Ege ve Akdeniz'in Kucaklaştığı Yer, Datça

Datça için en net tanımlama kuşkusuz ki, “Ege ve Akdeniz’in kucaklastığı yer” olacaktır. Marmaris’ten batıya doğru uzanan 70 kilometre uzunluğundaki Datça Yarımadası’nın bir tarafı Ege’ye, diğer tarafı ise Akdeniz’e bakıyor. Yarımada boyunca toplam 52 farklı koy bulunuyor. Yarımadanın en uç noktasında yer alan Knidos Antik kentinin bulunduğu noktadan iç limanın Akdeniz, dış limanın Ege denizi olduğunu görmek mümkün.

Bodrum’dan feribot ile Datça’ya ulaşmak mümkün. Feribot her sabah Bodrum’dan saat 09:00’da kalkıyor. Dönüş saati ise saat: 17:30. Yaklasik 2 saati bulan yolculuk oldukça keyifli. Gidiş – dönüş feribot bileti fiyatı ise 50 TL. Bu fiyata Datca’daki feribotun yanaştığı iskeleden merkez bölgeye transfer de dahil.

Datça’nın en büyük özelliği muhteşem bir doğaya sahip olması. Datça’nın merkezi tipik Ege ve Akdeniz kasabalarından farklı değil.

Merkez bölgede yer alan kare bicimli koya kumluk plajı deniliyor. Bu plaj çevresinde sıralanmış küçük kafe ve restoranlar Datça’nın en hareketli bölgesi. Bu kafe ya da restoranlarda mutlaka tatmanız gereken lezzet kabak çiçeği dolması ve Ege’ye has zeytinyağlılar…

Merkeze yine yürüme mesafesinde olan Taşlık plajı da kent merkezinden fazla uzaklaşmak istemeyenler için diğer bir seçenek.

Bu gezide beni en çok hayal kırıklığına uğratan şey, hafta sonu olmamasına rağmen kent merkezinde yer alan turizm ofisinin kapalı olmasıydı. Üstelik de onca bekleyen yerli yabancı turist olmasına rağmen.

Eğer Datça’nın sadece merkezinde kalmayacağım diyorsanız, Datça’yı dolaşmak için en mantıklı yol araç kiralamak. Araç kiralama konusunda en uygun araca ilk verilen fiyat günlük 100 TL ancak sıkı pazarlık ederseniz 60 TL’ye kadar düşebiliyor.

Aracı kiraladıktan sonra ilk olarak merkeze 4 kilometre mesafede yer alan Kargı plajına gittik.  Kargıya giderken yol üzerinde göreceğiniz blue lagoon oldukça etkileyici. Ancak kara yolu ile değil de günü birlik tekne turları gezilerine katılırsanız Kargı koyu da uğrak yerlerinden biri.

En popüler plajları ise Palamutbükü ve Hayıtbükü. Bu bölgeler merkezden bir hayli uzak. Her ne kadar  bu bölgelere toplu taşıma olsa da, zaman kaybetmemek icin en iyi yol yine araç kiralamak.

Biz de aracı kiraladığımız gibi ilk olarak merkezden 35 km uzaklıkta yer alan Knidos Antik Kenti’ne gittik, Knidos Antik Kenti, Datça’nın en batısında Reşadiye Beldesinde bulunuyor. Yollar belli bir noktadan sonar oldukça bozuk ve virajlı. O nedenle 35 kilometre yolu 30 dakikada gideriz gibi bir düşüce oluşmasın. Yol yaklaşık 1 saat sürüyor.

Knidos Antik Kenti’nin tarihi milattan önce 2.000 senelerine kadar dayanıyor. Bilinen ilk yerli halk Karlar. En parlak dönem ise Dorlar döneminde yaşanmış. Dorlar, M.Ö. 1.000 yıllarında Trakya üzerinden güneye inerek Yunanistan üzerinden bölgeye gelerek, Knidos’u kurmuşlar. Ancak o dönemde Knidos şehri Datça merkezine daha yakınmış. Daha sonra ticari nedenlerle, şu anki yerine taşınarak  M.Ö. 4. yüzyılda görkemli bir şehir inşa edilmiş.

Antik kenti çevreleyen surların uzunluğu 4 km. Döneminde Rodos devleti için dini açıdan büyük önem taşıyormuş. Dorlar ve Romalılar’ın yaptıkları tapınaklar zaman içerisinde kiliseye dönüştürülmüş. Burada bulunan en önemli tapınaklar Apollon tapınağı ve Afrodit tapınağı.

Antik kentte 2 tane  anfitiyatro bulunuyor. Bunlardan biri 5.000 kişilik, diğeri ise 20.000 kişilik. En parlak döneminde kentte toplam 70.000 kişi yaşıyormuş. Antik kentin o dönemde sutünlar ile çevrili 4 ana caddesi varmış. Şu an sadece 6 sütun ayakta.

Bizans’ın son dönemlerinde yaşanan depremler ve korsan saldırıları nedeniyle kent terkedilmiş. Eğer tarihe cok ilgili değilseniz ve sınırlı zamanınız varsa, burayı listenizin sonlarına koyabilirsiniz.

Ancak buranın en önemli özelliği Ege ve Akdeniz’in kucaklastığı noktada kurulmuş olması. Ve denizi muhteşem.

Buradan sonra dağ ve tepelerin kıvrımlı ve dar yollarından inerek Palamutbükü’ne ulaştık. Ufak ve salaş balıkçılar sahil boyunca sıralanmış. Taşlık olan plaj muhteşem. Burada deniz cam gibi. Pırıl pırıl ve denizin dibi görünüyor.

Ardından diğer koy olan Hayıtbükü’ne gittik. Burası da konsept olarak Palamutbükü’ne benziyor.

Datça’daki son ziyaretimiz ise Eski Datça. Can Yücel’in adının verildiği bir sokağın da yer aldığı bu bölge begonyaların süslediği eski Datça evleri ile ziyaretçileri büyülüyor.

Ufak kafeler görülmeye değer. Birçok eski Datça evi, sanat galerisi olarak hizmet veriyor. Buraya bol vakit ayırmalısınız.

Datça’nın bademi, badem ezmesi, adaçayı, zeytini, kekik balı ve çam balı meşhur.  Bunları almak için ilçe merkezini tercih etmek fiyat avantajı sağlayacaktır.

Datça’yı tek bir cümle en net tanımlayan kişi ise ünlü tarihçi Strabon’dur: “Tanrı yarattığı kulunun uzun ömürlü olmasını isterse, Datça Yarımadası'na bırakır”

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni