Medeni Barbarlar

“Şunu bilin ki prensim, kabaran okyanusların Atlantis’i ve onun görkemli kentlerini yutmasından sonra dünyada o güne değin görülmemiş bir çağ başlamıştı....” – Bir Nemedya efsanesinden
 
Robert E. Howard’ın Orta Çağ ve öncesi barbarlarından esinlenerek 1930’larda yarattığı kahraman Kimmeryalı Barbar Conan, yıllardır insanların çok sevdikleri, kendilerine yakın buldukları bir karakter. Hep masaya yumruğu vuran, hiçbir şeyden korkmayan bu kahraman dejenere düzenlere karşı sürekli isyan halinde. Halkı kandıran büyücülere, rüşvet alarak zayıfları ezen devlet görevlilerine, düzenbaz krallara karşı mücadele içinde geçiyor Conan’ın maceraları. Belki de bu yüzdendir ki sayısız ülkede kendisine geniş okuyucu kitleleri bulmuş Conan. Haksızlıklarla korkusuzca mücadele ederken hep attığı çığlığıyla:

“Crom adına!”

Peki sizce bunun seyahat sayfalarıyla ne ilgisi var? Anlatayım...

Çocukluğumdan beri duyarım, genelde Avrupalı orta sınıftan çıkan bir çemkirmedir: “Barbar Türkler!”.

Koca bir milleti topluca böyle bir sıfatla anmalarına önceleri çok kızıp bozuluyordum. Bu Avrupalı milletler kendini ne sanıyordu böyle? Sonuçta bilimde, sanatta biz onlardan çok daha ileri bir konumda değil miydik bir zamanlar? Birkaç yüzyıl önce sokakları pislik içinde olan onlar değil miydi? Bizim de ülkemizde teknolojik cihazlar vardı. Bizde de toplu ulaşım, üniversiteler, bireysel seçme ve seçilme hakkı vardı. Ama Avrupalı’da devamlı bir Türkler’i aşağılama hali! Neden bize sürekli “Siz deveye mi biniyorsunuz?” sorusunu sorup duruyorlardı? Bizim ülkemizi ne zannediyorlardı? Sanki onların ülkeleri daha zengin diye biz ilkel miydik? Medeniyet bir ülkenin geliriyle doğru orantılı mıydı ki bizi barbar, ilkel diye etiketleyiveriyorlardı?

Sonra yer yer bazı noktalarda hak vermeye başladım. Çünkü mesele üniversite açmak, toplu taşıma altyapısı kurmak ya da anayasada halka demokratik oy hakkı tanımakla bitmiyordu. Kurduğun üniversite eğer yeteri kadar kaliteli öğrenci yetiştirmiyor, bilim ve teknoloji üretmiyor, makale yayınlamıyorsa o üniversite fazla değer üretmiyor ki? Toplu taşıma iyi hoş ama 21nci yüzyıla girmişken hala koca Anadolu’yu trenle gezemiyor, sıkışık trafikte içlerinde tek kişinin olduğu arabalarla İstanbul trafiğinde çile çekiyorsan çok da ilerlemiş olmuyorsun. Bireysel seçme ve seçilme hakkı özgürlüğüne ise hiç girmeyelim. İnsanların bilgilendirilme ve vicdan özgürlüğünün tam garantisini koymadıkça bireyler kendi özgün iradeleriyle ve yüksek bir bilinçle oy kullanmış olmuyor.

“Barbar Türkler” lafı tarihten geliyor ve bizi aşağılama anlamı taşıyor, evet. Ama biraz da takkeyi çıkarıp kendi halimize baktığımızda ülkemizdeki bazı şeylerin sadece yüzeyde kaldığını anlayıp, medeniyet yarışında aslında çok da önde olmadığımızı fark etmek bir çocuk için bile zor değil.

Ama yıllar geçince düşüncelerim daha da değişti. Ne “Barbar Türk!” diye çemkiren züppe Avrupalı, ne de “İkiyüzlü Avrupalı” diye bağırıp çağıran yüzeysel vatandaşım. İkisi de haklı, ikisi de haksız...

Avrupa’yı gezdiğinizde kafanıza çok güzel dank ediyor. İnsanlar markette, restoranda saygıyla sıraya giriyor. Trende, tramvayda herkes düzgün davranıyor. Sokaklara tüküren pek yok. Kanunların herkese eşit uygulanmasından, bilim ve sanat kurumlarının özgürce üretiyor olmasına kadar aslında bir çok anlamda gerçek medeniyet ölçüsü orada duruyor. Bizim memleketimizde buradan öğrenip de uygulayacağımız çok şey var. Hele ki son dönemde pek bir eleştirilen dönemde, 1920’lerden başlayan Cumhuriyet’in ilk yıllarında temelini atıp da başlattığımız hamleyle Ortadoğu coğrafyasının talihsizliğine rağmen gerçek bir medenileşme şansı olan tek ülkeyiz.

Bir taraftan da Afrika’yı, Asya’yı ya da Ortadoğu’yu gezdiğinizde “medeni Avrupalı”nın başka bir yüzünü görüyorsunuz. Yeni Çağ’dan, deniz keşifleri döneminden beri sömürgeleştirilmiş ülkeler, daha çok yakın bir süre öncesine kadar, yani Avrupalı’nın kendi ülkesinde son derece medeni ve modern yaşadığı, insanlara seçme ve seçilme hakkı verdiği dönemlerde, halen daha Avrupalı zulmü altındaydı. Afrika ülkelerine bakın, sınırları cetvelle çizilmiş. Güney Amerika madenlere göre tasnif edilmiş. Asya’daki dominyonlardan Avrupa askeri çıkmış ama sermaye aynı görevi yürütmeye devam ediyor. Ortadoğu’da yakın tarihteki karışıklıkları yazsam bu sayfa yeterli olmaz. Son dönemde de Suriyeli göçmenleri almak istemediği için “Barbar Türkler(!?)”e vize kolaylığı sağlıyor. Aman ne medeni bir Batı, ne medeni bir Avrupa!

Ne birisi doğru, ne de ötekisi. Medenileşme Avrupalı’nın yaşadığı hayatı taklit etmek, markalarını kullanmak ya da dilini aksansız konuşabilmekle olmaz. Yaşam tarzınız Doğulu olduğu zaman barbarsınız diye bir şey yok. Ama aynı zamanda Batı medeniyeti çıkarcı ve politik tutarsızlık içinde diye kendi ülkemizde belediye otobüsüne binerken birbirimizi itekleyecek halimiz de yok. Yüzyıllar önce ucunu kaçırdıgımız rönesans, reform ve bilimsel düşüncenin içselleştirilmesi, sanayi toplumunun gelişimi için uygulayacağımız medeni kriterler net şekilde ortada. Yoz kafaların pek sevdiği deyim “Batı taklitçiliği” ile de bunun bir alakası yok.

Seyahat ederken yalnızca magnet alıp, fotoğraf çekip dönmeyin. Gidin gezin dünyayı. Avrupa’nın gelişmişliğini Avrupa’da görün, barbarlığını ise dünyanın geri kalanında. Ne “Barbar Türkler” diye aşağılarken dünyaya zulm eden Batılı, ne de “Batılı iki yüzlü” diye kendi ülkesinde bir gıdım ileri gidemeyen gerici. Tek delikanlı haksızlıklarla mücadele ederken barbarlığından gurur duyan Barbar Conan! Crom Adına!