Karantinada Kitap Okuyacaklara: Ernest Hemingway

Kendi hayatı da en az romanları kadar hareketli geçmiş olan ustaların ustası Ernest Hemingway, dünyaya bıraktığı eserlerle, ismini ölümsüzleştirmeyi başarmıştır. Her zaman adının duyulmasını isteyen yazar, okuyucularına bahşettiği eserleri ile bunu fazlasıyla sağlamıştır. Amerikalı roman yazarı, özellikle basit ve sade yazım uyumuyla, hikayelerine sürükleyici bir üslup katmıştır. Ernest Hemingway’in kesinlikle okunması gereken kitaplarının arasında en başta Yaşlı Adam ve Deniz, Çanlar Kimin İçin Çalıyor? ve Silahlara Veda gibi eserleri bulunmaktadır. Gelin beraberce önce Ernest Hemingway’inhayatına, sonra da en önemli eserlerinden birkaçına göz atalım.

Ernest Hemingway’in hayatı

1899’da Oak Park Illinois’de doğan Ernest Hemingway, yazmaya okul yıllarında başladı. İlk olarak lise çağında, ‘Trapeze and Tabula’ isimli okul gazetesinde yazıları yayımlandı. Hemingway, 1917 senesinde liseden mezun olduktan sonra üniversiteye gitmek yerine “Yazının nasıl yazılması gerektiğini öğrendiğim yer” dediği Kansas City Star’da muhabir olarak iş hayatına başladı. Hemingway’in ailesi üniversiteye gitmesini istese de usta yazar, muhabirlik yapmakta ısrar edince, amcasının bir arkadaşının başyazar olarak çalıştığı gazetede muhabirliğe ilk adımını atmış oldu.

1

Liseden mezun olduğu sıralarda, 1. Dünya Savaşı başladı ve Hemingway, savaşa katılmayı çok istiyordu. Fakat yazarın gözündeki problemden dolayı, testi geçememesi sonucunda yaptığı 11 başvuru da geri çevrildi ve çok istediği savaşa katılamadı. Daha sonra Kızılhaç’ın gönüllü aradığını duyunca, 1918’de, 1. Dünya Savaşı sırasında İtalyan ordusuna ambulans şoförü olarak katıldı. Görevinde gösterdiği üstün başarılardan dolayı “İtalyan Cesaret Ödülü Gümüş Madalya” (Italian Silver Medal of Bravery) almaya hak kazandı.Amerika’ya döndükten sonra Kanada ve Amerika gazetelerinde muhabir olarak görev aldı ve Yunan İsyanı gibi olayları yazmak üzere Avrupa’ya gönderildi.

1920’li yıllar boyunca Hemingway, Güneş de Doğar, Silahlara Veda gibi önemli eserlere imza attı. İspanya’daki iç savaş boyunca muhabir olarak yaşadığı tecrübeleri arka plan olarak kullandığı ve en tutkulu romanı sayılan Çanlar Kimin İçin Çalıyor (1940) ortaya çıktı. Yazarın daha sonraki eserlerinin arasında en göze çarpan romanı, ihtiyar bir balıkçının deniz ve bir balıkla yalnız başına yaşadığı mücadeleyi anlatan  Yaşlı Adam ve Deniz olmuştur.

Hemingway, 1959 Küba Devrimi’nin ardından sıklıkla Küba’ya gitmeye başladı. Fakat Küba’daki yeni rejim sonrası temelli Idaho’ya taşınmaya karar verdi. Ne yazık ki ruhsal olarak depresyon ve paranoya gibi ciddi psikolojik rahatsızlıklarla uğraşan yazar, 1962’de kendini av tüfeğiyle vurarak hayata veda etti.

Kendisi de bir spor tutkunu olan Hemingway, askerleri, avcıları, matadorları canlandırmayı çok sevmişti. Hemingway, yaşanılan çatışmalarda ve yüzleşmelerde, umudunu ve inancını kaybetmeyen, dürüstlük ve cesaret ile modern toplumun acımasız yönlerine karşı duran insanları hayata geçirmekten hoşlanmıştı. Başarılı yazarın karmaşıklıktan uzak, sade ve basit yazma tekniği, 20. yüzyıl romancılarını ve okuyucularını etkilemeyi başarmıştır. Öyle ki bu başarısı aldığı Nobel ve Pulitzer Ödülleri ile tescillenmiştir. Hemingway, ‘Yaşlı Adam ve Deniz’ kitabı ile 1953 yılında Pulitzer Ödülünü, 1954’te ise aynı eseri ile Nobel Edebiyat Ödülüne almayı başarmıştır.

Ernest Hemingway’in Eserleri

Yaşlı Adam ve Deniz

Çanlar Kimin İçin Çalıyor

Afrika'nın Yeşil Tepeleri

Irmaktan Öteye Ağaçların İçine

2

Kadınsız Erkekler

Akıntı Adaları

Tehlikeli Yaz

Silahlara Veda

Güneş de Doğar

Kilimanjaro'nun Karları

Kazanana Ödül Yok

Ya Hep Ya Hiç

Paris Bir Şenliktir

Yazma Üzerine

Öğleden Sonra Ölüm

Varlık Yokluk

Askerin Dönüşü

Beyaz Filden Tepeler

Yaşlı Adam ve Denizci (The Old Man and The Sea)

