutlaka belirli bir süre midemi dinlendiriyorum. En azından ertesi gün :)

Salih Seçkin Sevinç: “Yazılarımda her şey lezzet odaklıdır. Hikâye önce lezzet üzerine şekillenir.”

Gezi ve seyahatlerinizde yemek yemek için nasıl yerler tercih edersiniz?
Beni öncelikle lezzetin kendisi çağırır. Sonrasında o mekândaki melekeleri ararım. Ustalık, çalışanlar, hikâye vb. Eğer orada doyurucu bir hikâye varsa zaten lezzet de çarpıcıdır. Burada da daha çok oradaki esnafın nerede yediğini sorarım. Detaylı bir şekilde araştırırım. Minik ipuçlarının peşine düşerim. Tıpkı avcılık gibi aslında.

Salih Seçkin Sevinç: “Yazılarımda her şey lezzet odaklıdır. Hikâye önce lezzet üzerine şekillenir.”

Favori yemeğiniz nedir? Evde yemek yapar mısınız?
Et. Net! Evde yapılmış iyi bir bonfile. Bunun üstüne tanımam. Sonrasında tarhana çorbası, karnıyarık, işkembe çorbası... Tabak tabak içerim. Evde yemek yapmam. Genelde buna pek vaktim olmuyor. Ama yaparsam çok özenirim.

Dünya mutfaklarından en çok beğendiğiniz hangisi?
İtalyan mutfağı. Çünkü inanılmaz keyifli insanlar ve bu mutfaklarına yansımış durumda. Şaraplarını da Fransız şaraplarına tercih ederim. İtalya'da nerede ne yeseniz aklınızı başınızdan alabilir.

Bizimle bir tarifinizi paylaşmak ister misiniz?
Şöyle yapayım o zaman :) Pesto Sos Tarifi buyursunlar: http://harbiyiyorum.com/yaptim-oldu-sego-alfredo-seften-ev-yapimi-klasik-pesto-tarifi

Salih Seçkin Sevinç: “Yazılarımda her şey lezzet odaklıdır. Hikâye önce lezzet üzerine şekillenir.”

Sosyal medya sizin için ne ifade ediyor? Gidişatı hakkında düşünceleriniz neler?
Onunla ilgili de çok doluyum şu sıra, ister istemez düşünüyorum. Epey kafa yordum. Detaylı bir makaleyi de yakın bir tarihte yazdım aslında aşağıdaki linkten okunabilir. 
https://medium.com/@salihseckinsevinc/yokluğa-övgü-günümüz-sosyal-medya-kullanımı-üzerine-eleştirel-bir-bakış-6336ccd204b6#.7933123y9
Ama kısaca şöyle söyleyeyim; bloglar merkez, gerisi teferruat. Anlamlı, okunabilir ve anlamlandırılabilir yegâne yerler bloglardır. Güneş sistemi düşünün. Güneşi blog yapın. Diğer sosyal medya mecraları ise o güneş etrafında dönen yıldızlar. Amacı, aracı karıştırmamak lazım.

Blogunuzdan sonra sosyal medyaya nasıl yöneldiniz? Takipçilerinizle aranızda nasıl bir bağ var, size yöneltilen tüm yorumlara cevap veriyor musunuz?
Anlamlı sorular gelirse veriyorum. Ama son zamanlarda çok sayıda e-mail ve yazılara yorum alıyoruz. Cevap vermede gecikmeler yaşanabiliyor. Bazen troller de oluyor. Olsun, meyve veren ağaç taşlanır.

Blog yazmaya yeni başlayanlara tavsiyeleriniz nelerdir? Nelere dikkat etmeliler?
Hiç durmasınlar başlasınlar. Blog açmak bir Gmail hesabı açmak kadar kolay artık. Nereden nasıl başlayacağım diye düşündükçe iş daha sofistike hal alıyor ve bu sefer başlangıç eşiği yükseliyor. O zaman da hiç başlayamıyorlar. Bir de başlayınca bırakmasınlar. Sürdürülebilir olması ikinci sorun. Bu ikisi aşıldı mı zaten 6 ay sonra kendileri de ne olduğunu anlamadan "Aaa, bişey yaptım ve oldu!" diyecekler. Hangi konuda mı bloglamalılar? Hobileri neyse oradan başlasınlar. Yaparken eğlenmeleri en büyük motivasyon. Ben bloguma yazı yazmayı hala özlüyorum mesela, düşünün 6 yıl oldu.