Singapur’da Gezilecek Yerler

Turistik geziler için biçilmiş kaftan olan Singapur’da yapılacak çok çeşitli aktiviteler, gezilecek oldukça fazla yer bulunmakta. Singapur’da isterseniz doğanın büyülü güzelliği karşısında kendinizi kaybedebilir isterseniz çeşitli kültürlerin bir araya geldiği noktalarda otantik bir deneyim yaşayabilirsiniz.

Merlion Meydanı ve Heykeli

merlion-1653657_960_720.jpg

Sözlük anlamı aslan şehri olan ve pek çok insan tarafından aslanlar şehri diye anılan Singapur’un merkezinde yarı aslan yarı balık şeklinde bir heykel bulunuyor. Bu heykelin üst kısmı şehrin ününe yakışır bir şekilde aslan formunda, at kısmı ise bir ada devleti olarak denize verilen önemin bir göstergesi olarak balık şeklinde. Heykelin uzunluğu yaklaşık olarak 8.6 metredir. Heykelin ağız kısmından Singapur Nehrine su dökülüyor. Heykel Singapur’un içinden geçen bu nehirle adeta bir bütünlük sağlıyor.

Şehrin simgesi sayılan bu heykel şehrin merkezindeki meydana da adını vermiştir. Merlion Heykeli’nin adıyla anılan Merlion Meydanı’nda yüksek binalar, iş merkezleri ve beş yıldızlı oteller bulunuyor. Merlion Meydanı’ndaki bu yüksek binalı yapı şehrin tam bir metropol olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Yine bu meydandan şehrin bir diğer simgesel yapısı olan Marina Bay Sands Oteli’ni görebilirsiniz. Teras katı gemi şeklinde inşa edilmiş bu otel lüksü seven turistlerin gözdesi.

Singapur’a yapmış olduğunuz geziden dönmeden önce şehrin simgesi sayılan Merlion Heykeliyle mutlaka fotoğraf çektirin. Üstelik fotoğrafınızın arka planında şehrin bir diğer simgesi yer alacağından harika bir hatıra fotoğrafı olacaktır. Merlion Heykeli’ne toplu taşımayla kolayca ulaşabilirsiniz. “Raffles Place” adlı metro durağında inerek 5-10 dakikalık bir yürüyüşle heykelin olduğu alana ulaşabilirsiniz. Şehrin merkezinde ulaşımı bu kadar kolay olan ve şehrin simgesi sayılan bu heykel Singapur geziniz için harika bir başlangıç olacaktır.

Sentosa Adası ve Gece Safarisi

beach-534626_960_720.jpg

Singapur her türlü eğlence anlayışına hizmet eden bir şehir olarak bünyesinde çeşitli eğlence parkları barındırıyor. Bu eğlence parkları da Sentosa Adası adı verilen muhteşem bir adanın içinde. Şehrin güney bölgesinde yer alan ada her yıl Singapur’a binlerce turist çeken oldukça gözde bir yer. Adeta bir eğlence adası olan Sentosa Adası’nda günlerce vakit geçirmek isteyecek ve ayrılmak içinizden gelmeyecektir. Hatta zaman ve bütçe sıkıntınız yoksa bu adaya rahatlıkla 2 gününüzü ayırabilirsiniz.

Adanın içerisinde Universal Stüdyoları eğlence parkı, Madame Tussauds Balmumu Müzesi, iFly Singapur adındaki uçuş simülatörü, Tiger Sky Tower adlı bir seyir terası, çeşitli macera parkları ve sörf havuzları bulabilirsiniz. Ayrıca Singapur’a gelip de denize girmeden olmaz derseniz Silosa Plajı’nı tavsiye ederiz. Oldukça temiz olan bu plajda gönül rahatlığıyla denizin tadını çıkarabilirsiniz.

Adada ayrıca macera sever ziyaretçilere yönelik bir gece safarisi de düzenleniyor. Safari için ziyaretçiler bir trene bindiriliyor ve belirlenen güzergâh boyunca yol alınıyor. Yolculuk sırasında içinden geçilen yerde karşınıza çeşitli hayvanlar çıkıyor. Safari rehberi de tur boyunca karşılaştığınız hayvanın özellikleri, yaşam koşulları, oraya kim tarafından bağışlandığı gibi çeşitli konularda sizi bilgilendiriyor. Yaklaşık kırk dakika süren bu turun sonunda eğer şanslıysanız sizi ateş şovları bekliyor. Belirli aralıklarla düzenlenen bu şovlar her safari turunun sonunda gerçekleşmiyor ne yazık ki, tur için yerinizi ayırtmadan önce görevliden şovun olup olmayacağına dair bilgi alabilirsiniz.