Hemingway’i, ölümsüz yazarlar arasına sokmayı başaran kitabı ‘Yaşlı Adam ve Denizci’, muhteşem bir hikayeyi gözler önüne seriyor.Eserde, yaşlı Kübalı bir balıkçı ile avlamaya çalıştığı kılıç balığının mücadelesi, muhteşem bir üslupla okuyucuya sunuluyor. Hikaye, uzun süredir balık avlayamayan balıkçının, yalnız bir şekilde denize açılması ve bir kılıç balığı ile karşılaşması ile başlıyor. Bu andan itibaren süren mücadele, adeta bir ölüm kalım çabasına dönüşüyor. Ana karakterimiz Kübalı balıkçı Santiago, 80’den fazla gündür balık yakalayamadığından dolayı yardımcısı Manolin de artık başka bir balıkçı ile çalışmaya başlamıştır fakat yine de ara ara Santiago’ya yiyecek ve olta yemi götürmekten geri kalmamaktadır. Balık yakalamayı adeta bir hırs haline dönüştürmüş olan Santiago, hava açtıktan sonra ava çıkma hırsıyla tek başına denize açılır. Şansının dönmesi gerektiğini düşünen deneyimli ve güçlü Santiago, Gulf Stream’de gücüne, onuruna ve sadakatine hayran kaldığı bir kılıç balığı ile sıkı birçatışmaya girer. Kılıç balığını yakaladığı anda bu kez de köpek balıkları ile mücadele yaşamak zorunda kalır. Hemingway’in muhteşem eserinde asıl olay, aslında ihtiyar bir balıkçının, kılıç balığını yakalama çabasından çok daha fazlasıdır. İnsanın kendini ve hayata bakışını sorgulaması, zorluklara karşı cesaret göstermesi, asla pes etmemesi, yalnızlıkla mücadele etmesi gibi pek çok durumu, bu eşsiz hikayede Hemingway’in kaleminden yaşıyoruz.

3

Çanlar Kimin İçin Çalıyor? (For Whom the Bell Tolls)

‘Çanlar Kimin İçin Çalıyor?’ romanı, Ernest Hemingway’in de bizzat yaşamış olduğu İspanya iç savaşında yaşanan zorlukları dile getirdiği harika bir eserdir. İç savaşta, yazarın gördüğü olaylar ve karakterler ile Faşizme karşı gelen gerillaların içerisinde yaşadıkları, romanın temelini oluşturur. Savaş romanı ve tarihi anlatan bir eser olan ‘Çanlar Kimin İçin Çalıyor’da anlatılanİspanya iç savaşında, Cumhuriyetçiler ve Milliyetçiler karşı karşıya gelmektedir. Romanın başkahramanıProfesör Robert Jordan, patlayıcılar konusunda uzman olduğundan dolayı stratejik olarak bir köprüyü uçurmakla görevlendirilen, Cumhuriyetçilere yardım etmek amacıyla işini bırakan bir gönüllüdür. İşinin yanında Maria isimli bir kadına kalbini kaptıran Jordan, Cumhuriyetçi amaca doğru artan bir duygu çelişkisi hisseder ve daha çok kendi şiddetinin nefreti ile çabaladıkça daha çok genel bir kendine yabancılaşma içerisine girer. İnanç sistemlerini bütünleştirme yetersizliği, acılı ve yoğun aşk hissettiği Maria ile olan ilişkisi ile dramatize edilmiştir. Hikaye süresince Jordan’ın başından geçen çok farklı olaylar, Hemingway tarafından muhteşem bir üslupla dile getirilir. Bir yanda faşizme karşı bir araya gelen çeşitli toplulukların birlik ve beraberliği, bir yanda savaşın tam ortasında yaşanan bir aşk, romanda anlatılan farklı konulardan sadece bir kaçıdır. Ölüme yakın savaşın soğuk yüzünün, aşka ve umutla karşılaştığı roman, aslında temel olarak savaşın ne kadar gereksiz bir hadise olduğuna odaklanmıştır.

Silahlara Veda (A Farewell to Arms)

Hemingway’in 1. Dünya Savaşı sırasında İtalyan ordusunda ambulans şoförü olarak çalıştığı dönemde geçirdiği bir yaralanma sonucu, Milano’da kaldırıldığı hastanede AgnesvonKurowsky ile tanışmış ve ona evlenme teklif etmişti. Kurowsky, ilk önce bu teklifi kabul etse de Hemingway’i başka bir adam için terk etmişti. İşte bu hazin olay, ruhen yıkılan yazarın, Silahlara Veda (A Farewell to Arms) isimli romanını yazmasına vesile olmuştur. Romanda İtalyan ambulansında görevli Teğmen Frederic Henry ile hemşire Catherine Barkley birbirlerine aşık olur. Henry, savaşta bacağından vurulduğunda Catherine, onun hep yanında olur ve bağları daha da güçlenir. Cephede ise İtalyanlar ile Almanların çatışması güçlenmektedir. Bu arada bir şekilde İtalyanlar, Henry’i, Alman casusu sanarak kurşuna dizmeye kalkışırlar. Bu karmaşadan kaçan Henry, Catherine ile beraber İsviçre’ye kaçar. Savaşın soğuk atmosferini aşklarıyla ısıtmaya çalışan aşıklar, birlikte olmayı başardıklarında hayatlarının mutlu anlarına erişebilecekler mi? Tüm zorlukları geride bırakan ikili, hayalini kurdukları yaşama kavuşabilecekler mi? Tüm soruların cevabı, romanın finalinde gizli. Hemingwey’in savaşın gereksizliğine ve sevginin önemine bir kez daha dikkat çektiği ‘Silahlara Veda’ okunması gereken romanlardan.