İskenderun’da Gezilecek Yerler

İskenderun, tarih ve kültür konularında ülkemizin en zengin bölgelerinden birisidir. Her ne kadar bir ilçe olsa da Türkiye’nin sayılı yapılarından bazılarını sınırlarında barındırmaktadır. Akdeniz’in Orta Doğu’ya açılan kapısı olma özelliğini taşıyan ilçe ve çevresi, adeta tarihinde yer almış her topluluktan bir iz taşımaktadır. Zengin ve lezzetli mutfağı birçok gezginin daha bölgeye ulaşmadan iştahını kabartıyor örneğin. Bölgedeki kilise ve camiiler inananların gezip görmek isteyeceği çok kıymetli yapılar olma özelliğini koruyor. Serinlemek için denize girmek isteyen ziyaretçilere Akdeniz’in engin maviliği el sallıyor. Böylesine zengin bir coğrafyada gezilip görülecek birkaç yerden bahsedelim.

İskenderun’da Gezilecek Yerler

İskenderun her ne kadar kendi başına büyük bir tarihe sahip olsa da İskenderun’a kadar gitmişken yakın çevreyi de görecek zamanınız olacaktır. Mevcut yöre çok zengin bir kültürel mirasa sahip olmasından dolayı da nispeten İskenderun’a yakın sayılabilecek, farklı ilçelerin sınırları içerisinde kalabilecek yerleri de listemize eklemeden geçemedik. İskenderun Deniz Müzesi, Alexandretta Antik Kenti, Meryem Ana Havuzu, Arsuz Plajı, Soğukoluk Yaylası, Cin Kulesi (Payas Kalesi), Sokullu Külliyesi, İlk Kurşun Müzesi ve Atatürk Evi, Damlataş Mağarası gibi görülmesi gereken yerler ile ilgili detaylı bilgiyi rehberin devamında bulabilirsiniz.

İskenderun Deniz Müzesi

5806094dc0d68-1476790605.JPG

Türkiye’nin pek çok yerinde arkeoloji ya da etnografya müzeleri ile karşılaşıyoruz. Bu tarz müzelerin çokça yer aldığı ülkemizde deniz müzesinin yalnızca 3 tane olması üzüntü verebilir. İstanbul ve Çanakkale’den sonra İskenderun’da da faaliyet gösteren bu müze Türkiye’nin 3. deniz müzesidir. Ayrıca İskenderun Deniz Müzesi ilçenin ilk ve tek müzesi olma özelliğini de taşımaktadır. 2009 yılında yenileme ve çeşitli düzenlemelerin tamamlanması ile faaliyete giren müze aynı zamanda sanat için de güzel çalışmalara ev sahipliği yapmaktadır. Müze içerisinde, resim kursları, sergiler ve atölyeler yapılmaktadır. Kendi içerisinde farklı salonlarda yer alanlar sergilerden oluşan müzeyi görevli askerlerin anlatımı eşliğinde de gezebilirsiniz. Ayrıca müzede yer alan hediyelik eşya dükkânından da alışveriş yapabilirsiniz. Yetişkinler için 7,50 TL olan giriş ücreti öğrencilerden alınmamaktadır.

Alexandretta Antik Kenti

bes-bin-yillik-antik-kentte-muzik-odasi-bulundu.jpg

Bölgede yapılan kazılar sonucu bulunan yemek kaplarından yola çıkılarak, bugün İskenderun’un kurulu olduğu bölgede yaşamın tarih öncesi dönemlere dayandığını söyleyebiliyoruz. Buna rağmen gerçek anlamıyla şehirleşmenin başlangıcı ise MÖ 333 yılına dayanmaktadır. Büyük İskender’in etkisiyle kurulan şehir “Alexandretta” adıyla tarih sahnesine çıkmıştır. Tarih dönemleri boyunca, çokça işgal yaşayan şehir büyük ölçüde tahrip olarak günümüze ulaşabilmiştir. Şehre ait kalıntılar, Antakya istikametinden ilçeye girerken sahil bölgesinde olup, limandan kalan duvarlardır. Ayrıca şehir merkezinde de yer yer tarihî kalıntılar bulunmaktadır. Esentepe’de yapılan kazılarda rastlanan antik kent kalıntıları ve İskender’in büstü oldukça değerli kalıntılardandır. Ayrıca Hatay’ın bir başka ilçesi olan Erzin’de yer alan Issos Antik Kenti de zaman ayırabildiğiniz takdirde görülmesi gerekenler listenizde yerini almayı hak eden bir kenttir.

