Makedonya Hakkında Enteresan Gerçekler

Biz Makedonya’yı gezmeye de onu anlatmaya da doyamadık. Milli parklarını, dağlarını, göllerini, antik kentlerini, derin kültürünü, keşfedilmeyi bekleyen hazinelerini, mimarisini, zengin mutfağını, yapılabilecek adrenalin dolu aktivitelerini dilimiz döndüğünce anlattık. Burnumuzun ucunda sayılabilecek mesafede, üstelik vize derdi olmadan gidilebilecek eşsiz bir destinasyondan herkes haberdar olsun, kendi kafasına ve tercihlerine göre seyahat rotasını planlasın istedik. Bugün de, modern dünyanın çiçeği burnunda tatil beldesi Makedonya ile ilgili henüz bilmediğiniz, ilginç karakteristik özelliklerinden bahsedeceğiz.  

Hazırsanız, bu muhteşem Balkan ülkesi hakkında kolay kolay hiçbir yerde bulamayacağınız enteresan gerçekleri öğrenmeye başlayalım.

Makedonya Dünyanın En Dağlık İkinci Ülkesidir

Ülke topraklarının %85’i (evet yanlış duymadınız, yüzde seksen beş) dağlarla kaplı olan Makedonya’da yükseklikleri 2000 metrenin üzerinde tam 34 dağ zirvesi bulunuyor.

Peki ikinci Makedonya ise ilk sırada kim var dersiniz? Bunun için fazla uzaklaşmaya gerek yok; yine bir Balkan ülkesi olan Karadağ, %89’a ulaşan dağ oranıyla Makedonya’yı burun farkıyla geçip zirveye oturmuş. Dünyadaki herhangi bir ülkeden çok daha fazla sayıda dağa sahip olan Makedonya’daki dağların en yükseği, deniz seviyesinden 2753 metre yükseklikte olan Golem Karb Dağı.

Avrupa’nın En Eski Göllerinden Biri Makedonya’da

Ohri Gölü’nü daha önce işitmiş miydiniz? Yaklaşık dört milyon yaşında olduğu tahmin edilen Ohri Gölü, 155 metre derinliğiyle sadece yaşlı değil, aynı zamanda Avrupa’nın en derin gölleri arasında. Makedonya’nın en etkileyici yerlerinden biri olan, dünyanın hiçbir yerinde bulunmayan 200 endemik türe sahip ve birçok Makedonya tanıtım görselinde Aziz Yuhanna Kilisesi ile birlikte ülkenin simgeleşmiş görüntüsü olarak kullanılan Ohri Gölü, UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi’nde koruma altında.

Dünyanın en temiz göllerinden biri olan Ohri Gölü’nü görmek ve eğer mevsim uygunsa kendinizi gölün kollarına bırakmak, seyahatinizin en eşsiz anlarından biri olmaya aday.

Rahibe Teresa Üsküp Doğumlu

Kalkütalı Aziz Teresa olarak da bilindiği için çoğu insanın Kalküta ile ilişkilendirdiği Rahibe Teresa’nın aslında Üsküp’te doğduğunu biliyor muydunuz?

26 Ağustos 1910 senesinde, Eski Yugoslavya döneminde, Arnavut kökenli üç çocuklu bir ailenin en küçük ferdi olarak dünyaya gelmişti Agnes Gonca Boyaciu. Daha on dokuz yaşındayken Hindistan’ın Kalküta kentinde misyonerlik çalışmalarına başlayan, 1928 senesinde hayırsever bir hemşire olarak çalışmaya ant içip çocuk yuvaları, huzur evleri ve cüzamlı hasta klinikleri gibi yerlerde çalışmalarını sürdüren Rahibe Teresa’nın çalışmaları tüm dünyanın malumu. Yaşamı boyunca çalışmaları defalarca ödüllendirilen Rahibe Teresa 1979’da ödüllerin en prestijlisi olan Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü.

5 Eylül 1997 yılında vefat eden ve bugün Makedonların en ünlüsü kabul edilen Rahibe Teresa anısına başkent Üsküp’te bir anı evi bulunuyor.

Ülkedeki Kilise Sayısı Binin Üzerinde

Sanırız bu bile tek başına ona neden “Balkanların Kudüs’ü” dendiğini açıklamaya yetiyor. Ülke genelindeki kiliselerin ve manastırların sayısının bini geçtiği Kuzey Makedonya’da öyle bir şehir var ki ona ayrı bir parantez açmak gerek. Ohri Gölü’ne de ev sahipliği yapan, ülkenin en turistik yerlerinden biri olan Ohri, muhtemelen dünya genelinde metrekare başına en fazla kilise düşen yer olabilir.

Bu bilgiyi sıradan Kuzey Makedonya gezi rehberlerinde bulmanız çok zor. Bugün bu kiliselerin çoğu terk edilmiş durumda olsa da bu küçük kasaba, yılın her günü için ayrı bir tane olmak üzere tam 365 kiliseye sahip. Unutmadan şunu da ekleyelim, Ohri, UNESCO’nun hem kültürel hem de doğal miras alanı listesinde yer alan dünyadaki 28 yerden bir tanesi.

