Datça’da Gezilecek Yerler

Datça için “Knidos’u görmeden ‘Datça’yı gördüm’ deme” derler. Çünkü Knidos Antik Kenti Datça’nın binlerce yıllık geçmişinin adeta kanıtı gibi gelmiştir günümüze kadar. Knidos, Antik Çağ’da bilinen dünyanın ticaret ve kültür-sanat ve bilim kenti idi. Knidos, Büyük Menderes Vadisi, Dalaman Çayı, Ege Denizi ve Babadağ, Bozdağ ve Honaz Dağı içinde kalan bölge Karia toprakları olarak geçer. Karia zengin doğal kaynaklara sahip verimli ovalar üzerinde bulunan bir bölgedir. Knidos, Datça’ya 38 km uzaklıktadır ve Datça merkezden kalkan Palamutbükü minibüsleriyle ulaşılabilir. 1858 yılında İngiliz Arkeolog Charles Newton’ın Bodrum’dan sonra Knidos’ta kazı yaptığı ve buradan çıkardığı tarihi eser ve kalıntıları Londra’daki British Museum’da sergilemek üzere İngiltere’ye kaçırdığı bilinmektedir.

Aktur için dünyada görebileceğiniz en güzel yerlerden biri desek herhalde abartmış olmayız. Çam ağaçlarıyla dolu bir ormanın ortasında ciğerlerinizin oksijenle dolacağı, denizinin rengine ve temizliğine hayran kalacağınız, dileyenin kamp alanında çadırını kurabileceği, dileyenin ev/villa kiralayabileceği veya karavanında kalabileceği, su sporlarının yapıldığı eşsiz bir bölgedir Aktur bölgesi. Mavi bayraklı birden çok koy Aktur’da bulunmaktadır. Üstelik kamp alanında herkese sıcak/soğuk su ile duş alanı, çamaşır yıkama alanı ve pişirme ünitesi (mutfak) sunulmaktadır. Aktur koylarından Bodrum’a giden feribotlara da ulaşım mümkündür. Açık alanda uyumaktan hoşlanmayanların bile hayatta en az bir kez görmesi, havasını soluması gereken Aktur bölgesi yeni misafirlerini bekliyor. Aktur, Datça merkeze 30, Muğla’ya 95 km uzaklıktadır.

Datça birbirinden güzel koylarıyla meşhur olduğu için aslında hepsini tek tek tanıtmak isteriz. Fakat yazımızda birkaç tanesine yer verebiliyoruz. Bunlardan bir tanesi Kargı Koyu’dur. Datça merkeze sadece 3 km uzaklıkta olan bu koy etrafı dağlarla çevrili olduğu için Datça’nın diğer bölgelerine nazaran daha az rüzgâr alır. Belediyeye bağlı minibüslerle gelebileceğiniz gibi yürüyerek de bu koya ulaşabilirsiniz. Koydaki özel işletmelere ait plajlarda yiyecek-içecek imkânı olduğu gibi tuvalet, şemsiye, soyunma kabinleri ve şezlong hizmetinden de faydalanıp güneşin, mavinin ve yeşilin tadını gün boyu çıkarabilir, doğa yürüyüşü yapabilir ve koyun eşsiz deniz suyunda yüzmeyi deneyimleyebilirsiniz. Datça merkezde konakladığınız takdirde Kargı Koyu’na günübirlik ziyarette bulunabilirsiniz.

Bulunduğu yer ve konumu itibariyle ovaya benzediğinden bu ismi alan belde, çevresinde yer alan pansiyon, lokanta ve 600 metrelik kumsalı ile oldukça şirin bir yerdir. Datça merkeze 15 km uzaklıkta olan ve çocuklu aileler için güvenli bir bölgede bulunan koylardandır. Her Datça koyunda olduğu gibi bu koyda da deniz taşlıdır. Datça’nın temizliği ile ve sakinliği ile birlikte ünlü koylarından Ovabükü’nde işletilen aile pansiyonlarında kalabilirsiniz. Yediğiniz içtiğiniz her şey tarladan sofranıza gelir. Ovabükü’nde lezzetli gözlemeler ile öğle yemeğinizi yiyebilirsiniz. Yerel halka sorarsanız Ovabükü’ne gidilecek en güzel zaman şüphesiz ağustos ayıdır. Ovabükü o kadar güzel bir yer ki, ayrılmamak için, Datça merkezde bir otelde kalmaktansa burada bulunan bir pansiyonda konaklamak istemeniz oldukça olasıdır.