Meryem Ana Havuzu

Arsuz mevkiinde bulunan Meryem Ana Havuzu, Hacıahmetler köyünden yaklaşık olarak 8 kilometre uzaklıkta yer almaktadır. Halk arasında Seydi olarak da anılmaktadır. Bir rivayete göre Meryem Ana, Kudüs’ten Efes Antik Kenti’ne doğru yaptığı yolculuk sırasında bu bölgede durur ve bugün Meryem Ana Havuzu olarak anılan yerde suya girer. Bu gölette akan sıcak ve soğuk suda mistik bir anlam taşıyor. Sıcak su günahı, soğuk su da kutsallığı simgeliyor. Ayrıca yine rivayete göre Meryem Ana yolu buraya düştüğü zaman oruçmuş. Orucunu açmak için yiyecek bir şeyler aranırken göletin içerisinden bir balık bir taşın üzerine atlamış ve güneş de onu pişirmiş, böylece Meryem Ana orucunu açabilmiş. Bu gibi rivayetlerden dolayı kutsal ilan edilen gölet ve çevresinde her yıl 14 Ağustos’ta adeta bir bayram yaşanır. Hristiyanlar o tarihte buraya gelerek ibadetlerini yaparlar.

Arsuz Plajı

Arsuz, İskenderun’a komşu bir başka ilçe olsa da bölgenin denize girilmeye en uygun plajlarındandır. İskenderun’dan 33 kilometre uzaklıkta bulunmakta olup, Arsuz Belediyesi’nin sorumluluğunda olan bir halk plajı işletmesine sahiptir. Deniz suyu sıcak olduğundan, özellikle sıcak suda yüzmeyi seven kişilerce tercih edilen bir plajdır. Sadece Hatay ve ilçelerinden değil komşu illerden de deniz turizmi için ilçeye gelen ziyaretçiler bulunmaktadır. Yakınlarındaki dalgakıran sebebiyle yoğun bir dalga olmayan denizin plaj yapısı da keyiflidir. Sahilde bulunan kafe, bar ve restoranlar ilçeye gelmiş ziyaretçiler için keyifli ve huzurlu bir ortam sunmak için hizmet veriyorlar. Sahil kesiminde kamp alanları da bulunmakta olup bu şekilde konaklamayı tercih edecek ziyaretçilerin tesisleri kullanımını, tesis kullanmayıp rast gele bir noktada kamp yapacak kişilerin de bu konuda yerel kolluk kuvvetleri ile görüşmeleri gerektiğini önemle hatırlatmak isteriz.

Soğukoluk Yaylası

Soğukoluk Yaylası ya da bir başka deyişle Güzelyayla, İskenderun ile Belen arasında yer alır. Her iki ilçeden de minibüslerle ulaşılabilen yayla doğal güzelliği ile ziyaretçilerini kendine hayran bırakmaktadır. Bölgeye günübirlik olabileceği gibi konaklamalı bir planlama da yapılabilir. Konaklama için pansiyonlar olduğu gibi kamp kurmaya da müsait bölgeler vardır. Konaklamayı düşünen ziyaretçilerin yine bu bölge için de kolluk kuvvetleri ile haberleşip onay almadan konaklama yapmamasını güvenlik gerekçesi ile öneririz. Yaylanın eşsiz doğası içerisinde piknik yapabilir, doğa yürüyüşlerine çıkabilir ve İskenderun Körfezi’nin eşsiz manzarasını izleyebilirsiniz. 12 Eylül döneminden önce kötü bir üne sahipmiş. O dönemden sonra yaylanın ve köyün adı Güzelyayla olarak değiştirilmiş olsa da hala yöre halkı burayı Soğukoluk olarak bilmektedir. Yaylada piknik alanları, kafeler ve restoranlar da bulunmaktadır.