Yüzüklerin Efendisi’ndeki Miğfer Dibi Makedonya’da

Desek de bu tam olarak böyle değil. Hemen açıklayalım. Makedonski Brod’a 6 kilometre uzaklıktaki Pesna Mağarası, Makedonya’nın en çekici doğal güzelliklerinden ve doğal bir miras olarak ilan edilerek koruma altına alındı. Peki bu mağarayı bu kadar turistik yapan şey ne derseniz, bunun yanıtını size speleologlar (mağara bilimcileri) versin. 30 metre yüksekliğinde ve 77 metre derinliğindeki Pesna Mağarası, Balkanlardaki tüm mağaralar arasında en yüksek girişe sahip, bu sayede gün ışığından da en dip noktasına kadar yararlanabiliyor. Mağaranın tavanındaki ve duvarlarındaki açık yeşilden mora kadar olan geniş renk kartelasını görmek için bundan daha iyi bir yol olabilir mi?

Şimdi gelelim neden böyle bir başlık attığımıza. Geç Antik Çağ’dan kalma arkeolojik bir alan olarak kayıtlı olan Pesna Mağarası, gerçekten doğal bir şaheser. Mağaranın birkaç yüz metre ötesinde balık tutmak ve kıyılarında piknik yapmak için ideal Treska Nehri bulunuyor. The New York Times Gazetesi, bu pitoresk mağaranın hem çevresel hem de şekilsel olarak şaşırtıcı derecede Yüzüklerin Efendisi üçlemesindeki hayali mağara Miğfer Dibi’ne benzediği haberini yaptığından beridir, bölge turistlerin ilgi alanına daha çok girdi.

Ülke İçinde Ülke

Makedonya 1991’de bağımsızlığını ilan etti bildiğiniz üzere. Hemen ardından onu küçük bir dağ köyü olan Vevcani takip etti. Kendilerini Balkan Yarımadası’ndaki ilk mikro ulus olarak ilan eden Vevcanililerin kendilerine ait bir bayrakları, pasaportları ve bir para birimleri de vardı ancak bu bağımsızlık pek uzun sürmedi; Vevcani bir süre sonra sınırlarına en yakın belediye olan Struga’nın bir parçası haline geldi. Bugün Makedonya’yı ziyaret ettiğinizde, hala turistik bir cazibe olması nedeniyle Vevcani Cumhuriyeti adını kullanan bu köyün yerel şaraplarından içmeyi sakın unutmayın.

Tabi bir de eğer denk getirebilirseniz, 1300 yıllık bir gelenek olan Vevcani Karnavalı’na katılın. Bu renkli ve otantik karnaval, muhtemelen hayatınız boyunca unutamayacağınız anılar biriktirmenize neden olacak.

Avrupa’nın En Büyük İkinci Haçı Üsküp’te

Makedonya’nın başkenti Üsküp’e gittiğinizde bu haçı görmeme şansınız yok. Hemen hemen her noktadan görülebilen Milenyum Haçı, Hristiyanlığın 2000. yılı şerefine Vodno Dağı zirvesine yerleştirildi. Şehrin panoramik manzarasının görülebildiği en güzel nokta olan Milenyum Haçı, fotoğrafçıların ve şehre ilk kez gelenlerin gözdesi bir lokasyon konumunda. Tam 66 metrelik bu haç, Avrupanın ikinci, dünyanın ise en büyük beşinci haçı.

Makedonya, Dünyanın Tek Talyum Madenine Sahip

Talyumun aktif olarak çıktığı tek yer, bugün Kozhuv Dağı’nda bulunan Alshar Madeni. Bununla ilgili çok fazla efsane de var elbette, bazı tarihçilere bakılırsa Büyük İskender ordusunun kalkanlarını örtmek için loranditten (ekolojik olarak temiz enerji üreten bir talyum minerali) yararlanmış; lorandit öyle güçlü bir güneş yansımasına sebep olmuş ki düşman askerleri birden hiçbir şey görememeye başlamışlar.

Bu efsaneyi doğrulamayı yine tarihçilere bırakıp konumuza odaklanalım. Alshar madeni, nadir bulunan talyum minerallerinin aktif olarak çıkarıldığı tek yer demiştik. Madenin bugün hala 500 tondan fazla talyum içerdiği biliniyor.

Dünyanın En Eski Astronomik Gözlemevlerinden Birine Sahip

Bunu biz değil, NASA söylüyor. 2001 senesinde, Kuzey Makedonya’nın küçük bir köyü olan Kokino’da yapılan keşif, tüm dünyada heyecan uyandırdı. Bir Tunç Çağı yerleşimine ait gemi ve silah kalıntılarının hemen yanında bulunan 3300 feet yükseklikteki devasa taşların başta ne amaçla kullanıldıkları anlaşılamasa da, yapılan araştırmalar sonucunda bunların Güneş’in ve Ay’ın hareketlerini izlemek için kullanılan işaretler oldukları tanımlandı. Sonuç oldukça şaşırtıcıydı; Kokino’daki bu dev taşlar, yaklaşık 3800 yıl öncesine dayanan eski bir megalitik gözlemeviydi.

UNESCO’nun geçici miras listesinde korumaya alınan Kokino Gözlemevi’nin dünyanın en eskilerinden olduğu NASA tarafından da teyit edildi. Diğerleri mi? Mısır’daki Abu Simbel, Büyük Britanya’daki Stonehenge ve Kamboçya’daki Angkor Wat.