Ulusal Orkide Bahçesi

P9190847.JPG

Bulunduğu konum itibariyle muhteşem bir doğaya sahip olan Singapur’u gezerken kendinizi fantastik bir filmin içinde hissedebilirsiniz. Topraklarında çeşitli bitkilerin yetişmesine elverişli olan bu tropikal iklim şehri, yeşilin her tonunu ziyaretçilerin önüne seriyor. Böylesine göz kamaştırıcı bir doğaya sahip olan Singapur’a gittiğinizde botanik bahçelere uğramadan dönmemelisiniz. Şehirde pek çok bitki türüne ev sahipliği yapan birden fazla botanik park var. Hatta Changi Havalimanı’nın içinde bile botanik parkları, birbirinden güzel bitkilerin yetiştirildiği bahçeleri bulmanız mümkün. Hepsini gezmek için vaktiniz yoksa bile Singapur Ulusal Orkide Bahçeleri ’ne vakit ayrılmalısınız.

Ulusal Orkide Bahçesi Singapur’un en yüksek tepesinde yer alan Singapur Botanik Bahçelerinin içinde yer alıyor. Yaklaşık olarak 3 hektarlık bir alana yayılmış olan orkide bahçesi geniş bir yelpazeye sahip. Orkide bahçelerinde 60.000 farklı orkide türü yer almakta. Bu türlerden yaklaşık 2000 tanesi melezleme sonucu elde edilmiştir. 60.000 gibi büyük bir sayıyla insanın başını döndüren bu orkidelerin büyük bir kısmı Ulusal Orkide Bahçesi’nde yetiştirilmiştir. Bahçede orkidelerin bakımlarının yanı sıra çeşitli botanik çalışmalar ve araştırmalar da yapılmaktadır. Bu çalışmaların sonucu olarak ortaya çıkan yeni türler de ziyaretçilerin oldukça ilgisini çekmektedir.

Singapur Ulusal Orkide Bahçesi 20 Ekim 1995 tarihinde Lee Kuan Yew tarafından açılarak Singapur halkının ve şehre gelen ziyaretçilerin hizmetine sunulmuştur. Singapur’da mart, haziran, eylül ve kasım aylarının bir kısmında okullar tatiller olur. İşte bu aylardaki her okul tatilinin ilk haftasında, öğrenciler orkide bahçelerine ücretsiz giriş imkanına sahiptirler.

Orkide bahçelerinin planlanması bitkilerin renklerine göre yapılmıştır. Dört ana bölüme ayrılan orkide bahçelerinde ilk bölüm “bahar” adı verilen bölümdür. Burada yer alan orkidelerin renkleri sarı, altın sarısı ve krem rengidir. İkinci bölüm ise “yaz” adıyla anılan ve içerisinde güçlü ve canlı kırmızı ve pembe tonlarına sahip orkideler bulunur. Bir diğer bölüm “sonbahar” bölümüdür ve burada olgunlaşmış, renklerinin en güzel haline ulaşmış orkideler karşınıza çıkar. Dördüncü bölüm ise “kış” adlı bölümdür. Adından da tahmin edebileceğiniz gibi bu bölümdeki orkideler serin menekşe tonlarının, saf ve tertemiz beyazın cümbüşünü yansıtmaktadır. Bütün bu bölümlerin arasında elbette orkidelere eşlik eden çalılar, bazı ağaçlar ve çeşitli otlar bulunur.

Adeta bir görsel şölen sunan Ulusal Orkide Bahçesi’ne gitmek içinse en hızlı yol metrodur. “ulusal botanik bahçeleri” durağında indikten sonra 20 dakikalık bir yürüyüşle girişe ulaşabilirsiniz. Otobüsle gitmek isterseniz de birden fazla alternatifiniz bulunmakta. 7, 75, 77, 105, 106, 123, 174 numaralı otobüslerin hepsi orkide bahçesinin Tanglin kapısından geçmekte. Toplu taşıma kullanmak istemezseniz kendi aracınızla ya da taksiyle gitmeniz de elbette mümkün.

Ziyaretinizden önce orkide bahçelerinde sigara içilmesine ve içeriye evcil hayvan sokulmasına izin verilmediğini hatırlatalım.

Singapur Ulusal Müzesi

national_museum_of_singapore_4.jpg

Muhteşem doğasıyla doğa severlerin gönlünü çalan Singapur tarih ve sanat severler için de çeşitli alternatifler sunan bir şehir. Müze gezmeden tam anlamıyla bir seyahat gerçekleştiremeyeceğinizi düşünüyorsanız Singapur’da birden fazla müze bulabilirsiniz. Hint, Çin gibi kültürlerin bir arada yaşadığı Singapur bu kültürlerin özelliklerini taşıyan müzelere sahiptir.