Datça’da doğa fotoğraflarından sonra fotoğraflamanız ve sokaklarında mutlaka gezmeniz gereken yerlerden birisi hiç şüphesiz Eski Datça’dır. Mis gibi çiçek kokan dar, Arnavut kaldırımlı caddeleri, Can Yücel Sokağı’nı, meydan kahvesini gecesiyle gündüzüyle görmeden yapacağınız Datça seyahati eksik bir seyahat olacaktır. Size tavsiyemiz boş yer bulduğunuz takdirde arabanızı ücretsiz otoparka bırakıp 150 metre kadar yürümeniz ve Eski Datça’ya öyle ulaşmanızdır; Datça sokaklarında kaybolmanız ve havasını solumanızdır. Datçalı kadınların elleriyle hazırladığı gözlemeden yiyip Can Yücel’in evini ziyaret etmelisiniz. Gün sonunda içinizin huzurla dolduğunu, buradan ayrılmak istemediğinizi düşünecek, Eski Datça Evleri’nden birini alarak buraya yerleşmenin hayalini kurduğunuzu fark edeceksiniz.

Datça Kızlan Yel Değirmenleri, kara yoluyla geldiğiniz takdirde Datça’ya 8 km kala karşınıza çıkıyor. Kızlan Köyü’nde bulunan bu değirmenlerin ilki kaymakamlık onayıyla restore edilmiştir ve özel bir işletmeye turizm amaçlı kiralanmıştır. Dilerseniz orada bulunan restoranda yemek yiyebilirsiniz. Bu değirmen dışında 3 değirmen günümüzde özel kişilere aittir. Bunların dışında kalan değirmenlerin içine girmeniz ve fotoğraflamanız mümkündür. Bu değirmenlerin devlet tarafından ilgi gösterilmeye ve kapsamlı bir restorasyona ihtiyacı var. Aksi takdirde bakımsız ve yalnız bırakılmaları zamanla yok olmalarına sebep olabilecektir. Ne kadar bakımsız da kalsalar turistlerin ilgisinin azalmadığını görmek umut vermektedir. 1900’lü yılların başında inşa edildiği sanılan Kızlan Değirmenleri işlevini kaybettiği gerekçesiyle 1950’li yıllardan beri kullanılmamaktadır. Datça’daki Çeşmeköy ve Yazıköy değirmenlerinin de durumu Kızlan Değirmenleri’nden farksızdır.

Datça’nın ilçe merkezinden ayrılmayıp deniz manzarasına doyamayacağınız yer şüphesiz Datça Limanı’dır. Mavi tur sektörünün gözde merkezlerinden biri olan Datça Limanı'na her gün yüzlerce tekne yanaşır. Siz de bu yaz tekne kiralamak isterseniz Datça koylarından birine veya limanın yakınlarına demirleyebilirsiniz. Limanda ayrıca birçok restoran ve otel bulunmaktadır. Liman manzaralı bir Datça evi kiralamanız da mümkündür. Türkiye’nin liman kenti diye de bilinen Datça’nın limanı son zamanlarda tekneler için yeteri kadar yer sunmamasıyla gündeme gelmekte ve bunun için kalkındırma çalışmaları konuşulmaktadır. Limanda ayrıca bir sanat galerisi bulunur. Dileyen turistler Datça Limanı’nda bulunan ve Datça Belediyesi’ne bağlı olan Liman Sanat Galerisi’nde hem yerli hem İstanbullu ressamların çalışmalarını görmeye gidebilirler.

Kumluk Yolu gündüz güzelliğiyle ve sakinliğiyle dikkat çekse de asıl güneş battığında görülmesi gereken bir yerdir. Datça’ya geldiğinizde en az bir kez Kumluk Yolu’ndaki sahil şeridi boyunca sıralanan balık lokantalarında akşam yemeği yemelisiniz. Hele bir de mehtap çıkarsa o akşam yemeği tadından yenmez. İster sevdiğiniz kişiyle ister ailecek veya dostlarınızla harika bir akşam geçirebilirsiniz. Tüm günü geçirebileceğiniz Kumluk Yolu’nda gündüz bulunan şezlong ve şemsiyelerin yerini akşam olunca masa ve sandalyelerin aldığını görürsünüz. Ana caddede kaymakamlık, emniyet müdürlüğü, postane ve hükümet binasını görebileceksiniz. Kumluk plajında denizin metrelerce sığ kalması çocuklu aileler için uygun duruyor. Kumluk Yolu’nda ayrıca uygun fiyatlı birçok pansiyon bulunmaktadır.

Sevgi Yolu, Datça’da sahil boyunca devam eden yürüyüş yollarındandır. Yol boyunca birbirinden güzel konaklama tesisleri bulunur. Her biri vasıta sesinden uzak, sakin bir ortamda, denize sıfır konumundadır. Sevgi Yolu en son, geçtiğimiz yaz, bir Datçalının yol üzerindeki taşlara kalpler çizmesi ve Datça Belediyesi’nin de bu kalplerin içini kırmızıya boyamasıyla gündeme geldi. Sevgi Yolu’na gittiğinizde El Sanatları Çarşısı’na mutlaka uğramanızı öneririz. Sevgi Yolu üzerinde ayrıca Datça Belediyesi’nin heykeltıraş Halil İbrahim Sever’e yaptırdığı ünlü balık heykelini görebileceksiniz. Bir akşam mutlaka Sevgi Yolu zerindeki lokantalardan birinde yemek yemenizi tavsiye ederiz.