Cin Kulesi (Payas Kalesi)

ae499222.jpg

İskenderun ve Dörtyol arasında yer alan Payas bölgesinde yaşam insanlık tarihî kadar eskiye dayanmaktadır. Anadolu, Orta Doğu ve Suriye yollarının kesişim noktasında kurulmuş oluşu da yörenin tarih boyunca önemli bir nokta olarak var olmasına sebeptir. Haçlı Seferleri’nin ilkinde Hristiyanların Anadolu’dan çıkış kapısı görevi gören bölge Mısır Seferi gibi büyük seferler için de önem taşımıştır. Cin Kulesi olarak bilinen kulenin de tahminen 13. yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir. Kule gözetleme amacı ile yapılmıştır. Zaman içerisindeki hâkimiyet mücadelesi ve doğal afetlerden dolayı yıkım yaşayan kule, 1570 yılı civarında aslına uygun bir şekilde yeniden yapılmış olup, külliye ile birbirlerine bağlanmışlardır. Bu onarım ve bağlantılar Osmanlı hâkimiyeti zamanlarında gerçekleşmiştir.

Sokullu Külliyesi

1135_1519572312014_.JPG

Payas’ta bulunan bu eser de İskenderun’a gelmişken görülmesi gereken yerlerden birisidir. Yapımı 1574 yılında tamamlanan külliye, Sokullu Mehmet Paşa’nın talimatı ile yapılmıştır. Baş mimar Sinan ve Hassa Mimarlar Teşkilatı da bu esere hayat vermiştir. Osmanlı İmparatorluğu ordusunun Doğu seferlerine gidişi sırasında lojistik ikmal üssü olarak kullandığı bölgenin seferler için oldukça yüksek önem arz ettiği de kayıtlarda bulunmaktadır. Ayrıca hacca giden Müslümanların da yoğunlukla uğradığı bir kervansaray da külliyenin içerisinde yer almaktadır. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde buradan uzunca bahsedilmekte olup, kervansarayın öneminden ve özelliklerinden ayrıca bahsedilmiştir. Payas Limanı ve Sokullu Külliyesi’nin önemi birbirleri ile değerlenmiştir denilebilir. Külliye içerisinde, camii, dua kubbesi, çeşme, hamam, medrese (hanikah), çarşı (arasta), sıbyan (mahalle) mektebi, han, özel daireler (tabhane), imaret denilen yemek verilen yer ve köprü bulunmaktadır. Camii içerisindeki yaşlı ağaç da şahitlik ettiği tarih ile ziyaretçileri büyülemektedir.

İlk Kurşun Müzesi ve Atatürk Evi

k_09215658_125258648.jpg

Kurtuluş Savaşı’nı başlatan ilk kurşunun atıldığı yer olarak bilinen Dörtyol ilçe merkezinde yer almaktadır. 1920 senesinde yapıldığı tahmin edilen ve sivil mimari eseri olan konak müze yapılması amacıyla kamulaştırıldıktan sonra restorasyon ve düzenleme işlemlerinden geçerek müzeye dönüştürülmüştür. Hatay’ın düşman işgalinden kurtuluş günü olan 9 Ocak 2014 tarihinde açılmıştır. Müzede tarihî öneme sahip kişilerin balmumu heykellerinin yanı sıra tarihi resim ve fotoğraflar, İstiklal Madalyaları, savaş dönemine ait kılıçlar, silahlar, süngüler, tarihi eşyalar ve Millî Mücadele’de Kadınlar konulu fotoğraflar da sergilenmektedir. Bölgenin tarihine ve etnografik özelliklerine ışık tutan müzede Mustafa Kemal Atatürk, Kara Hasan Paşa, Hacı Emin Hoca, Çifte Tabancalı Müftü, Mehmet Kara, Mustafa Deliağa, Selim Çavuş gibi önemli kişilerin heykelleri bulunmaktadır.

Damlataş Mağarası

cdb63damlatas.jpg

Damlataş Mağarası, Payas Belediyesi’ne bağlı bulunmaktadır. Amanos Dağları’nda bulunan Sincan köyünde yer almaktadır. 120 milyon yıllık bir zaman sürecinden geçerek günümüz halini almış olan mağara, 2004 – 2005 yıllarında keşfedilmiş ve ziyarete açılmıştır. Deniz seviyesinden yaklaşık olarak 550 metre yüksekte bulunan mağaranın uzunluğu ise yaklaşık 100 metredir. Mağaraya girmek için 150 – 200 adet kadar merdiven basamağı tırmanmak gerekmektedir. Kanyon şeklinde oluşmuş bir vadinin yamaçlarında yer alan Hatay Damlataş Mağarası sarkıt ve dikitlerden oluşan muazzam bir doğal mağaradır. Ülkemizde aynı isimde bir Damlataş Mağarası da Alanya’da bulunuyor.