Çeşitli müzelerle ziyaretçilerini memnun eden Singapur’un en büyük ve en eski müzesi ise Singapur Ulusal Müzesi. Temelleri 1849 yılına dayanan müze ilk olarak Singapur Enstitüsü’ndeki bir kütüphanenin bölümü olarak hizmet vermeye başlamıştır. O dönemde Raffles Kütüphanesi ve Müzesi olarak anılıyordu. 1887 yılında Müze Planlama Alanı’ndaki Stamford Yolunda bulunan kalıcı binasına taşınmıştır.

Singapur’un birden fazla müzeye sahip olduğunu söylemiştik. Singapur Ulusal Müzesi de ülkede bulunan dört ulusal müzeden biridir. Müze 1965 yılında Singapur Ulusal Müzesi adını almıştır. 2003 yılında restorasyon dönemine giren müze 2 Aralık 2006 tarihinde yeniden hizmete açılmıştır. Bu açılıştan bir hafta sonra da Singapur sanat galerisi açılmıştır.

Singapur’un tarihsel sürecinin sergilendiği müze her yıl çok sayıda ziyaretçiyi ağırlamaktadır. Müze binası Rönesans tarzında tasarlanmış olup birbirine paralel iki dikdörtgen bloktan oluşuyor. Binanın önünde ise kubbe şeklinde bir yapı mevcut. Müze binasının mimarları Henry McCallum ve J.F. McNair’dir. Binada iki tane rotunda bulunuyor. Ayrıca binanın arka tarafında da camdan yapılmış bir rotunda var. Bu cam binada siyah perdeler kullanılıyor. Müzede zaman zaman gerçekleştirilen etkinliklerde ya da çeşitli sergilerde kullanılan projeksiyon bu siyah perdelere yansıtılıyor.

Tek bir çatı altında toplanan Singapur tarihini keşfetmeniz için Singapur Ulusal Müzesi’ni mutlaka ziyaret etmelisiniz. Şehir merkezinde bulunan müzeye ister toplu taşıma araçlarıyla isterseniz de yürüyerek kolayca ulaşabilirsiniz.

Çalışma saatleri: her gün 08.00-16.30

Ücretler: Vatandaşlara ve oturma izni olanlara ücretsiz. Yetişkin 15, öğrenci 10 dolar.

Fort Canning Park

11e23b4f2b1e4b4f5e863bebe88bdc81.jpg

Yeşilin her türlü tonuna ve ihtişamlı bitkilerin sunduğu renk cümbüşüne doyacağınız Singapur’da ziyaret edebileceğiniz bir başka park ise Fort Canning Park’tır. Singapur’un güneydoğu kesiminde, merkezi ticaret bölgesini oluşturan yerde bulunan yaklaşık 60 metre yüksekliğinde bir tepedir Fort Canning. Çok geniş bir alana yayılmasa da oldukça ziyaretçi çeken popüler bir mekân burası. Ayrıca özel gösteriler, konserler, şenlikler gibi etkinler için de kiralanabiliyor.

Bu parkın olduğu tepeye Malaylar eski zamanlarda “Yasak Tepe” adını vermişlerdir. Bunun sebebi ise Singapur krallarının dinlenmek için bu tepeye çıkmaları ve bazı insanlarca perili olduğuna inanılmasından kaynaklanıyor. Bu inanışın zamanla zayıflamasından sonra tepe devlet tepesi olarak anılmaya başladı. 1861 yılında tepeye bir kale inşa edilmesiyle birlikte Fort Canning olarak anılmaya başlandı.

Şehrin en görkemli alışveriş caddesi olan Orchard caddesi bu tepeden bakıldığında harika bir görüntüye kavuşuyor. Parkın içinde çeşitli bölümler bulunuyor. Bunlardan bir tanesi “Baharat Bahçesi” denilen ve Sir Stamford Raffles tarafından kurulan ilk deneysel botanik bahçesidir. Raffles, Singapur’un tarımsal anlamda gelişimine oldukça katkı sağlayan çalışmalarını bu alanda gerçekleştirmiştir.

Bir diğer ilgi çekici bölüm ise “Gotik Kapılar”. Gotik tarzda inşa edilmiş sade ama oldukça etkileyici giriş kapısı ziyaretçileri bir Hristiyan mezarlığı bulunduran Fort Canning Green’e yönlendiriyor. 1846 yılında inşa edilen bu kapıların üzerinde “IHS” harfleri bulunmakta ve bu harfler Yunancadaki İsa kelimesinin ilk üç harfi olan iota, eta ve sigma’dır.

İçerisinde bunlar gibi daha pek çok gezilecek bölüm barındıran Fort Canning Park 24 saat açık olup girişler ücretsizdir.