Güney Afrika Cumhuriyeti’nin en büyük şehri unvanına sahip olan Johannesburg, 4,5 milyona yakın nüfusuyla Afrika kıtasının en büyük üçüncü şehridir. Resmî adının sadece yazışmalarda geçtiği bu şehre günlük dilde Jozi, Egoli veya Joburg deniyor. Kahire ve Lagos’tan sonra en kalabalık şehir olan Johannesburg, Afrika kıtasının altın ve gümüş ticaretinin en yoğun olduğu şehridir. Hava yolu konusunda da oldukça geniş çapta hizmet veren bu şehir, içerisinde barındırdığı Johannesburg Uluslararası Havalimanı sayesinde hem ülke içi hem de ülkelerarası taşımacılık gerçekleştirmektedir.
“Give me hope Johanna” şarkısına konu olan bu şehrin taşı toprağı gerçekten altın değerindedir. İlk keşfedildiğinden beri zengin olan maden yatakları verimli kullanılmış ve “Afrika’nın Altın Şehri” unvanını kazanmıştır.
Burada ilk yerleşme 13. yüzyılda Güney Afrika halkı olan Buşmanlar tarafından başlatılmıştır. İlk başlarda tarım, hayvancılık ve bakırcılık yapılan bu şehirde daha sonraları maden yatakları keşfedilmiş ve hızlıca nüfusunu artırmıştır. Altın ve elmas madenleri sayesinde kısa sürede Güney Afrika Cumhuriyeti’nin en önemli ticaret merkezi haline gelen Johannesburg, iş imkânları sayesinde giderek nüfusunu artırdığı için gelir dağılımında eşitsizlik oluşmuştur.
Güney Afrika Cumhuriyeti siyah ve beyaz ırkın birlikte yaşadığı bir bölgedir. Ülkenin nüfus biçimini bayrağında da görmek mümkün. Bayrakta yer alan siyah kısım, ülkede yaşayan siyahîleri temsil ederken, beyaz kısım da beyaz ırkı temsil etmektedir ve bayraktaki ‘Y’ işareti de iki farklı ırkın birlikte yaşamını anlatan bir simgedir. Johannesburg şehrinde nüfusun % 16’sı beyazlardan oluşurken geri kalan %73’lük kısmı siyahîdir. Toplam nüfusun yarısı gençlerden oluşmaktadır ve nüfusun 3’te 1’i işsizdir. Kadınların da erkekler kadar iş hayatında aktif olduğu bu şehirde “aile reisi” kavramı yaşamaya devam eder ve aileler genelde tek bir kişi tarafından yönetilir. Yöneten kişinin kadın ya da erkek olması fark etmez.
Çok zenginler ile çok fakirlerin bir arada yaşadığı bu şehirde oluşan gelir dağılımı dengesizliği, güvenlik sorununu ortaya çıkarmıştır. Dünyada suç oranının en yüksek olduğu şehirler listesinde yer alan Johannesburg, silahlı soygunların ve hırsızlığın yüksek olmasından dolayı Afrika kıtasının en tehlikeli şehri olarak bilinir. Bu yüzden şehirde yüksek duvarlar, elektrikli teller, parmaklıklar, alarm ve panik düğmeleri gibi çok fazla sayıda güvenlik önlemleri görülmektedir.
Yüksek güvenlik korumasına sahip zenginler ve hiçbir güvenliğe sahip olmayan fakir halk, bu şehirde ikiye ayrılmış bir şekilde yaşar. Şehir Afrika’nın en modern, en zengin ve en iyi alt yapısına sahip olmasına rağmen, şehir merkezinde güvenlik sorunu oldukça fazla olduğu için bütün iş yerleri daha güvenli olan kuzeye taşınmıştır. Bu sebeple şehrin merkezi şehrin en kuzey noktasında bulunur.
Güvenlik sorunu oldukça yüksek olmasına rağmen şehir çok fazla turist ağırlamaktadır. Bunun nedeni ise maden yataklarından ötürü dünyanın en ünlü markalarının buraya ofis açması, son zamanlarda eğitime yapılan harcamalar sayesinde eğitimin oldukça ilerlemesi, eğitim dilinin İngilizce olması ve safari yaşamı. Bu üç önemli konunun yanında yaşamın hayli ucuz olması da turist ziyaretlerini oldukça yüksek tutuyor.
Kültürel etkinlikler konusunda da oldukça başarılı olan bu şehir, sanat galerileri, sanat müzeleri ve çeşitli tiyatro sahneleri sayesinde uluslararası dünya tiyatrolarını sunmasından ötürü yıl içerisinde oldukça ziyaretçi kabul eder.
Bununla birlikte, dünyanın en büyük orman kenti sayılabilecek olan Johannesburg 6 milyon ağaca sahiptir. Afrika kıtasının en yeşil şehri olan bu kentte hava durumu da ılıman olmasından dolayı zor şartlar yaşanmaz. Yaz mevsiminin aralık - ocak - şubat olduğu Güney yarıkürede yaz ayları oldukça sıcaktır. Ocak yılın en sıcak ayı olmasına rağmen 20 ile 30 derece arasındadır ve en soğuk kış ayı olan haziran 0 derecenin altına düşmez. Gece - gündüz arasındaki sıcaklık farkı da pek fazla değildir. Bu yüzden yılın her ayı için gidilip görülebilir.
Eğer bu şehirde araç kullanıyorsanız dikkat etmeniz gereken husus kornaya basmak. Bu şehirde çok gerekmedikçe insanlar korna kullanmıyorlar. Kornaya basarak insanları rahatsız etmek saygısızlık sayılan bu kentte araba kullanırken dikkatli olmalısınız.
Ayrıca Türkiye ile kıyaslandığında Güney Afrika oldukça ucuz bir ülke olduğundan bu şehirde alışveriş fırsatı da kaçırılmamalıdır. Dünyaca ünlü markaların ürünlerini oldukça ucuza satan bu şehir, aynı zamanda kendi yerel el işi ürünlerini, altın takılarını ve ahşap oymalarını oldukça uygun fiyata sunmaktadır.
Tanıtım Videosu