"Çok gezdik çok gördük, hepsinin kültürleriyle ilgili esprilerimiz bile birbirine benziyor artık" diyorsanız; yeni yeni espriler için neşeli ve macera dolu bir rota Kırgızistan... Türklere yakın pek çok özelliği olan Kırgızların hayatını, seyretmeye doyamayacaksınız.
Bir seyahate çıkmak için binbir sebebiniz olabilir... Kafa tatili, akraba ziyareti, ucuna boş gün eklenen iş gezisi, "boş ev var gelsene" davetleri vb. Hal böyleyken ve ben programım için yoğun geçen çekimlerdeyken; Kırgızistan için aldığımız davet, akan suları durdurdu diyebilirim. Zira burası nicedir merak ettiğim ve gitmek istediğim bir ülkeydi... Ayrıca açık söylemeliyim ki Çok Gezenti için Orta Asya seyahatimiz yok denecek kadar azdı.
Ve fakat Kırgızistan seyahatine çıkmak için hazırlanırken neden endişe içindeydik? Sağlığımız yerinde, kameralarımız sağlam, merakımız tam depo dolu, üstelik bütçemiz de ülkeyi tanıtmak için kurulmuş bir organizasyon tarafından karşılanıyordu. Peki neydi huzurumuzda eksik olan?
Evet ya, tuvalet!
İlerleyen cümlelerde, ilgililerin ağzına bizzat pelesenk ettiğim "altyapı sorunları yüzünden altımıza yapıyorduk" mizahi söylemini nasıl oluşturduğumu anlatacağım... Neyse ki sıcak ve anlayışlı bir toplumdu.
Seyahate çıkmadan önce bize yollanan notlarda "yanınızda temizlik malzemeleri bulundurun, tuvaletler yetersiz olabilir" yazıyordu... Hanımla beni almasın mı bir endişe! Özellikle Seda, hijyen konusunda Kaynanalar'daki Tijen'den daha fenadır, bunu hatırlayacak belli bir yaş kesimine hatırlatmak isterim.
Bişkek-Karakol arasındaki yolun 250. kilometresinde durmak zorunda kalınca; durumu anladık tabi... Demişler ki zamanında Sovyetler; "toplumun alışık olduğu tuvalet yapısı bizdendir; siz kimsiniz ki batı tuvaletine muhtaç kalasınız". O yüzden sadece yere delik açmakla yetinmişler. Doğal ortam. Açık. Günahsız.
Ama o yolların sonunda varılan yerler tarifsiz güzellikteydi tabi... Hele hele Karakol şehrindeki kilise ve cami; her ikisi için de kesinlikle "mimari ters köşe" diyebilirim.
Bu arada, ne güzel ne romantik sarışmalar yapmıştık seninle atla çıktığımız Manas'ın kasesine dolan dev şelalede değil mi karıcığım?
Tanrı Dağları ve Vadileri; gerçekten hem yüksekte olmalarından- hem de muhteşem manzaralardan dolayı; nefes kesiciydi bizim için... Kırgızistan günümüzde gerçek anlamda göçebe olarak yaşayan birkaç ülkeden biri. Yemekleri hala at etinden ve pirinçten, makarnadan oluşuyor... Atın; sütünden içkiler, etinden füme jambonlar, işkembe yemekleri, sucuklar, ciğer sarmaları yapıyorlar... Hepsinden yedim içtim arkadaş. Oh, sefam olsun!
Sondan bir önceki gün basın ekibimizi ovalara çıkarıp yerel av motiflerini göstermeleriyse, gerçekten görsel açıdan yeterli, zihnimiz açısından da pasparlak sıfırlanmış bir beyin kazandıran bir tur oldu bize... Kartalın av gösterisi için canlı tavşan kullanmaları ise, hoş olmayan tek olaydı.
Yollarda yediğimiz mantılı çorbaları, kuru etleri, bol soğanlı salataları gerçekten nefisti... Şehirlerde küçük restoranlarda ve turistik mekanlarda ise, çeşitli Orta Asya yemekleri tatma fırsatı bulduk.. Bu arada büyük gross marketlerde satılan hazır yöresel yemekleri görürseniz, sakın kaçırmayın... Ucuzun da ucuzu. 1-2 liraya denk geliyor hamurlar ve börekler.
Bizim gittiğimiz Dungan köyündeki sofra ise, masallarda yoktur heralde... Çin'de yaşamış ve buraya sürülmüş olan Müslümanları bir araya getiren Karakol şehrinde hamarat bir aileye konuk olduk. Pilavın üzerine, sağına soluna koyduğumuz her şey harikaydı... Dungan mutfağı için Çin mutfağının Türk damak tadına yakın olanıydı diyebilirim.
Evet, başkent Bişkek'i çok fazla yazmadım; zira başkent için "bir doğu Avrupa şehrinin imkanları kısıtlı olanı" desem sanırım yeterli olacaktır... Sovyet döneminden kalma büyük devlet binaları ve anıt mezarlarıyla Kırgızistan için çok önemli olan bu 1.5 milyonluk şehirde; çok ucuza taksilerle, çarşı pazar gezebilirsiniz. Özellikle milyon çeşit ürün bulabileceğiniz Oş Pazarı'nı kaçırmayın.
Burana Kulesi, Karakol Kilisesi ve Camii, Issık Gölü, Bişkek Ata Mezarı ve Cengiz Aytmatov'un evinde eşi Maria Hanım ile röportaj yapmamız; çekimlerimizi oldukça renklendirmişti... Toplam 5 gün çekim yaptığımız Kırgızistan'dan çok farklı duygularla ayrıldık. USAID ve anlaşmalı kuruluşu Deloitte bizleri gezdirme işini çok iyi planlamışlar gerçekten.... Tabiat Tour'dan Aya ve Ulukman rehberlerimiz de tadından yenmez şekerlikteydiler.... Dönüş için 5 saat kaldığımız gökyüzünde aklımdan geçenlerin özeti; "buranın hiçbir şeyi şimdiye kadar gittiğimiz hiçbir şeye benzemiyordu" oldu... Yerel rehberlerle veya tur operatörleriyle bağlantı kurarak çok ucuza yaşayabileceğiniz - güvenli bir Orta Asya rotası olacaktır Kırgızistan.
Tuvaletler mi? 1930'lardaki Sovyet baskılarından gelen "bireyselliği katletme" amaçlı bir atakmış bu kapısı açık, ortalıktaki tuvaletler... Halkın alışkanlığıdır diye fazla elleşmiyorlar... Ama en azından turistik rotalardakiler düzelecek. Söz verdiler.